• (bkz: feux rouges)
  • catafalque'ın dialectique albümünün 3. parçası. sözleri: (bkz: copy paste değil alın teri)

    you! the woman wandering
    under the red lights
    the sidewalks of these streets
    are used to your high heels
    are you truly in myself
    or am i your other half
    you! the woman crying
    and hiding in darkness
    though there is a lot loving you,
    why this weariness
    are you truly in myself
    or am i your other half
    you must believe in me
    you must believe in you
    it is me in the clouds
    that are around you
    you're not alone! i'm alone!
    you are stolen from me
    my heart is stolen by you
    i'll never forget about you
    you're not alone! i'm alone!

    you! the woman embroidering
    and writing pain on my core
    my silver... my blade...
    you are to die for
    are you truly in myself
    otherwise i'm your other half

    you can't deny
    the emptiness in your heart
    temptation in your past
    you're made for love by my god
    and i am for you!

    music: arın baykurt
    lyrics: özge özkan
  • robert de niro, cillian murphy, sigourney weaver ve elizabeth olsen'ın başrollerini paylaştığı, rodrigo cortes'nın yeni filmi red lights. the buried ile epey olumlu eleştiri ve adaylık topladıktan sonra görünüşe göre stüdyolar da ona kapılarını açmışlar. garcia bu filmi warner bros.'un desteğiyle yapmış. film korku-gerilim türünde. de niro da uzun bir aradan sonra sağlam yazılmış bir karakter oynamış gibi gözüküyor. ispanyolca fragmanı da bugün itibariyle yayınlandı. de niro altımıza yaptıracak gibi görünüyor.

    http://www.antena3.com/…es-rojas_2012012500100.html
  • leziz bir vib gyor parçası.
  • güzel işlenmiş bilim mi doğaüstü mü güçler mi kazanacak bu yarışı sorusu. altıncı his, telepati, telekinezi, ruhlarla haberleşme, hayaletler vs hepsinin kaynağında insanın maddenin ötesine geçme, fiziksel vücudunun kısıtlamalarını aşma isteği yer alır, ister inançla ister bir alet yardımıyla. red lights medyum dünyasının şarlatanlarını bilimsel yöntemler kullanarak afişe eden iki bilim adamını ve karşılarına bölüm sonu canavarı gibi çıkan bir medyumu konu alıyor. weaver, avatar'daki karizma bilimkadını rolüne aynen devam etmiş ve çok da güzel oynamış. murphy yine boncuk boncuk gözleriyle başrolde ve yılların kurdu de niro ise tekinsiz medyum rolünde fazlasıyla inandırıcı. ancak filmin sonundaki "açıklama" garcia'nın hem medyumlara inananları hem de medyum diye bir şey yoktur diyenleri memnun etmeye çalışmasından dolayı damakta kötü bir tat bırakıyor. şahsen bu iki gruptan bir tanesini seçip ona göre bir son yazmış olmasını dilerdim, bu haliyle bilinemezcilik sosuna batırılmış bir fizik deneyi gibi olmuş. yine de sıra sıra ucuz klişeler yerine gayet orjinal ve doğal bir film.
  • cillian murphy ve sigourney weaver ın paranormal olayları araştıran iki kişiyi canlandıracakları film.
  • çok iyi başlayıp, devam edip vasat biten film.
    sinematografi şahane. ışıklar, oyunculuklar çok iyi ama çok fazla merak uyandırınca beklediğimiz cevap ne kadar şaşırtıcı olursa olsun hafifi bir hayal kırıglığı oluyor bu tür film ve dizilerde. daha çok şaşırtmasını bekliyorsunuz. bunda da böyle bir durum var. lostun sonu gibi. ama tavsiye ediyorum. yarısında çıkmazsınız.
  • rodrigo cortes kimdir? kiminin benim gibi çok sevdiği, kiminin "ay çok sıkıcı" deyip burun kıvırdığı the buried'in yönetmeni. çok yetenekli bir yönetmen. 98'den beri senaryo yazmakta, kısa filmlerinin ve uzun metrajlı filmlerinin kurguculuğunu da üstlenmekte, genç yaşında başka filmlerin yapımcılığını da yapmaktadır. müziğe yeteneği olduğunu ve filmlerinin müziklerine katkıda bulunduğunu da belirteyim. kendisi kameranın arkasına ilk kez buried'le geçti. gerçekten etkileyici bir filmdi. tek mekanda geçen bir film. tek bir oyuncu rol alıyor. ve mekan da oda, ev gibi geniş bir yer değil, bir tabut. cortes adeta kendi kendisine meydan okuyordu. filmin altından kalkmayı başarmıştı. bu küçük bütçeli, etkileyici filmden sonra yeni filmleri merakla beklenen yönetmenler arasına adını kazımayı başarmıştı. sınırlı bir dağıtımla gösterime giren, cortes'e beklediği başarıyı getiremeyen, ülkemizde kasım ayında gösterilecek red lights'ı bu yüzden epey merak ediyordum. nihayet altyazısı düştü ve izledik.

