• bir güzel insan... ruhu şad olsun.

    girne orduevi 30 ağustos resepsiyonu. 1985 falan. kolordu komutanı geldi eskortlar, korumalar acayip hareket. tümen komutanları geldi aynısının bir tık azı. herkes bekliyor denktaş da gelecek. biz de arkadaşların lojmanlardaki evinin balkonundan seyrediyoruz.

    ulan denktaş yok ortada. neden sonra baksana olm dedi arkadaş. bir baktım. adam arabasını orduevinin arkasındaki otoparka park etmiş yürüyerek geliyor, yanında kızı. bir yandan da ceketini giymeye çalışıyor oflaya puflaya, kızı yardım ediyor ona.
  • 2002 yılı, nisan ayıydı. babamın öğretmen olduğu karadenizdeki bir okulun kıbrıs gezisi vardı, 1 haftalık. yaklaşık 40 öğrenci, ben ve benim gibi birkaç öğretmenin çocuğu ve öğretmenler doluştuk otobüse, yola çıktık. ilk defa farklı bir ülkeye gidecek olmanın verdiği heyecanla bindim otobüse. lise 1’deydim o zaman. neredeyse 2 gün sürdü yolumuz. akdenizde fırtına varmış, kalkamadı feribot yaklaşık 8 saat. binbir türlü macerayla kendimizi kktc topraklarına attığımızda rauf denktaş ile görüşmemize saatler kalmıştı. okulda görevli öğretmenlerden birisi randevu almıştı kendisinden bir şekilde. köşkünde ağırlayacaktı hepimizi, 1 saat kadar, tanışacaktık, anlatacaktı, konferans gibi.. neyse, kktc’ye vardık, apar topar kalacağımız yere yerleşip, köşke doğru yola çıktık. içimizdeki heyecan bambaşkaydı. biz daha kendi ülkemizin cumhurbaşkanını hiç görememişken, bizden de olsa başka bir ülkenin cumhurbaşkanını görmek çok büyük bir şeydi..

    vardığımızda 30 dak. geç kalmıştık. köşk dediğimize bakmayın, tek katlı, önünde sadece bel hizasında açılır kapanır bir bariyer olan, mütevazi bir binaydı, kapısında iki nöbetçi asker.. önündeki tek araçlık garajında bir adet eski model mercedes vardı. bizi bir salona aldılar, seminer salonu gibi. yerleştikten 5 dakika sonra rauf denktaş içeri girdi. bizde bir alkış koptu tabii. bizim hayalimizdeki cumhurbaşkanı, çocuk aklıyla dev gibi bir şey olmalıydı, ancak rauf denktaş sanki rauf amca’ydı ya da rauf dede, tombul yanaklı, hafif yalpalayarak yürüyen. önce geldi okul müdürünün elini sıktı, “hoşgeldiniz arkadaşlar” dedi. sonra kendisine ayrılmış masaya oturdu, yüzü bize dönük. önce hafif bir tebessüm etti, sonra “ tekrar hoşgeldiniz, benim için bir ilksiniz, çünkü cumhurbaşkanlığım boyunca beni yarım saat bekleten tek sosyal grup sizsiniz.” dedi, ancak gülümsüyordu. sitemkar değil, kaprisli hiç değildi. sonraki cümlesi zaten “ biliyorum deniz çok kötüymüş, ziyanı yok, önemli olan buluşabilmiş olmamızdır neticede” dedi. korumalarına baktı, “içecek bir şeyler ikram edelim hemen” dedi.. sanki cumhurbaşkanı değil, içimizden biriydi, rauf amca’ydı..

    sözlerine başlarken aslında sakindi. karşısında kendisini gözü kırpmadan dinleyen genç bir grup vardı 15-18 yaş aralığında. anlatmaya başladı mücadelesini. 10 dakika geçtiğinde yüzündeki ifade artık değişmişti. kızıyordu arkasında durmayanlara, onca emeğinden sonra hala yaşananlara. hayatını bir yola feda etmişti ancak hak ettiğini göremiyordu devleti. en net hatırladığım cümle “biliyor musunuz arkadaşlar, sizin hani en kardeş ülkelerden bildiğiniz azerbaycan bile bizi ülke olarak tanımadı henüz.. yapmadığımız girişim kalmadı ancak azeri kardeşlerimiz bile bizi bağımsız bir ülke olarak görmüyorlar..”

    konuşması bittiğinde hepimizin içinde oluşan en büyük duygu saygıydı. hala dimdik duran bu yaşlı “amca” bir cumhurbaşkanından öte bir fedai, bir cengaverdi.. o yaşına ve o yaşanılanlara rağmen ise hala bizden biriydi.. koltuğundan kalktı ve hatıra fotoğrafları için aramıza karıştı. teker teker saçımızı okşadı. hatta toplu fotoğrafa geçerken babam tam arkasındaydı. babam bana “ bizim fotoğrafımızı çek” diye işaret edince ben de heyecanlanıp biraz yakından flaşı patlattığımda rauf amca “öyle yakından çekersen bö gibi çıkarım” şeklinde kapristen uzak hafif sitemli bir fırça da attı. memlekete döndüğümde fotoğrafları tab ettirdikten sonra gördüm ki hakkaten de “bö” gibi çıkmıştı ama. kocaman yanakları, gözlerinde flaşın da verdiği parıltı.. gülümsedim..

