• dağcılıktan kesinlikle anlamayan, kamp yapmaktan zerre haberi olmayan bir insan olarak festivale geleceklere önbilgi olsun diye aşağıdaki tavsiyelerde bulunacağım. hatam var ise lütfen düzeltiniz...

    yanınızda bulunması gereken malzemeler ve tavsiyeler:

    edit: aşağıdakilerin hiçbiri zaruri değildir. almasanız da olur, ama rahatınız için almanızda hayır görüyorum. "bunların hepsini alırsam festivalin parasının 7 katı para harcarım" diyenler çıktı da...
    öncelikli itemları sayıyorum:

    çadır (matı uyku tulumunu falan, yanınızda bir bahtaniye getirerek çözebilirsiniz.)
    giyecek (çıplak gelmeyin manasında)
    kimlik
    bilet (olur ha, iq seviyeniz bir bitki ile kıyaslanacak seviyededir.)
    cep telefonu

    ---------------------------------------------------
    çadır

    öneriler: (mümkünse carrefour'dan 16 milyona alınmış çemçük çadırlardan olmasın. zira, gece donmak, öğle sıcağında pişmek, kalktığınızda çadırın içinde yağmur yağması (nefesinizdeki nemin, çadırın iç yüzeylerinde yoğunlaşarak damlaması) durumlarından kaçınmak istiyorsanız.) eğer çift katlı bir çadır alırsanız izolasyon olayı büyük işinize yarayacaktır. çadır alırken çadırı kullanacağınız amaca göre seçmenizi salık veririm. sadece festivale gelip bir daha kullanmayacaksanız, pahalı bir şey almanın gereği yoktur.
    ayrca çadırı en azından 1 kere kurmayı denemenizi öneriyorum, sonra orada cebelleşmeyin çadırla.

    fiyat: 20ytl'den milyarlara(sirk çadırı) uzanan bir aralıkta.(edit 2: jadeinacatacomb arkadaşımız carrefourdan 4 kişilik bir çadırı 30 milyona edinmiş, az önce öğrendiğim kadarıyla. kullan at çadır olarak iyidir carrefour çadırları.)

    çadır fiyatları hakkında bilgi alabileceğiniz bir kaç site:
    http://www.atlaskamp.com/…age=urunler&alt_kat_id=23
    http://www.bascuda.com/…069&atype=productlistrandom
    http://www.adrenalin.com.tr/…ubcategories.asp?id=97
    http://www.offshop.net/…categories.asp?categoryid=7
    http://www.avmerkezi.com/…6bf46e87c8c3d6fe5edf02cfb

    çadırlar hakkında bazı bilgiler:
    http://www.dogadayasam.com/cadir.htm
    http://www.ogzala.com/…itlibilgiler/malzemeler.html
    http://www.kku.edu.tr/~kudogak/dr3.htm

    geçen sene rockistanbul'dan çadır manzaraları:("tavsiyelerime kulan verin ey sözlükçüler!" manasında)

    http://www.deviantart.com/view/8318003/
    http://www.deviantart.com/view/8317601/

    --------------------------------------------------

    mat, uyku tulumu, yatak

    mat bildiğiniz üzere kamp alanında üzerine yapacağımız düz zemini oluşturacak olan malzemedir. güzel bir uyku tulumunuz varsa farz değildir. şişme yatakları ise kullanım zorluğu açısından tavsiye etmiyorum.

    fiyat: mat 8ytl'den, uyku tulumu 30ytl'den, şişme yataklar ise 35ytl'den başlayan örneklerini buldum...

