• nereden başlasam, neresinden tutsam bu şehrin bilemiyorum. söylecek zibilyon tane şey var ama artık işte genel bir kaç kelam edeyim. her hafta gidip geldim 3,5 ay boyunca, bilmiyorum aralıksız dayanabilir miydim bu 3,5 aya.

    deneyimimi şöyle paylaşayım, yer yer suudi arabistan üzerine genel sosyal gözlemler de içerecektir;

    riyad, suudi arabistan ya da onların deyimiyle suudi arabistan krallığı'nın başkenti, bölgenin tabiatıyla çölün üzerine kurulmuş, dümdüz bir şehir. fena halde yakıcı ama kuru bir sıcağı var.
    mimari açıdan bakacak olursak, tek katlı, düz çatılı sarı taş binalarla kurulu şehir. sarı sarı sarı, başka bir renk yok.

    yeni yeni apartman tarzı, yüksek binalar yapılmaya başlanmış durumda.
    en yüksek binası kingdom centre adındaki ilginç bir dizayna sahip gökdelen. ülkenin en iyi oteli four seasons, en iyi restoranlar ve önemli firmaların ofisleri burada. dizaynında bırakılan ortadaki boşluğa hep sauron'un o yanardönerli gözünü koyup hayal etmişliğim vardır.
    http://www.kingdomcentre.com.sa/
    kingdom centre çevresinde neredeyse dünyadaki tüm lüks markaların mağazaları var, suudi arabistan'daki zenginliğin en aşırı örnekleri burada gözlemlenebilir.

    arkadaşların ekseriyetle sorduğu sorunun cevabı, hayır ülke, en azından riyad pis değil, sokaklar yollar tertemiz ve sanıldığı gibi ülke kokmuyor, ben almadım herhangi bir koku.

    zenginlik dedik, çok zenginler, evet, hem de çok.
    nüfus 30 milyon civarı, ilginç ve ileride baş ağrıtacak bir konu, nüfusun %40'ı, 15 yaşından genç. halihazırda devam eden yüksek işsizlik düşünülürse, ciddi bir problem.
    ülkede hatırı sayılır bir suudi olmayan nüfus var, her 6 kişiden biri suudi değil. bu nüfusun çoğunluğu, hindistan, pakistan, filipinler, bangladeş, sri-lanka gibi ülkelerden gelmekte.
    tüm düşük profilli pis işler bu milletten insanlara yaptırılıyor, onlar da seve seve yapıyorlar.

    riyad'da bir ciddi nüfus kalemini de expatlar oluşturuyor. 65 milletten profesyonel çalışan var bu şehirde, para bok olunca tabi her türlü karmaşık düzeyde, adam gibi efor sarfetme gerektiren işleri expat'lar yapıyor. expat'ların çoğunluğu compound denilen, yüksek duvarlarla çevrili, içinde küçük amerika'ların kurulduğu, spor salonundan ana okuluna, havuzundan restoranına kadar günlük yaşamın her türlü gereğine sahip olan fasilitelerin bulunduğu, açıkçası oldukça rahat yerlerde kalıyorlar. kaldım.
    compund'da farklı bir hayat, normal insanlar, normal ilişkiler görmek mümkün. hatta ve hatta ev yapımı içki bile tadılabiliyor buralarda.
    eksi yönü ise, bu tip bir yaşamın, el kaide ve benzeri için mükemmel bir hedef olması; http://en.wikipedia.org/…i/riyadh_compound_bombings

    işsizlik dedik ama türkiye'deki gibi bir işsizlik değil bahsettiğimiz. evet türkiye'deki kadar bir işsizlik oranları var ama işsizliğin sebebi iş beğenmemek ve suudi ailelerin halihazırda devam eden zenginliklerinden kaynaklanmakta. çağrı merkezi operatörü olarak mülakata porsche ile gelince adam sıkıntı oluyor tabi.

    suudi yiğitler, yüksek profilli bir iş yoksa çalışmıyorlar, keratalar. durum böyle olunca da gelsin hintliler, filipinliler, bangladeşliler. paşalar popolarını kaldırmak istemiyorlar.
    he tabi çalışan da ne kadar çalışıyor o da tartışma konusu. herkes rahatına düşkün, işler yavaş ilerliyor, öğleden iyice yavaşlıyor. ramazan ayında ise hayat duruyormuş denildi, henüz tecrübe edemedim.

