• temkinli yaklaştığım konu. böyle saçmalık olur mu ya da kesin vardır diyemiyorum ama bir örnek vereceğim. bu işi arkadaş arasında yapan 50 yaşlarında bir tanıdığım var. rica minnet arada insanlara kim olduğunu söylüyor. nasıl yaptığını anlatmıyorum bir kağıt,bir taş kullanıyor ve kağıda bilmediğim bir alfabede yazı yazıyor. aklımın almadığı ve cevap veremediğim konu ise şu, bundan 10 sene önce bir kadına baktı. kadına ispanya'da bir denizci olduğunu ve soğuk havaların akciğerini etkileyip onu hasta ettiğini ve öldüğünü söyledi. buraya kadar normal. anormal olan bundan 10 sene sonra aynı kadının dünyanın öbür ucunda başka bir adama bu iş için başvurması ve o adamın birebir aynı şeyleri söylemesi. 10 sene aralıklarla dünyanın iki ucunda iki farklı insanın bir kadına aynı şeyi söyleme olasılığı yüzde kaç?
  • hinduizm ve animizmde ruhun ba$ka bir bedende ya da formda yeniden yeryüzüne dönecegine olan inanç.

    hindu ya da animist olmayip da 'ben önceki hayatimda rus çariydim,ben daha önceki hayatimda marilyn monroe idim,yok kleopatraydim,sezardim,düldüldüm...' vb. gibi cümleler sarfedenlere ise biz türkçede kisaca salak diyoruz.
  • ben bu reenkarnasyon olayına inanmazdım, ailecek bu tarz şeylere pek meraklı olmadığımızdan da üzerinde düşünmezdim. var mı yok mu sorgulamazdım fakat şöyle bir şey yaşadıktan sonra bir u dönüşü yaparak inandım ben reenkarnasyona.

    hayatta kimse bana boğazlı kazak, boğazlı body giydiremez. çocukken de giymezmişim. atkıyla bir resim bile yok. taktırtmazmışım anneme. çok nadirmiş, kar oynama şantajıyla bi kaç dakika takarmışım. şimdi de ne atkı, ne fular ne de sıkı sıkı bi şeyler kullanamam. biri boynuma dokunacağı zaman inanılmaz tedirgin oluyorum. böyle garip huylarım var nedense.

    konuyla ne bağlantısı var dersek, ben yıllarca düzenli aralıklarla rüyamda birinden kaçtığımı, sonra birden sağ boşluğum civarlarından vurulduğumu görüyordum. resmen hissediyorum, ama ne acı, inanılmaz bir yanma, zonklama değişik bi şey. sonrasında da biri beni boğuyor ve ben uyanıyorum. bu rüyayı ne zaman görsem sabahında inanılmaz bi sancım oluyor sağ tarafımda. tutulmuş gibi hareket edemiyorum. en sonunda doktora gittik, doktor bey "bel tutulması bu" dedi geçti başka da bir şey yok dedi.

    her yaz olduğu gibi yine ayvalığa gittik, o sırada siteye yeni taşınan biri de altınova'da bi falcı duymuş, süpermiş falan. ben 18 yaşındayım, 2006 senesi merakım da pek yok hani, 20'li yaşlarda olan kuzenler tutturdu gidelim diye. anlaştık gidicez. annem de tam anlamıyla kuruş vermedi bana, bi şey olursa yanında kuzenlerin var ne de olsa dedi. baktırmamam için yapıyor bunu çünkü gerçekten de pek mantıklı bulmadığımız şeylerdi bunlar.

    eve girdik, kadın hepimize kahve yaptı, oturduk işte sohbet muhabbet. bakacağı kişi ve yanında istediği kadar kişi kalabilirmiş. biz de kahvelerimizi içerken kadın birden bana dönüp " bu senin üçüncü dünyaya gelişin, bir türlü görevini tamamlayamadığın için sürekli geri geliyorsun, gördüğün rüyalar da bunun karması" dedi. benim o zamanlar karmadan anladığım tek şey tarkanın albümü olan karma. başka da bi fikrim yok. nası yani dedim. başladı anlatmaya.

    sen bi önceki hayatında vurulmuşsun, acılarının, ağrılarının sebebi bu, sonra da ölmeyince boğarak öldürülmüş seni. neredeyse kolye bile takamamanın sebebi bu. artık suratım nasıl bir hal aldıysa neyse daha fazla kurcalamasak da olur dedi ve kapadı konuyu.

    iki yıl önce yine gittim, bu sefer detayları öğrenmeye. fal baktırmaktan çok, konuyu öğrenmekti amacım. beni hatırladı hemen, anlattı olayın tamamını. ben meğersem kocamı aldatmışım, sonra o da anlayınca beni vurmak istemiş. ölmeyince de boğmuş. tüm bu hayatında olanlar bir öncekinin yansıması, karması dedi. şu anki rahatsızlıklarım özellikle boğulma, nefes alma ile ilgili olanlar hep bu yüzden. ama neden aldatmışım, kimmişim, adım neymiş filan onlar ayrı bir şekilde öğrenilir dedi. ben sadece karmanı görebiliyorum gibi bi şey dedi. ben de geçmişin intikamı olacak ki o yüzden aldatmaya bu kadar karşı olup aldatılıyorum yani dedim, güldü sadece. neyse gayet mutlu bi şekilde ayrıldım kendisinden. ayrıca 2012 için çok güzel şeyler de söyledi onu da araya ekleyeyim, inşallah dediği gibi olur.

    kısaca hayatta böyle bir şey olacağına inanmazdım ben, hatta kendim bile başkasına anlatırken saçma geliyor ama rüyalarımın, ağrıların ve bu boyun takıntısının başka da bir mantıklı açıklamasını bulamıyorum. bu da pek mantıklı değil ama en azından bir neden koyuyor ortaya. ya da beni iyi kekledi bilemiyorum.

    edit: dediginin aksine 2012 bokum gibi gecti ama 2013 efsaneydi. azcik şaşma olur o kadar da olsun.
  • +eskiden roma kralıymışım ben
    -valla mı?
    +öyle dedi falcı eleman, sen neymişsin?
    -orospu çocuğuymuşum
    +nası lan öylemi dedi gerçekten?
    -param yok abi, sevabına bi bakıversen dedim
    +anladım.
  • reenkarnasyonu çoğu kişi bir bardaktaki suyun başka bir bardağa boşaltılması gibi vücut değiştirilerek yapıldığını düşünüyor. bu doğru değildir. deneyim kazanmak ve tekamül etmek için yeni bir bedene yerleşmeyi bir eldiveni giymeye benzetebiliriz. hep var olan sonsuz varlığımız ile irtibatımız hiç bir zaman kaybolmaz. asıl alemimizden bu dünyadaki bedene uzanırız sadece. bedenlenirken var olan enerjimizin %30-40 lık kadar bir parçasıyla uzanırız yaşayacağımız bedene.

    şurada (bkz: #69320420) bahsettiğim michael newton uzun ve binlerce hipno-trans terapilerinde reenkarnasyon ile ilgili bilgileri toplamıştır. bazı konuları kısa kısa özetlrsek:

    1- yeni bir bedene yerleşme genelde bebeğin anne karnındaki 4-5 ayında iken oluyor. ruhun yeni bedenle anlaşması, uyum sağlaması için beyin dokularının belli bir gelişime ulaşması gerekiyor bu entegrasyonun sağlanması için.

