• ray charles'in hayatini anlatan iki bucuk saatlik amerikan yapimi mukemmele yakin film, ray charles'i jamie foxx mezarindan kaldirip tekrar ekranlarimiza tasimistir, o kadar muhtesem oynamistir adam,filmde onemli bir yeri atlantic records'un sahibi ahmet ertegun kaplamaktadir.
    ray: "ahmet, what kind of a name is that, i have never heard of it"
    ahmet:"well, i am turkish"

    gozlerimiz dolmustur, gogsumzu kabarmistir. izlenmelidir, cok begenilecektir...
  • filmin ozeti olarak kor tuttugunu denilebilecek super film.
    cidden etkileyici bir hayat hikayesi...
  • filmin en düzgün, en insani karakterinin ray charles'ı sömürmek gibi bir amacı olmayan belki de tek insanının bir türk olması gerçekten çok ilginç. garip bir mutluluk veriyo bu insana.
  • serdar ortaç'ın ray charles'a bir nevi saygı duruşunda bulunduğu albüm.
  • yazarın notu: işbu entry filmi seyir keyfinizin içine edecek bilgiler* barındırmaktadır.

    jamie foxx'un üst düzey oyunculuğu* ile bezenmiş oldukça başarılı bir yapım. her ne kadar önceki entrylere cevap/atıf niteliğinde olacak olsa da bahsetmeden geçemeyeceğim bir iki nokta var. öncelikle filmin adı çok başarılı seçilmiş. görmeyen bir adamın adının "ray"* olmasında yatan ironi harika bir şekilde başlığa taşınmış. bir ikincisi filmin sonunun aceleye getirilmesi davası. genel olarak iki buçuk saatlik bir film çeken insanlar bunun üç saate çıkmasını pek sallamazlar. (80 dakika ile 100 dakika arasındaki fark 150 ile 180 arasındakinden daha önemlidir. çünkü uzun film eşiği bir kez aşılmıştır diğerinde) georgia'nın ray charles'tan özür dilemesi filmi bitirmek için önemli bir nirengidir. nitekim gerisi başarı üzerine başarı, albüm üzerine albümdür. devam ederseniz filmi bitirmek için baba'nın ölümüne kadar gelmek gerekirdi.

    film ile ilgili en hoşuma giden şey bir çok biyografik yapımda olduğu gibi sevilen öznenin saçma sapan yüceltilmesi hatasına düşülmemesidir. aynı immortal beloved veya surviving picasso'da olduğu gibi ray charles'ın da hayatında hataları olduğunun, bazen embesil gibi davranabildiğinin, önünde sonunda insan olduğunun altı çizilmiştir. tebriklerimi sunarım.
  • taylor hackford'un 87'den beri bütçesini denkleştirmeye çalıştığı filmdir. bu açıdan da ray charles'ın görememiş olması üzücüdür. ancak jamie foxx denen varlık, insanüstü bir performansla adeta ray charles'ı diriltip piyanonun başına geçirmiştir. "zaten tipi aynısı, hem de gözlük arkasından oynuyor" yorumunu yapanlara acıma hakkımı kullanıyorum. zira bu öyle bir performanstır ki, jamie foxx oscarı almasaydı, akademi topa tutulurdu. bu durumda, benim babam akademi üyesi olsaydı eve almazdım, gerisini siz düşünün.

    --- spoiler ---
    7 yaşındaki bir çocuğun, gözleri önünde kardeşini kaybedişi ve bundan bir şekilde sorumlu oluşu. ardından -yavaş yavaş- kör olması gerçekten yürek parçalayıcı. tüm bunlar flashback'lerde o kadar güzel anlatılmış ki, ray ve annesinin güçlü kişiliklerine hayran olmamak mümkün değil.
    --- spoiler ---

    unutmadan, ray charles'ın ilk önemli hit'i olan mess around, bir ahmet ertegün bestesiymiş de haberimiz yokmuş.
  • serdar ortaç'ın "şu ana kadar içime sinen, en iyi albümüm" diyerek yazın çok ama çok uzun gececeğinin habercisi. bu yaz bitmez amk.
  • film gerçekten çok güzel, lakin benim en çok etkilendiğim bölümler nedense flashback'lerle anlatılan çocukluk dönemi oldu.. o dönemlere geçişler mükemmeldi ve harika çekilmiş o sahneler kabul etmek gerek.. ayrıca film boyunca tanıtılan ray charles'ın neden öyle bi adam olduğunu da tek tek nedenleriyle gösteriyordu, çok beğendim o bölümleri.. harika bir şekilde yedirilmiş filmin içine.. tebrik ediyorum yönetmen amcayı..
  • hit the road jack şarkısının ilk dillendiği zamananı seyredebildiğiniz film. enteresan ayrıntıyıdı vesselam. (hit dı rod gızı da the big bang theorydeki i am a what abla galiba. (http://www.youtube.com/watch?v=ruiaiybelc0)

    unchain my heart sahnesi de şahane sahneydi vesselam...
  • filmin afişi üzerinde hiç oynanmadan ray ban reklam afişi olarak da kullanılabilir.
hesabın var mı? giriş yap