• yaptığı haber sonrası, belki de çok önemli bir siyesetçinin siyasi kariyeri bitecek; bir siyasi partinin kurumsal yapısı zarar görecek; ve öte yandan, ülkenin cumhurbaşkanı töhmet altında kalacak ama kendisi hala '' ben duyum aldım ve kaynağı açıklamam '' diye inat ediyor.

    hem ince'nin, hem erdoğan'ın, hem de chp'nin kendisine ayrı ayrı dava açması gerekiyor.

    tanım: '' duyum almak '' lafını çok yanlış anlamış gazeteci. bir de duayen diyorlar. yersen!

    edit: bakın şimdi yayına uğur dündar bağlandı; ve aynı kaynağın, haberi önce kendisine getirdiğini, fakat kanıt olmadığı için bunu kullanmanın doğru olmadığını ve bu yüzden de kullanmadığını söyledi. etik gazetecilik budur işte.

    bu durumda, rahmi amcamızın çok pis oltaya geldiği anlaşılıyor. olay bu kadar basit.
  • zamaninda basin dunyasinda tiraj sihirbazi olarak bilinirmis. sabah gazetesini sabah gazetesi yapan insandir. tek amaci gazeteyi sattirmaktir, kalite umrunda degldir.
  • kendisine gazeteci diyor ama kendisi tam bir sazan olmakla beraber kadın günlerinde dedikodu yapan ama hiçbir dayanağı olmayıp boş konuşan bir insandır.

    uğur mumcu da gazeteciydi, bu da.

    ben de bu rahmi turan'ın eroin kaçakçısı ve beyaz kadın tüccarı olduğunu duydum ama kimden duydum söylemem. gidin kendisine sorun.

    artık ben de gazeteciyim amk.
  • yılların tecrübesi, duayen gazeteci vb. lafları söyleyen insanlara çok gülüyorum. yaşlı ve gazete yazarı olunca duayen gazeteci mi oluyor? kendisini çok sevmesem de emin çölaşan rahmi turan'a oranla yüz kat duayen gazetecidir.

    adamın hayatı uyduruk haberlerle, bikinili kadın fotoğraflarının saçma hikayelerle basılı olduğu, erkeklere hitap eden gazetelerle geçmiş. milliyet arşivine baktığınızda sağcılarla kol kola.. geçmişte fethullahi övmüş. mehmet şevket eygi ile çalışmış.(bkz: #98162364).. ama şimdi atatürkçü kesildi başımıza.

    tıpkı yılmaz özdil gibi. yılmaz özdil star'dayken "monacoduk", "dingiltere", "two size" vb bir sürü saçmalığa imza atmıştı. atatürk aydinlanmasindan yana biri böyle saçmalıklar yapar mı? ama şimdi atatürk imtiyaz sahibi kesilmiş.

    istanbul'daki leeds taraftarlarinin dayak yemesini maç sonucuyla iliskilendirerek two size başlığı atıyor, ama sonra kitaplarında atatürk'ün yunanistan bayrağını yerden kaldirtarak ne kadar süper bir şey yaptığını yazıyor. aynı hesap. ekmeği bulmuşlar, akarken dolduruyorlar.
  • bugünkü yazısında

    shakespeare, korkuyu ve korkaklığı şu dizelerle anlatır:
    “insanların çoğu, kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
    sevilmeye kokuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için...
    konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için...
    duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için...
    yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için...
    unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için...
    ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için!

    diyerek shakespeare'in hiçbir eserinde olmayan bir şiiri ona mal ettiğini düşünüyorum ama ne yazık ki menfi tespit yapmak teknik olarak imkansız.

    şunu söyleyebilirim: söz konusu geyik şiirin internette gezen ingilizcesi şu:

    most people are afraid of loving 'cos they are afraid of loosing
    afraid of being loved because they think they do not deserve
    afraid of thinking because it will bring responsibility
    afraid of talking because they are afraid of being criticized
    afraid of expressing their feelings because they are afraid of being refused
    afraid of getting older because they do not appreciate their youth
    afraid of being forgotten because they did not give something good to the world
    and afraid of dying as a matter of fact they do not know how to live. -- shakespeare

    bu da shakespeare eserlerinde arama motoru: http://www.rhymezone.com/shakespeare/

    zaten shakespeare'in iki kitabını okuyan herkes o kalemden böyle bir şiir çıkmayacağını bilir de hırs yaptım işte...
  • ortalığı karıştıran yazısında "haber kaynağım" diye bir ifade kullanarak kendini haklı göstermeye çalışan kişi. çünkü "gazeteciler haber kaynaklarını açıklamayabilir" diye bir söylem vardır... yani "geçen gün bir haber kaynağım bana dedi ki..." diye, istediğiniz herşeyi yazabiliyorsunuz, kimse de "kim ulan bu haber kaynağı?" diye soramıyor.

    (bkz: konuşursam yer yerinden oynar)
  • "...rahmi bey, yetenekli bay ripley'e soğukkanlılıkta nal toplatır.

    öyle ki bugün atatürkçüler'in ve chp tabanının reflekslerini şekillendirmekte bir aparat olarak işlev gören turan her kılığa girer, hiç sorun etmez.

    örneğin 28 şubat'ta patronu aydın doğan'ken, hürriyet medya towers'ın 13. katına çıkar... grubun muhafazakârlara yönelik çıkarttığı son çağrı gazetesinde başyazar sütununa kurulur... mehmet şevket eygi ve avni özgürel gibi isimlerin yazdığı gazetede dönemin başbakanı erbakan'a methiyeler düzerdi.

    daha sonra da 5. kata inip, bugünkü sözcü'nün babası olan gözcü'de dönemin şımarmış darbeci generallerine alkış tutardı.

    çalışkan bir adamdı rahmi bey... boş vakitlerinde de, tatil yörelerinde bikiniyle fotoğraflanmış turist kadınların fotoğrafları altına erotik hikâyeler uydurup basardı.

    e tabii geçen onca senede ustalaştı.
    eskiden resim altına uydururdu, şimdi ise yazı üstüne fotoğraf oturtmaya çalışıyor..."

    melih altınok
  • sarayın yeni muhalefet karıştırma aleti olmuştur. artık kendinizi kullandırtmayın. 80 yaşına gelmişsin benim hayatımı yakmaya ne hakkın var?
  • çıkışı, 12 eylül darbesi sonrası, dönemin siyasi yasakları nedeniyle, gazeteler magazine yönelince; asparagas ve bulvar gazeteciliğiyle oldu. bu dönemde (1983) yayın hayatına giren tan gazetesi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı.
    haldun simavi’nin web ofset grubu içinde yer alan bu gazete’de, esas olarak, seks dergilerinden makaslanan resimlerin altına yazdığı 'helga'ya 32.6'lık boru döşendi' türü alt başlıklarla, hitap ettiği türk erkeğine fantezi kurdurmuş; kara murat türü çizgi kahramanlarla milliyetçiliğini okşamış; attığı manşet ve buna paralel yazdığı kısa başyazılarla yönetenlere indirilen şamarlarla, yenilenlerin intikamını ve arkasından gelen lotaryayla da gönlünü almış; bütün bu enstrümanlarla tirajı bir milyonun üzerine çıkarmıştır.
    *
    tan’dan sonra, 1985’de, dinç bilgin’le birlikte sabah gazetesi’nin kuruluşunda yer aldı. arkasından, 1988’de, asil nadir’in, eski patronu haldun simavi’den satın aldığı eski gazetesi günaydın gazetesi’ne “ekibiyle” birlikte dönecekti.
    *
    asil nadir’in batışı sonrasında, hürriyet gazetesi’nin yeni sahibi aydın doğan, genel yayın yönetmeni çetin emeç öldürülünce, yerin bulduğu isim olur. bu tercihin gazetede büyük infiale yol açması üzerine, altı aylık hürriyet genel yayın yönetmenliğinden alınarak yerine, “içeride” gazetenin ankara bürosunda görev yapmakta olan ertuğrul özkök getirilir.
    kızaktadır.
    ancak, tecrübesi ve enerjisi vardır.
    patrona, eski tecrübelerine dayanarak; maliyeti olmayan masa başı asparagas bir gazeteye olan ihtiyacı ve bunun gruba yararını anlatır.
    teklif kabul görür. tekrar genel yayın yönetmeni olarak yer aldığı ve gözcü adını alan bu gazete 1995’de başladığı yayın hayatında; cinsellik bakımından tan gazetesi’nin yumuşatılmış türevi, ancak “yoksullar”ın sesi görüntüsüyle, esas olarak, 12 yıldan bu güne doğan grubunun tetikçiliğini üstlenir.

    siyasi konjoktürün doğan grubu'na böyle bir gazeteyi devam ettirmesine müsait olmadığı anlaşılınca dört yıl önce gözcü gazetesi'nin yayın hayatına son verilerek kendisi tekrar kızağa alınır. yıllar önce genel yayın yönetmeni olarak ayrıldığı doğan grubunun amiral gemisi hürriyet gazetesi’ne bu defa köşe yazarı olarak geri dönmüştür.
    artık ne kendinin ve ne grubu'nun eski "enerjisi" kalmamıştır.
    ama, köşesinde asparagas ve tetikçiliğine devam etmesi şimdilik mahsurlu değil.
  • bugün ki sözcü gazetesinde sayfayı doldurmak için yazmış şahsiyet .zira yazdıklarının en ufak bir araştırması yoktur ülkemizde yaşanan ilaç sıkıntısı ile ilgili sağlık bakanlı çaresiz pek bir şey yapamıyor demiş üstüne eczanelerin sadece türkiyede değil dünyada 1 basamak sağlık danışmanlığı yaptığını unutarak para kazanmaktan başka bir dertleri yok diye sallamıştır.
    bugün bir eczacı olarak ne yapabilirz sayın rahmi bey hükümetimiz 6 tl olan avro kurunu 2.70 olarak belirlemişse ve ülkede yerli ilaç; yan sanayi, çakma ,eczacılar bundan çok para kazanıyor gibi sıfatlar ile öcü haline getirilmişse ne yapabiliriz.
    ben bugün karaciğer nakli olan amcamın ilacını tansiyondan gözünü kaybetmekte olan komşunun ilacını bulamıyorsam ve belgelerle her türlü yetkili kuruma bildirmekten başka ne yapabilirim.
    sonuç olarak sizde yazıyorsunuz ama pek bir şeyi bilerek yazdığınız söylenemez
hesabın var mı? giriş yap