    mutfak olarak tahmin edileceği üzere türk mutfağına oldukça yakın yemekler. ama lübnan mutfağının da etkisiyle yersiz baharat kullanımı var yemeklerde. içli köfte yiyecek oluyorsunuz kimyonu tarçını basmışlar, adana kebaba benzer bir şey görüyorsun, kimyonu dayamışlar. riyad'da her türlü global fast-food restoranının şubesi var.

    günlük yaşam...o ne ki...riyad'da, bizim anladığımız şekilde bir yaşam gözlemleyemedim ne yazık ki. ortalıkta kesinlikle, tamamen kapalı olsalar dahi, kadın görmek nasip olmadı. ama tabi zenginsen iş tabiki değişiyor. akşam yukarıda bahsettiğim lüks yerlerde yemek yiyecek olursanız gayet kadınların kendi aralarında restoranda, yüzleri gözleri açık bir şekilde, üstüne üstlük makyajlı olarak kahkahalar eşlğinde yemek yediklerini görmek mümkün. tam bir hipokrasi. aynen dubai'de otellerde alkolün ve fuhuş ortamının serbest olması gibi. o başka bir entry'nin konusu.

    özet geçecek olursak tüm zenginlikleri ile bölgeyi kalkındırabilecekken, bölgenin bu denli geride kalmasının en büyük sebebi suudi arabistan ve uygulanan rejim.

    ulan yanına ne kaldı riyad'da kaldın o kadar derseniz, güzel nargileleri var adamların, sanırım içine biraz kafa yapıcı bir şeyler de koyuyorlar ama içmesi çok rahat. ek bilgi, nargile içilecek yerler şehrin dışına atılmış durumda.

    ve son olarak tabiki türkiyemizin, burada yaşadığımız hayatın değerini anlıyoruz en klişesinden.
  • bu şehir olmasa da olurmuş. bir hafta kaldım hayatımdan bezdim. kaos, yaşanmaz dediğimiz istanbul buranın yanında cennet kalır. ankara'ya benzetilmiş, ankara'ya da kurban olsun riyad.

    öğlen 12 akşam 7 arası ölü, ezan vakitleri ya dükkanı üstünüze kapatıyorlar ya da ''salah vakt ya habibi'' diyip sizi kışkışlıyorlar. suudiler o vakitlerde ya arabayı bir yere çekip pusuda yatıyor ya da arabayla riyad turu yapıp hani işimiz vardı namaza gidemedik ayağı çekiyorlar, garibim köleler de (hint, pakistanlı, bangladeşli) korkudan camiye koşturuyor.

    paraları neredeyse bizimkiyle aynı. en son 0,95 liraydı 1 riyal. giyim, kuşam, yemek normal yerlerde hemen hemen aynı (+- 50 lira oynar), elektronik eşya bir ufak ucuz, sigara ve özellikle meşrubat buradan pahalı. benzinin litresi 1,25-1,4 lira arası*. zaten herkes gmc kullanıyor. hayatımda görmediğim araçları gördüm, para var benzin var huzur var yani.

    şehir içinde avm harici aktivite namına bir şey yok. soda açacağına benzer kingdom centre var, oraya gidilebilir. içerde peçeli kadınlar harici kimse olmuyor genelde, ablalar çılgın gibi alışveriş yapıyorlar. victoria secret'a girip hediye alayım dedim, elinde babydoll olan çarşaflı ablayla göz göze geldik, sinkaflı bir arapça ile saydırıp kaçtı, zebellah gibi bir abi yanaşmaya başlayınca uzadım. her yerde dior, boss, louis vuitton, chanel vs. gibi lüks markaların mağazası var. orta direğe hitap eden ise nike, american eagle, zara o kadar. bir de adım başı skechers mağazası var, onu çözemedim.

