• rüşveti yediği iddia edilen o değil ki bakanlar. onlara noldu? sahi noldular ya?
  • ülkenin ekonomik olarak ayakta kaldığını düşünen yazar beyanıdır.
    cari açık nedir? nasıl kapatırız? vergi kaçırmak nedir? nasıl azaltırız? elinizdeki nereden geldiği belli olmayan paraları yurtdışına yollayıp vergi barışı ile geri alırsanız bunun adı vergi kaçakçılığı mıdır? görevi kötüye kullanma mıdır? ve bu ikisinin rüşvetten farkı nedir? sorularınında bu başlık altında, başlık sahibi arkadaş gibi bu işlerden anlayan arkadaşlar tarafından cevaplanması dileğiyle.
  • başlığı açan arkadaşı anlamadım. tanımda birbirinden konu olarak bağımsız 3-4 farklı cümle kurup erdoğan'ın rüşvet yemediğine dayanak gösteriyor. işte bunlar, herşeyi az az bilen ama hiçbir şeyi tam bilmeyenler.
  • türkiye ekonomisinin bu işten ne kadar çıkarı olduğunu net, bilimsel ve matematiksel şekilde ortaya koymadıktan sonra yazarın temennisinden öte olmayan çıkıştır. verdiği bilgiler çerçevesinde boştur, safsatadır.
  • zaten kanunen yemiştir diyemeyiz, ima bile edemeyiz.
  • hıammına bile goymuştur
  • başlık ile ilk entry arasında hiç bir bağlantı yok. başlıkta "erdoğan rüşvet yemedi" savı ileri sürülüyor, devam eden entry'de bununla ilgili sadece "rüşvet yedi demek haksızlıktır" notu düşülüyor. entry'de anlatılmak istenen iran'la olan ticaretin türkiye'yi ekonomik krizden koruduğu.

    iran'la olan ticaret biçiminin kendisi, gerek babek zencani gerekse de reza zarrabın yeminli ifadelerinden yola çıkarak, rüşvetle yürümektedir.

    "mahkemedeki ifadeler yalan", "tapeler komplo ve montaj", "hepsi dış güçlerin ve fetönün oyunu" şekline şüpheleriniz olduğunda, bu kısıtlı bilgi alış imkanlarında (ki kendileri de basının tayyip'in emrine göre şekillendirildiğini kabul edebiliyor yüzsüzce) başvuracağınız tek yöntem kendi mantığınız olmalıdır. eğer henüz kirlenmemişse...

    kirlenmemiş bir mantık, iran'la olan ticaretin yolsuzluk olduğunu, bu yolsuzluğa o ya da bu nedenle iktidarın izin verdiğini, hatta bu iktidarın sürecin içinde bizzat rol oynadığını görür, kabul eder. böyle bir yolsuzluk ortamında, "kendine de pay alır" dersek, bu neden iftira olsun ki?

    tayyip başta olmak üzere onlarca kişi bu dönen pastadan kendi dilimini aldı, afiyetle yedi. senin benim gibilerin eşek gibi çalışarak milyonda birini zor göreceği paralar birilerinin cebine kolayca girdi. hadi, söyleyin de kurtulun, "tayyip'ime helal olsun" diyin, "yiyor ama çalışıyor" diyin, "herkes yedi, o da yiyecek tabii" diyin. bu argümanları tartışalım. ama apaçık gerçekleri "iftira atılıyor" şeklinde ortaya koyarsanız, gerçekten de sizinle konuşuabilecek hiç bir şey kalmaz.
  • sike yaptiysam fenerbahce icin yaptim gibi bir savunmayla yirtacaktir fazla ustunde durmaya degmez.
  • akp iktidarı döneminde enflasyonun ciddi anlamda düzeldiğini kabul ediyorum. keza ekonomi de ve eğitim sağlık vs gibi devletin zaten yapmakta zorunlu olduğu hizmetlerde de bir ilerleme olduğunu da kabul ediyorum. bunları ak parti sempatizanı olmayan biri olarak kabul ediyorum. ancak şunu unutmayalım ki ak parti hükümeti bu ülkede vergi tahsilini bakın altını çiziyorum tahsil kısmını; tam olarak yerine getirebilen tek hükümet ayrıca uzun yıllar iktidarda da kaldığını da unutmayalım. kısacası şunu diyorum evet türkiye' de bu iktidar dönemin de ekonomik alanda iyi gelişmeler olmadı değil oldu. ancak lütfen uzun yıllar iktidar da olmalarını -bu çok büyük bir artıdır hükümetler için- ve vergi olayını unutmayın. geliyorum bu kara para aklamanın türkiye için yapıldığı iddasına. tamamen reddedemem. neden olmasın? ancak...
    tayip erdoğan rüşvet aldı demiyorum ancak zafer çağlayan 'ın rüşvet aldığından haberi yoktu demek baya büyük kerizlik olur şahsımca. o adam o saati neyle aldı? vekil maaşıyla mi? e rüşvetle kamu yararı sağlamak da ne biliyim... o paraya fabrika açsalardı çok kasmasalardı.
    hah işte bende olay burda kilitleniyor.
hesabın var mı? giriş yap