• reklamcilik ile ugrasan tum sirket ve bireyleri kapsayan, medya ve populer kultur ile cok yakindan alakali sektor.
  • türkiye'deki reklam sektörü tıpkı kardeşi dizi sektörü kadar kabız ve aynı zamanda sıçımsaldır. ülkedeki tüketimi böyle dantik ve kolpa ve özgünlükten, yaratıcılıktan nasibini almamış bir organizasyonun şekillendirebilmesi de özel olarak düşünmeye değecek kadar vahim bir gerçektir.
  • içlerine girdim ve gördüm, herkesin ayağı masada ve birbirlerine kağıttan uçaklar fırlatıyorlar.
  • avrupa yakasında çalışan biri hapşırdığında, anadolu yakasından 'çok yaşa' derler bu sektörde..
  • halen mad men'deki düzeni devam ettiriyorlar. herkes öğlen vakti ofiste viski ile sigara içiyor falan. ben öyle umuyorum en azından.
  • bilişsel çelişkinin* en yoğun yaşandığı iş kolu.
  • binsanın ekmeğini reklam sektöründen çıkarıyor olması, göz önünde attığı her adımı reklam yapmaz. kaldı ki "reklam = yalan" diye bir şey yok. "viral değil" diyoruz hala kanırtıyorsunuz. "bana söyle söz kimseye söylemicem" diye gelen mesajın haddi hesabı yok. hasta mısınız manyak mısınız birader. paranoyadan kafayı yiceksiniz. insanlar bazen güvenilebilir canlılardır.
  • her şey satın alınabilir; aşk, sanat, yerküre, siz, ben.. özellikle ben.
    insan diğer şeyler gibi bir üründür; son kullanma tarihi olabilir. ben bir reklamcıyım, asla sahip olamayacağınız şeyleri hayal etmenizi sağlarım: daima nefis hatunlar, mavi gökyüzü, fotoshoptan çıkma sahte mutluluk.

    dünyayı güzelleştirdiğimi mi sanıyorsunuz ? her şey geçici; aşk, sanat, yerküre, siz, ben.. özellikle ben.

    ben bir reklâmcıyım. kâinatı kirletiyorum. ben size pis şeyleri bile satan adamım. asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran... photoshop'ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk... kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler. zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda ben onu çoktan demode etmiş olacağım. sizi yenilik bağımlısı yapıyorum. yeniliğin avantajı, hiçbir zaman yeni kalmamasıdır. salyalarınızı akıtmak: benim görevim bu. benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, çünkü mutlu insanlar tüketmezler. çektiğiniz acı, ticareti canlandırıyor. bizim jargonumuzda buna "alışveriş sonrası düş kırıklığı" deniyor. size acilen bir ürün gerekiyor; ama ona sahip olur olmaz bir başkasına gereksinim duyuyorsunuz... ihtiyaçlar meydana getirmek için kıskançlığı, acıyı, doyumsuzluğu körüklemek gerekiyor. işte benim savaş gereçlerim bunlar. hedefim ise sizsiniz. 99 francs

    repliği herşeyi açıklamaktadır.
  • havayı satmaktır.net. bir de bol bol sevişmek.
hesabın var mı? giriş yap