• ülke için büyük bir utanç olması gereken şarkı.

    ancak bu utanç şarkıdan, performanstan ya da şarkıcıdan değil, trt ve türk halkının tavrından ötürü olmalı. sürekli yunanistan'a itelenmeye çalışılan bu şarkı trt'nin davranışına kıyasla nirvana şarkısı gibi kalır.

    gülseren eurovision'dan yıllar sonra yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullanmıştı:

    "beni felaket bir şarkı ve kıyafetle kiev'e gönderdiler. tuvaletlerin önünde prova yaptırdılar. kolombiyalı kocam luis ernesto'yu, 'sen türk değilsin' diye ekibimden çıkarttılar. gitmemize yakın armağan çağlayan gelip 'bunun kalçası çok geniş, bizi temsil etmesin' dedi. üstüne gelip bir de mezura ile kalçamı ölçtü. kendimi hayvan gibi hissettim. beni maymuna çevirdiler, kukla gibi oynattılar. beni de 'opera' şarkısıyla yerden yere vurulan çetin alp gibi öldüreceklerdi."

    işini, şirketini ve tüm pozisyonunu kaybettiğini söyleyen gülseren, kolejlerde öğretmenlik yaparak kirasını çıkardığını belirtmişti.

    bu, türkiye'nin "eurovision zorbalığının" örneklerinden sadece biri. daha hafif bir versiyonu 2011'de yüksek sadakat yaşadı. eurovision sonrasında tüm konserlerinin iptal edildiğini ve kiralarını zor çıkardıklarını söylediler. gülseren bizzat kendisi çetin alp'ten bahsediyor. birkaç ay önce sertab erener -eurovision birincisi- everyway that i can'in telif hakları için trt ile mahkemeye gittiğini anlatmıştı. hadise 2009'da depresyon ve cilt rahatsızlıklarıyla mücadele etmişti.

    türk halkının ve trt'nin eurovision konusundaki en büyük sorunu bunun çok da ciddiye alınmaması gereken bir festival olduğunu görmemeleri. o kadar ciddiye alıyoruz ki şarkıcılara cepheye giden asker muamelesi yapıyoruz. başarısız olunca da toprağını ve namusunu kaybetmiş gibi davranıyoruz. azerbaycan, ermenistan, gürcistan gibi diğer doğu ülkeleri de bizimle aynı durumda. batı ülkelerinde ise bu yarışma sıradan bir eğlence. her yıl ya sonuncu ya da sondan ikinci olan almanya eurovision'ı büyük ekranlarda eğlenerek izleyip geçiyor. norveç kendi sonunculuklarıyla en çok alay eden ülke. fransa'nın umrunda değil. bizim savaşa gider gibi yarışmaya katıldığımızı görseler bayağı eğlenirlerdi.

    2013'ten bu yana türkiye'nin eurovision'dan çekilmesinden yakınırım ancak çekilmemizin tek olumlu sonucu şarkıcıların bu amansız eurovision zorbalığından kurtulmaları. eurovision'ı etkileyen onlarca faktör var. elinizden gelenin en iyisini yapmanız hiçbir şeyi garantilemez. 2000'li yıllarda eski sovyet ülkelerinin avrupa'ya entegrasyonu gündemdeydi ve birçok doğu avrupa ülkesi tarihlerinde ilk kez eurovision'ı kazandı. lgbt haklarının gündemde olduğu bir dönemde sırbistan bundan istifade etti. fazla şatafattan sıkıldıkları bir yıl portekizli yarışmacı son derece sade bir ballad'la aldı. çok güçlü rakiplerin yarıştığı yıl, hiç kimsenin birinci favorisi olmayan ama ilk üç favori şarkısı arasına giren azerbaycan, oyların bölünmesi sonucu yarışmayı kazandı. bunun bir formülü ya da garantisi yok. acısını şarkıcıdan çıkarmanın mantığı nedir? sonra "vay efendim tarkan eurovision'a neden katılmadı?" adam görmedi mi bunları zamanında?

