refakatçi
-
'burnumda surekli bir aglamayla dolastigim gunlerdi' (bkz: bir gun bir kitap okudum ve hayatim degisti) benzeri bir acilisi olan, karmakarisik, haberci cocuk cinayetleri kadar olmasa da anlatimina tav olup bir cirpida okunan bir perihan magden kitabi.
-
"panda yiyen çinlinin idamı" , "ölümsüz cüce akrobatlar trupu" , "tango iki kişiyle yapılır" gibi isimlere sahip resimler yapan ve çeşitli ruhsal problemleri olan dahi bir çocuğun bakımını üstlenen kendisi de en az çocuk kadar dengesiz ve rahatsız bir kadının hikayesi anlatılıyor kitapta.okunası bir perihan mağden çalışması.
kitaptan bir paragraf ;
"elimi uzatıp saçlarını okşamaya yelteniyorum.beceremiyorum;o fark etmeden çabucak geri çekiliyorum.bedensel diyalog, bende hep iğreti duruyor. uzun boylu, endamı güzel üvey ablanın balo elbisesi gibi, oramdan buramdan sarkıyor.yine konuşmaya başlıyorum.ben yalnızca sözlerle kendini anlatabilenlerdenim-sakatım.." -
bir bardagin içerisinde bile uyuyabilen, kapıdan kovsalar bacadan girebilen insanların oluşturduğu tür
-
devlet hastanelerinde çimlerin üzerinde, acil girişinde, kantinlerde pinekleyen, doktorların arkasında güvenlik görevlilerinin önünde koşan, uykulu gözlere sahip hastaneye sağlam girip hasta çıkan kişi...
-
yazarın köşe yazılarıyla zerre ilgisi olmayan, sürükleyici,bir çırpıda okunuveren, bittikten sonra da alternatif sonlar üretilen perihan magdenromanı.
-
zeynep casalini'nin her dinlediğimde beni mest eden söz ve müziği müfide inselel'e ait olan ve sözleri aşağıda yazılmış olan şarkısı :
güneş geceleri doğsa da
yağmur göğe doğru yağsa da
bülbül sonsuza dek sussa da
günler bir çuvala dolsa da
melekler bile
kötülük yapsa da
onlara uyma
her daim yalnız
sevdiğim olma
sevgilim ol
ziyaretçim olma
refakatçim ol
yıldız tarlalarda açsa da
çöllerde serin sular aksa da
kedim kanatlanıp uçsa da
balık da kavağa çıksa da
yürekler de
hiç yanmasa hayatta
sen aldırma
her daim yalnız -
perihan mağdenin iki genç kızda olduğu gibi köşe yazısı dili kullanmadığı ve ciddi bir edebiyatçı olduğunun resmi olan psikolojik romanı.
-
hastanede bir kaç gün geçirip ortamdan üç beş terim kaparak iyice havaya giren insan grubu. şu tarz diyalogların geçtiğine şahit olunur:
"alo..fatoşçum nabersin? biz de işte bizim çocukla uğraşıp durduk. farenjit olmuş. streptokok kapmış, tonsilleri fılamasyon olmuş. bademcik işte yahu..şişmiş, şişmiş senin anlayacağın!.." -
hasta eşlikçisi olma hali.
hasta yatakta yatarken; senin de bir çeşit ruhsal hasta olarak yatak olan kanapede yatman hali.
- şanslı tek kişilik oda eşlikçisi olunca -
hastanın bir iki gün içinde iyi olacağını bildiğinde; mutlu olan insan hali..
garip garip bir sürü teve programı izleme; gelen kapalı tepsi içi refakatçi yemekleri ile sevinme; tansiyon, ateş, ördek, yat, kalk, pansuman, telefon, hangi hemşire daha güzel, doktorlar da ne zaman gelecek, tüh terlik almayı unuttuk, tüm hastane beni çoraplı eşlikçi olarak hatırlayacak; biz şimdi bu çıkan taşı boğazın neresinden sallasak; bir çeşit zorunlu sağlık tatili.. - şanslı isen tabii -
kahretsin, tekrar tekrar sağlık ne kadar da önemli diye düşün düşün dur hali insanıdır bu eşlikçi ve de tabii bir tanecik hastası..
bir de bu hasta sana ''sana bence bir refakatçi gerek'' derse çok üzülen insandır bu refakatçi..
olsun di mi o hasta; ona da şımarma izni vermek gerek..
aman be canım tüm eşlikçiler sana kurban olsun; yeter ki iyi ol.. -
otomatik yatak aletini çözmeden elini bu kumandaya dokundurmaması gereken kişidir.
yoksa bu şaşkının yeteneksiziği sayesinde;
hastanın baş yerde;
dizleri kıvrılmış;
ayaklar bir şekil havada iyileşmesine imkan, ihtimal yoktur..
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap