• izlediğim en rahatsız filmlerden biri. kafayı bozan çok sahne var, dikkat ediniz.
  • --- spoiler ---

    sarı + mavi = yeşil

    seks denince akla gelecekler listeme girmiş oldu.

    bu arada abla da nasıl bir hızlandırıcı kurs almışsa benzema'nın ekmeğiyle oynadı.

    babalara geldik temasıyla da film sona erdi.

    ha derseniz ki "bu ne lakayıt entry'e böyle" ben de derim ki böyle filme böyle yazı.

    beklentiyi kesinlikle karşılamadı ama konu enteresan olduğu için kötü de diyemem.

    --- spoiler ---
  • rahatsız edici ve sürükleyici bir film. soundtrack görüntü uyumu yer yer çok başarılı. ama senaryo konusunda aynı şeyi söyleyemem. ne olduğu belirsiz bir film olmuş. zaman kaybı mı. sayılır.
  • rahatsız edici bir film denmiş ama ben bu tarz filmler icinde hala trouble every day'i tek geçerim. keza bu klasmandaki filmlerin en önemlilerinden ve hala en rahatsiz edicilerinden biridir bana gore. raw izlenir kötü bir film değil. sadece hikayede eksiklikler var. onun dışında ortalama seyirlik bir film.
  • fragmanıyla beni o kadar ay beklettikten sonra küçük de olsa bi hayal kırıklığı yaşatmış film.

    yine de gelecek vadeden bi yönetmen julia ducournau ile tanışmış olduk. ayrıca the dø nun official clibi olabilecek sahnecikleri, jim williams ın a field in england dan süregelen soundtrack performansı ve finalde gelen o italyan esintileri (vega - ma che freddo fa) her şeye rağmen yüzümde bi tutam gülümseme bıraktı.

    çokça derinleştirilebilecek bi konuya sahip olabilecekken ( montaigne, on cannibals, en büyük öteki olarak yamyamlar, external needs to be internal, internal needs to be external, self identification, teenager gibi...) yüzeysel kalmaktan kurtulamamıştır.

    --- spoiler ---

    aslında son sahneyle hayal kırıklığımı bi nebze olsa dindirmiştir. bilhassa yukarıda bahsettiğim derinleştirme mevzusuna da ufak bi göz kırpmıştır. hatta son kısımdan bütün filmi ele alırsak, aslında cannibalism hayatla bi şekilde nasıl başa çıkacağını öğretmesi anlamında kullanılan metafor. babasının dediği gibi, siz de bununla yaşamayı öğreneceksiniz.

    --- spoiler ---
  • iq ortalamasının 20 olduğu bir okulda geçen film. ayrıca rahatsız edici olması amaçlanan sahnelerin bazıları öyle alakasız bağlamlarda kullanılmış ki sanki senaryo aşamasında bir liste yapılmış, akıllarına hangi iğrençlik geliyorsa o listeye doldurmuşlar gibi.

    a: abi bir fikir daha buldum. göz yalamak. nasıl?
    b: iyi ama nerede kullanıcaz?
    a: ya öylesine bir kız bir erkeğin gözünü yalasın işte, iki saniye gözüksün yeter.
    b: tamam hadi madem girdik bir yola, bunu da not ediyorum.
    c: ineğin götüne kol sokturalım?
    b: bir saniye canım tek tek gidiyoruz.
  • sayesinde sevgilimi isira isira izledigim filmdir. can acitti, acittirdi, yine de dozu dusuktu.
  • son dönemin farkı, yenilikçi gerilimlerinden oha dedirten film.

    şok edici bir deneyim. bu kadar iyi olacağını beklememiştim. kamera kullanımı çok iyi. oyunculuklar aşmış. geriyor, rahatsız ediyor, alt metni de boş değil.

    bana bunlarla gelin!
  • sinematografi, ışık, geçişler falan filan diye döktürülen film. açıkçası ben bunlardan anlamıyorum, eğitimim yok. filmleri beğendiğim ve beğenmediğim diye ayırabiliyorum sadece.

    imdb, rotten, metacritic vs. puanları kendi kategorisine göre epey yüksek olduğu için izleyeyim dedim.

    açıkçası benim anlamadığım sinematografi filan fıstık kısmını bir tarafa bırakırsak bu filmin nesinin şok edici, inanılmaz, outstanding bulunduğunu anlamadım.

    bir veterinerlik fakültesi, ama hostel'in çekildiği yıkık doğu avrupa ülkelerindeki mekanlardan daha beter halde bir yer. çok zeki olduğu söylenen bir kız. aynı fakültede okuduğu söylenen ve üst sınıfta olan ablası. kızın erkek eşcinsel oda arkadaşı.

    kaldıkları yurtta hiçbir denetim yok. yeni gelenler ilk gecelerinde üst sınıflar tarafından don paça bir seks partisine götürülüyor. daha sonra da siz çaylaksınız size ne istersek yaparız ayakları çekiyorlar bunlara. "bizim yanımızdan geçerken kafanızı eğin falan" ama bunun senaryoya, filmin işleyişine hiçbir katkısı yok çünkü yukarıda saydığım üç kişi dışında geri kalan herkes figüran.

    kız dahi olduğu için hocası tarafından sevilmiyor * arkadaşına kopya vermekle suçlanıyor ama kopya ne zaman verildi kime verildi, bunun senaryo ile ne alakası var belli değil, filmin geri kalanına da bir etkisi olmuyor zaten.