    sekiz yıldır eurovision'a katılmıyoruz ve muhtemelen tek faydası şarkıcıların hayatlarını kaydırmamamız.
  • ulan dedim 10 yıl olmuş, zamanında çok taşşak geçmiştik, dinleyeyim belki haksızlık etmişizdir dedim.

    etmemişiz amk.
  • ben bu şarkıda bir problem görmüyorum. tabii şu şartla: eğer trt yönetimi "ey halkım. bütün bir sene canerdi tülindi semra hanımdı, sinemdi, yaraktı kürekti, türkü yarışmasıydı şarkı yarışmasıydı ne kadar gubidiklik varsa seyrettin. ben de sana toplum olarak bu şarkıyı layık gördüm. eğer eurovision bir temsil meselesi ise tam da bu şarkı türkiye'yi temsil etmektedir, ne sandınız ki? evrivey ded ay ken çok mu bu milleti temsil ediyordu yani?" derse. böyle bir açıklama eşliğinde bu şarkıyı sahiplenir, olumlar, savunur, 45'liğini satın alır, klibine denk geldiğinde kanal değiştirmem. anadolu insanımızın sıcaklığını ne kadar da güzel anlatıyor bu şarkı, ben böyle bakıyorum olaya. heheh, neyse, serinkanlı düşününce olacak şey değil tabii, trt yönetimi biraz fanteziye kaçmış bu sene, çılgın hayallerin peşinden koşmuş. öte yandan kötüyse kötü amaan boşver hacım dert ettiğin şeye bak, ne halt yerlerse yesinler diyoru nihai olarak. takılma.
  • " every way that i can nedir, neden türkce sarki ile katilmiyoruz?" diyenlere allahin bir gazabidir...

    rimi rimi ley nedir anasini satiim lan?
  • stratejik bir amaca hizmet etmekte olan şarkının misyonunun anlaşılmadığı görülmektedir.

    telefonla oylama sistemine geçen eurovision, avrupa'da yaşayan türkler'in etkisini ölçmek için bir fırsat doğurmuştur ve türkiye bu kıymetli araştırma alanını böyle akıllı bir yöntemle değerlendirmiştir. proje yöneticisi aday şarkılar içinden en kötüsünün seçilmesi talimatını vermiştir öncelikle. bu şarkıyla katılsak bile destek alabilip alamayacağımız, alabilirsek ne ölçüde alabileceğimizin ölçülmesi için gerekli ortam oluşturulmuştur.

    basına -ve hatta başta sözlük olmak üzere internet camiasına- talimat verilmiş, olumsuz yönde propaganda yapmaları istenmiştir. bahsi geçenler bu işi büyük başarı ile yürütme yetisine sahip organlardır.

    kabaca izah edilen bu yöntem meyvesini vermiş, en kötüsüyle bile 13. olabilmemizi sağlayabilecek bir nüfuzumuz olduğu bilgisine ulaşılmıştır.

    hele ki türkiye'nin avrupa birliğine girişi önünde taş olmaya niyetli fransa'nın referanduma giderse nasıl bir sonuçla karşılaşacağı gözünün içine sokulmuştur. deneyin en başarılı sonucu bu olmuştur.

    şarkının bu yüce amacını bilemeyen arkadaşlar gülseren'in nasıl bir vatansever olduğunu, kendini milli menfaatler uğruna ne ölçüde feda edebildiğini görememektedir. tabii ki de gülseren için bunlar vız gelir tırıs gider: vatan aşkı imaj kaygısının önündedir.