    2- hayvandan insana geçiş yok. yani önce böcek olarak başlayıp sonra kedi, köpek, at maymun olarak yaşayıp en sonunda insan olamaya terfi etmek diye bir şey yok. hayvanların ruhları ayrı ve farklıdır. basittir ama hiç bir zaman hayvan ruhu insan ruhunun kapasitesine ve gelişmişliğine ulaşmaz. michael newton, hiç bir terapisinde önceki hayatlarında hayvan olduğuna dair bilgi veren birine rastlamamıştır. bunun tersi de yoktur. yani insanken ölüp hayvan olarak doğmuş biri.

    3- terapilerde karşılaşılan en genç ruh 3-4 bin yıllık olmuş. yani içimizdeki en genç, en deneyimsiz olan bile çok sayıda defa yeniden doğmuş. onbinlerce, yüzbinlerce yıldır bedenlenen insan sayısı çok fazla.

    4- ruhlar yaratıldığında gruplar olarak yaratılıyor. ama ruhları yaratan tanrı değil! terapilerde tanrı ile ilgili olarak insanlar onun varlığını onaylarken kimse onunla ilgili net bir bilgi veremiyor. ruhlar gruplar halinde yaratılıyor dedik: bu gruplar en az 3-4 kişiden oluşurken 20-25 kişilik büyüklüğe kadar gruplar olabiliyor. dünyada bedenlenirken genelde grup olarak katılınılıyor. grup içinde herkesin bir ruh eşi bulunuyor. bu ruh eşleri her defasında farklı bir rolü yükleniyor. bir yaşamda karı-koca olurken, sonraki yaşamda rolleri (cinsiyetleri) değişebiliyorlar. bazen iki kızkardeş, bazen iki erkek kardeş, bazen anne-oğul, amca-yeğen vs gibi her türlü cinsiyet ve akrabalık bağlarıyla rol dağılımı yapılabiliyor.

    5- bazen sürekli belli bir cinsiyet üzerinden yeniden bedenlenme seçimi yapılsada uzun vadede cinsiyet seçimleri arasında fazla bir uçurum yok. yani arka arkaya 5-6 defa kadın olarak yaşamayı seçerken sonra bir kaç erkek yaşamı, sonra tekrar kadın yaşamı gibi devam edilebiliyor.

    6- homoseksüelliğin seçilen bedenle ilgisi yok!!! yani önceki yaşamlarında kadın olan bir kişi dünyaya erkek rolünde gelmeyi seçip geldiği zaman, önceki yaşamındaki kadınsı duyguları nedeniyle şimdiki erkek bedeninde kadın hissetmiyor kendini. homoseksüellik tamemen hormonlarla ilgili bir durum, ruhun ve önceki yaşamlarının deneyimleriyle ilgili değil

    7- bedenler ve yaşmalar seçilmeden önce ruh arkadaşı ve kendi grubumuzla uzun uzun hazırlık yapılıyor. gerekirse başka gruplarla da işbirliği ve yardımlaşma sağlanıyor. bu dünyadaki bedeni özelliklerimiz de yaşamlarımız da kendi seçimimiz. yani çok söylenen bir şey vardır "dinimi de ırkımı da, vatanımı da ben seçmedim" gibi. bu yanlış! herşeyi kendimiz seçiyoruz. amacımız bir şeyleri deneyimlemek ve öğrenmek, gelişmek. her ruh bireyi kendine bir hedef seçer yaşamı boyunca. kimisi amacına uygun yaşayarak deneyim kazanır kimisi yeterince başarılı olamaz, hedeflediği denyimleri ve öğrenmeyi yeterince sağlayamaz ve aynı deneyimi tekrar yaşamak için benzer bir bdenelenme seçimi dener. taa ki hedeflediği gelişimi sağlamak için.

    8- intihar bir ruh için yapılacak en kötü şeydir!!!! çünkü o üstesinden gelemediğiniz sorunlara katlanamadığınız sürece ilerleymezsiniz. taa ilerleyene kadar da sürekli aynı deneyimlere ve yaşamlara katlanmak zorundasınız. bunu şunun gibi düşünün: üniversite diplomasını almanız için 20-25 dersin sınavını başarıyla geçmeniz gerekiyor. sınav sırasında cevap veremeyince kağıdı yırtıp sınıftan çıkmanızın size hiç bir faydası yok! aynı derse yeniden çalışmanız ve aynı zorluklarıa yeniden katlanmanız gerekecek. taa geçene kadar o sınava tekrar tekrar gireceksiniz. yaşamında intihar eden benzer koşullarda tekrar bedenlencektir ve aynı zorlukları tekrar yaşayacaktır, hem de kendi isteyerek ve planlayarak!

    9- yeniden bedenlenmede doğuma yakın bir dönemde "hafıza bloklaması" başlar. yani önceki yaşamlarınıza ve yaşamlarınız arasındaki bölümde ruhlar aleminde ruh eşiniz ve grubunuza ait bütün hatıralar bloklanır, hiç birini hatırlamazsınız. bilincinizle bu bilgilere ulaşamazsınız. siz buradaki varlığa bir eldiveni giyer gibi uzandığınız ve asıl varlığınızla (ki bütün bilgilerinizı, hatıralarınızı muhafaza eden varlığınızdır bu) irtibatınız hep varolduğundan bu bilgiler aslında ulaşılabilir durumdadır, ama bilincinizle değil, bilinçaltınızla ulaşabilirsiniz. ya da bir hipno-terapist sizi trans haline geçirdiğinde ulaşabilirsiniz ancak . kaza geçirdikten sonra birdenbire başka dil konuşmaya başlayanlarda durum budur aslında. beyinde gerçekleşen anormal durum (darbe/hasar sebebiyle) normalde bilinçle erişemeyeceğiniz önceki yaşamınızdaki dilleri, kültürleri bir anda bilincinize taşıyıp sizi bunları kullanabilir duruma getirebilir. ayrıca uyku durumunda, yani bilinciniz kapalıyken bilinçaltınız bu anıları rüyanızda objeler olarak kullanabilir. rüyanızda hiç bilmediğiniz, göremediğiniz yerleri görmenin nedeni budur.

    10- michael newton hipnoterapi ile toparladığı bilgilerden ruhların gelişme ve öğrenme süreci olarak 6 aşamadan oluştuğuna ulaşmış. bir nevi 6 sınıflı bir okul gibi. birinci sınıfı başarıyla bitirince ikinci ve sonraki sınıflara geçmek gibi. bu sınıflardan sadece ilk dört aşamadakiler ve nadiren de olsa (belki özel amaçlarla) 5. aşamadakiler insan bedenine enkarne oluyor. yaptığı terapilerde 6. aşamda olup da insan bedenine enkarne olanla hiç karşılaşılmamış. 5. aşamda olanlardan sadece bir kaç tane ile karşılşılmış. gelişimini (tekamülünü) bitirip 6 sınıfa terfi edildiğinde ve daha sonrasında ne olduğuna dair bir bilgiye sahip değiliz.

