• piyasadaki en marjinal ekibin kendileri olduğu rüyasıyla milleti kandırmaya and içen güruh veya güruhlar. emlak ofisi gibi her sokak başında bir tane vardır bunlardan.

    tüm gün kulaklarında marka kulaklıklarla müzik dinleyerek yan masadaki arkadaşından bile kendini soyutlayan, tek işi tumblr, instagram, facebook gezip, elinde tweet deviantart'tan şurdan buradan fikir araklamak olan, sm'de internetin kimbilir hangi köşesinden afırdığı anormal şeyleri sanki kendi bulmuş gibi lanse etmeye çalışan, photoshop'u sadece metin düzenleyecek kadar bilen, dünya'nın en sikko renderlarına imza atmayı marifet sanan ve birbirine abi diye hitap eden sözde marjinal ajans kızlarından ve metin yazabilmek uğruna beyin kıvrımlarını limitlerde kullanan kendini marjinal ve asi lanse etmeye ömrünü adamış kirli sakallı adamlardan oluşur... kahir ekseriyetle beyoğlu asmalı kesmeli ortamlarda takılırlar. yavşak, laçka ve kendi sektörüne kapanık bir sosyal çevre ile yaşarlar. sevişecekleri karakterler bile yine ajanslar çevresindendir. genelde bu ajansların halkla ilişkilerci, pazarlamacı yavşak bir karakteri olur. müşteri bağlayan adam işte. sıradan ajansın kapısından içeri girmiş, giren ve girecek olan tüm stajyer, çalışan personel ve müşteriyi sikmeye çalışır bu tip. hep de başarılı olur. en muhlis kız bile allem ile kallem ile bu pazarlamacı oğlanın altından geçer bir vesile ile.

    bu ajansçılara birisi ne iş yapıyorsun diye sorduğunda "ajansçıyım ya, reklam ajansındayız. "katural ajanstayım ben ya. bilirsin, sönmezler holding'in son çalışmasını biz yaptık mesela vs." diye hava atmayı severler... katural ne amına koyayim? bilmek zorunda mıyım ben? hayatımda ilk kez duyduğum sikko bir firma işte.

    iş saatleri içerisinde tüm gün ofisin mail grubunda "muhauha yarıldım, biz de yapmaylıyız böyle bir şey" subjectli mailler paylaşıp dururlar.
    ajans patronları boyuna performans toplantısı adı altında milleti evine 45 dakika geç yollamaktan başka bir sike yaramayan oturumlar düzenler. beyin fırtınası adı altında daha fazla nasıl milleti kekleyebilirizin muhasebisini yaparlar...

    alt tarafı sikko bi lcd apple monitör önünde oturup, sanki borsa odasında menkul kıymet belirliyormuş gibi dünya reklam piyasasına yön veriyormuşçasına havaya girip, her boku kendilerine yontmaya çalışan adamlardır genelde.

    olayların sonunda netice olarak sosyal medya'da asla ölsen paylaşmayacağın viralleri, komiklikleri, şakaları ayıla bayıla paylaşan bir insana dönüşürler.

    hani nerede kaldı o marjinal, asi ajans çocuğu ? götümle bile ilgilenmeyeceğim saçma sapan viraller paylaşan bir profil olup çıktın işte !? bunun için miydi o hengame?

    genelde bunlar çalışanlarına maaş falan vermezler, "abi 4 aydır para alamadık işler kötü, eleman çıkarılıyor paso." der burada çalışanlar genelde. ama ajans hiç iflas etmez.

    bu ajansların bir de firma boyutları vardır. müşterisi olan firmalar bu sikik ajanslara güvenip ayda binlerce lira verirler ki firmaları güzel lanse edilsin, dinamik işler çıksın, aktüel paylaşımlar yapılsın diye. fakat hiçbir zaman karşılığını alamaz firma. revize üstüne revize, firma üslubuyla alakasız tasarımlar, firmayı çıldırtan işler, asla bir araya gelip görüşememe, ilgileniyoruz, arkadaşlar üzerinde çalışıyor vesaire bbintürlü tantana.. aylık faturayı firma ödemeyince de anınnda avukata verir pezevnekler..

    bir de mülayim ajanslar vardır. çalışanları yine bu yazdığım gibidir falan ama gerçekten yaratıcı ve işinin ehli adamlardır. onlara zaten kamyon yüküyle maaşlar ödenir. başka ajansa geçecekleri zaman transfer üslubuyla geçerler falan. onlara saygımız sonsuz. onların virallerini de paylaşırız. takdir de ederiz.

    saygılar.
  • reklam ajansında çalışmak gibi bir düşünceniz varsa eğer siyah çerçeveli bir gözlüğünüz olmalı yoksa kapıdan içeri almazlar.son bir iki yılın ajanslarda olmazsa olmazları şu şekilde sıralanabilir.

    -siyah çerçeveli gözlük

    -new balance ayakkabı.

    -iphone (o sıra ne çıktıysa anında alınacak iphone 50 mesela hemen alıyorsunuz yoksa siktir olup gidersiniz)

    -hangi saat olursa olsun dışarıdan alınmış ve elinizde gezdirdiğiniz sikko kahve.

    -kafandan büyük kulaklık.

    -hikayesi olan dövme.
  • günümüzde yaptıkları en büyük iş kurumların twitter ve facebook hesaplarına takipçi satın almaktır.
  • ortaokul ya da lise mezunu olan herhangi biriyle aynı maaşı alabileceğiniz iş yeri.

    hatırı sayılır bir üniversite mezunu olun, iyi bir cv niz olsun, sizi istiyoruz çok farklı geldiniz desinler, üstüne 1000 lira maaş versinler.

    şaka gibi.
  • psikolojinizin ve ruh sağlığınızın içine eden sozum ona iş yeri. ben anlamadim bu adamlari her gun zarar ettik diye aglarlardi bende her gun isten kafami kaldiramazdım. simdi bu heriflerin zarar etmesi icin is yapmamam gerekmezmiydi. neymis cevirmiyormus. zaten hali hazirda gece yarilarina kadar kalirken... birde şu soruya alışın. nereye gidiyorsun daha iş bitmedi. benim anlamadigim sey su; patronla
  • özellikle dijital olanlarında son iki yıldır maslak'a taşınma furyasının başladığı kuruluşlar. belki okuyorlardır, belki hiç görmeyecekler ama maslak, levent, oto sanayi v.b bölgelere taşınma kararı alan yönetim kadrosuna bir çift lafım var.

    dijital ajans gibi geleneksel ajanslara oranla daha genç ve enerji dolu haliyle giyim kuşam v.b özellikleriyle daha ayırt edici olan bu insanları alıp inşaatların, boktan kentleşmenin, sanayi sığırlarının yanına koyarsanız, onları önce çalıştıkları lokasyondan, sonra yaptıkları işten en son olarak da ajanstan soğutursunuz.

    bok var amına koyim maslak'ta. üç kuruş daha az kira vereceğiz, müşterileri plazaların tepesindeki sikimsonik restoranlarda ağırlayacağız, toplantı odamız manzaralı -o da amele götü manzarası- olacak diye istiklal, asmalı mescit, beşiktaş gibi yerlerden taşıyorsunuz ajansınızı. he amına koyim manhattan olacak maslak. 20 yıldır olamadı şimdi olacak. hadi beşiktaş'ta trafik var diyelim, ulan istiklal'in göbeğindeki apartmandan niye taşınırsınız? o çalışanın motivasyonunu aynı çıtaya tekrar nasıl çekmeyi planlıyorsunuz? haftada 3 gün ofiste parti yapıyorsanız orasını bilemem tabi. hatta öyle bir imkan varsa mesaj atın, bu dediklerimin hepsini götüme sokarak size cv göndereyim. ama öyle bir imkan olmadığını, aksine maslak gibi yarak kürek yerlere taşınarak zaten fazla mesaiden sosyal hayatı metro istasyonu seviyesinde olan çalışanınızı iyice kısıtladığınızı ne zaman fark edeceksiniz? black box diye gelmeyin. zira, partiden kastım siktiri boktan konsere 150 lira bilet sokan bir yer değil. peyote gibi daha normal cüzdanlara hitap eden yerler. maslak'ta son çare köftecisi var peyote'ye en yakın tarzda mekan. berisini siz düşünün.

    o maslak'ın merkezine yapılan bok kırmızısı avm açılınca göreceğim sizi ama. her sabah 500 metre mesafe için 45dk trafikte beklerken. müşteriniz olsam ve maslak'a taşındığınızı duysam "bunlar gerizekalı" diye ilk fırsatta konkur açar kaçarım sizden.

    ya da levent özünde konuşursak, 250 lira yemek parası verip kanyon'a hapsediyorsunuz insanları. insanın içi acıyor bir gözlemeye 20 lira verirken, gözünden yaş akıyor. ama sikinizde değil. niye? çünkü kirası uygun. gültepe'de kentsel dönüşüm başladığında da -ki çaktırmadan başladı- sizi göreceğim levent aşığı elitistler. pantolonunuzun paçalarından çamur aka aka gezersiniz artık.

    hadi hiç durmayın taşının maslak'a, oto sanayi'ye. elinizde zaten az sayıda olan nitelikli çalışanlar da bir bir kaçınca "bu konkuru neden kazanamadık" diye oturur düşünürsünüz.
  • en çok kovulmanın yaşandığı boktan kurumlar.
  • bir günlüğüne bir tanesinde çalışmak istediğim kurum, kuruluş. çok merak ediyorum, mesela, "atara atar, gidere gider, like'a like'la cevap ver" diye jingle'ı, reklamı kim yazıyor, kim düşünüyor, nasıl bir arkadaş, nasıl bir ekip bunu kabul edip üzerinde çalışıyor, nasıl patronlar bunun üstüne on binlerce lira harcayıp reklam çekiyor, nasıl bir müşteri/şirket temsilcisi böyle bir reklamı kabul ediyor. bir gün lan ne olur.
  • özellikle türkiye'de sanattan, estetikten ve görsel iletişimden hiç bir şeyden anlamayan insanlar tarafından ulan biz bu ajanslara çok para veriyoruz demek ki çok para kazanıyorlar düşüncesiyle kurulan işletmelerdir.

    allahın pazarlamacısı, satışçısı gelip bu işi yapmaya kalkar bu ülkede o yüzden de işte o boktan boktan reklamlar sloganlar havalarda uçuşur.

    ajans kurduğunu iddia edip 1 (yazıyla bir) kişiyi çalıştıran işletmeler mevcut hala. bu bir kişiden beklenen nedir?
    yaratıcı fikri bulması, metin yazarlığını yapması, uygulamayı yapması, revizyonu yapması vs vs.
    ulan öküz öncelikle bu işin bir ekip işi olduğunu öğren ondan sonra bu işlere soyun.

    şöyle bir olaya şahit olmuşluğum var; ajansta yine bir kişi çalışmaktadır elinde yetiştirmesi gereken 5 farklı proje vardır. sonra patron (ajans başkanı) yeni bir iş aldığını müjdeler. yapılacak iş büyük bir şirkete yaratıcı tasarımdır (ne iş olduğunu söylemeyeceğim.) neyse patron bu yeni işi kaba taslak anlattıktan bir kaç saat sonra ne oldu fikir buldun mu diye sormaya başlar. stajyerin bile tiksinerek yapacağı saçma sapan işleri yetiştirmeye çalışan tasarımcı arkadaştan işleri yetiştirirken fikir bulmasını bekleyecek vizyona sahip insanlar tarafından yönetilir bu sektör işte.

    başka bir olay da şudur bu kurumlarda çalışanların başına gelen; saatlerce kafa patlatırsın bir fikir bulursun yine üzerinde saatlerce çalışıp ortaya bir şey çıkartırsın ve araya bilerek 3 dakikada yaptığın klişenin önde gideni boktan bir iş koyarsın ve tahmin et ne olur? evet bildin o boktan iş evet ya çok güzel diye seçilir...

    neyse bu sektöre atılmak isteyenlere tavsiyem; yatırımcıysanız öncelikle bu işin bir ekip işi olduğunu öğrenin
    bir ajansta reklam yazarı, creative director, art director, grafiker, stajyer, redaktör vb daha bir çok şey olması gerekir. yani bu sektöre girip 1-2 çalışanla iş yapamazsınız ancak sikko sikko şeylerin piyasada daha da çoğalmasına ve sektörün kalitesinin düşmesine sebep olup sonra da yavaş yavaş yok olursunuz.

    sektörde çalışmak isteyenlere öneri; yeni açılan ajanslardan uzak durun. biliyorum tecrübeye ihtiyacınız var ve büyük ajanslar sizi işe almıyor olabilir ama bu ufak ve orta ölçekli yeni açılan ajanslar size tecrübe kazandırmaz aksine bildiklerinizi de unutursunuz.

    şansınız varsa kaçın yurtdışına ve kurtarın kendinizi.
  • cuma günü mesainin bitmesine 10 dakika kala, pazartesi verilecek işi cuma akşamı yapmanızı isteyen orrrrospu çocuğu başkanlara sahip yer.

    çevrenizde afilli söylemlerle aklı çelinmiş üniversite çağında gençler varsa, insanlık namına uyarın uzak dursunlar.
hesabın var mı? giriş yap