    kıza ve yeni gelen öğrencilere çaylaksınız denip çeşitli tuhaflıklar yapılırken çiğ tavşan böbreği yemesi gerektiği söyleniyor. bizim vejetaryen kız bunun üzerine alerjik reaksiyon gösteriyor ve doktora gidiyor. doktorun burada durduk yere "bi keresinde şişman bir kız gelmişti" diye başlayan muhabbetini "bu ne amk şimdi, ne alakası var" diye dinliyorsunuz.

    yemekhanede oturdukları sırada filmin başka hiçbir sahnesinde görmeyeceğiniz bir eleman maymun sikmekten bahsediyor. bu sahnenin filme ne katkısı oldu?

    kız ve gay oda arkadaşı bir petrol istasyonuna gidip sandviç yaptırıyorlar, dışarıda yemeklerini yedikleri sırada bir kamyoncu gelip bizim gay çocuğun boynunu, kulağını okşayarak bunlara bir şeyler söylüyor ama sahnenin yine filmin akışıyla hiçbir bağı yok. bizim kız bir anda tuvalete giriyor midesinden üç dört metre uzunluğunda tutam tutam saç çıkıyor ama bununla ilgili daha sonra hiçbir şey yok, öylece bir sahne işte. "lan acaba filmin fragmanını mı izliyorum" diye düşünüyorsunuz. arka arkaya çeşitli sahneler ama arada bir zaman akışı veya bir bağ yok.

    neyse efendim bizim kız çiğ tavşan böbreğini yiyip alerji geçirdikten sonra birden et sevdasına düşüyor ve çiğ tavuk bile yemeye başlıyor. burada da ne olduğunu anlamıyorsunuz. herhangi bir geçiş yapılmamış. hani bazı vampir filmlerinde ısırılan kişi önce durumun farkına varamaz, mesela çok susar ama su içince kusmaya başlar, yemek yemek ister ama yiyemez. en sonunda büyük ihtimalle kendisini dönüştüren vampirin yardımıyla açlıktan ölmek üzereyken kan içmesi gerektiğini öğrenir ve avlanmaya başlar. buradaysa böyle bir geçiş yok, hani bir tuhaflık hisset bunu bize yansıt, et görünce bir tuhaf ol, alnından terler dökülsün. yok, bir anda yemekhanede gördüğü köfteyi önlüğünün cebine atıp gidiyor, yemekhane çalışanı hop çıkar o cebindekini deyince tatsızlık yaşanıyor. ne alaka diyor insan, niye elindeki tepsiye koymadın da cebine attın. gay çocuk da soruyor bunu ama cevap alamıyor. tabi ki bu da filmin devamıyla alakası olmayan saçma sahnelerden biri.

    daha sonra ablası buna ağda yaparken çeşitli saçmalıklar sonucunda makasla parmağını kesiyor. kopuyor barnak. abla kanı görünce bayılıyor ve bizim kız ablasının barnağını şapırdata şapırdata yerken abla kendine gelip bunu görüyor.

    hastaneden çıkınca anlıyoruz ki abla da aslında yamyammış. hem de avlanıyormuş. avlanmak dediğim de yola atlayıp araçların kaza yapmasına neden olmak. o güne kadar da bir allahın kulu buna çarpmamış hep direksiyonu kırıp ağaca toslamışlar. bu da yaralı ölü demeden yemiş kaza geçirenleri. ee, az önce kan gördü diye bayıldı bu kız. olsun kendi kanını görünce bayılıyorsa demek.

    yolun kenarında bir araba, içinde ısırılmış cesetler ama ortada polis filan yok. okulda seks ve uyuşturucu partileri yapılıyor ama hiçbir idareci yok. fakat kopya çekmek yasak. kopya önemli çünkü. evet.

    bizim kız tam bir sürtüğe dönüşüyor hem de öyle böyle değil. çıtı pıtı, hanım hanımcık, zeki, çalışkan, ailesinin göz bebeği kız bir anda tam bir kaşara dönüşüyor. gay çocuğu da baştan çıkarıp onunla sevişiyor. sonra bir sabah uyanıyor çocuk yanında ama bacağının yarısı yenmiş ve mevta olmuş. ablası bir kenarda ağzı kan içinde oturmuş playstation oynuyor. bizimki ablasını duşa sokuyor kanları temizliyor. sonraki sahnede abla hapse girmiş

    filmin sonunda da bizim kızı anne babasıyla yemek masasında görüyoruz. babası "bu durum senin hatan değil" deyip gömleğini açıyor. adamın her tarafı yara. bunların anası da yamyammış meğersem.

    aman çok şok oldum, kanım dondu.

    şu filmi "sanatsal açıdan" değerlendirenlere bir şey diyemem çünkü dediğim gibi o işlerden anlamıyorum, ama konusunu beğenenlere veya saçma sapan yamyamlık teması yüzünden "ay inanmıyorum, ne kadar şok edici bir yapım" diyenlere kafam girsin.

    filmin tek cümlelik özeti: (bkz: yarrak affedersin)

    edit: içim soğumadı biraz daha saydırdım.

    koduğumun filmi.
  • sonunu getiremediğim,berbat saçma sapan bir film. sanatsal ya da değil ama,inanın film delisi biri olarak asla izlemeyin derim.
hesabın var mı? giriş yap