• yaşadığımız büyük deprem felaketi sonrası, tüm bağışı ahbap platformu'na aktarmak üzere, dün başlattığı kripto yardımı kampanyasında 1,300,000 tl'nin üzerinde para toplamayı başaran, uluslararası tanınırlığa sahip, memleket sevdalısı sanatçımız.

    anadol'un resmi twitter hesabından detayları görüp, destek olabilirsiniz.

    "dear friends, eth wallet to support people in earthquake region. this funds will help so much for people under massive challenges in the most cold days. hope we can gather together a strong support in web3 community! thank you! 0xed67922e36ed2422d391306f6f6ecc19d58eaa4f"

    teşekkürler refik anadol.

    ek: an itibariyle 3,293,229 tl'ye ulaşmış.
  • sen ben eleştirmiyoruz ki, 2006'dan beri new york dergisinde kıdemli sanat eleştirmeni ve köşe yazarı olan, 2018 pulitzer eleştiri ödülü sahibi, 2 defa da aynı ödüle aday gösterilen, nyt best seller "how to be an artist" kitabının yazarı, 3 fahri doktoraya sahip biri refik anadol'u eleştirmiş.

    adamın işi bu, eleştirecek tabi. ayrıca refik anadol'un yaptığı işlerin başkaları gibi hoşuma gittiğini söylemeliyim ancak böyle bir sanat eleştirmenine x'den(twitter'dan) bu tarz duygusal tepkilerde bulunması malesef çok çocukça durmuş. kimse bilmez ama bu sanat dünyasının sosyal ilişkiler açısından biraz politik bir yapısı var. keşke eleştirene yakınmak yerine kendi işlerinden oluşan özel bir davetiye yaptırıp gönderseydi ve bunu sosyal medya aracılığıyla duyursaydı, iletişim açısından daha cesurca olabilirdi.
    bu arada saltz iyi ki "anadol'un işleri sadece ekran koruyucusu olarak güzel" şeklinde sarkastik bir eleştiri yapmamış. *

    edit: bu ekran koruyucusu esprisi önceki entrylerde çokça yapılmış, yeni gördüm. neyse bu da burada dursun bakalım...
  • yaklaşık 6 sene önce günlerden bir gün bu adama bayılan bir tanıdığım bana refik'in birkaç işini yollamıştı, "ee, ne bu yani, ne oluyor?" gibi bir tepki vermiştim. aşağılayıcı bir üslupla üründeki kaliteyi anlayamadığım iması yapması üzerine, refik'in (sözde) senelerce uğraşarak hazırladığı bir kareografisinin dengini yaklaşık 30 dakikada hazırlayıp hiçbir şey söylemeden kendisine yolladım. tabii, o zamanlar yapay zeka ile sanat da bugünkü kadar erişilebilir değildi, ama kalitenin (bana kalırsa düşük) seviyesi gerçekten de 30 dakikada ve büyük ölçüde elle eşlenebiliyordu. amacım "bunu yapmakta cidden hiçbir şey yok" mesajı vermekti, fakat o kişi gönderdiğim şeye bakıp "baktıkça sevdin değil mi? bu hangi işiymiş, bilmiyordum" gibi bir tepki verdi. içimden epey gülüp, bizzat 30 dakikada yaptığımı anlattığımda ise tamamen dumur oldu. akabinde ise, hiç beklemediğim bir şekilde çok agresif bir savunmaya girişti birden; o'nun işlerini övüp benim yaptığımı yermeye başladı amansızca. şüphesiz, benim yaptığım gayet de yerilesiydi zaten, 30 dakikada yapılmıştı ve bir iddiası bile yoktu neticede, ama burdaki olay refik'in işlerinde de aslen hiçbir merit olmadığı idi. karşımdaki insan ne bunu görebiliyordu, ne de kendi ikiyüzlülüğünü.. ve oldukça eminim ki, o gün "şu şu işiymiş" diye bir şeyler uydursaydım, (araştırıp refik'in öyle bir işi olmadığını öğrenmeyeceğini farz edersek) yolladığım şeyi a1 kağıda çıktı alıp duvarına falan asabilirdi.

    objektif kritiklerin ortak kanısı gibi, ben de refik'in tüm işlerini mediocre buluyorum (hatta vasat, ama hadi bu subjektif bir görüştür diyelim). narsisizmini de delice itici buluyorum. fakat en çok da, o'nun mediocre işlerini müthiş bir özgüvenle savunan, bu savunmayı yapmanın onlara bir tür know-how veya credibility sağladığını zanneden, refik'in işlerinde kaydadeğer bir şey olmadığını düşünenlere yukardan bakan 3. kişilerden çok rahatsız oluyorum. bana sorarsanız, refik anadol'a dair her şey, sanat camiasının iliklerine işlemiş "false elitism" ve "blissful ignorance"ın günümüzdeki en bariz temsilidir.

    "the curtains were blue"

    critique: the curtains represent his immense depression and his lack of will to carry on.

    actuality: the curtains were fucking blue.

    refik anadol'un tek olayı, mavi perdeyi "ne bileyim, mavi olsun??" kafasıyla tasarlayıp, kritiğin yorumunu "aaaaynen!" diye servis etmesidir. bu kadar basit ve tekdüze. ha bu arada, perdenin mavi olması gerçekten bahsi geçen düşüncenin temsili olsaydı bile fikir mediocre olacaktı, o da ayrı dava. velhasıl, kritiğin yorumu olumsuz olunca da, "aynen"i yapıştıramadığı için maskesi düşmüştür doğal olarak.

    bugün itibariyle, refik anadol'un ne kadar yapay ve hak edilmemiş bir üne sahip olduğunu tespit etmek için tek bir işine bakmanıza bile gerek kalmadı. jerry saltz'a verdiği cevaptan da anlayabileceğiniz üzere; bu kişilikte ve kafada bir insanın özgün, kaliteli yahut iyi düşünülmüş bir ürün ortaya çıkaracak kapasitesi yok, olamaz, asla olmamıştır.

