• sonisphere 2010 muzik festivali'nde besiktas stadini sallamislardi. simdi gelip yeni stadi da bir sallasalar hic fena olmayacak.

    you got the music
    i got the stadium
    what are you waiting for?
    let's do it quick
  • avrupa turnesi kapsamındaki rotterdam konserine gitmenin kafama estiği uber gruptur.

    ancak biletlerin hepsi tükenmiş. elinde bilet olup bana bilgi verebilecek birisi varsa müteşekkir olurum.
  • ilkokula giderken dinlediğim şarkıya gel

    du hast
  • kim ki bunlar. ben cahil miyim?
  • rammstein türkiye'ye gelse ya da herhangi bir yerde herhangi bir konser salonunda konser verdiğinde; till lindemann bir sandalye çekip otursa ve kayıttan şarkılar çalmaya başlasa bile o konsere gidecek on binlerce insan her daim bulunur.

    rammstein liseli kadıköy metalcisi ağzıyla "çook bozdu yeaa" denerek dejenere edilebilecek bir grup olmadığı gibi till lindemann da yaşlandı ya, şarkı söyleyemiyor denerek alaşağı edilecek bir isim değildir.

    dünya müziğine bir tavır bırakabilmiş adamlardır kendileri. mann gegen mann ile mtv music awards sahne şovları bile yeterlidir. sırf bu iki çılgınlık bile rammstein çok bozdu ya adamlarını bırak, birçok "çok farklı adamlar" denilebilecek müzik grubunun hayal gücünün ucundan geçemez. reise reise gibi, seemann gibi, ich will gibi, mutter gibi, sensucht gibi, rosenrot gibi, sonne gibi, rammlied gibi, asche zu asche gibi, engel gibi, links 2 3 4 gibi ve daha onlarca şarkılarından birinin gücünde ve etkisinde bir şarkıyı bugün zibilyon tane ünlü ve başarılı sayılan müzik grubu yapamamıştır.

    sesiiii çıkmıyor sesiiiii denilen till lindemann mutter gibi bir şarkıda, klavier gibi bir şarkıda, ohne dich gibi bir şarkıda, feuer und wasser gibi bir şarkıda, stirb nicht vor mir gibi bir şarkıda, wollt ihr das bett in flammen sehen gibi bir şarkıda ve yine daha onlarca şarkılarında birçok ses tonunda farklı adam birleşse erişemeyecek bir vokalle şarkı söylemiştir.

    yine sesi kalmadığı iddia edilip insanlara konserlere gitmemeleri salık verilen bu abimiz "niemand quält mich so zum scherz / ich bringe licht an euer herz" gibi sözleri, "lass mich deine träne reiten / über wolken ohne glück" gibi sözleri, "roter sand und zwei patronen / eine stirbt im pulverkuss" gibi sözleri, " amour amour alle wollen nur dich zähmen /amour amour am ende /gefangen zwischen deinen zähnen" gibi sözleri, "sie trägt den abend in der brust /und weiß, dass sie verleben muss" gibi sözleri ve daha onlarcasını yazabilmiş bir adamdır.

    bırakın kandıracaksa sizi bu adam kandırsın. bırakın da müzik sizi kandırsın.

    "alle warten auf das licht / fürchtet euch, fürchtet euch nicht" diye şarkı söyleyen goethe'nın çocukları geri dönüyor. zamanı tam bilinmese de geri dönüyorlar. lütfen bir an önce dönsünler ve bizi kandırmaya devam etsinler... tekrardan ve bir an önce hier kommt die sonne diye diye bizi kandırmaya devam etsinler.
  • çoğu grup konserlerinde az ya da çok playback yapar. till lindemann da yaşı 50'yi geçmiş hatta 60'a yaklaşan bir insan evladı. 2-3 ay boyunca kısa aralıklarla bir araba konserde şarkı söyleyecek. bir zahmet bırakın da 5-6 metre yükseklikte elinde güğüm flake'in içinde uzanmış olduğu küvete alev dökerken ich tu dir weh'in nakaratında playback yapsın. kaldı ki rammstein konserlerinde harika bir müzikaliteden ziyade görsel ağırlığı fazla bir şov ateşleyen bir grup.

    ekşici piçler için tanım: şu ana kadar 6-7 değişik ülkede konserlerini izlediğim, bu turnede de barcelona'da izleyeceğim, kelini görünce altan girsin demiyoruz misali youtube'dan izlediğim konser görüntülerine vabeste konuşmadığım alman boy band.
  • neu deustche harte tarzında müzik yapan alman müzik grubudur
  • till lindemann'ın bazı şarkıların bazı bölümlerinde playback yaptığı bilinmeyen birşey değil.

