• sultanahmet meydanının tam karşısına düşen lokanta. bir de babamla buluşma noktamız olması gibi bir özelliği var. tabi biz ailecek deli değiliz, babamızla muhallebicide buluşalım. gidiyorsak bir sebebi var.

    30 senelik turist rehberi olan babamın türkiye sınırları içerisinde en sevmediği, en çok ödünü kopartan şehir istanbuldur. bu yüzden istanbula her gelişinde, turistik gezi alanlarının dışına çıkmamaya özen gösterir. misal öldürseniz taksime, beyoğluna ayağını basmaz, beşiktaşa gelmektense kabir azabını tercih eder. bu yüzden babamı tüm tur ekibiyle beraber yemek yediği pudding shopta, huzurunda ziyaret ederim. komik bir deneyimdir aslında her defasında. pudding shopun merdivenlerini çıkarken bi heycan basar, baba uzun yoldan gelmiş, kentime şöyle bir uğramıştır. 20-30 kişilik tur ekibiyle yemektedir. kaçınılmaz olan havamla mekana dalıp, "aa really, so cute, aa" çığlıkları arasında, "ahanda bu benim kızım" diye gururla tek tek tüm gruba taktim edilirim.

    rehber kızı olmak da öyle kolay değilidr hani. dört koldan, her şiveden gelen ecnebice sorulara hazırlıklı olacaksın bi kere. teklemeden cevap vereceksin. "bu yemeğin içinde ne var?" diye soran turiste çatır çatır imam bayıldı tarifi verecek kadar zinde, "bu meydanın gerisinde ne var?" diye soran turiste tarih coğrafya, mimari ortaya karışık anlatacak kadar bilinçli olacaksın. yeri gelince avrupa birliği, yeri gelince sanat tarihi tartışacaksın adamlarla. rehberin kızı olarak hem ülkemize gelen turisti memnun edecek, hem de güleryüzünden, bilgi, görgü, kültüründen kırıp geçeceksin adamları.

    bu arada nedense, esnafla yıllardır bir "canım"lı muhabbet tutturmuş giden babamın eşliğinde, tüm pudding shop garsonlarına da tanış edilmem gerekir. sahibi ordaysa, ikram çayını içmek, muhallebisini yemek, genelde rakı eşliğinde süren muhabbetin içinde çok kritik noktalarda, ehemmiyeli laflar etmem de görevlerim arasındadır.

    pudding shopa her ziyaretim 72 dünya milletine çağdaş türk kadınını tanıtmak ve sevdirmek üzerine verilen bir mücadele gibi geçer böylece. gerçi henüz elimde ne kadar başarılı olabildiğime dair somut bir veri yok. ama geçer not almasam, babam bi dahaki sefere pudding shopa çağırmaz diye kıllanırım.
  • 1957'de sultanahmet meydanında kurulan lale pastanesi ilerleyen yıllarla birlikte avrupai bir isim kazanacaktı.

    her şey hippilerin 68 yılı itibariyle mistik hayatı yaşayabilmek adına doğuya, daha da doğuya seyahat etme istekleriyle başladı.

    uzun bir seyahati kapsayan yolun, avrupa'daki son durağı ise istanbul'du . küçüklü büyüklü gruplar halinde yola çıkan hippiler bazen ayrılıyor, bazen büyüyor ve grup grup istanbul'dan geçerek yollarına devam ediyorlardı.

    cep telefonu, internet, gps gibi iletişim araçlarının bulunmadığı o dönemlerde birbirlerini bulmak ve mesaj iletmek isteyen hippilerin bu mesajları bırakacakları yer arayışını lale pastanesi karşıladı.

    pastane turistik konumu sebebiyle tüm hippilerin geçtikleri yol üzerindeydi. bu sebeple mesajlaşma merkezi olarak tercih edildi. fakat ismini söyleme konusunda çok zorlandılar. vitrine baktıklarında gördükleri tatlılar sebebiyle buraya pudding shop demeye başladılar. pudding shop hippiler arasında dilden dile yayıldı. gelen kalabalık zamanla pastane içinde haberleşme, mesaj bırakma, hangi tarihte nerede olacaklarını bildirme gibi sebeplerle kullandıkları bir ilan panosu hazırlanmasını sağladı.

    o tarih itibariyle istanbul durağı demek pudding shop demekti.
    pastane sahipleri de oldukça yabancı oldukları hippilere artan işleri sebebiyle kucak açtılar. tabelalarına da pudding shop ifadesini eklemeyi unutmadılar.
    sultanahmet meydanında hala ayakta duran pudding shop artık bir restaurant. ama hala puding satıyorlar. 68'li yıllarda yolu oraya düşen günümüzün emekli hippileri, yıllar sonra istanbul'a geldiklerinde yine oraya uğrayıp ufak bir hatıra notu bırakmayı ihmal etmiyorlar.