    11- ölünce bizi ruh eşimiz veya rehberimiz veya ve grubumuzdaki insanlar karşılıyor ki genelde zaten bunlar dünyadaki yaşamımızda yakın insan rolünü üstlenmiş olduğundan , anne, baba, eş, kardeş, dede, nine veya çok yakın dost gibi biri oluyor. eğer ruh eşinizle torun ve dede rolüyle enkarne olmuşsanız öldüğünüzde ruh eşinizi dedeniz görüntüsünde sizi karşılarken görüyorsunuz. çok zor bir görevden dönen askere yapılan parti havasında karşılandığınızda geçmiş olsun deniyor ve bir sınavı daha bitirdiğiniz için tebrik ediliyorsunuz. bu yakın kişiler hala dünyada yaşıyor olsalar da varlıklarının asıl kısmı hala ruh dünyasında bulunduğundan sizi karşılayabiliyor.

    12- öldükten sonra cennet-cehennem, yargılama-sorgulama-kınama-ödüllendirme-hesap verme falan yok. hipno-terapideki tek bir kişi bile kötü ruh, şeytan, cin vs bir varlıktan bahsetmemiştir ve karşılaşmamıştır. herşeyin yargıcı sizsiniz. siz kendi kendinizi değerlendiriyorsunuz. bedenlenmeden önce neyi planlamıştınız, neyi hedeflemiştiniz, buna mukabil nasıl yaşadınız, neleri başarabildiniz, ne eksik kaldı vs herşeyin muhasebesini önce kendi kendinize sonrasında da rehberinizle birlikte yapıyorsunuz. eksik kalan veya tatmin olmadığınız şeyler için yeniden bedenleneme için tekrar grubunuzla birlikte planlamaya başlıyorsunuz. her yeni deneyim ve başarıdan sonra bir sonraki aşamaya geçiyorsunuz. bazen bir aşamayı geçmek için onlarca defa bedenlenmeniz gerekebilir. 5. aşamaya geldikten sonra gelişme düzeyiniz bir daha dünyada bedenlenmeye gerek bırakmıyor. dünyada yaşadığınız ve yaşattığınız şeylerin hiç biri için kimse sizi ne yargılıyor ne kınıyor. dünya bir yaşayarak öğrenme yeri.

    13- deneyim yaşamak için bedenlenilen tek yer dünya değil! fakat dünya en zor yerlerden biri. bu yüzden dünyada kazanılan deneyimler ve tekamül çok değerli.

    14- hekesin yaratıldığı andan itibaren sahip olduğu bir ruh ismi var. dünyada hangi yaşamınızda hangi isminiz olursa olsun asıl ruh isminiz hiç değişmiyor. bir nevi hard-coded gibi.

    15- ruhların cinsiyeti yok

    16- yaratılan her ruhun bir rehberi oluyor ve genelde tüm gelişiminiz boyunca bu rehber size eşlik ediyor. rehberler genelde enkarne olmuyorlar.

    17- karma işliyor! yani bir yaşamınızda kötülük yaptıysanız bir şekilde aynı şeylere siz de maruz kalıyorsunuz. bu sizin kendi seçiminizle oluyor, yaptığınıza maruz kalmayı siz seçiyorsunuz. öğrenmeyi her iki rolü de yaşayarak sağlıyorsunuz.

    edit: aklıma geldikçe eklemeye devam ediyorum

    18- insan bedenindeki zeka seviyesiyle (iq) ruhun gelişmişlik seviyesi arasında doğrudan bir ilişki yok. iq, insan beyninin fizksel yapısı ile ilgilidir. nöronlar arasındaki bağlantı sayısı, çeşitliliği ve diğer gelişmiş beyin özelliklerine bağlıdır iq seviyesi. yüksek iq'lu beyne sahip bir bedeni, gelişmiş bir ruh da işgal edebilir görece gelişiminin başındaki bir ruh da. yani "ben çok zekiyim, 2 üniversite bitiridim, mba yaptım falanca büyük şirketinde departman direktörüyüm, yönetici pozisyondayım, kültürlüyüm, eğitimliyim, çok akıllıyım, elit yaşıyorum vs o halde çok gelişmiş olgun bir ruhum" şeklinde olmuyor. tam aksine masanıza çay getiren abla, kapıda bekleyen güvenlik görevlisi, ilerideki kavşakta seyyar arabada nohut-pilav satan genç, ruhsal tekamül ve bulunduğu aşama olarak sizden çok çok daha ileri bir eviyede olabilir. o, belki bir kaç bedenlenmeden sonra reenkarnasyona artık ihtiyaç duymayaca iken sizin daha onlarca, hatta yüzlerce kez daha dünyaya gelmeniz gerekebilir aynı tecrübeye ve gelişmişlik düzeyine erişmeniz için.

    19- ırkı, yaşadığı, içinde büyüdüğü coğrafya, kültür ve şartlar ne olursa olsun; ister yahudi, hristiyan, müslüman veya diğer dinlerden biri olsun, ister ateist olsun, ister son derece fanatik bir din inanca sahip biri olsun, ister eğitimli ister eğitimsiz olsun; önceki yaşam ve dünyadaki yaşamlar arasındaki dönemdeki yaşam hakkında, tüm bu kesimlerden insanlar, hipno-terapi altında istisnasız hep aynı şeyleri anlatmaktadırlar. en fanatik inanışa sahip bir din mensubu, yani cennet-cehennem, öldükten sonra sorguya çekilceğine, cezlandırılacağına ve ödüllendirileneceğine dair çok kuvvetli inançları olanlar, hiç bir şekilde metafizik düşünceyi kabul etmeyen en katı ateist veya gevşek din inancına sahip olanlar, herşeye şüpheyle yaklaşanlar, tüm önyargılalar dahil, hepsi ama hepsi terapi altında aşağı yukarı aynı şeyleri anlatmaktadırlar. siz de, eğer şüpheyle yaklaşıyorsanız bu anlatılanlara, bizzat kendiniz önceki yaşam anılarına döndüren bir hipnoterapiste, ruhsal regresyon yapan birine yani (sahtekarlara değil, regresyon konusunda bilinen enstitülerle çalışan terapistler) gittiğinde kendinizin de hipnoz transı altında bu anlatılanları söylediğinizi göreceksiniz. sadece sbir önceki yaşamınızı değil, ondan önceki yaşamlarınızı da öğrenebilirsiniz.

    20- peki, inançlı olsun olmasın, hipnoz transı altında önceki yaşam anılarına döndürülen kişilerin hepsinin anlattığı bu ortak şeyler nelerdir? başlayalım: öldükten sonra kısa bir şaşkınlık hissediliyor. tüm fiziksel acılar bir anda kesiliyor.

    21- eğer ruh yeterince tecrübeliyse kimsenin karşılamasına gerek kalmıyor, kendisi sonraki süreçleri bildiği ve hemen hatırladığı için ne yapacağını biliyor. diğerlerini ise (düşüğk seviyedki gelişimde olanları) genelde ya ruh-eşi ya rehberi veya grubu karşılıyor. bunar tek tek olabileceği gibi kalabalık bir grup da olabilir. çok zahmetli, yorucu, her türlü duygunun ve tecrübenin yaşandığı bir dünya hayatı deneyimi daha bitmiştir. bu zor süreçten sonra bu karşılam herkese iyi gelir, mutlu hissedersiniz kendinizi.

