• yazacağım yorum konusunda beni kararsız bırakan sally potter filmi. steve buscemi ve jude law oyunculardan ikisi. deneysel bir film denebilir, zira normal film beklentisi ile gitmemek gerek bir de konusunu mutlaka bir yerlerde okumak gerek. şöyle ki: film, bir moda evinde çalışanların konuşmalarının michalengelo adındaki bir çocuğun cep telefonuna video kaydıyla çekilmiş. sahnelerin (son sahne hariç) hepsi tek renk fonun önünde tek kişinin konuşması şeklinde. konuşulan konular da moda başlığı altında farklı düşüncelerden gidiyor. yer yer özeleştirel oluyor..bu arada podyumda meydana gelen bir kazadan yola çıkarak iç sorgulamalar falan başlıyor. ancak film burda yazıldığı gibi değil, tek renk planın önündeki tek kişilik konuşmalardan başka sahne yok. tekrar ediyorum. bundan dolayı sadece değişik bir deneme olmuş diyebilirim. bir de oyuncuların hepsi döktürmüş, bu film yarısında bırakılmıyorsa kesinlikle oyuncuların profesyonelliğindendir. beni şahsen içine almış bir film değil ama yine de festivalin amacına uygun olarak alışagelinenin dışında bir şeyler görmek isteyenler için bingo !!.. bir de festival kataloğunda yazan komik sıfatını neye istinaden yazdıklarını pek anlamadım. film neredeyse dram sınırlarında.
  • (bkz: ilk on dakikasında ne bok yedim ben dedirten film)

    güzel olmasına güzel ama, öyle 21:30 seanslarına gidilip de hafta içi 12lere kadar insanı sokakta tutacak bir film değilmiş. daha ziyade evde seyredilesi, evde ibret alınasıymış. festival rehberini yazanlar filmin tek renk fon üzerinde oyuncuların teker teker konuşmaları şeklinde ilerlediğini yazmış olsaydı bu derece heyecan! moda! öfke! şatafat! beklemeyecektik. perdede "my last day" yazısı belirince salondan gelen "ohşş" rahatlaması ve kahkahalar, arkasından alkışlar yanılıyor olamaz. büyük taklaya geldik.
  • sally potter filmi. 29. istanbul film festivali kapsamında izleme bahtiyarlığına ulaştığım ya da şanssızlığına uğradığım filmdir. evet, farkettiğiniz üzere film hakkında kafam biraz karışık. deneysel bir film, tüm film tek fon önünde oyuncuların konuşmalarının kaydından oluşmuş, filmi uzun bir süre götüren de oyuncuların kalitesi... ama bir yerden sonra sıkıyor, gerçekten sıkıyor, hani bu film 45 dakika olsaymış ne güzel olurdu dedirtiyor.
  • sally potter'in yönettiği kötü bir film.
    (bkz: hayal kırıklığı)
  • dün izleyip çok ama çok beğendiğim film.

    gerçekten çok başarılı bir festival filmi olduğunu düşünüyorum, gerek oyunculukların etkileyiciliği -her biri muhteşemdi, zaten oyunculuk sekse filmin anlatımı acayip kopardı, kopmuyordu-, gerekse kapitalizm ve moda endüstri eleştirisini moda dünyasının şatafatına kapılmadan vermesi, çocuk işçiden, emekçilerin haklarının verilmemesine kadar pek çok konuyu inceden işleyen yalın, sade ve çatçat, dosdoğru bir film idi.

    bu arada tabii benim hatam nişantaşı'nda seans bulup city's'de izlemek oldu. cidden taksim ve rexx dışında -istinye park da buna dahildir- film festivali gösterimi yapılmamalı. gerek yok yani..
  • oyuncuların iyi olması boşuna değil tabi fakat gerçekten olması gerekenden uzun olmuş bu film, üzerine kadikoy sinemasının dar koltuk araları da eklenince son 20 dakika zor bir süreç halini alabiliyor. oturun evde filan izleyin zaten başka gösterimi de kalmadı, türkiye sınırları içinde vizyona girmesine de pek ihtimal vermiyorum.
  • film bence bir film festivalinden beklenebilecek, başka bir yönetmen ve başka oyuncularla çekilse kesinlikle 5.dakikada dışarı çıkacak kadar kötü olabilecek, ama kesinlikle güzel olmuş bir filmdi. imdb düşük puan vermiş aslında yenilik getirmemiş hiç diyerekten. en azından türkiyede gösterilen filmlere bakıldığında bu görüşe katılmıyorum. film ağır gidiyor olsa da ve bazı noktalar anlaşılmıyor olsa da - 2. olay neden oldu, neden bu firmaya bu kadar protesto var anlamadım- yine de anlatmak istediğini alt metinde gayet net gösteriyordu. kişilerin hem beklenen hem günlük hayatta rastlayamayacağınız gibi aşırı uçlarda gezmesi - 70lerden çıkma dedektif, felsefe- ahlak bilimi okumuş ama moda sektörüne giren stajer çocuk vs - ve karakterlere olaylara göre her sefer rengin değişmesi - ilk başta herkes maviyken sonra kişisine göre değişiyor, en sonda ise sadece siyah- bence gayet ince ve farklı bir bakış açısıydı. 2. kez izlemem belki ama jude law u kadın manken olarak görmek cidden şıktı.
  • far cry 2 ve borderlands arası bir havaya sahip oyun. xbox 360, ps2 ve pc için çıkacakmış. ilk videolardan anlaşılan; amerikan çöllerinde* geçen, bol mutant'lı ve gerçek silahların* kullanılacağı post apokaliptik bir oyun olduğu. npc'lerin ve silahların animasyonlarını çok beğendim.
    edit:
    sd trailer
    hd trailer
  • world of warcraft'ta warriorların ve bear form druidlerin benzini.
  • vakit kaybı film. film denilebilir mi onu da tartışmak gerekir. tamamen röportaj üzerine oturtulmuş bir senaryo. sahne! değişiyor biri konuşuyor, biri gidiyor, geliyor. jude law'ın travesti halini görmek için filmi izleyenler 10.dakikadan sonra uyuyor. yine de izlemek durumundaysanız filmi izlenilebilir kılan tek kişi steve buscemi 'den başkası olamaz.
hesabın var mı? giriş yap