    artık pudding shop'un sadece ismi kaldı. lale restaurant olarak eskiye döndü. içine girerseniz ufak da olsa notların bir bölümünü görebilirsiniz.
  • midnight express filminde billy hayes'in polislerle konuştuğu ve uyuşturucuyu birinden satın aldığını söylediği yermiş aynı zamanda. (saffet emre tonguç'un istanbul hakkında her şey kitabından)
  • sultanahmet'teli lale restaurant in turistler tarafindan verilmis ikinci adi. yabanci dillerdeki gezi kitapciklarinda daha cok bu isimle gecer.
  • asya yolları, himalayalar ve ötesi kitabında isminin geçmesi ile tanıdığım ve ufak araştırmalar sonucu 60ların istanbul'una ait muhteşem bir anı bulduğum yer. günümüzde evrildiği şekilden pek hoşlanmasam da sırf eski notlardan kalanları okuyabilmek için ziyaret etmek istediğim mekan. megan'ın malcolm'a yazdığı mektubu delicesine merak ediyorum, internetteki bilgi kıtlığına inat eski kitapları hunharca araştırarak bulduğum şeyleri bu entryde editleyeceğim. uzun zamandır bu kadar merak ettiğim bir hikaye olmamıştı...

    edit: bulamıyorum ve çıldırmak üzereyim. referanslarda verilen, 90lardan kalma üç farklı makaleyi arayıp bulup talan ettim fakat yok...
  • 1960-1980 arası hippilerin mekanı, lale pastanesi demek zor olduğu için kendi aralarında pudding shop diye diye mekanın adına daha sonra eklenmiştir pudding shop.
    türkiye'nin ve özellikle istanbul ve kapadokya'nın turizme açılması konusunda tüm hükümetlerden daha fazla faydası olmuştur.
    kerim kuvvetli'nin geçen yıl çıkan ''pudding shop'' kitabı için murat beşer'in yazdığı içinde 100 dolara londra'dan katmandu'ya hippileri taşıyan otobüs yolculuğu olan makaleyi şöyle bırakıyorum;

    birkaç ay önce çıkan bir kitap istanbul’un güzel zamanlarından kült bir mekânı yeniden aklıma düşürdü. maya yayınları tarafından basılan kerim kuvetli imzalı pudding shop adlı (adına rağmen konuyu bir iki başlığa sığdıran, geri kalan kısımlarda dünya ve memleket tarihine dair bir panorama çizen) kitap “büyülü bir yolculuğun hikâyesi” alt başlığını taşıyor.

    sonraki kuşaklar başka mecralardan anımsayabilir pudding shop’u: örneğin midnight express filminde billy hayes’in polislerle konuştuğu ve uyuşturucuyu satın aldığını söylediği yerdi. jörg fauser’in kült kitabı “hammadde”de de adı geçer. ayrıca bbc’nin 1989 tarihli bir belgeselinde de yer almıştı. tabii o günleri yaşayan bizim gençler için anlamı bambaşka.

    altmışlı yıllarda ergenlik günlerini yeni geride bırakan kuşak, doğunun gizemli topraklarına seyahat etmek istiyordu. kanaat önderleri gezegenin en kadim bilgilerinin oralarda olduğunu söylemişti. hippilerin aradıklarını bulacaklarına inandıkları yer katmandu cennet vadisi idi. bu ruhani seyahati yapabilmek için bir hippi rotasına ihtiyaçları vardı; bir de para tabii...

    uçak seferleri zenginler içindi, oysa konforsuz magic bus firması işi 100 dolara hallediyordu. londra’nın piccadilly circus’undan harekete eden otobüs amsterdam’ın dam meydanı’na uğruyor, bulgaristan üzerinden istanbul’a geliyordu. ama asıl yolculuk bundan sonra başlıyordu, çünkü hedefe ulaşmak için arada iran, afganistan, pakistan ve hindistan durakları vardı. geçtikleri yerlerde onları toplumun ahlakını bozmakla suçlayanlar azımsanacak sayıda değildi. tahmini olarak üç haftayı buluyordu bu macera. komünal ruhlu gençler tulum içinde dışarıda uyuyabiliyor, en ucuz yerlerde yemek yiyebiliyorlardı.

    1965 ile 1979 arası hippilerin istanbul’da en yoğun görüldüğü tarih aralığı. bizim gençler onlardan çok etkilenmişti; en çok da giyim tarzı ve müziklerini taklit etmişlerdi. konaklamada önemli ayak istanbul. parası tükenenler, cüzdanını kaybedenler sultanahmet parkı’nda yatıyor; devam edebilmek için yanlarında getirdikleri tütsü, kolye, bilezik, gitar gibi eşyaları satıyorlardı.