    iki tane uçsuz bucaksız büyük bulvarı var, şehir merkezi onların etrafına kurulmuş. daha önce de söylenmiş yukarıdan bakınca los angeles'e benziyor şehir, aşağısı ise bağcılar'ın çöl versiyonu. zevksiz, cehennem gibi sıcağı olan saçma sapan bir şehir işte. iş için gidenlere allah sabır versin, turistik amaçla gidene da allah akıl fikir versin.
  • gcc ulkeleri icerisinde dolasirken ilk kez dilenen bir arap gordugum, duzenli sayilabilecek ama son derece cirkin olan suudi arabistan baskenti.

    ulke uc ana bolgeye bolunmus durumda; eastern region - en onemli sehir endustrinin bulundugu dammam, western region - en onemli sehir kizildeniz kiyisindaki mekke ve medine ye yakinligi yuzunden haci akinina ugrayan cidde, ve central region - en onemli sehir burokrasi merkezi riyad.

    diger sehirleri gormedim, ama duydugum ve yasarken gozlemledigim kadari ile en muhafazakar sehirlerden biri imis -mekke ve medine'yi saymiyorum elbet. icki kesinlikle yasak, konsolosluklar ve illegal olarak compound larda bulunanlar haricinde alkol bulmak mumkun degil. hatiri sayilir bir westerner topluluk var compondlarda yasayan. turkler entersan bir sekilde berber ve asci olarak toplumda kendine yer bulmus, public bir yerde turkce konusunca insanlar turk oldugunu anlayabiliyorlar.

    attraction merkezleri; iki tane gokdelen var - ikisi de hayatimda gordugum en etkileyici modern binalar arasinda..biri faisalia, digeri kingdom..bir sekilde fotograflarini bulup bakmakta fayda var. bunlarin haricinde sehir de hicbi sey yok. land of misery. nargile icmek en onemli sosyal etkinlik, onlari bile insanlar cok socialize olmasinlar diye herhalde sehiden 30 dakika oteye atmislar..

    seriat polisi var, boyle hayvan gibi herifler, gorsen yolunu degistirirsin, alisveris merkezlerinde falan dolasiyorlar, yolda insanlari falan ceviriyorlar birseyi begenmezler ise. korkunc hikayeler duydum. eger ezan okunurken disarda falansan ve yemek yiyorsan ve seriat polisi gorursen hemmen uza! millet kosa kosa kaciyo. tam hayvanlar.

    benim basima gelmemekle beraber riyad'da bir compound yasayan br arkadasimdan duydugum hikayeye gore herifler telefonlari da dinliyormus, bu arkadasim manitasi ile ilgili konusurken bi ara herifin teki araya girip "sen ne pis seyler konusuyosun, sus!" gibi bisey demis, eleman korkudan hemen kapatmis.

    ah, en onemli kisim; yasarken bir an oyle bir an geliyorki dunya sadece erkeklerden olusmus gibi hissediyorsunuz. insanlar zaten pasakli ve pis, bi de kadin yok. kabus.