    öncelikle de niro şaşırtmıyor ve "geçerken uğradım, gel sen de oyna dediler, oynadım" hissiyatı yaratan bir filmle daha karşımıza çıkıyor. gene otuz dakikadan fazla görünmüyor. de niro son zamanlarda yardımcı rollerde oynamaya fazla alıştı. red lights aktörün üçüncü korku filmi. daha önce scorsese ile cape fear'i (aslında gerilim filmi, korku değil) çekmişti. bu filmden yıllar sonra ise hide and seek ile karşımıza çıktı. şimdi tekrar bir korku filmiyle karşımıza çıkıyor. bu kez korkutan tarafta. yarım saatlik bir performanstan ne kadar söz edilir, bilmiyorum ama fena değildi usta aktör. keza diğer oyuncular da öyle.

    film aşırı uzun. iki finali var. ayrıca ne olmak istediğine karar verememiş bir film var karşımızda. bir korku filmi mi olacak? şu hiç beklenmeyen anlarda sesin patladığı, insanların saniyelik ürktüğü korku filmlerinden mi olacak? yoksa karakter üzerinden ilerleyen bir gerilim filmi mi? yoksa bilim ile din çatışmasını işleyen bir film mi? yoksa bir şarlatanın gerçek yüzünü deşifre eden bir polisiye kıvamında film mi? yoksa bir medyumun(de niro) öfkesini üzerine çeken ve hayatı mahvolma noktasına gelen bir adamın merkezde olduğu film mi? red lights hepsini olmaya çalışıyor. finalde de "medyumluk yoktur" dedikten hemen sonra "aslında neden olmasın, pekala medyumluk olabilir" diyor. tüm bu kafa karışıklığı, süresinin uzunluğu, beklentileri karşılayamaması, bir farklılığının olmaması, finalde şamalayan gibi şaşırtmaya çalışması ama bunu eline yüzüne bulaştırması gibi nedenlerden ötürü vasatı aşamıyor bu film. bu sene merak ettiğim ve beklentilerimi karşılayamayan bir diğer film. üzücü.

    cortes gibi yetenekli bir yönetmenden bu denli vasat bir film beklemiyordum. nedense hep öyle oluyor. ilk filmleri kaliteli olan genç yönetmenler ikinci filmleri için beklediklerinden daha yüksek bir bütçe ve yıldız oyuncular bulduklarında daha vasat bir iş ortaya koyuyorlar. duncan moon'un source code'u da red lights'ın yarattığı hayal kırıklığını yaratmıştı bende. umarım diğer genç yönetmen neill blomkamp da hayal kırıklığı yaratmaz.

    aslında güzel bir konusu var filmin. ama belirttiğim kafa karışıklığından ötürü bu güzelim hikaye vasatlaşıyor filmde. halbuki cortes mesela bir korku filmi yapmaya çalışsaydı daha güzel bir film olabilirdi. o zaman de niro'yu da daha etkili bir şekilde kullanabilirdi. ya da korkudan arındırılmış bir eleştiri yapsaydı gene güzel bir film olurdu. ama cortes belirttiğim gibi hepsini yapmaya çalışıyor. ama olmaz ki cortes'çiğim. yani biraz ustalarına bak. fazla hikaye, fazla karakter filme yaramaz. sende de olmuyor.

    gene de önerilir. izlensin. belki sevilir. sinemaya geldiğinde izlemek daha mantıklı. sinemada zevki daha çok çıkar.

    edit: de niro ayrıca angel heart ve godsend'te de rol almıştı. iki film de korku-gerilim türünde. aktörün bu türü sevdiğini söyleyebiliriz. hatırlatma için tequila nickli arkadaşa teşekkürler...
  • filmi son iki-üç dakika içinde çözüyorsunuz. karmaşık olduğundan değil kesinlikle, son dakikaları başka bir film ile karıştırılmış gibi. başka senaryo'nun sonunu koymuşlar filme.
hesabın var mı? giriş yap