    ürünlerle ilgili fiyatları inceleyebileceğiniz siteler:
    http://www.offshop.net/products.asp?categoryid=40
    http://www.adrenalin.com.tr/…ubcategories.asp?id=94
    http://www.weblebi.com/…&cid=kfy1lz6j1h31u5qbmj9yda
    http://www.avmerkezi.com/index.php?cpath=29

    mat, uyku tulumu, şişme yatak hakkında bilgiler:
    http://www.1de1.com/…esdoga/kampcilikuykutulumu.htm
    http://www.dogadayasam.com/uyku.htm

    --------------------------------------------------

    deniz mahsülleri: (nasıl yani?)
    terlik,güneş kremi, mayo, bikini, kolluk, can simidi, oyuncak kova, kürek, sörf tahtası, su tabancası...

    gideceğiniz mekanın deniz kenası olduğunu unutmayın arkadaşlar. yüzme biliyorsanız, kolluk ve can simidi getirmenize gerek yok. mayonuzu kesinlikle getiriniz, ben sudan hoşlanmam diyen insanlar bile "keşke getirseydim mayomu" diyebilirler orada. bikiniyi ise sadece bayanlar getirecek,sonra bana bu bikiniyi ne yapacağım demeyiniz...
    su tabancası ise farz!
    not: özellikle terlik ve güneş kremini unutmamanızı tavsiye ediyorum.

    --------------------------------------------------

    medikal:

    her gün almanız gereken ilaçları almayı unutmayınız. başınızın ağrıması durumunda ise asprin (veya dengi) getirilebilir. yalnız kapıda güvenlik arama yaparken her türlü ilaca el koyuyorlar, bir sağlık sorununuz var ise derdinizi anlatmanız zor olabilir.

    --------------------------------------------------

    giyecek:

    kirlenme terleme durumlarına karşı birkaç t-shirt önerimin dışında yazın gündelik rahat kıyafetleri tercih ediniz. akşamları hava cidden çok soğuk olabiliyor, orta kalınlıkta bir mont alabilirsiniz. muhtemelen bir polar işinizi görecektir.(bkz: #4812532) geçen sene festivalin ilk gününde yağmur yağdığını, son gününde ise bildiğimiz fırtına çıktığını hesaba katınız. yağmura karşı hazırlıklı geliniz.
    az daha şapkayı unutuyordum. şapka veya duruma göre güneş gözlüğü unutulmaması gerekenlerden.
    önemli eşyalarınız siz kafa sallarken, pogo yaparken oraya buraya saçılmasın, telefonlarınız cepçilere kurban gitmesin diye küçük bir çanta da getirebilirsiniz.

    --------------------------------------------------

    yiyecek, içecek:

    dışarıdan bir bu kategorilere giren bir şey getirmenizi tavsiye etmiyorum. kamp alanınını girişinde, her türlü yiyecek içecekten azad edileceksiniz. (taktik 1: eğer acıktıysanız, kamp alanının girişinde bekleyip insanların çadırlarından , çantalarından çıkan yiyeceklere, içeceklere saldırabilirsiniz. geçen sene baya bir yığın oluşmuştu)
    lakin arabanızla geldiyseniz bu tür şeyleri arabanızda bulundurmanız kolaylık olacaktır. içecekler içinse, arabalar için yapılan küçük buz dolaplarından sahipseniz bunu getirmeniz hayat kurtarıcı olacaktır
    (taktik 2: eğer organizasyonda çalışan bir arkadaşa sahipseniz * onun aracılığı ile her türlü yiyeceği-içeceği içeri sokabilirsiniz. festival çalışanlarınun üzerleri aranmamaktadır.)
    (taktik 3: bir şekilde içeri soktuğunuz alkolleri soğutmak için bir poşete koyup, taşa bağlayıp denize koyabilirsiniz. yalnız dikkat etmeniz gereken nokta, hazinenizin yerini mümkünse sabit bir objeye göre konumlandırın. geçen sene "beyaz şezlongun hizzasında 5 adım sonra denizin içinde" şeklinde gizlenmiş bir hazineden bir daha haber alınamamıştır. biri şezlongun yerini değiştirmiştir ki gayet doğaldır.)

    edit bilmemkaç: ayrıca yiyecek içecek fiyatları için: (bkz: #7481232)