    2010'daki rock am ring performanslarında da bunu görebilirsiniz. (bkz: ich tu dir weh)

    ha bu durum çok umrumda mı, değil elbette.
  • on sene aradan sonra nisan ayında yeni albümlerini çıkartacak olan alman tank birliği.

    bu vesileylen, yeni albüm öncesinde azıcık haklarında güzelleyelim.

    rammstein, günümüz itibariyle almanya'nın çıkardığı en büyük rock grubu olma özelliğini taşıyor. öyle ki bunu kendi dillerinde şarkılar yazarak ve insanlara bu şekilde benimseterek başardılar. bu büyük bir başarı şüphesiz. geldikleri kültür adına da azımsanamayacak bir durum ve aynı zamanda rahmetlinin tabutuna çakılmış en sağlam çivilerden birisi.

    rahmetli dediğim, rammstein üyelerinin doğmuş, büyümüş ve yetişmiş olduğu almanya demokratik cumhuriyeti, yani doğu almanya. sovyetler birliği etkisinde kurulan ve komünist bir yönetimi benimseyen doğu almanya, doğu bloğu ülkelerine benzer şekilde halkının üstünde sıkı bir kontrol mekanizması işletiyordu. bu durum, doğal olarak insanların ne yapacağına, nereye gideceğine, ne göreceğine ve ne dinleyeceğine karışılması demekti. komünist devletlerin "batı müziği" olarak etiketlediği ve halkından olabildiğince uzak tutmaya çalıştığı dönemin popüler müzik tarzları, doğu almanya'da yaşayan insanlar için de bir merak konusuydu. devletin kontrollerine rağmen, batı almanya kaynaklı televizyon ve radyo yayınlarına sağlanan ulaşım özellikle gençlerin pop, rock ve hiphop tarzlarına ilgisini artırdı. rammstein da tohumu bu süreçte atılan bir gruptu. şu an ise rock müzik alanında alman bayrağını en yüksekte dalgalandıran grup konumundalar. kapalı bir devlet sürecinden, baskılanmış bir kültürden, doğrudan yazayım "ossie"likten çıkıp bugünlere gelmeleri, ilginç bir tezat ve her manada takdir edilmesi gereken bir başarıdır.

    tabii kapalı bir rejimden çıkmanın başka bir getirisi de var denebilir. rammstein sansasyonel bir grup. en başından beri böyleydiler, hala da öyleler. şarkı sözlerinde, insanların içindeki o ilkel kalmış, evcilleşmemiş karanlık yönü birincil konuma taşıyor ve buna bağlı olarak tabu konulardan bahsediyorlar. sahnelerinde, sözlerinde bahsettikleri rahatsız edici şeyleri teatral bir şekilde dinleyiciye sunuyorlar ve bunu daha da etkileyici hale getiren şovlarla destekliyorlar. gitarist richard kruspe'nin deyimiyle grup "mizah, tiyatro ve doğu alman kültürünün birleşimi"ni sunuyor. benimsedikleri sansasyonel kara mizah anlayışı, endüstriyel imaj ve sahneleri ve müzikleri ile birleşince ortaya ilginç bir karışım çıkıyor.

    müzikal açıdan değerlendirdiğimizde rammstein müziğinin vuruculuğunun öne çıktığını görürüz. grubun formülü, dinleyiciyi hemen yakalayacak etkili bir gitar riffinin üzerine kurulu, christian lorenz'in eklediği elektronik seslerle desteklenen ve till lindemann'ın çeşitli vokalleriyle son şeklini alan, basit ama akılda kalan şarkılar sunmak. laibach, oomph! ve ministry’den etkilenmiş fazlaca etkilenen grup, kabaca industrial metal tarzının altına giren grup, almanya'daki dönemdaş grupları olan oomph!, megaherz, stahlhammer ile aynı zamanda neue deutsche härte tarzının öncüsü olarak da kabul edilmişti. 1995 yılında çıkardıkları ilk albümlerinden beri genel anlamda tarzına sadık kalan grup, 2019 itibariyle altı adet albüm çıkardı. bu albümleri dikkatlice incelediğimizde aslında iki ayrı dönem görebiliriz. herzeleid, sehnsucht ve mutter üçlüsünün oluşturduğu ilk dönem ve reise, reise, rosenrot ve liebe ist für alle da üçlüsünün oluşturduğu ikinci dönem. ne gibi farklar var derseniz, bu aşamada biraz kendi yorumlarımı da katacağım.

