• bir anlayışa göre amaca en uygun yolun seçilmesidir. örneğin richard feynman almanların atom bombası yapmaya çalıştıklarını bildiği dönemde amerikanın atom bombası projesine katılmış ve bunu da şöyle meşrulaştırmıştır: "bu bombayı almanlardan önce yapmak dünyayı hitlerden ve faşizmden kurtaracaktır." evet böyle başlamış işe. bir kez hedef belirlendikten sonra başarı, ilerleme gibi kavramlar iyi tanımlıdır; yapılacak hesaplar deneyler vs. belirlidir ve feynman da atom bombası yapma işinde olağanüstü bir performans sergilemiştir. bomba patladığında da parti verip çılgınlar gibi eğlenmiştir. zira bombayı başkalarından önce yapmak amacına ulaşılmıştır!
    yıllar sonra feynman özellikle parti işini biraz utançla anlatırken söyle der: "iyi de almanlar savaşı kaybettikten sonra niye devam etmiştim ben bu işe?" insanın bir kez iyi tanımlı olan o hedefe ilerleme yoluna girdiğinde, arada bir durup "ulan ben nereye gidiyordum? hala oraya gitmek istiyor muyum?" gibi sorular sormamasının sonuçları tatsız olabilmektedir. zira hedefe varmak için hızlı koşmak biçimindeki rasyonalite size hangi hedefi seçmeniz gerektiğini söylemez. o başka bir problemdir. ve eğer kötü bir hedef seçildiyse hızlı koşmak yalnızca daha kötü bir dünya yaratır.
    ben bugün dünyada pek çok devlet görevlisinin durumunun feynman'ın durumu gibi olduğunu düşünüyorum. amirlerimin emirlerine uyayım işimi en iyi biçimde yapayım derken bunun sonunda nasıl bir dünya oluşacak görmüyor ya da sorgulamıyoruz sanırım.
  • bence en güzel türkçe karşılığı "ussallık" olan, ecnebi kökenli bir sözcüğün türkçe'ye yamultulmuş hali oluyor bu rasyonalite.

    braudel'in tanımını aktaralım: “araçların amaçlara göre sürekli bir şekilde uyarlanması, olasılıkların ustaca hesaplanması"dır ussallık. bununla beraber, ussallığın “tek bir ekonomi içinde [bile] bir kültürden diğerine ve hatta bir koşullar kümesinden diğerine, bir toplumsal zümreden diğerine dahi değişebilen” göreli tanımlarının da bulunabileceğini eklemektedir kendisi.

    ussallık vardır, ussallık vardır yani...
  • akilcilik. (bkz: rasyonalizm)
  • (#65867712) güzel yazmışsın demek istediğim, "mesaj almak istemiyorum" seçeneğini seçmesinden dolayı gelip buraya yazayım dedim.

    takip ediyorum, ayrıca ekşi sözlük yazarıdır.
  • dogal ve toplumsal olaylarin incelenmesinde ve irdelenmesinde, bilginin duzenlenmesinde ve gercege ulasmada akilsal ilkelere gore hareket edilmesi.
  • rasyonalite, 17. yüzyıl aydınlanma dönemi ile birlikte “araçsal aklın” ön plana çıkarılarak insan merkezli bir anlayışın hakimiyet kazanmasına dayanmaktadır. theodor adorno, rasyonalite eleştirisini aydınlanmanın bir mite dönüşmesi üzerinden gerçekleştirir. bu eleştirisini de doğal olan tüm şeylerin nesnel olan şeylerle içkinleştirilerek, otokratik özneye bağımlı duruma getirilmesi bağlamında yapar. adorno’ya göre rasyonalite, bireylerin totaliter biçimde yönetilmesi gibi bir sonucu doğurur. özellikle kültür endüstrisi kuramında adorno rasyonaliteyi, sinema, televizyon ve radyo gibi her türlü kitle iletişim aracının yanı sıra moda gibi alanlar ile de kitleleri uyuşturan, aldatan ve nesnelerin egemenliği içerisinde bireyleri etkisi altına alan bir iktidar biçimi olması bakımından eleştirir. esasında adorno’ya göre, rasyonalite ile insanın mistisizmden arınması amaçlanırken insan kendi kendisinin yani araçsal aklın tutsağı olur.