    kisaca allah kimsenin yolunu dusurmesin.
  • gitmeyin, yok yani hicbir mantikli yani yok sadece gitmeyin. ben gidiyorum zaman zaman oradan biliyorum gitmeyin. yapilacak en guzel sey, kendinizi uyku (stand-by) moduna alin otel ofis ve aksam yemegi icin herhangi bir restoran uclusunun disina cikmayin zaten cikmak isteseniz de cikabilecek birsey olmadigindan gene ayni uclu donguye geri doneceksiniz.
    genelde luks ile riyadh bazi yorumlarda yan yana kullanilmis ama sanirsam ya luksun manasi bilinmiyor yada bu sehirin cok gizli kapakli yerlerinde var boyle seyler bunlar oralarda kalmislar disardaki normal yasantiya tanik olmamislar. bir nevi fanus yasami diye dusundurur. luks yoktur genelde arabalar eski ve on arka tamponlarda kesin sekmesiz (araba cok yeni degilse) vurup carpik vardir.
    trafik berbat degil, sadece dangalak polislerin dangalakca baglanti yollarini kapama fikrinden ote gelen bir de isiklandirmadaki salakliklarindan kaynakli ve bi tabi ki de suruculerin aptalligindan ve okuzlugunden kaynakli bir trafik vardir. bu bolgede bilinen diger bir cok unlu sehirde bu sehirden fazla arac ve daha kucuk sehirler olmasina karsin oradaki gibi bir trafik ile karsilasma durumunuz yoktur.
    bu bolgede diger bilinen sehirlere gore goreceli ucuzdur (ucuz demiyorum bu bolgede adi duyulmus diger sehirlere gore goreceli).
    kirlilik konusunda sokaklar kokmaz ama taksiler fenadir. oyle boyle degil hemi de cok fena. akliniza gelmeyecek kesiflikte ve cesitte binbir kokuyla yolculuk etmek durumunda kalabileceginiz taksileri hayli bol, dahasi temizine denk geldiyseniz cok sanslisiniz demektir. araplarin elbiselerinin temiz olmasinin genel ozelligi gun icinde min 3-4 kere o uzerlerindeki elbiseyi yanlarinda tasidiklari, ofiste arabada bulunndurduklari yedeklerinden dolayidir. yoksa temizlikleri elbiselerini temiz tutabilmelerinden degil dahsi kirletip yenisiyle degistirmelerinden oturudur. dogal olarak da temiz degiller ama temiz gorunmeyi biliyorlar en azindan.
    insnalik namina herhangi bir beklentide olmayan. bu kural sadece beyaz yakali expatlar ve ozellikla avrupali, turk, amerikali gibi kokenli kisiler icin gecerli degildir ama onun harici vahsi hayvanlara davranilan daha beter bir tavilar hintli, paki, filipinli vs gruplara fena sikertme yasatmaktadirlar. yani kisaca vahsi hayvan dahi daha makbul muamele goruyordur dogada.
    mutawwa: buna cok ayri bir baslik acamak gerekir ki, haklarinda anlatilan hikayeleri gectim arkadaslarimin baslarina gelenler, benim karsilastiklarim uzerinden sadece sunu soyleyebilirim. sokakta polisten, askerden daha ustundur onlara emir verme yetkisine sahiptirler ve soyledikleri seyler bir nevi o anki bolge icin kanun hukmune girer ki varin gerisini dusunun.
    ezan vakti bildiginiz restaurantlar varsa oralarda bulunaya calisin, icerde kalabilir ve yemeginize devam edebilirsiniz, onun harici sizi yoldan gecenler bile taciz edecektir namaza gitmeniz icin, taciz dediysem davet olarak degil bildigin sokagin basindan girerken seni gorduyse ve sen orada dikiliyorsa oradan itibaren bagira bagira seni namaza gitmen icin bi dunya hakareti siralayacaktir ki takilmayin dicem ame en iyisi ezan vakti topluma acik avm, cami vb civarlarinda dolanmayin, yolda yuruyun dolanin ama durmayin, bir de mal mal polis arabalarina yada lokallere bakmayin ki taciz etmesinler.
    namaz vakitleri tum dukkanlar ezandan 10-15 dk once ve sonrasinda 15-25 olmak uzere kapalidir. hic kasmayin sokakta turlamaya devam edin.
    dolandiricilik konusunda istanbul kadar cin fikirli taksiciyle karsilasmazsiniz ama bu kendilerinin aptal olmalariyla alakalidir. ozellikle havaalanindan ciktiktan sonra muhakkak ama muhakkak cerecevelenmis reklam panosu seklindeki fiyat listesine bakin ve pazarlik yapin. o panodaki fiyati kabul etmiyorlar, hadi gectim de cok fena sikmeye calisacaklardir ki buradaki taksicilerin geneli yerellerden (suudlar) olusur. daha garanti olmasini istiyorsaniz biraz daha pahali olmasina karsin fiyati fiks, hizmeti daha duzgun london taxi'leri tercih ediniz.
    gittiginiz restaurantta turkce cummle kurmaya ozen gosterin. iclerinden bir tanesinin turk olma olasiligi cok yuksetir bunu ortaya cikartmaniza ve size yardimci olmasini saglayabilirsiniz. yada turkce bir kelime duydugunuz da tepki verin. yok vermem derseniz sizi turke benzetmezlerse ve sacma bir talep hareket yada basit bir dalginlikta bile yiyeceginiz yarim agiz kufurlerin muhatabi olabilirsiniz gerek yok.
    orada tanistiginiz turk, arap, yabanci birine guvenme konusunda her zaman 1 degil, 2 degil, 3 degil bla bla tekrar dusunun dicem ama gerek yok guvenmeyin. 10 dk once compound icinde ictiginiz sictiginiz adam compound disina ciktiginiz an sizi sikayet etme ibneliginde bulunma ihtimali yuksektir. bunun dini imani yok guvenmeyin, yada o boku yemeyin yani ulke icinde yasaklanmis herhangi bir seyi. mutawwa fena halde sikertme yasatabilir size boyle bir durumda.
    turkum dediginiz anda bir cok insan sizinle arapca konusmaya calisacaktir. aldirmayin bilmediginizi belirtin yeter. klasik ilk tepki olarak ama nasil burada bir cok turk taniyorum hepsi de arapca konusuyor diceklerdir ki dogrudur da riyadh'ta yasayan turklerin % 99'u hatayin guneyinden suriyeye yakin bolgesindendir yada degilse bile o bolgede arapca bilenlerdendir. turklere nerelisin diye sormayin turk oldugunu ogrendikten sonra, direkt hangi ilcedensin diye sorun (samandag, iskenderun, yayladag vs). ha bir de sizin arapca bilmemeniz olayi her daim min 5 dk muhabbete kitler takilmayin aciklamaya calismayin bilmiyom, tr'nin % 99'dan fazlasi da bilmiyor deyin gecin.
    riyadh'in en cok nsei seviyorsun dense, havaalaninda geri dondugum ucak bindigim ani derim. bir nevi ankara istanbula geri donus sevgisi.
  • hayatımda ilk defa 2 gün önce giriş yaptığım* ve büyük konuşmayayım ama bir daha görmeyeceğim bir şehir riyad. daha önce cidde tecrübesi olan biri olarak söylemem gerekir ki hayatımda gördüğüm en rezil şehirlerden birisi. gerçi fuar katılımcısı olduğum için çok fazla gezemedim ve bu konuştuklarım sadece gördüğüm yerler için geçerlidir.

