• en gereksiz yazı turu dalinda bu yil da oscara aday mektup.

    sansli olanlar referans mektubu almakta da problem yasamiyor.
    bu da sans faktorune bagliysa bu iste bir terslik var demektir.

    aylarca yatan ve hicbir is yapmayan arkadasim, okulu zar zor bitirmesine, bitirme tezinin yarisini hocasi yazmis olmasina ragmen linkedin'de 'sahaneydi, super sonuclar cikardi, bir tanecikti' gibi ovguler aliyor.

    bana denk gelen hocaya bakin: adama tezimi ingilizce yazmak istedigimi soyleyince 'once bir test edeyim ingilizceni' diyor. on senedir uzerinde calistigi makalesini getirip 'ingilizcesini duzelt' diyor.

    makaleyi neredeyse yeniden yaziyorum.
    benim yazdigim haliyle gonderiyor.

    tezimi yaziyorum, 'ingilizcen kotu' diye burun kiviriyor. uds'den 92, toefl'dan 262 alinca biraz rengi atiyor.
    'eh idare edermis' diyor.

    ama herif hocam, yani baska yerlere basvuru yapasim var ama referansi lazim.

    ben saf saf uc bes basvuru yapip hepsinden red aliyorum.
    sonra bir bilen diyor ki: 'sen basvurmayacagin bir universiteye de referans istesene, ac bir bak'

    referansini okuyunca ne goreyim!
    benim icin yazdigi referans mektubunda doktora ogrencisini ovmus.
    benim onunla birlikte calistigimi yazmis.
    onun projesini anlatmis.
    benim icin de buyuk harflerle 'average' yazmis.

    simdi yazilanlari okuyunca 'tanimiyorum' yazsaydi daha iyiydi diye dusundum.
    basvurdugum bes universiteye herifin doktora ogrencisini ovdugu referans mektuplarini gondermisim.
    buyuk harflerle 'average' oldugumu dusundugunu beyan ettigi.

    kim kimi degerlendiriyor arkadas?
    hangi niyetle degerlendiriyor?
    neden tek tarafli bu degerlendirme?

    neden ogrenciler de hocalara referans olmuyor?

    en son fortran77'de kalmis hocalarin, matlabda simulasyon yapan ogrenciye referans yazmasini bekliyoruz.

    cevabini bilmedigi sorulari, kendi akademik calismalarinda isine yarayacak stepleri, ogrencilerine 'take home exam' yapip soran adamlar ayni ogrencileri degerlendiriyor, 'good', 'very good', 'average'.

    kendisine yonelttigim her soruyu ustalikla bana 'odev' olarak veren, bir de konu uzerine rapor yazmami isteyen adamin 'average' referansi yuzunden bircok universiteden kabul alamadim.

    kim kimi degerlendiriyor arkadas?

    kendini surekli gelistiren, yeni teknolojileri ogrenen, alanindaki gelismeleri takip eden uretken hocalari tenzih ederim.

    ama uc yayinla profesor olundugu donemleri bilen birisi olarak, ofisinde yatip 'profesor maasi ne kadar ki yeaa' diye sikayet ederken, derslerine asistanlarini sokan guruhun da gozune sokarim, o ogrencilere referans yazacak son kisi sizsiniz.

    o boynuz o kulagi nasilsa gececek.

    siz hasbel kader sistemin o gunlerine denk geldiginiz icin konforlu ofislerinizde pineklerken o boynuzlar o kulaklari nasilsa gececek.

    hatta siz biraz 'average'in anlamina bakin, ingilizcenizi gelistiredurun, o boynuz o kulagi coktan gecti bile.

    isbu entry 'referans alicam da nasil alicam' diye endise eden tum ogrencilere adanmistir.
  • bir hocamla aramda söyle bir diyaloga sebep olmuştur:
    hocam: sen yaz getir, ben imzalarım.
    ben: hocam o zaman siz imzalayın simdi ben sonra yazarım.
    hocam: yok artık o kadar da değil.