    walter benjamin ise bu konuda devrimci bir bakış açısına sahiptir. benjamin rasyonaliteyi, yani araçsal aklın araç olma halini ortaya çıkaran koşulları, tüm tarihsel kırılmaları ile birlikte tarihsel ve sosyal olarak ele aldığımız zaman, süreci yıkıp tersine döndürme ve aynı zamanda politik bir amaç sunabilme potansiyelini ortaya çıkarabileceğimizi söyler. bu fikrini de yaşantı, deneyim ve kolektif eylem ile birlikte düşünmemiz gerektiğini ifade eder.

    michel foucault ise rasyonalite eleştirisini çoğunlukla, iktidar ilişkileri, disiplin stratejileri ve neoliberalizm bağlamında yapmaktadır. ona göre bireyi merkeze alan yönetim stratejilerinin 17. yüzyılda başat konumda olması tekil bireyleri özneleştirerek aslında nüfusu disipline eden ve üzerinde tahakküm kuran bir iktidar biçimi ortaya çıkarır. farklılıkların, öznelliklerin bu dönemde rasyonel biçimde öne çıkarılarak vurgulanması ve bireylere aydınlanma ile özgürlük vaat edilmesi, esasında özneleri pasifize ederek onların bedenlerini, yaşamlarını ordu, hastane, okul gibi toplumsal kurumlar aracılığı ile kontrol altına almaktadır. bu bağlamda da iktidar, her türlü ikili ilişkide kendisini söylem aracılığı ile kurmaktadır.
  • evrenin, dünyanın ve dünyanın içindeki toplumun sürekli bir oluş halinde çokluk, gelip geçicilik ve karmaşıklık durumu ihtiva etmesi sürecine karşı gelişen tanrı veya özne merkezli bir hakikat üretme çabasının önemli silahlarından biridir. varlık, bilgi, yöntem, etik, politik ve estetik gibi muhtelif alanlara bir kez de tarihsel özne kurulumuna bağlı olarak yaklaşıldığında ise rasyonalitenin evren, dünya, toplum ve insanın irrasyonel olduğunu kanıtlamanın haricinde kabul edilebilir herhangi bir varsayım üretemeyeceğini görmek mümkündür.
  • uzakdoğu'nun eski metinlerinden bir rasyonalite örneği veriyor jack goody, east in the west adlı kitabında. rasyonalitenin sadece batının bildiği şekilde olmadığını, başka kipleri de olabildiğini ve özellikle doğuya atfedilen rasyonalite yoksunluğunun geçerli olmadığını söylüyor. hatta birçok açıdan batı ile benzerlik gösterdiğini ispatlıyor. verilen örnek, biraz da aristo mantığına benzer bir sıra izleyen ardışık önermelerden oluşuyor. yaklaşık şöyle bir şeydi:

    1. beyaz at diye bir şey var mıdır?
    2. beyaz, doğada gördüğümüz renkler arasında bir renge verilen isimdir. at ise doğada gördüğümüz nesne veya canlılara verilen bir isimdir.
    3. at, nesneye, beyaz ise renge verildiğine göre, bu ikisini bir araya getiremeyiz. nesneler ve renkler farklı şeylerdir.
    4. beyaz at diye bir şey aslında yoktur.

    bizim algımıza göre saçma görünüyor tabii, ama bunu söyleyen ve doğruluğunu kabul eden insanlar var. batılı araştırmacılar bunu duyduklarında, yarı ironik, yarı ciddi bir yorum yapıyorlar: bu önermeler grubu, gümrükten vergi vermeden at geçirebilmek için uydurulmuş olabilir.

    kırmızı ferrari için aynı önermeleri türkiye'de bir gümrük görevlisini ikna etmek için kullanabilirsiniz.
  • rasyonalite hayata dair acımasız gerçekleri ele almasıyla bilinir hep. halbuki rasyonel olmak iyi bir insan olmayı gerektirir, bunu kimse konuşmuyor nedense. (bkz: #126579566)
hesabın var mı? giriş yap