• family guy'dan peter griffinin en sevdigi filmdir.
  • neden bu kadar sevdiğimi halen anlayamadığım b film.

    kör bir beyaz için müthiş blues yapanjeff healey'in varlığı mı, kelly lynch'in duru güzelliği mi, karakterlerin karikatürize halleri mi, sam elliott'un karizması mı bilmem ama bu filmi her seyredişimde mutlu olurum. ahır damındaki sevişme sahnesinin 90'ların kült sahnelerinden olduğunu da söylemek lazım.
  • sadece yeniden cevriminin fragmanini izleyerek bile 90 lar ile gunumuz arasinda ne fark oldugunu anlamak mumkun. orijinal filmi izleyenler bilirdi, filmlerde her sey detayiyla anlatilmak zorunda degildir. adam memphis'te ne yapmis, gecmis hayati nasilmis. bize ne? eski filmlerin ve 90larin buyusu buydu. sinemanin buyusu buydu. bir film izlerdik. b- movie , cheeky bir filmdi. o filmin kendini cok ciddiye almamasini severdik. adam yaralanir dururdu, vurulurdu. ama hastane odalarina dusmezdi. dussun veya dusmesin, bize neydi. hikaye akiyordu ve iyi adam kazaniyordu, biz de 2 saat boyunca gunluk dertlerimizden siyrilip baska dunyalara daliyorduk, o iyi adam ile kasabayi kotulerden kurtariyorduk. rotten tomatoes, imdb reviews, ign yoktu. her film hakkinda sayfalarca derinlemesine yorum dosenen, bu filmde mantik hatasi var diyip 10 uzerinden 3 veren yoktu. road house evreni gunluk hayatimizla uzaktan yakindan ilgisi olmayan bir evrendi ve biz o evrende 2 saat gecirmeyi cok seviyorduk. kahramanimiz adam oldurmus ama hapse girmemis mi? bize ne? en cok olsun "ya adam bir suru adami oldurdu polis bile gelmedi be" der guler gecerdik. road house'in yeni versiyonunun fragmani bile oyle detaylandirilmis ki. kahramanin gecmisinden su an ne is yaptigina kadar. kotu adamin neden kotu olduguna kadar 3 dakika icine 300 detay doldurulmus. karakterler sjw ler dusunulup ona gore yerlestirilmis. konu erkek dunyasindan kopartilip kadinlarla erkeklerin esit sekilde belaya bulastigi bir olaya donusturulmus. kahramanimiz hafif sarkastik yapilmis. ama tum bunlar bu yeni yapimi yeni bir road house yapmaya yetecek mi? ona bir ruh ufleyecek mi? mesela kör bir beyazın bir honkytonk barında blues soylemesinin arkasindaki toplumsal catismayi verebilecek mi yeni amerikan izleyicisine? muhtemelen 89 yapimi road house'in 50. hatta 100. yili ozel basimlari, anma etkinlikleri olacak. ancak bu yeni versiyon 1-2 ay gosterimde kalip streaming coplugune yollanacak. birileri amazon prime kutuphanesi karistirirken belki 5 dakikaligina acip sonra instagramina dalacak.
  • 1989 yapımı rowdy herrington filmi. baş rolünde, vücut bulmuş karizmalardan patrick swayze var.

    film, derin sinemasal analizlere sokulacak bi film değil. cheesy bi aksiyon filmi. fakat premise çok iyi, sondtrack çok iyi, karakterler çoğunlukla çok iyi. 80lerin 90ların başı atmosferini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. nostalji, blues-rock ve aksiyon dolu bi 2 saat geçiriyosunuz neticede.

    ayrıca günümüz popüler kültüründe çokça referans verilen bi film road house, amerkian kültürünün hafızasına kazınmış bir yapım. (en basitinden önceki entrylerde de söylendiği gibi: family guy)