    cidde'de ne kadar çok ingilizce bilen insan varsa burada da tam aksine ingilizce bilen birilerini bulmak özel yetenek gerektiriyor. ayrıca dolar bozdurabilmek için kaç km yol yürüdüğümü bir allah, bir ben bir de yanımdaki sevdiğim bir abim biliyor.bir de üstüne üstlük parayı da bozduramamak insana feci dokunuyor. ama mama noura denen yeri özellikle tavsiye ederim ki burası bir türk lokantasıdır ve bize elinden geldiğince yardım etmeye çalışmıştır.

    kasım ayı sonu itibariyle mevsim sıcaklıkları 30 derece iken ben tam şu anda sıcaklık 10-12 derece civarlarında gezmektedir ve son bilmem kaç yılın en fazla yağmuru yağmaktadır. ve tam da şu anda hayatımda hiç üşümediğim kadar çok üşümekteyim.*

    bir de eklemem gerekir ki bir şehir başkent olsun ve yollarında öbek öbek çöp dağları olsun ve bu çöp dağlarının suları yolları kaplasın..
  • bir ağustos günü yolumun düştüğü şehir. ağustos sıcağı öyle değil boyle olur dedirten, fırın kapağı açılınca yüzünüze gelen sıcak esintiye sahip bir şehirdir. otellerin tanıtımında 24 saat soğuk su şeklinde ilanlar görebilirsiniz
  • "suudi arabistan'ın başkenti" diye yazalım buraya da...
  • 1 ayı geçkin bir süredir yaşadığım, görüp görebileceğim en boktan şehir. esasında ülke de boktan, ama ben şehri gördüğüm için şehre indirgeyerek konuşuyorum.

    bir süre daha burada kalacağım için ırkçılığa sürüklenme ihtimalim oldukça yüksek. bir milletten bu kadar nefret ettirilemez heralde bi insana. sabrım sınanıyor burada. eminim.

    her türden insan var esasında. paki, filipino ve hindu'lar oldukça yüksek oranda. zaten ülkedeki 40 milyon nüfusun sanırım 15 milyona yakını yabancı. hintliler ve pakiler genelde taksi şöförü, ben karşının taksisiyim ayağına 4 döndürür şehirde haberiniz olmaz. her taraf birbirine benziyor zaten. her taraf sarı, bok sarısı.