    22- bu aşamada kendi varlığını, görünüşünü tarif edilmesi istendiğinde herkes kendi varlığını ışıktan (enerjiden) bir yapıda olduğunu söylüyor. en tecrübesizler (1.aşama) bembeyaz bir ışık, 2. aşama sarı, 3.aşama turuncu, 4. aşama yeşil, 5. aşama mavi olarak tanımlıyor kendini. ayrıca bu kişiler hiç bir zaman bedenlenmeyen (reenkarnasyon yapmaya ihtiyaç duymayacak şekilde gelişmiş olanları) mor ışık olarak gördüklerini söylüyorlar. ruh geliştikçe varlığın rengi beyazda mora doğru renk değiştirmeye başlıyor. beyaz ışık tecrübelendikçe önce içinde sarı demetler, çicigiler görülmeye başlanıyor, tecrübelendikçe sarıya dönüyor.. her tecrübede renk biraz daha koyulaşıyor.. mavi, koyu mavi, mor .. böyle devam edip gidiyor

    23- karşılanma faslından sonra hemen bir arınma ve onarma sürecine giriliyor. fiziksel bedenin ve diğer yaşanılanların etkisiyle ruh bedeninde oluşan yıpranma ve tahribatların temzilenmesi ve onarımı süreci bu. bu tahribatlar "ışık beden içinde karanlık, ışıksız parçalar, sönük ve bulanık renk kısımları gibi tanımlanıyor terapi altındakiler tarafından. onarım ve toparlanma bitince ışık eksiksiz ve orijinal renk ve parklaklığına dönüyor

    24- bu süreçten sonra kişi rehberiyle berber yaşlılar grubu önüne çıkıyor (bu grubu çok değişik şekilde adlandırıyor insanlar: yaşlılar, olgunlar, ustalar gibi). rehberi kişinin yanında ama arka planda kalıyor. yaşlılar grubu 3 kişiden 14-15 kişiye kadar değişik sayıda olabiliyor. bunların renkleri her zaman çok koyu renkler olarak bildiriliyor, lacivert, çok koyu mor gibi. bu görüşme hiç bir şekilde sorguya çekme, eleştirme, savunma veya suçlama yapılan bir yer değil. mahkeme salonu gibi değil yani. hiç kimse bir şeye zorlanmıyor. zaten herkes herşeyi biliyor, kimsenin kimseyi kandırması sözkonusu değil. bir nevi kısa bir değerlendirme. hoşgörü, sevgi ve destek içeren ortak bir değerlendirme. daha yeni dönülen dünya yaşamında yapılan hatalardan veya eksik kalan şeylerin kısa bir değerlendirmesi.

    25- yaşlılar diye adlandırılan bu grup (konsey) ile görüşmeden sonra ait olduğumuz ruh grubuna dönülüyor. kendi grubumuz olsun başka gruplarla olsun hiç bir şekilde kötü ilişkiden, kavga, sürtüşmeden bahsedilmiyor. herkes herkesi biliyor, anlıyor. herkes birbirine yardımcı oluyor. gelişmişlik süreçlerinde, dünya yaşam tecrübelerinde yarışma duygusu veya hırs yok. yavaş gelişen, geri kalan için suçlama yok, tam tersine destek var. yarışma ve rekabet yok.

    26- bu noktadan sonra yeni bir bedenlenme için hazırlıklar başlanıyor. bu önceki hayatlardan kazanılan tecrübelerin değerlendirilmesi, nelerin eksik kaldığı ve yapılamadığı, bunları başarmak için nasıl yeni bir beden ve hayata ihtiyaç duyulduğu, nasıl yeni bir senaryoya ihtiyaç duyulduğu üzerinde çalışılıyor. bazen ihtiyaç varsa başka grup veya gruplardan yardım istenilebiliyor veya istenirse başka gruplara yardıma gidilebiliyor. örneğin başka bir grup "evlat acısı" ve bu kayıptan sonraki yaşama ait duyguları tecrübe etmek istiyorsa onların bebeleri veya çocukarının kısa hayatını, bu erkenden ölen bebek-çocuk rolünü üstlenebiliyorsunuz.

    27- öldükten sonra gidilen alemde zaman kavramı yok. zaman sadece dünyada geçerli. sizin iki reenkarnasyonunuz arasında 500 yıl geçmiş olabilir. sizin 2 reenkarnasyonunuz arasında geçilen süreçle dünyada geçen zaman arasında doğrudan bir orantı-ilişki yok

    28. tekrar bedenlenme hazırlıkları bittikten sonra tekrar yaşlılar grubunun önüne çıkıyorsunuz. burada yeni hayatınızda hangi coğrafyayı, nasıl bir bedeni, yaşamı seçtiğinizi ve bu yaşamda hedeflediğiniz, öğrenmek istediğiniz deneyimleri görüşüyorsunuz. bu yine bir sorgulama veya hesap verme değil. onay süreci de yok burada. yani kimse size "ya aslında bunu değil de aslında şöyle bir cinsiyet ve hayatı seçsen senin gelişimin için daha iyi olacak" demiyor. her şey sizin iradenizle ve kararınızla. bunu sorgulayan kınayan, onaylayan yok. öbür tarafta hiç bir şekilde sorgulama, bir şeyleri yapmaya zorlanma, hesap verme-sorma, azarlanma, baskı, yönlendirme, telkin vs yok. ne doğrudan söyleyerek ne de telepatik olarak hiç bir şey dikte edilmiyor.

    29- hipno-terapi altın söylenen, toparlanan bu bilgiler ışığında dünyadaki inançlar açısından , gerçeği en doğru anlayabilen inanç biçiminin deizm olduğu görülüyor.

    30- seçilen yaşamlar kolay veya zor olabilir. zor bir hayata sahip olmanızdan dolayı, bazı şeylerden mahrum ve adaletsiz bir yaşama sahip olduğunuz duygusuna kapılabilirsiniz. herşeye hür irademizle kendimiz karar veriyoruz. tüm yaşadıklarımızın tek sorumlusu seçimlerimiz, dolaysıyla kendimiziz. hepimizin bir amacı var ve bu onlarca, yüzelerce kez tekrarlanan yeniden doğma ve gelişim sürecinde herkes her şeyi deneyimleyecek. kolay veya zor olsun, her yaşam sizin kendi seçimizidir ve amacınız doğrultusundadır. kimse size bir kader tayin etmedi, herhangi bir yaşama mahkum etmedi veya bir sınava tabi tutulmuyorsunuz. şikayet ettiğiniz yaşamı kendi hür iradenize siz seçtiniz zaten. bunu yaparken bir amacınız vardı. şikayet etmek yerine sizi geliştirecek şeylere, olgunlığa odaklanın.

