• ethan hawke karakteri* newsstand'de otururken, arkadaki dergilerin birinde gelecekteki karisi uma thurman kapakta gorulur.
    (bkz: nereden nereye)
  • troy: u see lelaina all we need is, a couple of cigarettes,a cup of coffee and a little bit of conversation..you and me and five bucks

    filmin en guzel sahnelerinden, sozlerinden biri.sevdiğim yanimda, sigaram kahvem var, ben daha ne istiyim tadinda..
  • her izleyişimde 'aslında o kadar güzel değil sanki' dediğim,ama sonuna kadar gözümü kırpmadan keyifle izlediğim film.az önce de sabahın 5'inde sıfır uykuyla cnbce'de rastlayıp,yine gözümü kırpmadan izleyince farkettim ki;bu film belki çok iyi bir film olmayabilir ama çok güzel bir film.
  • kaç defa izlenildiği bilinmeyen ama ne zaman izlense hep o buruk duyguyu yaşatan film.
    winona ryder ve ethan hawke'in sevişme sahnesinde
    ethan hawke'in "i have been waiting to see you like that since we have met" demesi ve bunu derken ağlamasına hasta olunan film.
  • --- spoiler ---
    leleina babasına kendi ayakları üzerinde durabileceğini kanıtlamak için iş arar. bu sırada bir gazetede çalışmak için yaptığı görüşmede, işveren bazı sorular sorar. sorulardan bir tanesi de "ironi nedir?"dir. lelina bunu bilemez ve "troy'a böyle de soru mu olur?!nerden bileyim ben ironi ne demek!" der, ardından troy güzelce bir ironi tanımı yapar.
    --- spoiler ---

    akşam akşam bunu aklıma getiren şu giriştir :#9699928 *
  • winona ryder'ın, üstüste başarısız geçen iş görüşmelerinin en sonuncusundan dönerken asansörle hızla aşağı inişini gösteren sahne de oldukça manidardır.
  • troy der ki bunda, laleina işte kovulmuş ve troyla sigara ve kahveleri eşliğinde bir yandan yürüyüp bir yandan sohbet ederlerken..

    you see lalenia, this is all we need:
    a couple of smokes, a cup of coffee and a little bit conversation..
    you and me and five bucks.

    haddinden fazla hayalci ve ütopik belki ama, aynen böyle, bundan daha fazlasına ihtiyaç duyulmayan bir ilişki sanki herkesin özlediği. ya da ben yine kendi arzularımı tüm bir insan ırkına malediyo olabilirim o da mimkin.
  • kendimi zorla inandırdıgım bazı yanılgılar var hayatta, bazen, boylesi daha çok işime geldiginden..
    butun o olup bitenlerin gercek olmadıgını bildigim halde, ironinin doruklarından, ''ne de guzel seviyo lan kızı'' diye nanik yapabiliyorum gerceklige. cehalet hakkaten başa bela.
    gerceklerin acıtıp acıtmaması falan diil derdim. işe gireli nerdeyse 1 sene olmuş. üstelik daha mezun bile olamadım. oyle yuvarlanıp gidiyoruz hayallerimle. karşı cinsle troy tadında bi arkadaşlıga en yakın oldugum zamanlar da anaokulundayken, buldugumuz iki sopanın ustunde ardışık düzende koşturarak atçılık oynadıgımız sarışın çocuktu. adını unuttum. zaten oldum olası pek cok adı unuturum. (sorsan jared letonun köpeginin adını bilirim ama. peeh.)
    benim derdim, gecenin bi yarısı beni sıcak -ki cehennem bunun bi level ustu falandır muhtemelen- yatagımdan zınk diye kaldırıp bu boş, manasız harf ziyanını yazdıran filmin kendisiyle. durup duruken biliçaltımın derinliklerinden yüzeye hortlayıp, okul, gelecek, diploma projesi, yarın iş var, kediye su koymayı unutma, çok sıcaaagghhmmpff seyrinde devam eden bilinçakışımı acımasızca yaran, ''ulan hakkaten ne de güzel seviyo kızı'' dedirten bubi tuzagı filmin bizzat kendisiyle. hani izleyip unutalı da baya bi zaman gecmişti aradan ama. işte bilinçaltı böyle kalleş bi mevzu. insanı nerde nasıl vuracagı hiç belli olmuyor...

    hayat ne tuhaf vapurlar filan
  • dünyayı değiştirmek isteyen bir kadın ve dünyayı yorumlamak isteyen bir adamın hikayesini anlatan film. tabii bu iş eninde sonunda aşkta düğümleniyor, gerçekler acıtıyor. bir de winona ryder hiçbir filmde bu kadar gerçek görünmüyor.
  • hayati "random lottery of meaningless tragedies" diye tanimlamasi filmin gonullerde (en azindan benim) taht kurmasina yetmistir...
hesabın var mı? giriş yap