• "bazen risk almamak, risk almaktan daha risklidir"
  • hayatımızın en büyüük riski hiç risk almamaktır. hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.
    sadece; riski göze alabilen kişi hürdür.
  • değişim, farklılık, değişiklik yaratmanın bir bedeli olduğunu fark edecek kadar sağduyulu ve gerçekçi olabimek ve bu bedeli değerlendirip, bu bedelin katlanabilir olduğuna karar vermek.
  • şartlara göre ilginç olasılık hesaplarına gebe olabilen eylem. şöyle mesela:

    "eğer biyolojimiz bir milyon yıl yaşayabilmemize olanak sağlasaydı ve bunu isteseydik, riskleri değerlendirişimiz çok farklı olurdu. örneğin, yolda karşı karşıya asla geçmezdik. çünkü 500.000 yıl boyunca her gün bir kez karşıdan karşıya geçerseniz, size mutlaka bir kez araba çarpacaktır." the blind watchmaker
  • risk almak ya da özelleştirirsek, risk alma eğilimi.

    genomik verilere bakarsak; yüksek risk alma eğilimi gösteren bireylerde 20'nin üzerinde kalıtsal farklılık gözlemlenebiliyor.

    halk arasında bu durum daha rassal tanımlanıyor tabii.

    "bu arkadaşın anterior singulat korteksi de böyle, intoleransı farklı"

    ya da

    "hipokampusu ket vuramıyor garibin"

    değil de, daha çok; "ba ba ba amına kodugumun manyagina bak" şeklinde vuku buluyor shsjaa

    insanı baz aldığımızda, risk alma eğilimi nereden baksan ilgi çekici bir konu.

    çünkü temel insani güdülerle tartışmasız bir biçimde çelişiyor.

    üstelik bu çelişki, çift taraflı.

    1. yaşama iç güdüsü ile taban tabana zıt.
    2. risk alma eğilimi yüksek bireylerin, yaşama olan tutkuları da -genel itibariyle- yüksektir. bu kısmı öznel.

    endorfin bağımlılığı veya adrenalin bağımlılığı ile yer yer ortak bir kümede yer alsa da riske yönelik tutku, daha geniş bir skalayı işaret ediyor.

    akılcı değil, amaçlı değil. ve fakat zevkli. :)

    ve yine sıkı bir ayrım var tam da bu noktada; cehalet temelli, olası negatif sonuçları öngorememenin sacmalatma gücüyle arasinda kalın bir çizgi var.

    risk alma eğilimine sahip birey, çoğu zaman ön görebildiği negatif senaryolardan pozitif anlamda -haz- etkilendiği için risk almayı tercih ediyor.

    tamamen bilinçli.

    3 kapı var.

    1. kapının içinde harika bir şey var diyorlar.
    2. kapının içinde daha harika bir şey var diyorlar.
    3. kapının içinde ise, ne olduğunu bilmiyorlar.

    ben 3. kapıyı açtım bile.

    yaşamı bilirsiniz, çoğu zaman bir tür yarış gibi ilerler.

    ve yarışmacılar temelde ikiye ayrılır;

    kazanmak için, kürek çekenler.
    kazanmak için, rüzgarı bekleyenler/umanlar.

    risk alma eğilimine sahip kişi ise, rüzgarın geleceği yönü öngörüp, teknenin burnunu oraya çevirip asılır küreklere.

    çünkü onun ilgilendiği şey, kazanma olasılığının düşmesi değil, kazanması durumunda yaşayacağı hazzın artmasıdır.
  • değişik boyutlarda incelenebilecek bir eylemdir.

    örneğin; insan bir olay, bir mevki, bir kazanç, bir strateji veya başka bir insan uğruna bu davranışı gerçekleştirebilir.

    risk alınan şey bir nesne veya bir olay ise zararlar telafi edilebilir fakat bir canlı ise telafisi olmayan sonuçlara yol açabilir. o yüzden risk yönetimini yapabilmek insanların risk alma eylemi sonucunda uğrayacağı maddi veya manevi zararın önüne geçebilir.

    alınan riskler sonucunda başarıya ulaşılırsa insan hazza ulaşır. risk aldığı sırada oluşabilecek zararı ikinci plana itmiş olması da onu mutlu eder.

    bazen riskleri duyguları için alır insan. zarar vereceği en büyük şey ise kendi ruh sağlığı olacağını bilerek. kalbi ile psikolojisi arasında kalarak.
  • risk alinmaz, gelir.
  • hocalardan biri final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav sorusu olarak tahtaya, "why?" (neden?) yazmış.
    öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra herkes birşeyler yazmaya başlamış.
    yalnız bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim etmiş.
    öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış: "why not?" (neden olmasın ki?) bu öğrenci sınavdan "100" almış.
    aynı hoca başka bir sınavda "risk nedir?" diye soruyor.
    yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor kağıdını.
    kağıdın üst kısmında sadece "isim-soyadı" yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak.
    en altta ise "işte risk budur" diye yazıyor.
    ve sonuçta da sınıftaki en yüksek notu alıyor.
    hocanın bir sonraki sınavında yine "risk nedir?" sorusuyla karşılaşan öğrencimiz tekrar boş kağıt verince bu sefer "0" alıyor. tabii koşa koşa hocaya gidip sebebini soruyor.
    işte hocanın cevabı:
    - "aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!"
  • tam tersi beklenir ama insanlar kaybettikçe daha çok, kazandıkça ise daha az risk alıyormuş.
    amos tversky abimiz öyle diyor. poker masasında işinize yarayabilir.
hesabın var mı? giriş yap