    ***

    17 nisan 2020 editi: 3. maddede yanlış anlamaya yol açacak bir durumu açıklamalıyım. tekamül en basit halden en üst seviyeye, yani dünya ve insan yaşmının da çok çok yukarısında seviyelere kadar kesintisizdir. dünyadaki tekamül tek hücreli bir canlıdan dünya için en üst düzey olan insan idrakine kadar gider. burada anlatılmak istenen bulunan seviyeden geriye doğru düşmek ya da bulunulan seviyede tüm tekamül gereklerini yerine getirmeden ileri idrak seviyelere atlamanın olmamasıdır. yani bir insan vücudu yönetme idrakine erişmiş bir ruh asla ve asla bir daha bir hayvan bedeninde enkarne olmaz. çünkü hayvanlık seviyesindeki tüm görevleri tamamlamış ve artık bu seviyede yapacağı bir ilerleme kalmadığı için, tekamülünü devam ettirmek için yepyeni deneyim ve öğrenmelere maruz kalacağı daha üs bir beden ve idrak ortamına ihtiyaç vardır. kaba bir benzetme yaparsak, ortaokul 2. sınıfta yeterince gelişme sağlayamayan biri tekrar ilkokula gönderilmez! yine aynı şekilde tekamülü hayvanlık seviyesinde olan bir ruh ne kadar başarılı olursa olsun bu seviyedeki görevlerin tamamını bitirmeden insan vücuduna enkarne olamaz.

    ilköğretimi bitki hayatı,
    liseyi hayvan hayatı
    üniversiteyi insan hayatı olarak düşünün
    peki üniversiteyi bitirince ne olacak? atama bekleyeceksiniz, ama boşta kalmayacaksınız, kadronuz hazır :) bundan sonra daha sayılmayacak kadar çok okul ve seviye olacak. bu seviyelerde mutlulukla yerine getireceğiniz vazifelerimiz olacak.
  • inanmıyorum ama nasıl inanmak isterdim anlatamam. keşke bu inancın hüküm sürdüğü bir yerde doğsaydım da, şimdi islamiyetle büyüdüğümüz gibi bununla büyüseydim, sorgulamaya gerek duymasaydım, inansaydım. o kadar rahatlatıcı bi şey ki. gerçekten keşke böyle bir sistem olsa.

    son günlerde çok üzüldüğüm bir konu var. komşu sitelerden birinin bahçesinde iki ay önce doğmuş kedilerden biri fip hastasıydı. karnının şiştiğini fark ettiğimde veterinere götürdüm, yapılacak bir şey yok diyip geri yolladılar. sonrasında biri almış belediyenin veterinerliğine bırakmış. ertesi gün gittiğimde öldüğünü öğrendim. öyle ağrısız sancısız huzur içinde de ölmüyorlar malesef. yüzünü görseniz bütün insanlıktan tiksinirsiniz, öyle masum mahsun bir şeydi. hatta küçüklüğünün şöyle bir fotoğrafı mevcut.

    şimdi düşününce ne kadar rahatlatıcı bir şey değil mi, yavru bir kedinin acı çekerek ölmesinin önceki hayatının bir karması olması, ya da ruhun gelişmesi için yaşadığı bir sınav olması vesaire. gerçi yine masum bir bebeğin acı çekiyor olmasını konduramıyorsunuz da, inansaydık konduracaktık belki. üzülmeyecektik. en azından bir anlamı olacaktı müdahale edemediğimiz acıların.

    şimdi bu beni etkileyen olay başkasını etkilemez belki, gerçekten dünya hassas kalpler için bir cehennem. o cehennemde kafayı yemesinler diye en acılı coğrafyalarda bu inancın doğması da tesadüf değildir heralde.
  • umut ediyorum ki gerçektir ve şu sıralar 'hamileler sokağa çıkmasın' diye saçmalayan adam bir sonraki hayatında kürtaj yaptırmaya karşı olan bir kadın olur ve en az 10 kere hamile kalıp doğurur.
  • ehl-i beyt kültür ve dayanışma vakfı başkanı şeyh ali yeral'ın hakkında şöyle bir derleme yaptığı inanış biçimi.

    tenasüh (yeniden doğuş - reenkarnasyon)

    a- tenasüh ayetleri:

    1- ''dediler ki: rabbimiz bizi iki kez öldürüp, iki kez dirilttin...'' (mümin:11)
    2- ''allah'ı nasıl inkar edersiniz ki, siz ölü idiniz, sizi diriltti. yine öldürecek, yine diriltecek, sonra o’na döndürüleceksiniz...'' (bakara: 28)
    3- ''...sonra, belki şükredersiniz diye sizi ölümünüzün ardından tekrar dirilttik...'' (bakara: 56)
    4- ''...allah da kendisini yüz sene öldürüp sonra diriltti.'' (bakara: 259)
    5- ''biz elbette insanı en güzel biçimde yarattık. sonra da onu aşağıların en aşağısına çevirdik.'' (tin: 4-5)
    6- ''onlar: allah bize ant verdi ki, bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmayalım, dediler. de ki: size benden önce açık deliller ve bu dediğinizi de getiren peygamberler gelmişti. eğer doğru iseniz niçin onları öldürdünüz ?'' (al-i imran: 183)
    7- ''and olsun, elçiler onlara açık deliller getirmişlerdi. fakat önceden yalanladıklarından ötürü inanmak istemediler...'' (araf: 101)
    8- ''...halbuki kuran, onların yanındaki tevrat’ı doğrulayan hak bir kitaptır. de ki: eğer inanıyorsanız, bundan önce neden allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz ?'' (bakara: 91)
    9- ''ondan sonra, kendi kavimlerine peygamberler gönderdik. onlar da kavimlerine açık mucizelerle geldiler. daha önce inkar etmiş oldukları şeye inanacak değillerdi...'' (yunus: 74)
    10- ''nuh'a, senin kavminden daha önce iman edenlerden başkası sana inanmayacaktır. artık onların yaptıklarından dolayı üzülme diye vahyedildi.'' (hud: 36)
    11- ''and olsun ki, daha önce yusuf da size açık delillerle gelmişti. siz onun getirdiğine hep şüphe ile bakmıştınız.'' (mümin: 34)
    12- ''halbuki daha önce onu inkar etmiş, uzak yerden gaybe taş atmışlardı.'' (sebe: 53)
    13- ''ilk yaratılış ile yorulduk mu ? hayır, onlar yeniden yaratılma hususunu karıştırıp şüphe içindedirler.'' (kaf: 15 )
    14- ''o gün her ümmetten bir grubu haşrederiz.'' (neml: 83). ''oysa ahiretteki haşir sadece bir grup için değil bütün insanlar içindir.'' (kehf: 47)

    b- mesh (insandan hayvana geçiş) ayetleri:

    1- ''cumartesi günü içinizden azgınlık edenleri elbette bilmişsinizdir. işte onlara: aşağılık maymunlar olun ! dedik.'' (bakara: 65)
    2- ''onlar, yasaklanan şeyleri inatla yapmaya devam edince, onlara: aşağılık maymunlar olun ! dedik.'' (araf: 166)
    3- ''allah kimlere lanet ve gazap etmişse, kimilerinden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte onların yeri daha kötüdür...'' (maide: 60)
    4-''ey kitap ehli, biz bazı yüzleri silip arkalarına döndürmeden ya da cumartesi adamlarını lanetlediğimiz gibi, onları da lanetlemeden önce, yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğimiz kitaba inanın.'' (nisa: 47)
    5- ''size böyle ölümü takdir ettik ki, kılıklarınızı değiştirip sizi bilmediğiniz bir biçimde yaratalım.'' (vakıa: 61)
    6- ''dileseydik, oldukları yerde onların suratlarını değiştirirdik de, artık ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirlerdi.'' (yasin: 67)
    7- ''allah onlara: aşağılıkla sinin orada ve benimle konuşmayın der.'' (muminun: 108)
    8- ''yüzükoyun yürüyen mi, yoksa dümdüz yolda dimdik yürüyen mi daha doğru yoldadır ? '' (mülk: 22)
    9- ''vahşi hayvanlar bir araya toplanıp haşredildiğinde...'' (tekvir: 5)
    10- ''de ki: ister taş, ister demir, isterse gönlünüzde büyüyen tuhaf bir yaratık olun...'' (isra: 50-51)
    11- ''yeryüzünde hareket eden her hayvan ile kanatlarıyla uçan her kuş sizin gibi birer ümmettir.'' (enam: 38)
    12- ''dilediği herhangi bir suratla sana çeki düzen vermiştir.'' (infitar)

    c- imtihan ve ceza:

    1- bazıları ahireti inkâra götürür şüphesiyle tenasühü reddeder. oysa dünyada da ceza var: ''belki dönüp yola gelirler diye, mutlaka onlara o büyük ahiret azabından ayrı olarak, yakın dünya azabını da tattıracağız.'' (secde: 21)
    2- kimileri sevapla cezanın birden fazla deriye verilmesinin mümkün olmayacağı düşüncesiyle tenasühü reddeder, oysa ''o ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe sokacağız ki, derileri piştikçe azabı tam tatsınlar diye, onlara başka deriler vereceğiz.'' (nisa: 56)
    3- tenasüh yoksa sakat, bela ve musibetli doğan milyarlarca insanın açıklamasını kim yapabilir? ''başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir.'' (şura: 30, zümer: 51...)
    4- tüm insanlar eşit ortamlarda sınanacakken, dünyadaki maddi, manevi, sosyal ve huzur alanındaki uçurumların açıklamasını kim yapabilir? ''biz sizi sınamak için şerre de, hayra da müptelâ kılacağız. sonunda bize döndürüleceksiniz.'' (enbiya: 35, bakara: 155)

    d- dünyadan tenasüh gerçekleri:

    1- amerika'daki virginia ünv. prof.lerinden stevenson hindistan, sri lanka, burma, tayland, vietnam, batı asya ve türkiye gibi ülkelerde 1600 den fazla reenkarnasyon olayını ispatlamıştır.
    2- eflatun, pisagor, edison, pantainos, plutin, gote, papa augistin, benjamin franklin, henry ford, emerson, victor hugo, alman bohum, kant’ın öğrencisi vihte, belçikalı van helmond... gibi dünyaca ünlü filozof, bilim adamı, mucit ve yazarlar tenasühe inanan binlerce önemli şahsiyetlerden sadece bir kaçıdır.
    3- hipnozcu joe keton 8000 kişiyi, bir önceki hayatına geriye döndürmüş ve konuşturmuştur.
    4- doğuştan kör olanlar bile, hipnozla bir önceki hayatlarında gördüklerini anlatıyorlar.
    5- mozart 3 yaşında piyano çalmış, 4 yaşında konserler vermiş, 5 yaşında ise besteler yapmıştır. paganini 9 yaşına geldiğinde ona öğretmenlik yapacak kişi kalmamıştı. pascal 13 yaşında euclide'nin 32 problemini çözdü. gauss ilk matematik problemini çözdüğünde 3 yaşındaydı. süveyş kanalının açılmasında, yüzlerce çalışanın başına müfettiş olarak atanan ericcson 12 yaşındaydı.
    6- 1721’de lübeck’de doğan henry doğumunun ilk haftalarında konuştu. 2 yaşındayken 3 lisan biliyordu. yine jean philippe 7 yaşında iken almanca, fransızca, latince ve ibranice bilmekteydi. 1942’de amerika'da doğan kalvin widenar, seansla 2000 yıl öncesine gitmiş, eski mısır kralı olduğunu söylemiş, o zamanın dilini konuşmuş ve hiyeroglif yazısını yazmıştır.

    e- tenasüh hakkında birkaç önemli delil:

    ''ey ali ! seni kafir ve zina çocuğu asla sevmez.'' hz. muhammed (s.a.a)
    ''insanlar uykudadır, öldüler mi uyanırlar.'' hz. muhammed (s.a.a)
    ''and olsun ki bu ümmetten maymun olmuş kavimlerin bir bir soyunu biliyorum.'' imam-ı ali (a.s) tefsir-i safi (1/622)
    ''sizden niceleri atasının kafatasıyla su içmekte, çok özlediği kardeşinin de etini yemektedir.'' imam-ı ali (a.s)
    ''her müminin mutlaka bir eceli ile ölümü, bir de öldürülüşü vardır. eceli ile ölen öldürülmek, öldürülen de eceli ile ölmek üzere diriltilip tekrar gönderilir.'' imam bakır (a.s). (bihar-ı envar: 53/71, tefsir-i safi: 1/734, tefsir-i ayaşi: 2/113, tefsir-i burhan: 2/166)
    ''her müminin 7 kemal ve 7 beşeri bedenleşmesi, kâfirin ise 7 mesh (aşağılık - hayvan kalıbına) girmesi vardır.'' cafer-i sadık (a.s)
    ''bazen ruh bedeni terk eder, allah da ona başka beden giydirir... insan sürekli surattan surata, yaratılıştan yaratılışa, inançtan inanca, mevkiden mevkiye, halden hale taşınır ki; iyilerden ise mukarrabin alemine girer, kötülerden ise şeytanlar alemine iltihak edene kadar beden değiştirmesi devam eder.'' tefsir-i safi mukaddimesi.