    --------------------------------------------------

    diğer malzemeler:

    kilit: çadırınızın güvenliğini az da olsa arttırmak için bir adet asma kilit alabilirsiniz. asma kilidin anahtarının bir tanesini ufak bir zincir alarak şortunuza, oranıza buranıza tutturursanız kaybetmezsiniz. ne olur ne olmaz diye diğerini bir arkadaşınıza teslim ediniz.
    edit: asma kilit almamanızın daha hayırlı olacağına karar verilmiştir. kaynak: (bkz: #7648117)

    isviçre çakısı: ne zaman neye gerek olacağı belli olmaz. kesin bulundurun.

    kimlik: zaten üzerinizde bulunmaması garip olacaktır.

    bilet: gerek kamp alanına gerekse festival alanına girerken kullanacağınız "festival bileziği"ne sahip olmak için bir adet olması lazım. yanınızda getirmediyseniz, girişte bilettürk 'den alabilirsiniz. (utangaç edit: ulan bi adam da, bilettürk nedir diye uyarmadı.doğrusu:tickettürk)

    şampuan: her gün, olmadı 2 günde bir yıkanmanız bilimum bitlenme, pirelenme ihtimalinizi azaltacak, saçlarınız ahenkle headbang yapacaktır.

    sabun: bazen ellerimizi yıkıyoruz ya onun için gerekebilir, ya da duş alırkan de kullanabilirsiniz.

    cep telefonu: yeni sarj edilmiş bir telefon işinizi görecektir.

    fotoğraf makinesi: festivalde her türlü anı ölümsüzleştirmek için kullanılabilir. abartıp da profesyonel makine getirirseniz içeriye giremezsiniz. profesyonel makineleri festival alanına sokmak için basın kartınızın olması gereklidir.

    diş fırçası, macunu: 5 gün boyunca dişlerinizin fırçalanmaması çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir, kıl dönebilir.

    kulak tıkaci: sabah 4'den önce uyumaya çalışacaksanız diye. kaynak (bkz: #4802340)

    fener: akşam aradığınız bir şeyi bulmanız açısından faydalı.

    --------------------------------------------------

    festivale gelecek olanlara şimdiden iyi eğlenceler diliyorum. küçük "guide"ımı aklıma yeni şeyler geldikçe genişleteceğimi belirtip aranızdan ayrılıyorum...

    ucu kaçmış editlerden biri: yiyecek ve içecek dışında festivalde harcayacağınız para neredeyse sıfır olacaktır, yanınızda öyle büyük meblalar getirmeyin mümkünse, hırlısı var hırsızı var...
    geçen sene servis ücretleri 3 milyon lira'ydı, geliş gidiş 6 milyona geliyor.

    edit ata sporudur: http://www.rockistanbul.com/rehber.asp adresinden festival ile ilgili bazı önemli bilgileri alabilirsiniz. benimkinden sonra okunması gereken bir rehber...

    ulaşım ile ilgili edit: arkadaşlar otopark paralı olacakmış(ücretini bilmiyorum), her gir-çık yaptığınızda ücret ödemeniz gerekecekmiş. onu dışında avrupa yakasından kalkan servislerin ücreti 5ytl, asyadan kalkanlarn ise 7.5 ytl olacağı bilgisini edindim...

    speyşıl tenks:
    mor melek
    jadeinacatacomb
    kertenkele
    anahita
    billy shears

    the last of the edits **:
    neredeyse mükemmel gecen bir festival oldu, emegi gecen ve gelen herkese icten tesekkürlerimi sunuyorum...
  • festivaldeki ek$i sözlük çadırında wireless internet, bilgisayar, çılgın minderler, e-kolay kızları, random vakitlerde bedava bira* ve huzursuz-uğurcan ikilisinin muhteşem bir revu şovu olacak. festival boyunca durduk yere süper hediyeler ve backstage meet and greet hedesi kazanma fırsatı da cabası.

    ayrıca ek$i sözlük yazarları festival biletlerini +1'leriyle beraber indirimli alabilecekler (tek gün: 40, kombine:60, kamp:70) (aile salonumuz mevcuttur)

    18 haziran cumartesi saat 18:00'a kadar nick,isim soyisim ve telefon numarasını noktalı virgül ile ayırarak (ör: kuzucigim;kartal maltepe;371 03 03 36) kenny'e gönderen* suserler festival gişesinde kimliklerini* göstererek indirimli biletlerini alabilirler. mis.