    öğrenci milleti hemen bokunu cıkarıyor.
  • birkaç aydır sırf referans mektubu alamayacağım için yüksek lisansa filan başvuramayacağım kurgusunda debelenen bir insan olduğumdan benim için bir mecnun'un leylası bir kerem'in aslısıdır referans mektubu. hayır istediğim de yok, isteyemiyorum, kimden istesem, beni hatırlar mı ki, ondan az ders aldım, bu bana tenezzül etmez cümleleri kafamdaki referans mektubu kavramının elleri,kolları, diz kapakları oldu artık. hocaların teklif etmesini bekliyorum galiba, evet.
  • nedense kendimden nefret ettiren mektuplardır. son derece kibar bir şekilde kabul eden, ayrıca beni tanıyan ve derslerini ilgiyle takip ettiğim hocalardan istemiş olmama rağmen isterken ezilip büzüldüğümü, yerden yere vurulduğumu hissetmemi sağlamıştır. ters cevap alsaydım kendimi duvardan duvara mı vuracaktım acaba diye düşünmüyor değilim.

    öyle işte, duygularımı paylaşayım istedim.

    bir de şehir efsanesi midir bilinmez, bir arkadaşımın arkadaşı için bir profesör "tanımıyorum" yazmış ve zarfın içine koymuş.
  • sacmaliktir efendim, dupeduz sacmalik. bazen de kendinizi pazarlama yeteneginizin aynasidir. sizi az buz taniyan, tanimayan adamlarin cvnize not cizelgenize bakip bazen onlara bile bakmadan doldurduklari zirvaliktir. boylelerinden istemeyi gururunuza yediremezsiniz ama cogunluk boyledir. ha bu isi ciddiye alan, sizi taniyan ve iyiliginizi isteyen biri icin de cok zor olsa gerek yazmasi, insani niye bu kulfete sokayim diye dusunursunuz. bir de "ben kendimi bilmiyor muyum, bana sor. kim kimi benden iyi anlatacakmis." dusuncesi var ki reel hayatta uygulanabilirligi yoktur ama gayet mantiklidir. benim bu garezim niye diye sorarsaniz bu tavsiye mektuplarina: hayatimda ikinci kez korkakligimin, cekingenligimin, bunlarin sacmaligina gereksizligine ve subjektifligine olan inancima karsi gelemeyen mantigimin kurbani olup isteyemiyorum. ne elim ne dilim gitmiyor. basvuru tarihleri geciyor, ben yerimde sayiyorum. ha bunlari niye anlatiyorum, benim yaptigimi yapmayin. onurmus, gururmus, mantikmis bos isler. gidin isteyin.
  • istediğinizde sen yaz getir ben imzalarım denen genelde yurt dışı ve master için lazım olan müsvetteler... zor olansa kendinizi ingilizce anlatmak değil, kendinizi methederken ölçüyü kaçırıp kaçırmadığınızı bilememenizdir... sonradan şu şekilde bir diyalog geçmesi olasıdır...

    - hocam buyrun geçen konuştuğumuz hede hödö...

    zzzzz..zzz....zz.... evet...evet....zzz...zz.... (hoca arada uyur sannedersin ilber ortaylı.)

    - oğlum bu sen değilsin ki !!! sen demişsinki ... .... ... . olmaz bu şekliyle imzalayamam ben bu metni. olmaz katiyyen. burada anlatılan şekilde mi bir insansın sen?

