• my november guest
    hüznüm burada benimleyken,
    güz yağmuru yüklü karanlık günleri
    olabildiğince güzel bulur;
    çıplak , kurumuş ağacı sever,
    ıslak otlak patikalarında yürür...
  • twilight serisinde 3. filmin başında bella karakterinin okuduğu şiirin yazarıdır.

    fire and ice

    some say the world will end in fire,
    some say in ice.
    from what i've tasted of desire
    i hold with those who favor fire.
    but if it had to perish twice,
    i think i know enough of hate
    to say that for destruction ice
    is also great
    and would suffice.
  • "in three words i can sum up everything i've learned about life: it goes on." demiş karizmatik şahsiyet.
  • 1961'de de john f. kennedy'nin başkanlık yemin töreni için ''dedication'' şiirini yazmıştır.

    http://www.americaslibrary.gov/…odern_frost_1_e.jpg
  • geçen sene okutulan 'the outsiders'da karşıma çıkan 'nothing gold can stay'le başladı şey. şiir çok ilgimi çekmez genelde ama robert frost istisnadır benim için. the woods are lovely, dark and deep / but i have promises to keep and miles to go before i sleep dizeleriyle 'stopping by woods on a snowy evening' ve 'two roads diverged in a wood, and i / i took the one less traveled by / and that has made all the difference' dizeleriyle 'the road not taken' muhteşemdir!

    ayrıca şiirin çevrilince anlamını kaybettiğini söylemiş, çok doğru. sırf onun şiirlerini okumak için bile ingilizce öğrenmeye değer nezdimde.
    ve haklı olduğu bir diğer nokta, 'it goes on.', hayat her şekilde devam ediyor - muş.
  • elementary adlı dizinin 1. sezon 20. bölümü şiiri ile biter:

    the woods are lovely, dark and deep,
    but i have promises to keep,
    and miles to go before i sleep,
    and miles to go before i sleep.
  • frost, şiirin dil aracılığıyla düzenlenmiş şiddet olduğunu söyler. o şiire gitmez, şiir ona gelir. kişisel deneyimlerinden yola çıkarak şiirler yazar. şiirleri önce mutlu bir algılamayla başlar, sonra düşünceyi ve imgeleri ortaya çıkarır, bu arada şaşırtan olaylar ve keşifler meydana gelir. en sonunda bilgeliğe (wisdom) ulaştırır şiirleri. şiirini okumaya başladığınız ilk an keyif duyarsınız, ama şiir bitiminde o keyif yerini bilgeliğe bırakır.

    düz yazı elemetlerini kullanır, karakterler, olaylar ve yerellik vardır şiirlerinde. kendi deneyimlerinden yola çıkarak, kırsal kesimi yansıtmaya çalışır şiirlerinde, bunu da gerçekçi biçimde yapar. şiirlerinde karakterler genelde içe kapanıktır, fazla bıdı bıdı etmezler; ama düşünceli görünürler. şiirleri olanı yansıtır, üzerine bir yorumda bulunmaz ya da ortaya çıkan bir soruna çözüm üretmez. konuşma dilini ve yeni deyimler kullanmayı sever şiirlerinde. ayrıca gelenekçi nazım biçimi ile yazar.
  • "poetry is what gets lost in translation" diyen şair.

    "şiir, çeviri anında yitirilen şeydir" mi?
  • "home is the place where, when you have to go there, they have to take you in."
    (bkz: the death of a hired man)
    (bkz: şair burada bayrağa seslenmiş)
  • robert frost zekası:

    ikinci dünya savaşından sonra ezra pound faşistlerle işbirliği yaptığından tutuklanmış, önce cezaevine sonra da akıl hastanesine kapatılmıştı. abd'li sanatçılar pound'un salıverilmesi için kampanya başlattılar. başsavcıyla görüşmesi için robert frost'u washington' gönderdiler. bir süre sonra da pound serbest bırakıldı.
    arkadaşları "ne dedin de serbest kalmasını sağladın diye sorarlar frost'a.
    "ne diyeceğim?" diye güler frost. "içerideyken herkesin onunla ilgilendiğini söyledim. bırakırsanız gündemden düşer, kimse yüzüne bile bakmaz, unutulur gider." dedim.
hesabın var mı? giriş yap