reckoner

• az önce thom yorke'un john anthony frusciante'in etkisinde kalarak yazdığını söylediği parça. muhtemelen dünyada ilk kez şu an ekşi sözlük'te yazıldı bu sdfkljsdkfljsdklf. "ne sikime yazıyorsun ki?" derseniz (ki diyorsunuz) bu anahtar kelimeleri google'da aratınca ekşi sözlük çıkıyor. süper oluyor. böyle bakıyorlar bakıyorlar bir bok anlamıyorlar. hangi dilde yazıldığını anlamaları bile epey vakit alıyor. daha bir sürü şey yazıldığını görüyorlar, ingilizce birkaç kelime dışında bir bok anlamıyorlar. sapıklık mı? olabilir.
• hani hep deriz ya, pink floyd, the beatles falan gibi gruplar icin, "ulan su sarkiyi su albumu yaptiklari zaman hayatta olup ilk defa dinlemek vardi!" diye,
  
  tarihi bir ana sahitlik etmenin kiymetini bilmek isteriz,
  
  ama bir yandan da icimizden bir ses bize hatirlatir ki oyle dememizin sebebi o eserlerin en az 25-30 sene once yaratilmis olmasidir, belki onlari o zaman dinlesek simdiki kadar sevmeyecegizdir^*,
  
  iste reckoner denen parca, bizim de 50 sene sonraki insanlarin "ah o zamanlar yasamak vardi" seklindeki cemkirmelerinde ozenecekleri kisiler olacagimizin bir kanitidir.
  
  aha buraya yaziyorum, belki gunun birinde birisi cikip ne kadar hakliymis der, reckoner su onumuzdeki yuzyilin "vay be zamaninda ne kadar super muzik yapiliyormus" temali konusmalarinda basi cekecektir.
  
  hayatimda dinledigim en mukemmel, en kusursuz, en asmis 3-5 seyden biridir.
  
  boyle bir sarki yaptiklari icin radiohead'e ne kadar tesekkur etsek az, ne kadar kufur etsek gene az kalacak.
  
  ben artik bir sey demiyorum size be.
• icinde acilarinizin bulundugu bir su birikintisi dusunun. bu sarkiyi dinlerken biri kafanizi o suya sokup cikariyor devamli suretle.
  aynen bunu hissediyorum ben bu sarkiyi dinlerken.
• reckoner
  you can't take it with yer
  dancing for your pleasure
  
  you are not to blame for
  bittersweet distractor
  dare not speak its name
  dedicated to all you
  all human beings
  
  because we separate
  like ripples on a blank shore
  in rainbows
  because we separate
  like ripples on a blank shore
  
  reckoner
  
  take me with yer
  
  dedicated to all you
  all human beings
• yeni sevgili adayi gibi sarki. boyle heyecanla dinlemeye basliyorum. güzel gidiyor ritmler, mutlu oluyorum sonra süpheye düsüyorum "bu kadar iyi olamaz canim daha iyileri olmustu zaten, sen yaniliyorsun" diyorum kendime. "bu kadar heyecan yapma, ilk günden koyverme kendini, zaman tanı suna sonra hayal kırıklığı olmasin" diyorum. sonra dönüyorum fikrimden "yok be cok güzel iste, muhtesem". kendimi kaptiriyorum müzige...
  
  because we separateeeee
  like ripples on a blank shoreeeeeee
• orjinalinden daha güzel bir cover'ı olamayacak şarkı.
• radiohead'in gereğinden fazla ama değerinden az ilgi gören, belki de en iyi şarkısı.
• orgazmik radiohead şarkısı. bu kadar da olmaz diyosun, sonra live from basement'ı izleyip bir oha daha çekiyosun.
  
  http://www.youtube.com/watch?v=4u6uzqkqjxc
• audiophile'lerin turnusol kagididir bu sarki. en azindan benim icin boyle.
  
  yaklasik 10 senedir kulakliklara karsi buyuk bir ilgim var. yuzlerce high-end kulaklik hakkinda binlerce yazi okumusumdur butcem kapsaminda "en iyi"ye ulasabilmek icin... bu sirada bir cok kulaklik denedim, baya da para harcadim yine kendi capimda.
  
  ve bu kadar birikimin sonunda soyleyebilirim ki ne "mid-range bass" muhabbeti yapmaya gerek var ne de "clarity", "accuracy"... iyi bir kulaklik secerken bilmeniz gereken tek sey bu sarki. bir kulakligi her acidan bu kadar iyi test eden bir parca gormedim ben. ilk saniyesinden itibaren sesin berrakligini, ilerledikce enstrumanlarin birbirine karisip karismadigini, vokalin enstrumanlarin ustune cikip cikmadigi, yukseldikce patlayip patlamadigini, her seyi gorebilirsiniz bu parca ile.
  
  iyi bir kulakligi test etmenin en kesin yolu bence.
  
  https://www.youtube.com/watch?v=_uofqd-n6ui
• bu sarkiyi dinlerken ruhumu teslim ediyorum. bedenim duruyor, hiclige gidip geliyorum. ariniyorum ve bittigi an pisligin icinde buluyorum kendimi.