    ibn-i sina adhaviyye'de, ibn-i zekeriya razi ilm-i ilahi'de gazali de tehafüt eserinde tenasühü onaylar.
    ''allah buhtunnnasr'ı dişi hayvana meshetti (çevirdi). 7 yıl farklı hayvan kılığına girdi.'' yakubi tefsiri: 174
    ''biz sevdik aşık olduk, / sevildik maşuk olduk,
    her dem yeni doğarız, / bizden kim usanası.'' y. emre
    ''dünyaya çok gelip gittim / erenler eteğin tuttum.'' y. emre
    ''nice gelmiştir ol aliyy-i haydar,
    ahir mehdi sahip zaman ali’dir.'' kul bayram
    ''ölüm doğmaktır, kabirse gökyüzünün emaneti olan beşiktir.'' victor hugo
    ''büyük başarı ve dehalar, insanın farklı zamanlarda dünyada doğup yaşayarak edindiği uzun tecrübelerden başka bir şey değildir.'' henry ford
    ''tenasüh inancı yeni katolik inancıyla kesinlikle çelişmez.'' belçikalı kardinal versia.
    ''habil’in ruhu şit’e, ondan da musa’ya geçmiştir. insanlar doğumdan kurtulana dek dünyaya gelip giderler.'' yahudilerin talmud ve zuhar kitapları.
    ''ölümle hayat arasında kaybolup gitmiştim. insanlar arasındaki ilişkiyi düşündükçe, kendimi karanlık tünellerin içinde hissediyordum. oysa tenasüh sayesinde, ölümle hayatın anahtarını ve karanlık tünellerin ışığını buldum. kimimiz mevlasını 20, kimimiz 100, kimimiz de 1000 yılda bulur'' cubran halil cubran.
    c. halil cubran nebi kitabında der ki: ''bir müddet sonra rüzgarın kanatlarında taşınacağım ve başka bir kadın bana hamile kalacaktır.'' ramedü'ı - ecyal kitabında da: ''yakında beni tekrar göreceksiniz, çünkü başka bir kadın beni tekrar doğuracaktır.''
    ''size bir ömür yetmezse şayet ki, tek ömür yetmeyecek elbet.''
    önünüzde ömürlerin peşinden, çok ömürler vardır.'' mihail naime
    ''temiz ruhlar hem dünyada hem de gökte farklı bedenlerde en güzel imkanlarda yaşarlar.'' büyük yahudi tarihçi yusifos.

    ş. hürr-i amili, receb-i bersi, ibn-i şehraşub, fayd-ı kaşani gibi şii ulemalarla, ibn-i sina, gazali, ibn-i razi, prof. y. nuri öztürk, prof. süleyman ateş gibi sünni ulemalar tenasühü kabul edenlerden sadece birkaçıdır.''

    ehdav genel başkanı ali yeral.

    edit: imla.
  • çeşitli dinsel inanışlarda kendine yer bulan bir konu. semavi dinlerde ise açıkça bir reenkarnasyon referansı yok. yine de konuyla ilgili kaynaklar tarandığında özellikle reenkarnasyonu savunan yazarların kutsal kitaplardan bir takım ayetler çıkarıp "bakın, islamda, hristiyanlıkta ve yahudilikte de reenkarnasyondan söz edilmiştir" demeye getirdiklerini görüyoruz. zamanında okumuş olduğum yanlı eserlerin sağına soluna bazı notlar almıştım. söz konusu ayetlerden reenkarnasyon vardır anlamı çıktığı gibi pekala reenkarnasyon yoktur anlamı da çıkıyordu. bu nedenle ben reenkarnasyon vardır yahut yoktur diyemiyorum. ilginç bulduğum bazı detayları vermek ve yorumu sözlük alemine bırakmak isterim.

    * öncelikle ülkemizde kayda geçen reenkarnasyon vakalarının tamamına yakını hatay menşeili. samandağ, iskenderun bölgesi çoklukla ismi zikredilen yerler. bugüne dek sadece bir mersin örneği duydum. (tabii, şarlatan olduğu ortaya çıkan bilgiler buna dahil değildir. mesela yine hataylı bir çocuk barış manço olduğunu iddia etmiş, reality showlara çıkarılmış, sonunda yalancı olduğu, rating amaçlı bir prodüksiyn olduğu anlaşıldı.)

    meselenin hatay boyutu enteresan. mısırlı firavunların hatay bölgesinde ölmek istedikleri ve hayatlarının son dönemlerinde buraya geldikleri savunulan fikirler arasında. sebep olarak da firavunların ölümden sonra hayata inanıyor olmaları gösteriliyor. malum, mumyalama olayları falan da konuyla ilgili zaten. bilimsel olarak hatayda reenkarnasyonu mümkün kılan bir tmosfer var mı bilemiyorum ancak 3 dinin buluştuğu yerlerden birisi olması hasebiyle dikkate değer. ama neden mardin yahut kudüs değil?

    * yine anlatılagelen vakaların hepsinde enkarne olan kişinin önceki hayatından bazı izleri taşıdığını görüyoruz. bu izler fiziksel yara izleri ve önceki hayattaki ölüm sebebine de ışık tutacak cinsten. örneğin vurularak ölen bir kızın vücudunda kurşun yarasına benzer izler taşıması gibi.

    burada akla gelen ilk soru işareti bu izlerin doğumsal bazı hatalar olup olamayacağı! ancak söz konusu kişilerin yaraları yaşadıkları olayla ilişkilendirmeleri enteresan geliyor. acaba doğumsal yaralar psikolojik olarak bilinçaltında birtakım senaryolar yaratılmasına önayak mı oluyor?

    * diğer ortak özelliklerden birisi ise fobiler. kişi, bir önceki örnekte olduğu gibi önceki hayatındaki ölüm nedenine ışık tutması muhtemel bazı fobilere sahip oluyor. silahla vurulan bir çocuğun sonraki hayatında silahlardan korkması gibi. ilginç olan bir başka bilgi ise önceki hayatla ilgili bilgiler kaybolurken fobilerin ve izlerin kaybolmaması.

    * reenkarnasyon geçirdiğini iddia eden kişilerin en belirgin özellikleri önceki hayatlarıyla ilgili hemen her detayı hatırlamaları. hatta, önceki hayatındaki ailesiyle buluşup, evdeki paranın yerini, küçük ailevi sırları vb. anlattığı iddia edilen örnekler var. ancak hepsinin ortak özelliği bir önceki başlıkta da belirttiğim gibi 9-10 yaşından sonra bu bilgilerin kaybolması ve çocuğun yeni hayatına tamamen adapte olması.

    konu ve okuduğum örnekler üzerinde bir müddet düşündükten sonra şahsi çıkarımım insanların dinsel inançlarının bazı uhrevi olayları yarattığı yönünde oldu. hatayda reenkarnasyona inanan insanların yaşıyor olması inançlarıyla doğru orantılı olarak benzer vakaların yaratılmasına neden oluyor. gerçekliği sorgulamaya açık olmakla beraber buna inanmayan topluluklarda benzer hadiselerin yaşanmamasının nedeni bu olabilir. eğer cadılara inansalardı cadılarla ilgili olaylar ortaya çıkacaktı belki de. dedemlerin yıllarca anlattığı cin hikayelerini bugün bizlerin yaşamıyor olması gibi. neticede islamiyete göre cinler var. dedemlerin zamanında yaşayıp ortadan kaybolmuş olamayacaklarına göre geriye böyle bir açıklama kalıyor. babaanemler, dedemler onları görüp normal karşılarkn biz neden göremiyoruz? babaanneme sorduğumda bana enteresan bir cevap vermişti: "oğul, zaten şimdi insanlar cin oldu. daha nesini göreceksin?" gerçekten de bilimsel ve teknolojik gelişmelerle birlikte sanırım buna benzer inançlar ve mitler yavaş yavaş kayboluyor.

