• ülkemiz gençliği arasında moda olan... dolayısıyla adı artık aksesuar. giriyorsunuz mavi jeans e, aksesuarlar bölümünden alıyorsunuz kendinize. ama bunlar, güneydoğu da satılan puşilerden daha farklı elbette. bir kere daha ince ve de daha küçük. ayrıca elbette işin boku çıkarılarak yeni yeni desenler tasarlanmış ve puşi puşilikten çıkmıştır. şimdi gençlerimiz de bunu zaten puşi niyetine ama puşi gibi bağlamadan takıyorlar. kızlar için bir nevi flar, erkekler içinse bir nevi atkı yerine geçiyor. gördüğünüz gibi kapitalist sistemin sömürüp kendine evriltip, anlamını bozmayacağı bir şey yoktur şu dünyada. tabi buna kültürel değerlerin yozlaşması olarak da bakabilirsiniz, farklı kültürlerin birleşmesi olarakta.

    farklı kültürlerin birleştirilmesinden kasıt aslında, farklı olanı genel içinde eritmek, farklılığını ve hele ki sahip olduğu asi bir yapısı varsa onu genelleştirerek ortadan kaldırmaktır.

    bu yüzden ki yüzlerce genç şu anda puşiyi bir aksesuar gibi takarken göze batmamakta ama o yüzlerce puşi kullanan gençlerden biri olan ben onu bir arap ya da bir kürt gibi başıma sardığımda tehlikeli ve kontrol edilmesi gereken bir obje haline geliyorum.

    istiklal caddesinin olağan kimlik kontrollerine şimdiye kadar hiç takılmayan ben, puşimi başıma sarmaya başladıktan sonra sık sık durdurulur oldum. işin acı ama acı olduğu kadar da gerçekleri ortaya koyan yönü ise, kimliğimde istanbul doğumlu trabzon kökenli bir vatandaş olduğumu gören polisin surat ifadesinin değişmesi. hatta birinin hiç esef duymadan 'pardon birader trabzonluymuşsun devam et sen' gibi bir lafı, telefonla tc kimlik numaramı bildirip sicilimi öğrenmeden söyleyebilmesidir.

    tüm bu ayrımcılığa inat, tüm bu moda ile zımparalama çabalarına inat ve tüm yolda bana potansiyel bir teröristmişim gibi bakıp taciz eden ahmaklara inat, başıma sarıp dolaşıcam bu örtüyü, gs lisesinin yanındaki çaycının dediklerini içimde taşıyarak; ''rengimiz esmerdir bi de puşimizi taksak hiç yaşanmaz olur, sen tak bizim yerimize gardaş sen tak''
  • güneydoğu anadolu bölgesinde yaygınca olarak başa takılan kumaş.

    "başındaki puşi midir (lo lo)
    diyarbekir işi midir (lo lo)”

    diye de türküsü vardır.
  • güneş battı batacakken, nizam karakolu nöbetçi subayı teğmen laredo'nun kapısı hareretle çalınır. içeri alınan kapı nöbetçisi asker heyecanla:
    -komtanım, kapıdaki kamyonda pkk bayrağı asılı. napalım?

    koşarak karakol dışına çıkarken, bir yandan amm'ye (bkz: #3348252) durum verilir. manga hemen yerini almıştır. kamyona yaklaşıldığında, aracın yanında duran şoför içten bir selamlayla karşılarken, suratındaki şaşkınlığı gizlemekte zorlanmaktadır. haberi getiren askere kafayla "hani" diye işaret edilir. dikiz aynasından sarkmakta olan puşiyi işaret ederek:

    -işte orda komtanım.

    tebessüm edilerek, arama ve giriş işlemleri tamamlanan şoföre tabura doğru yol verilirken, mangaya komutanlık saati tadında kısa bir açıklamayla karışan izlerden bahsedilir.
  • doğu kökenli insanlarımızın yıllardır takıp yakışıksız durduğu dönemdeyken, hollywood yildizlari takınca birden batidada moda oldu bu puşi.
  • eskişehir'de ve türkiye'de yaşayamama(!) sebebiymiş. tosuncuk halleriniz daha şirin idi be zavallı faşistler.

    "faşistler, puşi taktıkları gerekçesiyle, ‘burada yaşayamazsınız!’ diyerek öğrencilere saldırdı
    4 ocak 2010 pazartesi akşamı 7-8 kişilik bir grup, öğrenci kolektifleri’nden 3 üniversite öğrencisine puşi taktıkları gerekçesiyle; ‘burası türkiye burada yaşayamazsınız!’ diyerek saldırdı.

    olayın ertesi günü (5 ocak 2010) saat 17.30’da faşizme karşı omuz omuza şiarıyla öğrenci kolektifleri'nin çağrısını yaptığı bir basın açıklaması gerçekleştirildi."