    - eeee, hocam ben hayvan mıyım?
  • her güne "seviyorsam gidip konuşayım bence" diye başlayıp, reddedilme korkusu yüzünden açılamamak sebebiyle istemeyi ertelediğim mektup. bir hocanın "hiç vaktim yok, kimseden alamazsan en son bana gel" şeklindeki reddine aylar önce "sana hoca mı yok kızım boşver" diye teselli bulmuş olsam da, türkiye'deki akademisyenlerin ego sorunu ve yüksek lisans başvurularının yaklaşmasıyla 35 yaşına kadar evlenmezsem seninle evlenirim mantığı artık çok uzak gelmiyor. referansını vermeyi kabul edecek ilk hocayla ciddi düşünüyorum.

    edit: istedim, verdi. sonuçta seviyorsanız gidin konuşun bence.
  • bazi proflar vardir naza ceker kendini, yazmaz , bazisi vardir gel yavrum kac tane istiosun der, elleri opulur.
  • cuma yarım efsanesini anma sebebidir:
    "herhangi bir nedenle benden referans yazısı isteyen arkadaşlara:
    benden aldığınız derslerden aa almış iseniz, doldurmamı istediğiniz referans yazısını kendiniz yazıp bana gönderiniz. ben üzerinde biraz çalışır size geri gönderirim. beğenirseniz imzalarım. verdiğim derslerden aa’dan daha düşük not almış iseniz, aa’dan daha düşük not almanıza neden olan ödev, kısa sınav ve finalleri mühendise yakışır bir şekilde hazırlayıp tekrar getiriniz. sonra aa almış olan arkadaşlarınız gibi referans yazısını kendiniz yazıp bana gönderiniz. bu işi şimdiye kadar üç kişi yapmış ve referanslarını kapmışlardır. kendilerine madalya takmak, kendilerinden imza almak, yüzlerini dünya gözüyle bir kere görüp, lütfederlerse onlarla konuşmak isteyenler benimle irtibata geçebilirler.

    referans yazısında iyi şeyler yoksa o yazı işinize yaramaz. sizler için referans yazılarında iyi şeyler yazmak istiyorum. ama bunu hak etmelisiniz. şimdi ya da bir zamanlar bölüm öğrencisi olmanız (500-600 kişi) ya da benim yardımcı olmaya çalıştığım dersi almanız (200’ü geçmiştir. ama bazıları birkaç kez ders aldı ya da almak zorunda kaldı, dolayısıyla birbirinden farklı öğrenci sayısının 100 civarında olduğunu sanıyorum) ne yazık ki yetmiyor. sizi bu yüzlerce kişiden ayıran bir şeyleri bulup, düşünüp referans belgesine bunları yazmam gerektiğini düşünüyorum. aa dışında not alan arkadaşlar için bu koşul, eksik bıraktıkları konuları tamamlamaları koşuludur. size uysa da durum budur, uymasa da budur.

    hazır referans yazılarının bile okunup değiştirilmesi için epey zaman harcamam gerekmektedir. bu nedenle ingilizce istenen referans yazıları iki, türkçe istenen referans yazıları ise bir hafta sonra teslim edilecektir. işini son güne bırakıp da referans için gelen arkadaşlar için benim işimi gücümü bırakıp onların işi için zaman ayırmam gerekiyor. kendilerinin plansız davranışları, kendi planlarımı alt üst etmeme neden olmaktadır.

    bu kuralları keyfimden ya da sadistliğimden dolayı değil, karşılaştığım ama olmaması gerektiğini düşündüğüm davranışlar nedeniyle koymak zorunda kalıyorum.

    (not: uubf-l’ye “işimi son güne bıraktım. ben bir eşşeğim. bir daha işimi asla son güne bırakmayacağım.” mesajını adınız ve soyadınızla beraber yollarsanız yukarıda yazdığımdan daha kısa zamanda (en az 2 gün sonrasına) referansınızı hazırlayabilirim.)"
    http://web.itu.edu.tr/~yarim/

    sonuna kadar katıldığım bir uyarı.
    ayrıca çok ciddi emek vererek, kişiye özel hazırlanır.
    öteki türlüsünü hemen anlarsınız ve kullanmazsınız zaten.
  • sana cok iyi bi referans yazicam iyi ogrencimsin diyip sonra edebiyat parcalayamadiklari icin vasat gorundugunuz mektup
hesabın var mı? giriş yap