• hem sürrealist, hem fransız şairdir kendileri.. andre breton ve paul eluard'la birlik yazdığı eserleri vardır hatta.. alman işgali sırasında, fransız eylemcilerinin bayrak sallayanı da olmuştur..

    "arsenal"i var latif.. evvelce ada'dan çıkma şiirlerinde, henri matisse beyin çizimleri vardı, bir de onu hatırlarım..
  • "nasil duyarsiniz beni, oylesine uzaktan konusuyorum ki?" dese de duymus birileri yuregi bu diyarlara yakin char'i.. ada yayinlari albert camus'nun onsozuyle, henri matisse'nin desenleriyle susleyip basmisti secme siirlerini bu uc guzelligi birarada tatmak isteyenlere.. char'in bir arkadasinin "kirk yasimizda, yuregimize yirmimizde sıktıgımız bir kursunla oluyoruz" sozunu almis camus, bir de eklemis yanina "char. anlasilmaz bir felaketten aramiza dusmus, dingin kaya parcasi" sozunu..
  • "bir orman yangını gibi yürüyorsun
    puma sevgilim
    bilmem nasıl izlemeli seni."
  • "kimi kadınlar vardır, denizin dalgalarına benzer. tüm gençlikleriyle atılır ve aşarlar, geri dönmeleri için fazla yüksek bir kayalığı. bu su birikintisi oracıkta çürüyecektir artık. tutsak; içinde taşıdığı ve yavaş yavaş diriliğinin yerini alan tuz billurlarının şavkıyla güzel."
  • size düşüş sırasında yazıyorum. dünyada olma durumunu böyle duyumsuyorum*
  • fransız besteci pierre boulez le visage nuptial ve le soleil des eaux gibi bazı ilk dönem eserlerinde ve 1953-55 yılları arasında tamamladığı le marteau sans maitre (ustasız çekiç) eserinde, fransız gerçeküstücü şair rené char’ın şiirlerini metin olarak seçmiştir. char ustasız çekiç adlı kitabını 1934 yılında yayınlamıştır.
  • söyle...

    ateşin bir türlü söyleyemediğini söyle
    havanın güneşi, yürekli aydınlık,
    ve öl herkes adına bunu söylemiş olduğun için.
  • tutsağın kurşun kalemi

    sisler demeti ağızlı bir aşk
    açılır ve yiter gider gözden
    bir avcı ardından gider onun
    bir gözetleyici gösterir yolunu ona
    tiksinirler birbirlerinden
    sonra lanetlerler üçü birbirini
    don var dışarıda yaprak geçer ağaç boyunca
  • " bakışların dileğinde benzerini arıyor.
    bağlılığımı yürüyor uçtan uca
    ...
    mutlu bir batık gibi dibinde yaşıyorum onun "
  • [doğumun yüzüncü yılı anısına]
    rene char da albert camus gibi insanın trajik yanının tasasını taşır yazdıklarına. sürrealizm için de referans şairlerden birisidir kendisi, bu referansa sert bir şiirin sahibi olmayı ve doğa ile ilgili, insanlıkla ilgili söz söylemeyi katar. sürrealistlerden farkı da bu insan ve doğa ilişkilerinde ortaya çıkar: veciz söz söyler rene char. yaşamıyla ilgili bazı şeyler söylemek gerekiyor rene char'ın.

    direniş hareketinin içerisinde yer alır rene char ikinci dünya savaşının başlamasıyla birlikte ve silahlı etkinliklerin içinde yer alır. ve dev cüssesiyle epey zarar da verdiği efsaneleri yayılmıştır. (bu sıralar efendisiz çekiç adlı eseri çıkmıştır şairin, sonraları bu eser daha çok pierre boulez ile anılacaktır, eserin bestelenmesi nedeniyle ve char'ın buna bozulduğu söylenir durur.) savaşta şansının yaver gitmesiyle bir bombadan kurtulduğu anlatılır şairin.

    1946'da rene char'ın hipnoz notları yayımlanır ve bu eserde veciz söz, büyük söz söylemenin, olay anlatımının şiirde baskın olduğu görülür.

    tabi unutmadan söylemek gerekir rene char, sessizleşmenin ve doğanın bir adamı olarak, modern kentli birey olmaktan uzaktır, zaten cüssesiyle bir orman adamı imajı uyandırmaktadır günün edebiyat ortamında. aslında bu rene char'ın özgünlüğü, bağımsızlığıdır.

    rene char'ın sabahsılar eseriyle birlikte daha felsefi bir şiire doğru yöneldiği zamanlar başlamıştır. rene char'ın ahlaki tasasının ve insanlarla olan sıcak ilişkilerinin, ama daha çok köylüler ve tanıdıkları üzerine, etkisi şiirinde hissedilmeye devam etmiştir. rene char yabancıyı değil tanıdıklarını yazar, ötekiyle ilişkisi kendi arkadaşlıkları çevresinde örer.

    tabi şair deyince aşk meselesine de girmek gerekir, bir orman adamı imajı olarak şair olarak rene char bugünkü anlamıyla maço bir erkektir. sert ve tuttuğunu koparan bir yapıdadır. ele geçirmeci ve ihya edici bir aşk anlayışı hakimdir yaşamına.

    1966'da yeni bir dönem başlar (kaynağın geldiği yer/oraya doğru dönüş). ortaçağ şiirine bir benzerlik hissedilir. dağıtan bir şiirin dönemi başlamıştır. av hayvanı bol bir yağmurda adlı eserinde de şiirindeki bu yönelim sürer.

    arkadaşlıklarından, ilk elde maurice blanchot ile olan - daha çok düşünsel bir ilişkidir- ilişkisinden bahsetmek gerekir.(ikisi de 1907 doğumludur) blanchot felaket yazısında onun için: öylesine şair ki onunla beraber şiir bir olgu olarak parlıyor ama şiirin bu olgusu bir sorun oluyor" demiştir.

    heidegger ile olan esrarengiz buluşmasını da unutmayalım. heidegger rene char'ı bizzat görmeye gelmiştir, hatta buna ait efsane bir fotoğraf vardır, dev cüssesiyle rene char, ufak tefek bir adam olarak heidegger patikalarda yürümektedir. ayrıca bizden de lütfi özkök rene char ile arkadaş olmuş ve onun fotoğraflarını çekmiştir. andre dubuchet'ye belli bir yakınlığı olduğunu söylenebilir rene char'ın.

    genel olarak rene char'ın 1945 sonrasında şiiri derinden ele geçiren -bir kadını ele geçirirmiş gibi- sürrealist tavrın azaldığını, otomatik şiirin de gerilemesi olgusunu görüyoruz. daha somuta doğru, yaşama doğru bir şiiri, daha etik olurken büyük sözden biraz daha sakınan bir şiiri okuruz 1945 sonrasında.

    sonuç olarak rene char'ın büyük bir şair olması, kişiliğinin farklılığıyla perçinlenmiştir, bu modern şiirle ve şairleriyle pek sıcak olamayan adamın dev cüssesi şiir tarihi üzerinde parlamaktadır.

    not: bu notların büyük kısmını fransız kültürde rene char'ın 100.yılı şerefine düzenlenen etkinlikte almıştım. kendi yorumlarım da var içinde...konferansı veren ahmet soysal'dı. kendisine selamlar buradan...
hesabın var mı? giriş yap