    "i'm everyone! you are no one!"
    refik, 2023

    not: yüksek mertebede çok uzun süredir icra ettiğim mesleğim pek çok sanat dalı ile, özellikle de dijital medyum ile iç içe. öğrencilğimde de alakalı birer lisans ve yüksek lisans yaptım; arts and culture, history of art, philosophy of art, analysis of artwork gibi sanat ağırlıklı, ve procedural generation, artificial intelligence, augmented realities gibi enformatik ağırlıklı pek çok ders görüp geçirdim. "merit var, sen göremiyorsun" gerçekçi bir argüman değil, emin olabilirsiniz.
  • sanattan ve teknolojiden anlamayan yarı cahillerin pek bir sevdiği screensaver tasarımcısı. gerçek bir sanat eleştirmeni tarafından eleştirilince attığı triple yarmıştır.
  • jerry saltz'ın vulture'da çıkan yazısının acısı geçmemiş olacak ki, icra ettiği bu "yüksek" sanata "mediocre" denmesi refik anadol'u kudurtmuş; sinirlenme değil bu, kudurmak. ulan bu ekran koruyucu tasarımcılığını sanat diye ciddiye almak bile saçmalıkken, adam en azından ciddiye alıp "mediocre" demeye tenezzül etmiş. ai-art'çı nft bro'lar için bu bile zaferdir bence, refik'çiğim; pr yapa yapa ciddiye aldırdın kendini.

    kendisinden çok iyi ayakkabı hydrodrip'çisi olurdu, keşke öyle bi kariyer yolu tercih etseydi.
  • turkiye'nin dunyaya armagani olan en buyuk balonudur. son sergisiyle ogrenmedim refik anadol'u. yaptigi islerin calismasini saglayan gelisimlerden ciktigindan beri bu isin icindeyim, 2017'de de ayniydi, 2021'e gelmisiz 1 adim ilerleme yok. tabi ne sanat ne de machine learning'den anlamayanlar hayranlikla bakar, zaten aciklamalarina bakinca hangi kitleyi etkilemeye calistigi cok belli oluyor.
    ayrica yaptigi arsiv ruyasi isi cakma, hem google'in hem de yale universitesi kutuphane bolumunun * benzer isleri var.

    cok benzer bir versiyonunu ozel bir sirket icin 3 sene once farkli bir amac icin yapmistim turkiye'deyken, ben de sanatci oluyorum sanirim bu durumda. neural network'u al, feature mapleri tsne, pca, ya da umap ile reduce et, sonra da sanat yaptim de. yok oyle bir sey refik beycigim. *unlendikten sonra seni elestirenlere cekemiyorlar dersen boyle bir muamele gorursun.

    biraz 3d vision, biraz computational photography, biraz da machine learning'den anlayan kisilerin etkilenmeyecegi, dijital "hatiralar" urettiriyor. yaptigi zanaatin microsoft media playerdeki dinamik animasyonlardan farki yok. yaptigi islere bakinca hayatimda bir degisiklik olmuyor, sadece aaa guzel gorunuyor diyip geciyorum.
  • adam akın aksu çıktı iyi mi?

    bence attığı tweet ile büyük bir itibar kaybı yaşadı. pulitzer ödüllü gazeteciye sen niye “you are no one” dersin ki? tam bir köylüymüş de yeni öğreniyoruz.

    bir de bu adamın dünyanın her yerinde işleri var, ofisleri var, hala köylü. nuri bilge, bi sonraki filminde de refik’i ele alır herhalde.

    attığı tweet şu: https://x.com/…318209?s=46&t=1j0z-mefoiqxll02w_eaha

    yavrucum senin yaptığın şeyi herkes beğenmek zorunda değil. iyi insta fotoğrafı veriyor diye bir eser baş yapıt ilan edilmez. neyse zaten kendisi cevabını da almış.
  • hype keyword ve teknolojiler uzerinden ekmek yemeye calisan bir dijital artist. coluk cocuk eglendirir.
  • kaptırdı gidiyor bu aralar,

    3060 ekran kartlı laptop aldım refik, seni geçicem olum. sen blender'da kod yazabiliyor musun?

    bak sana projeyi açıklıyorum, kalabalık meydana

    6 tane farklı açıdan termal kamera buradan veri akıyor,
    hava sıcaklık, nem, basınç, ışık düzeyi için sensörler,
    gürültü seviyesini ölçüyorum veriler akıyor,
    ultrasonic sensorler var gerekirse lidar da kullanırım, ipad'de var,

    tüm bu verileri r ve matlab'de işleyip kuruyorum algoritmayı onu da python'a attım mı?

    python'dan da blender'a aktardım mı?

    blender'dan da color, shape, keyframe, istediğin model, hatta geometry nodes tanımladım mı?

    oldu mu sana meydan kalabalığına göre sürekli değişen, dinamik, responsive sanat eseri ?

    2 güne gelir laptop, bittin sen refik. bittin.
hesabın var mı? giriş yap