    http://alinteri.org/?p=10990
  • puşi kelimesi, örtü anlamında olup farsça'dan türkçe'ye geçmiştir. günümüzde anlam daralmasıyla başa bağlanan veya sarılan bez anlamında kullanılmaktadır. diyarbakır'da üretilen ipek kumaşa puşi , üreticilerine puşiciler denilmiştir. oysa 1950'li yıllarda diyarbakır'da üretilen ipek kumaşlar puşi ile sınırlı olmayıp puşi dokuma tezgahlarından daha teknik jakarlı makinelerde dokunan mantin , çiçekli mantın , canfes , hake ve gezi gibi kumaşlar da bulunmaktaydı.2 ancak 1950'li yıllardan sonra üretilen ipek kumaşların kullanım alanı daralınca isim de buna göre şekillendi ve ipek dokumacılığına genel bir isimlendirme ile puşicilik denildi.
    diyarbakır'da puşicilik, 16. yüzyıldan beri süryaniler ve ermeniler tarafından icra edilen bir meslek olarak 20. yüzyılın sonlarına kadar varlığını sürdürmüştür. diyarbakır ve civar şehirlerde dokuma, altın ve gümüş işlemeciliği vs. gibi neredeyse bütün meslek gruplarının süryani, ermeni, keldani gibi müslüman olmayan dini gruplar tarafından icra edilmiş olması dikkat çekicidir. diyarbakır ipek dokumacılığı babadan oğla, kuşaktan kuşağa geçen bir meslek olmuştur. meslek aynı zamanda sözü edilen gruplar için müslümanlara karşı koruma alanı oluşturmuş, toplumsal saygınlık aracı olarak görülmüştür. bu nedenle gayrimüslimler, mesleği uzun süre kendi aralarında geliştirmeye özen göstermişler, diğer taraftan müslümanları bu meslek için yetersiz ve kabiliyetsiz görerek, onları meslekten uzak tutmuşlardır. aslında müslüman toplumun bakış açısının da bu ve benzer meslek gruplarını gayrimüslim gruplarla özdeşleştirdiği görülüyor. toplumsal eğilim, gayrimüslimlerle özdeşleşen bu meslekleri zaten saygın görmüyor, dolayısıyla rağbet göstermiyordu. ancak zamanla bu görüşün zayıfladığı görülmektedir. 1960'lı yıllarda gayrimüslimlerin batıya göç etmeye başlaması, müslümanların mesleğe yönelmesine zemin oluşturmuş, gittikçe artan göçlerle gayrimüslimlerin nüfusu azalmış ve meslek içinde ihtiyaç duyulan iş gücü karşılanamaz hale gelmiştir. böylece müslümanlar gittikçe artan bir iş gücü ile mesleğe aktif bir katılım sağlamış, zamanla alanda başarı göstermişlerdir.

    gayrimüslimlerden oluşan meslek erbabı, diyarbakır şehir merkezinin orta tabakasını oluşturmakta idi. üst tabakayı yöneticiler, askerler ve şehrin yerli eşrafı oluştururken alt tabakayı ise üst ve orta tabakanın çeşitli hizmetlerini gören büyük bir nüfusa sahip kesim oluşturmaktaydı. rus işgali nedeniyle bütün doğu anadolu'da olduğu gibi diyarbakır da yoğun olarak göç vermeye başlamıştı . birinci dünya savaşı sonrası göçleri de eklenince diyarbakır şehir nüfusunda büyük bir azalma olmuştu. bu, puşicilik mesleği içerisinde müslümanlar lehine bir değişim demekti.1 civar bölgelerden şehir merkezine göç eden farklı sosyal yapılara mensup bireyler şehirde tutunabilmek için ucuz iş kollarına iş gücü sağlıyorlardı. birçoğu diyarbakır'daki meslekler içerisinde yer alan bu bireylerin zamanla mesleki bilgi ve becerilerini yaygın olarak geliştirmesi, müslümanların bu mesleklerdeki ağırlığını hissettirdi.

    böylece üretimi tamamen terk edilmeden önce puşicilik, bir meslek olarak müslüman halkın ilgisini kazanmış, bunlar daha sonra dokumacı olarak mesleği sürdürmüşlerdir. bugün diyarbakır puşi dokumacılarından yaklaşık otuz kırk kişi diyarbakır merkezde, yakın bir sayı da şehir dışında yaşamaktadır. dünyanın çeşitli ülkelerinde diyarbakır'dan göç eden süryani ve ermeni puşi sanatkarlarına rastlamak mümkündür.
  • (bkz: posu)
  • farça örtü anlamına gelen puş kelimesinden türemiş olması muhtemel hede.
  • dizilerin, dogu kulturunu ozendirici bicimde kullanmasi ile akli kit genclerimizin modalastirdigi kumas parcasi. tabii moda olan diger nesnelerden bir farki yok gibi gorunebilir. ama bu aslinda, dogudaki "aga" yasamina duyulan ozentiligin bir gostergesi. yani sadece bir "moda" degil. cevrenizde "aga" dizilerini izleyen bayanlarla konusun. bir koskte, silahli adamlar tarafindan korunan, her istediklerini yapabilen insanlarin hayatlarina nasil ozlemle baktiklarini goreceksiniz.

    sonuc olarak; lagimlarda giyilen sari cizmelerin moda olmasi ile pusinin moda olmasi ayni seyler degil
  • (bkz: pussy)
hesabın var mı? giriş yap