    şimdi vefat haberini aldık. üzüntüm, böyle bir değerin son zamanlarında, uğruna hayatını verdiği davasında, bizim hükümet tarafından çok büyük yanlışlara bırakılması.. yerine gelenlerin onun bütün yaptıklarını unutarak verdiği mirasa sahip çıkmaması.. yaşanan onursuzluklar.. onun o özgürlükçü devletinin yerini özgürlük sanılan kapitalist mantalite alması.. annan planlarına “yes be annem” dediler, gözleriyle gördü.. şimdi göçtü gitti, bilmiyorum son sözleri neydi ancak eminim ki içi rahat değildi..

    yaşayan en büyük özgürlük sevdalılarından biri gitti artık.. ruhu şad, mekanı cennet olsun..
  • "kıbrıs türk halkının meşru ve önüne geçilmesi imkansız istek ve iradesine tercüman olan kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak kurulduğunu dünya ve tarih önünde ilan ediyoruz!" derken heyecan ve gururdan titreyen sesiyle daima hatırlanacaktır!

    mekanı cennet olsun.
  • türkiye, senin çıkarlarını senin başa getidiğin adamlardan daha çok düşünen,
    türk milleti'nin çıkarlarını kendi çıkarları üstünde tutabilmiş,
    tüm dünyaya karşı her zaman ''senin'' yanında olmuş,
    ölünceye kadar bu koltukta oturacağım demeyen,
    büyük bir devlet adamını kaybettin bu gece.
    şimdi kalk bir bardak soğuk su iç, sonra uyumana devam et!
  • kıbrıs'ta kaldığım süre içinde gözlemlediğim, rumlarla birleşip eşit şartlar altında ab'ye girebileceğini düşünen ciddi sayıda insan var, bilhassa yeni nesil içinde. bunun önündeki en büyük engel olarak da türkiye'nin adadaki varlığını ve denktaşçıları görüyorlar.

    peki, madem o kadar süper anlaşıyordunuz rumlarla da daha önce ne oldu? eoka'yı akel'i zimbabwelilere mi karşı kurdu rumlar? o kadar adam niye öldürüldü? ortak devlet kurdunuz da ne oldu? niye yıkıldı o devlet? şimdi ne değişti? rumlar kardeş gibi mi görmeye başladı sizi?

    denktaş bence kıbrıs'ta sayısı azınsanmayacak bir dünya salağa fazla iyi bir liderdi, hadi geçmişin kıymetini bilmiyorsunuz anladık da şimdi göreceğiz bakalım kıbrıs'ın geleceği ne olacak.
  • veee tahminim doğrultusunda başlığının altı vatansızlar, dinsizler, milliyetsizler ve şerefsizler tarafından kirletilmektedir.

    kendisi kıbrıs'ın atatürk'üdür. kıbrıs için savaşmış, davasından da dönmemiştir. ruhu şad olsun.
  • onurlu, oyuna gelmeyen, idealist devlet adami...
  • kıbrıs türkü nün dr. fazıl küçük'ten sonra 2. ve daha uzun soluklu dava sembolü olmayı başarmış kktc kurucu cumhurbaşkanı. heybetli adamdı, heybeti kktc dir. o heybetine yakışır biçimde ömrünü adamıştır. bunu ingiltere de kıbrıs asıllı ingiliz bir avukat olmak yerine, türk mukavemet teşkilatı kuruluşunda yaptıklarından tutun da adada vefat etmesine kadar anlayabilirsiniz. allah rahmet eylesin!
  • vefatına verkurtulcu, yes be annemci, şerefsiz satılmış dava düşmanlarının şüphesiz bayram edeceği yüce bir liderdir. şimdi yaban ellerde yalan oldun kıbrıs, var gerisini sen düşün. şimdi başımızdaki işbirlikçiler diğerleriyle sirtaki oynayabilirler!!
  • büyük adamdır, bir toplumun soykırıma uğramaması için yıllarca çabalamış durmuş ama yine de kimseye yaranamamıştır. allah yardımcısı olsun, inşallah bir mucizeyi daha başarır.
hesabın var mı? giriş yap