puslu kıtalar atlası

• ihsan oktay anar'ın düşler ve düşüncelerden kurulu ilginç romanı. insanı alıp 400 sene öncesine, osmanlı sokaklarına götürüyor. enteresan vakalarda gezdirip türlü şahsiyetler ile tanıştırıyor. gerçekle düş arasında fantastik olaylar silsilesine sokuyor.
  
  klasiklerden bahsederken etkileyici girişleri daha çok severim. bu kitabınsa bitişini beğendim. oynatalım uğurcum.
  
  "... bekçi gördüğü düşün etkisiyle dudaklarını durmadan kıpırdatıyor, bir türlü uyanmak bilmiyordu. fakat delikanlı onu adamakıllı sarsınca gözlerini açtı. sabah olmuştu. sanki yüzyıllık bir uykudan uyanan bekçi, yerinden doğrulup çevresine bakınca kendisini uyandıran kişiyi göremedi. çünkü her taraf karanlıktı. zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi?"