    "işte bu türklerin ayak sesleri" adı verilen tatbikat ve muazzam başarılı sonucu hakkında kamuoyunu el altından bilgilendirme vakti gelmiştir artık.
  • trt'nin 'yahu ben iki senedir acaip basarilar yakaladim, dur bakalim bunu nasil berbat ederim?' diye düsünmesi ve eski sisteme dönmesi sonucunda bu gece türkiye elemesinde birinci olan sarkidir. en az diger sarkilar kadar kötü olan bu sarkinin birinci olmasi aslinda hicbir fark yaratmadi.
  • bana olur hep öyle...hani bazı salak programlar vardır ya, kamera koyarlar da memleketimin her türlü insanı gerek michael jackson gibi dansederek, gerek köpek taklidi yaparak ünlü olmaya çalışır...ben mesela bakamam onlara. ciddi bir şekilde onların yerine utanırım, yanaklarım al al olur falan...

    aha da bu şarkıyı dinlerken de aynı hisleri yaşadım! bakamadım yeminle, dinleyemedim...kafam eğik, yanaklarım al al...
  • birilerine tazminat davaları açmak istiyorum yahu. ben bu şarkıyı nasıl unutacağım arkadaş? yine bir eurovision yıldönümü yaklaşıyor ve yine türk kanalları dünden bugüne yol haritamızı çıkartacak. ve yıl 2005'e geldiğinde fütursuzca bu şarkıyı anımsayacağız.

    hakkaten artık bu ülkede şaşılacak bir şey kalmış olabilir mi? siyasi darbeler, postmodern darbeler gördük, türlü türlü sapıklıklar, iğrenç tv şovları, berbat filmler, her çeşit maganda, töre, cinayet, kan, vahşet gördük. depremi yaşadık, selleri, yangını.. şaşıramıyoruz artık değil mi? devlet eliyle işlenen milli katliamlar filan.. o kadar alışmışız ki en ilginç olaylara bile; basiret bağlanmasından sebep belki, bu şarkıyı avrupa'ya ihraç ettik.

    hatırlar mısınız bu şarkı ilk çıktığında öyle bir faciaydı ki, birkaç kez editlemek zorunda kaldılar. hatta iki ya da üçüncü defasında bazı yorumcular, "şimdi biraz şarkıya benzedi" gibilerinden şeyler söyledi. inanılır gibi değil.. bir ülke, rezil olmayalım diye el birliğiyle bir şarkıyı adam etmeye çalışıyordu.

    bu şarkıyı bir kazayla bestelediler güftelediler diyelim. başka birileri bunu dinleyip hangi süzgecinden geçirdi de yarışmaya gönderilmesi yönünde olumlu oy kullandı siz merak etmiyor musunuz? kimi pink floyd sever, kimi orhan gencebay, kimi eminem dinler kimi ismail yk. müzik, geniş bir yelpazedir, kabul ama bir insan bu şarkıyı nasıl sevebilir ki? bu şarkı puan filan da aldı yarışmada; sonuncu olmadı, epey bi şarkıyı da geride bıraktı.

    belli ki müzikalite, söz konusu türkiye olduğunda birinci derecede kriter değil. hatta biraz zorlasan ilk 5'e girmemen mümkün değil. örneklerini de gördük. ama mevzu nasıl bir derece aldığın mı, yoksa dünyaya ne sunduğun mu? ben bu şarkının yapılmış, kabul görmüş, beğeniye sunulmuş ve derece almış olabileceğine inanmak istemiyorum. gelgelelim, bu bir kabus olmuş olsa bile, ben bu kabusu gördüm ve unutamıyorum.

    bi istiklal caddesine çıkın da, bakın bizim oğlanlar neler yapmış görün. bırakın bu lejyoner hastalığını. paris'ten mi ne gelmişti şarkıyı söyleyen hatun. şöyle meşhurum böyle popülerim filan diyordu. canım türkiyem neler yaşattın bize neler..

    ekstra yıpranma payından hakkımı istiyorum usta.
  • basligini bulabilmek icin sırası ile

    limi limi ley
    ley limi ley
    ney la bu ney
    leylim ley
    rimi ley ha ley
    rimi rimi ley

    baslıklarını sırası ile dolaştığım eurovision şarkısı...
hesabın var mı? giriş yap