    bilmiyorum daha çok gelir seviyesi orta-alt sınıfa mensup olabilecek insanlarla muhattap olduğum için sanırım, öyle temiz pak araplardan pek göremedim. alayı leş gibi kokan ve pis insanlar. zenginler de bi zahmet temiz olsunlar zaten. arabadan inmiyolar amk.

    fiyatlar genel seviyesi esasında arabistan için düşük sayılabilir sanırım. gerçi vergi olmadığı için pek dokunmuyor insanlara. 130 bin sar'a toyota land cruiser alabilirsiniz. ki 3.75'te sabitlenmiş olan dolar karşılığı yaklaşık 35 bin dolar. e bizdeki fiyatları görünce de "oha ucuz amk alınır esasında" falan kafasına giriyorsunuz. sonra "sikerim lan burda para biriktirmek için çalışıyorum" kafasına geri dönüyorsunuz.

    45 litrelik depoyu da 18sar=10 tl ile doldurabiliyorsunuz. ancak gıda ürünlerinin %90'ı ithal olduğu için ordan geçirme payı oldukça yüksek. gerçi bazı türk ürünlerini türkiyeden daha ucuza alma şansınız var ama tabi bulabilirseniz. geneli kapışılıyor türkler tarafından. arapların sikine taktığı yok nitekim. her türden amerikan ve avrupa malları buraya ulaştığı için türk ürünleri rağbet görmüyor.

    eğer uğrarsanız bu aralar, en çok dikkatinizi çekebilecek şey halit ergenç'in sakallı hali. nerdeyse tüm alışveriş merkezlerinde posterler reklamlar falan var.

    iletişim ücretleri de bir o kadar ucuz denebilir. en azından türkiyeye oranla. türkiyeyi stc'nin bi hattıyla aramanın ücreti dakika başına 1 riyal, ki bu turkcellde 4 lira! internet paket fiyatları da yaklaşık türkiye ile aynı oranda, ancak bizim sikik eski devlet teşekkülü ile uğraşılmıyo. 4g internet var. modeme takıyosun sim kartı kafan rahat.

    bu arada o modern denilen binalardan bir tanesi kingdom tower, bildiğin gazoz, bira açacağına benziyo amk.

    şimdilik yeterli sanırım nefret etmek için. ha yok etmediyseniz biraz yaşayın buyurun.:)
  • mayıs 2015'te iş için iki haftalığına bulunduğum şehir. yazılabilecek çoğu şeyi ekşici kardeşlerimiz önceden yazdığı için ben hem bir güncelleme, hem de kullanışlı bilgileri derleme amaçlı kısa kısa bazı noktalara değineceğim:

    - ilk girişte şehir hoşuma gitti aslında. geniş yollar, yeni ve düzgün binalar falan. ama bu durumun sıkıcı olması çok zaman almıyor, çünkü hepsi aynı, ve çok az ağaç var haliyle.
    - hava dehşet sıcak (40 dereceyi gördüm) ama nem olmadığı için (%10 dolayları) katlanılabiliyor. çok az terledim iki hafta boyunca. istanbul'un 30 derecesi daha yıpratıcı.
    - ara sıra şehir içinde ortalığa bir kum fırtınası hakim oluyor, sinir bozucu bir şey. kum fırtınası olmasa da bazen havanın kirli olduğunu fark edebiliyorsunuz, sarı bir filtre gibi.
    - insanlar türkleri seviyor. ofisteki ilk günümüzde kimliklerimizi alan resepsiyonist türk olduğumuz için bizimle diyalog kurmaya çalıştı ve hasan şaş hakkında bir şeyler söyledi.*
    - söylenenler doğru: etrafta çok az kadın var ama sıfır değil. üstelik saçı açık kadınlar da var. hepsi siyah cüppe giyiyor, gerekirse saçını kapatacak bir şeyler bulunduruyorlar muhtemelen yanlarında ama yabancılar daima kapalı olmak zorunda değil. avm'lerde daha çok sayıda kadın bulunuyor.
    - çoğu amerikan fast food restoranı mevcut. ama çok çeşitli dünya mutfağı da var: hint, amerikan (steak, burger), italyan, lübnan... çok fazla suudi restoranı yok aslında; birkaç kötü esnaf lokantası tadında yer gördüm sadece.
    - kendilerine arab değil saudi diyorlar. neticede arap, tüm arap yarımadası için kullanılan tabir.
    - yerli erkekler kandura denen cüppelerden giyiyorlar. bazıları kafaya da şu takkeden takıyor. ofisten hintli bir adamın dediğine göre yerliler bunu resmi işlerde, devlet dairelerine gidince, ofiste falan giymek zorundalar. ofiste bunu giyen bir suudi'nin dediğine göre ise opsiyonelmiş. kendisi rahat olduğu için tercih ediyormuş. aslını bilemedim.
    - ofislerde çalışan çok fazla yabancı var. bunların büyük bölümü hintli ve pakistanlı. mavi yakalıların çoğu da bunlar ve filipinlilerden oluşuyor sanırım.
    - taksici ilk binişte bizi sikti; yabancı olduğumuzu görünce normalin 3 katını aldı. normalde 5 sar'dan açılıp km başı 1.5 sar artıyor taksi. söyleyince taksimetre açıyorlar. 4 km 10 sar'a geliyor.
    - taksiler genelde beyaz hyundai elantra.
    - arabaların %30'u jeep tarzı büyük arabalar. yine aynı oranda hasarlı araba var trafikte. istanbul trafiğinden bile daha serseri kullandıklarını göz önünde bulundurursak çok şaşırtıcı değil.
    - her yerde şehrin ilk metrosunun inşaatları sürüyordu ben oradayken. şehir içi ana caddeler 4 gidiş - 4 geliş gayet geniş ve mükemmel bir asfalta sahip.
    - standart bir fast food 20 sar, yani istanbul'dan belki az pahalı. pek alışveriş bakmadım, ama marketler türkiye'den %10 kadar, giyim kuşam ise %30 kadar daha pahalı.
    - elektrik prizleri ingiliz stili genellikle 3 girişli.
    - zannedersem ülkede pisuvar yok. erkeklerin giydiği cüppeden dolayı olabilir.
    - hiçbir yerde coca-cola yok, pepsi var.
    - alkol kesinlikle yasak. amerikanların yaşadığı compound'larda evde üretiyorlarmış ama gidip görmedim. sigara serbest, kapı önünde içiyor millet.
    - şehir los angeles'ın şehir planlamasına göre oluşturulmuş ama bunda gezecek hiçbir yer yok. orada yaşayan expat'lar için yapılacak birkaç şey vardır elbet compound'larda, ayrıca golf sahası filan ve lüks restoranlar da var. ama turistik açıdan hakikaten de neredeyse hiçbir şey yok.
    - mutavva denen ahlak polisini hiç görmedim (ya da fark etmedim). saç-sakal kombinasyonum şunun kumralı gibi, ama bırak mahalle baskısını, garip bir bakış bile dikkatimi çekmedi.

    ben şirketten yakın bir arkadaşımla gittiğim ve iyi bir hotelde kaldığımız için sıkılmadım, bir aya kadar kalsam da pek sıkılmazdım belki ama uzun vadeli insanın içini kurutacağını düşünüyorum. tabii evlenip aileme bakarım, dışarıda işim olmaz diyorsanız o başka.

    dediğim gibi; kısa bir süre bulundum bu şehirde, ancak yolunuz düşecek olur ve tavsiyeye ihtiyacınız olursa çekinmeden sorabilirsiniz.
  • 5 sene mi gecirdigim suudi arabistan'in baskenti. ıs icin burada yasayacaklara tavsiyem, bekar olarak yasayacaksiniz, compound'da kalmaniz zorunlu degil ancak 2 haftada bir bahrain'e gitmeniz akil sagliginizi korumanizi saglar.

    eger, aileniz ile geleceksiniz gelmeden, once sirketinize bir western compound'da yasama kosulunu kesinlikle ilk madde olarak koydurun. havuz, spor salonu belki ufak bir bar, ufak bir sinema gibi uygar sosyal yasamin gerekliliklerinden uzak kalmadan, guzelce yasar gidersiniz.
hesabın var mı? giriş yap