    1995 yılında çıkarttıkları ilk albümleri herzeleid, müzikal tavır açısından richard kruspe'nin rammstein'ı görmek isteği biçimi birebir yansıtır: makine gibi işleyen agresif ve sert gitar müziği. dolayısıyla herzeleid enerjik, güçlü ve çiğ bir albümdür. gitarlar ön plandadır ve klavye ise destekleyici roldedir. grup üyelerinin neredeyse hepsinin ilişkilerinde sıkıntılar yaşadığı dönemde bestelendiği için ilişkileri konu alan kırılgan -ve bazen de rahatsız edici- sözler içerir. 1997 yılında ise grubun asıl patlamayı yapacağı sehnsucht yayınlanır. du hast desem, sehnsucht'ın ne derece önemli bir albüm olduğunu anlarsınız. ilk albümün enerjisini koruyan, agresifliğini yoğun elektronik müzik etkileriyle kıran ve daha oturaklı şekilde sunan albümdür. aynı zamanda grubun bazı kaynaklarda "tanz-metal" olarak anılmasının sebebidir çünkü bu albümde klavye, şarkılarda klavye sololarına yer verilecek derecede öne çıkmıştır. gitar riffleri basit ama etkilidir. sehnsucht ile birlikte grubun ünü almanya sınırlarını aşmaya başlar. dönemin popüler gruplarıyla birlikte turnelere çıkar, almanca'nın güzelliğini (!) kitlelere yaymaya başlarlar.

    2001'de, birçokları için hala grubun en iyi albümü olarak görülen mutter yayınlanır. 11 şarkılık albümün ilk 6 şarkısı kafadan hit olur. mutter, rammstein'in müziğini genel hatlarıyla oturttuğu ve kabul ettirdiği albüm olarak değerlendirilir. klavyelerin şarkıların altyapısına büyük oranda destek sağladığı ve genel olarak sert riffler ve gitar sololarıyla agresif bir müziğin elde edildiği albüm, 18 sene sonra bile hala grubun konserlerinin asıl iskeletini oluşturmaktadır.

    mutter, rammstein'in "klasik" tarzını oturtan albüm ise, 2004'te gelen reise, reise de bu tarzın kapsamını genişleten adım olmuştur. müziğin daha sert sulara açıldığı reise, reise'de şarkı yapıları çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir. şarkı sözleri açısından belki de lindemann'ın en kişisel ve duygusal işleri bu albümdedir. 2005 yılında gelen ve nedense grubun pek promosyonunu yapmadığı rosenrot, reise, reise'nin devamı gibi görülebilecek, fakat daha karanlık ve soğuk bir albümdür. grubun müziğinin kapsamını genişletme isteği bu albümde de anlaşılmaktadır. albüm mann gegen mann, zerstören ve ya benzin gibi sert şarkıların yanında te quiero puta! gibi rammstein'den beklenmeyecek bir şarkıyı ya da stirb nicht vor mir gibi sakin bir düeti aynı anda bulundurur.

    grubun son albümü 2009 yılında çıkan liebe ist für alle da, mutter ile reise, reise arasında gidip gelen fakat aynı zamanda daha sert sulara da yelken açan, rosenrot'un ardından bir nevi öze dönüş albümü gibidir. bu albümde en çok öne çıkan, kaliteli prodüksiyonun yanında christoph schneider'ın davul performansıdır. ilk dinlediğim zamanı hatırlıyorum da, "bu adam böyle bir davulcu muydu lan!?!?!" diye şok geçirmiştim.

    özetlemek gerekirse, rammstein industrial metal sınırları içerisinde bayağı geziniyor; flake'in taşıdığı pop, electronica, techno ve klasik müzik etkileriyle, kendi deyimiyle grubun müziğine "tecavüz etmesine" rağmen albümden albüme daha sert bir müzik sunuyor.

    basit ve etkili. adamların olayı tamamen bu. üstüne till lindemann gibi bir vokali ve derin anlamlar taşıyan şarkı sözlerini de eklerseniz, rammstein'in özüne ulaşırsınız.

    ...tabii unutmamamız gereken ateşli, patlamalı, uçurmalı, "çüş oha!" dedirtmeli enfes sahne şovları da var.

    umuyorum ki on senelik bekleyişe değen bir albümle gelirler. ramm4 denen şarkıyı yok sayıyorum.
  • playback yapıldığını görünce hayal kırıklığına uğramadım değil ama bu gruptaki her üyenin taşaklarını yiyebileceğim gerçeğini değiştirmiyor.
hesabın var mı? giriş yap