    alakasız not: şu başlığa filmle 2-3 cümle okuyayım diye geldim hayatta gitmeyeceğim kıbrıs'taki bi barla ilgili bi ton entry'ye maruz kaldım. sözlükte disambiguation'ın eksikliğini bir kez daha hissetiim.
  • ankara'da rock bar olmaz önyargımızı yıkan yer.
    bütün bunlar kemancı'dan sadece birkaç sene sonraydı.
    rock bar olarak 90ların ortasında ankara, blues vardı, nicky's ve manhattan vardı. bir de sakarya caddesinde giriş yeri vardı.
    o esnalarda bulduk burayı.
    1 sene içine sığdı olaylar.
    alkolik usül olarak evvela bahçeli evler ordu evinde 10 bira içerdik.
    sonra müzik dinlemeye buraya gelirdik.
    sonra nicky's açıldı.
    bigün, şafak ben murat yine burdayız.
    kafamız nasıl kıyak.
    pardesülü bir adamla tanıştık, bir ihtiyar.
    kedisi var.
    parası yok.
    biz sarhoşuz.
    adam istanbul bostancılı sempati duydum.
    bara murat şafak ben vespada gelmişiz aynı kadro döneceğiz.
    abi ilgimi çekti.
    4 kişi vespaya binmeyi teklif ettim.
    şafak ve murat direkt kabul etmedi.
    biz de o pardesülü fukara adam ve kedisiyle eve döndük.
    yoldan 1 şarap falan almıştık. lakırtı ettik. abi acıklıydı.
    lafları devirdik ben sızdım.
    sabah adam ve kedi gitmişti.
    muratlar uyandığında uyardılar.
    kapıyı açık bırakmışız.
    ya adam senin cüzdanını alsaydı dediler.
    o endişe kafamda hala.
    yıllar sonra eskiden ne olursa olsun daha güvende hissettiğimiz anımsadım.
    bilmeyen bir bok bilmez.
    ama road house.
    it gibi sızmadan önce bir rock star gibi içtim 1 yıl boyunca ters dubleks yapında.
  • yanlış adama bulaştınız filmlerinin güzel, çerezlik örneklerinden birisi olmuş.

    kitapçı dükkanı yakılana kadar bu modu tam olarak açmıyor jake gyllenhaal abimiz.

    conor mcgregor da gayet iyi bir manyak karakterini canlandırmış. gerçi canlandırmadan daha çok kendisini oynuyor gibi de hissetiriyor.*

    ekşiciler çok ciddiye alarak değerlendirme yapmış ama filmin zaten bir sanatsallık ya da iyi oyunculuk performansı iddiası yok. kafa dağıtmak için izleyin işte.

    tabi bir nobody değil.
  • antalya kaleiçi'nde yarak gibi bir bar afedersiniz. bir de sahibi var ki artist mi artist. müşteriyi kontrol altına almak isteyen, kendi mekanına dahil olmayan sokaktaki duvara oturan insanlara bile kendince racon kesmeye çalışan, her boka patronluk taslayan bir herif. ulan millet mekanında oturuyormuş gibi yapıyor, gidip tekelden bira alıp geliyor haberin yok. en azından senden 5 liralık birayı 10 liraya alıp içene saygı duy. bir daha gideni siksinler zaten o ayrı mevzu da belki okursun burayı diye söylüyorum; saçmalamayın lan, biraz mantıklı olun. değişik, orijinal ya da ne bileyim aktivist veyahut düşünceli olacağız diye işin bokunu çıkarmaya gerek yok. kasmayın lan bu kadar. rahat olun biraz. tiksindim yeminlen bu tarz mekanlardan da bu tarz insanlardan da. zaten dedim ya sorun bende sizde değil olum valla lan. hep benim yüzümden. siz pamuk şeker gibi insanlarsınız ne de olsa. bi de götüm ağrıdı diye duvardan kalkıp egemene yaslayan kız sen de az kaşınmıyorsun da neyse ki egemenin hatırı var.
  • orijinalini severim, çünkü (bkz: patrick swayze)

    ama iyi de bir film değildir.

    ancak yeniden çevrim inanılmaz keyifli görünüyor, gerçekten sinemaya çıksa orada da gişe yaparmış gibi bir havası var. fragmanın yarısı kadar keyifliyse bile bence harika iş çıkarmışlar.
  • road house bir köşede dursun, sadece house kelimesini bile duyduğu anda "roodhavsss" diyesi gelmeyen bizden değildir.
    (bkz: family guy)
  • alkolle tanismamizla sevismeye baslamamiz arasindaki zaman dilimine ev sahipliği yapan, mağusa'nın en popüler barı. mükemmel insan, ulu sahibe christine ile tanışmak ve yanında çalışmak zevkini yaşayabildiğim, geçenlerde son dört yıldır ilk defa üç hafta gibi bir süre gitmediğimi anladığımda çıldırdığım, sigara gibi bir türlü vazgeçemediğim,çalıştığım dönemde nefret ederken bile içten içe sevdiğim, sahibi metin'i alternatif ve yeni müzikler çalması için ikna etmeye çalıştığımız, her gece rhcp-otherside'ı mutlaka çalan, müzikleri baymış, insanları alışıldık, araç değil amaç haline gelmiş, kollektif yalnızlık cumhuriyeti
    (bkz: bullshit corner)
hesabın var mı? giriş yap