    ***

    bu süreçte hafızalarına en çok kazınan mekân lale pastanesi olmuştu. 1957 yılından beri hizmet veren pastane, kırklı yıllarda anadolu’dan göçen çolpan ailesi (baba ahmet ve oğullar idris ile namık) tarafından açılmıştı. ahmet bey buradan önce bir süre ali muhittin hacı bekir’de çalışmıştı. hippiler burayı, burası da hippileri çok sevmişti. hippi kralı yener, hippi kraliçesi perihan’ın saldığı nam bir yana; eski başkan bill clinton bile buraya uğramıştı. önceleri içkisiz olan mekân onları mutlu etmek için içki vermeye başlamıştı. ancak hippiler buranın adını telaffuz etmekte zorlanıyor, pudding shop diyorlardı. o kadar benimsenmişti ki isim, mekân tabela değiştirmişti. burası hippiler için sadece vazgeçilmez bir buluşma noktası değil, aynı zamanda haberleşme merkeziydi. girişte sağ tarafa yerleştirilen koca pano gençlerin üzerine bıraktığı not parçalarıyla doluydu. çocuklarından uzun süre haber alamayanlar aileler bile konsolosluklar vasıtasıyla bu panoya not bırakıyor, hatta posta yoluyla para gönderiyorlardı. magic bus biletleri de satılmaya başlamıştı.

    otobüsler tıklım tıklım olduğundan dükkândan sandalye verildiği, otobüsün koridorunda oturarak gidildiği, aylar sonra dönüp sandalyenin iade edildiği anlatılır. mekânın iyi kalpli sahibi parasız kalan gençlere yiyecek hatta borç para veriyordu. bu da eskimeyen bir vefanın oluşmasına neden oluyordu. yıllar sonra gelip borcunu ödeyenler vardı.

    burası artık bir restoran ama hala puding satıyor. ve halen günümüzün emekli hippileri, yıllar sonra istanbul’a geldiklerinde buraya uğramayı ihmal etmiyor. ancak bir gerçek var ki; bu tarih bir pudding shop daha üretmeyecek.
  • sultanahmet'te pastane, kafe, lokanta. 1953'de ''lale restaurant'' adıyla açılmış. 60'ların ortalarında hippi akımlarının etkisiyle pudding shop denmeye başlanmış. ''bitli turist'' diye tabir edilen zümrenin uğrak ve buluşma yeri olmuş. özünü bulmaya nepal dağlarına giden hippiler buradan organize edilmeye başlanınca turizm acentesi olarak da hizmet vermiş. otobüsler tıklım tıklım olduğundan bir hippiye dükkandan bir sandalye verildiği, adamın hindistan'a kadar otobüsün koridoruna koyduğu bu sandalyeye oturarak gittiği, aylar sonra da dükkana geri dönüp sandalyeyi iade ettiği anlatılır. parasızlardan hesap alınmadığı, hatta ceplerine harçlık konulduğu da vaki. borç da verilirmiş isteyenlere, kuruşu kuruşuna geri öderlermiş sonra. sabık abd başkanı bill clinton bile hippilik günlerinde pudding shop'a uğrayanlardan. yanında da ''yener'in meyhanesi'' diye bilinen bir başka mekan varmış. patronu yener, hippilere uyarak onlara katılmış. hippiler kraliçesi perihan da onun müşterilerinden.
  • 90 lı yılların başına kadar haysiyetini azalarak da olsa koruyabilmiş, sonrasında ise tamamen başka bir olaya dönüşmüş olan buluşma noktası.

    http://farm1.static.flickr.com/…1543_8d09e80eda.jpg

    http://www.puddingshop.com/oldphotos10x.html

    (bkz: last hippie standing)
  • zamanın hippi mekanı. bbc'nin 1989 seneli istanbul videosunda da ziyaret edilmiş. ama tabii değişmiş o zamandan bu zamana.

    https://www.youtube.com/watch?v=upy1q0az9me
  • zamanın hippi şimdinin kazık mekanı. bi numara da yok. hippiler de yok tabi artık. aman kitapta gördüm deyip gitmeyin. bir dolma (evet sadece bir tane), bir yarım çorbaya 30 lira verirsiniz. etli filan bir şey yerseniz kuş kadar tabağa 70tl garanti. yanına pilavı milavı da yok. sakın deyim gitmeyin. gitseniz de bişi yemeyin. harcarlar valla. daha güzel et veya yemek bulabileceğiniz yerler var. bakın bu parayı gidin bari değecek şeylere verin.
hesabın var mı? giriş yap