    avrupada cadıların geceleri karakedi suretinde dolaştıklarına inanılması örneğin, şöyle bir olaydan sonra patlamış. londra yakınlarında bir bölgede gece karanlığında evlerine gitmekte olan bir baba oğul, karanlıkta aniden önlerine atlayan bir gölgeden aşırı korkarlar ve bu gölge sahibinin bir kedi olduğunu anlayınca onu taşlamaya başlarlar. korkup kaçan kedi yalnız yaşayan yaşlı bir kadının evine girer. tesadüf bu ya, ertesi gün söz konusu kadın kafası gözü sarılı bir şekilde ortalıkta dolaşınca, taşladıkları kedinin aslında bir cadı olup geceleri kara kedi kılığında dolaşan bu kadın olduğunu düşünürler. hikaye çevrede yayılınca böylesi bir mit ortaya çıkar.

    hatta, hikaye öylesine yayılır ki kıta avrupası boyunca kara kediler yakılır, öldürülür, itlaf edilir, toplatılır bu durum senelerce devam eder (sanırım fransız kralı ferdinand yasaklıyor kara kedilerin yakılıp öldürülmesini) ancak kedilerin gen havuzundan siyah renk geni asla kaybolmaz.

    bu saçma sapan bilgileri verdikten sonra tekrar konumuza dönersek eğer reenkarnasyona bir örnek verip yazımızı sonlandıralım. zaten buraya kadar kimse okumaz bunu.

    efenim, hatayda bir kız çocuğu dünyaya gelir. konuşma çağına geldiğinde dahi konuşmadığı düşünülüp doktora götürüldüğünde kızın aslında italyanca konuştuğu anlaşılır. bir müddet sonra kız önceki hayatında sicilyada bir mafya babasının kızı olduğunu, okul dönüşü babasının düşmanları tarafından araçlarının tarandığını ve o saldırıda öldüğünü anlatır. kız italyanca konumakta, önceki hayatıyla ilgili detaylar vermekte ve hatayın köyünde olmasına rağmen italyan yemek tariflerini bile hatırlamaktadır. bu kızcağız zamanla hayatına alışır, herşeyi unutur, ailesinin kızı olur ama birtek şey kaybolmaz: vücudundaki yara izleri ve silah fobisi.

    şimdi bu örnek bazı bilimsel saçmalıklarla dolu. kız, bildiği italyancayı bir daha hatırlamamak üzere nasıl unutuyor? türkçe konuşulan bir çevrede konuşacak çağa gelmesine rağmen nasıl türkçe konuşamıyor da italyanca konuşuyor? zira, bilimsel olarak dil taklit edilerek öğrenilir, insan bir dili bilerek dünyaya gelmez. zamanında konuyla ilgili [#31069642 şöyle] bir yazı yazmıştım, daha sonra bu bilgi milyonerde [#34251362 bir milyonluk soru] olarak gündemi meşgul etmişti.

    bu ve buna benzer sayısız örnek var anlatılagelen. hepsinde bazı tuhaflıklar var. bizim buralarda "allaha kul lazım olsa bir tane daha yaratır" diye bir deyiş vardır. reenkarnasyona inanan topluluklarda ise bildiğim kadarıyla iyi bir insansan tekrar geliyor, belli sayıda döndükten sonra ise gökyüzünde bir yıldız oluyorsun. bilimselliği şöyle dursun inanılması güç şeyler bunlar. ancak şunu da belirtmekte fayda var ki bizler de yaratılış hikayesine inanan bir toplumda doğup büyüdüğümüz için en az bu hikayeler kadar saçma olan şeylere inanıyoruz. bu nedenle kimseyi inandığı için hor görmüyorum. yorumu siz okurlara bırakıyorum.
  • baslikta arattim, "kara delik" ibaresi hicbir entry'de gecmiyor. o halde teorimizi kaleme alabiliriz...

    bilindigi gibi kara delikler gunesten kabaca uc kat ve daha buyuk yildizlarin olurken olusturduklari bir tur girdap. ortaya cikan cekim gucu o kadar yuksek ki bilinen en hizli sey olan isik bile bu girdaptan kacamiyor; kara delik tarafindan iceri cekiliyor. goruntusu sunun gibi bir sey.

    peki kara delik tarafindan yutulan seylere (ornegin bir uzay gemisi?) ne oluyor? buna dair en genel gecer kani atomlarina ayrilarak kara deligin kutlesine dahil olduklari. ama bu cisimlerin baska bir boyutta yeniden ortaya ciktigina inanan fizikciler de yok degil.

    'imdi, ikinci teori dogru ise bu "paralel evren"de de her sey ayni olabilir mi? yani orada da bilinen evrendeki gibi samanyolu galaksisi, komsusu andromeda galaksisi, gunes sistemi; mars, venus ve dunya ayni sekilde var midir?

    eger varsa ve bu artik farkli bir boyutsa, dunyaya indigimizde bizi bekleyen seyler bambaska olabilir mi? ornegin ikinci dunya savasini naziler kazanmis, her yerde hitler'in heykelleri, butun dunya almanca konusuyor olabilir mi? lenin almanya'dayken olmus, sovyet devrimi hic yapilmamis olabilir mi? kanuni sozgelimi rodos fethi sirasinda dalgalara gomulmus, yerine sarhos selim yerine sehzade mustafa gecmis olabilir mi? bunun sonucu olarak osmanli gerilemek yerine daha da yukselmis, amerika kitasini italyan ve ispanyollardan once turkler kesfetmis olabilir mi?

    uzerinde olup biten ne olursa olsun -daha iyi veya daha kotu bir dunya hayal edebiliriz- hayatin devam ettigi bir dunya, insanlarin olup insanlarin dogdugu bir dunyaya gitmis olurduk. ve bunun gibi bir degil; bircok farkli evren oldugunu dusunun. simdi biraz daha ileri gidip bildigimiz dunyada olen bir insanin yasami boyunca yaptigi iyilik ve kotuluklere oranla bu farkli boyuttaki dunyada yeniden dogdugunu dusunelim.

    onceki hayatinda yaptigi iyilik kadar, veya "iyi bir insan" oldugu kadar diger evrende iyi sartlarda; yaptigi kotuluk kadar, veya "kotu bir insan" oldugu kadar da kotu sartlarda dogacaktir. bir evrendeki hayati sona erdiginde digerine gececek, yasamla olumun icice gectigi bir donguye kavusacaktir. tipki bildigimiz evrendeki gibi: tipki eski bir yildizin olumunun yenilerini dogurdugu gibi, tipki dinozorlarin son gunlerinde dunyaya carpan meteorun hayati bir sure bitme noktasina getirip sonra yeniden filizlendirdigi gibi...

    yalnizca bu teori neden gunumuzde kimi ingiltere kraliyet ailesinin veliahti olarak dogarken kiminin bagdat'ta savasin gobeginde dogdugunu aciklayabilir. ulkeler farkli olmayabilir; ayni gun ayni saatte kimi son derece varlikli bir ailede gelecegi garanti altinda dogarken kimi ghettolarda babasi kendisini coktan terk etmis olarak doguyor.

    ve bir evrende olen bir insanin ardindan sevenleri onun "ruhunu" cesitli seanslarla geri cagirdiginda aslinda diger evrendeki ruhunu cagiriyor ve bazen basariyor da olabilirler. bu kozmik "program" bazen hata veriyor ve onceki hayatina dair bazi insanlar bazi seyler hatirliyor, bunu reenkarnasyona bagliyor olabilirler, neden olmasin?
hesabın var mı? giriş yap