    son olarak, mesaj gönderenler arasından 10 kişi (şimdilik) 4 günlük kombine festival davetiyesi kazanacak. mnnf :)
  • ilk gün kapıda çantaları arayan bir görevli, "herkes aynı şeyi getirmiş, bir kitap ve bir havlu" demiştir.
  • hakkında dinlenen müzik, çıkan gruplar haricinde herşey yazılan festival. kimsenin müzik dinlemediğinden şüpheleniyorum.
  • o senenin en iyisi diyemem çünkü the cure'lu korn'lu rock'n coke 2005'i yaşadım. ama son 19 seneye göre en önlerde yerini alır.
    öğle sıcaklığında ihtiyaç molası, bülent ortaçgil keyfi. öte yandan lan kıraç'a tanık olmak...
    şimdi benimle hiç konuşmayan bir sözlük hanımı ve arkadaşları vardı yanımda...
    ilk gece duman çıkmıştı, seni kendime sakladım albümünün yayınlanmasına 1 hafta var daha. albümden iki şarkı çalıyorlar, batuhan mutlugil'in gitarı akortsuz ve sürekli hata yapıyor.
    dünya gözüyle kraftwerk'i gördük ya daha ne anlatayım...
  • 3.gün katılmamıza rağmen çadır kuracak yer bulma konusunda sorun yaşamadığımız, kaldığımız 2 gün süresince de hırsızlık, kavga, hede gibi tatlı heyecanlar yaşamadığımız için enginlere sığmayıp taştığımız bir festival oldu.

    salı günü vuku bulan zardanadam performansına kadarki sabah ve öğleden sonramızı rock fm dj'lerinin seçtikleri parçalar eşliğinde denizde dalgalardan dayak yiyerek geçirdik. diceyler bildik single'lar dışında bir güzellik yapmadılar -en azından biz 1 sefer bile denk gelmedik- ama kiss - crazy nights eşliğinde yüzebilmek başlıbaşına bir güzellik olduğu için söylenecek yüzüm yok.

    deniz sefamızı zardanadam performansı izledi. nakaratları genelde çok çekici olmasa ve besteleri genelde birbiririne benzer de olsa zardanadam'ın başarılı bir grup olduğunu düşündüm. parçaları başarılı biçimde kotarılmış, seyirciyle iletişimleri iyi. adamları ilk defa izlemiş biri olarak tek performansta onlar hakkında şu ankinden daha pozitif bir intibaya sahip olmama imkan yok.

    zardanadam'ın bitimiyle gürol ağırbaş tarafında seğirttik. arı'nın tüyosu üzerine güzel cover'lar dinleyeceğimizi ümidederken gürol bey bizi jazz fusion, jazz rock, roots rock reggae, iron lion zion ile karşıladı. bir süre sıkılıp, ardından uzaklaştık. (bu performansın hala the kills gibi acı çektirmediğini düşünüyorum)

    suitcase'i ve kurban'ın ilk kısmını ıskaladık. kurban -sanırım cover albümleri bulunduğu için- şaşırtıcı miktarda cover'a yer verdi. finalde de symphony of destruction'ın intro'suyla bizi sabırsızlandırdı.

    kurbanın bitişiyle bacaklarımız açısından hüzün dolu bir dayanıklılık deneyi başladı. megadethte önlerden yer bulabilmek adına 110'un performansını ıskaladık. megadeth'in kafadan yarım saat geç çıktığını düşünürsek 1.5 saat kadar ayakta mal mal beklemişiz demek ki. azmimi şu an sağlam bir zihinle değerlendirince kendime ve içimdeki kararlılığa hayran oldum.

    ömrümde ilk defa açık havada hava sıkıntısı çektim; konser sırasında muazzam seviyede dipdibeydik insanlarla. dave mustaine'in sesinin adam gibi duyulamaması ve ilk üç parça süresince ana tasamızın dengemizi korumak olması can sıkıcıydı. pogo yapmak isteyenler keşke en arkaları mesken tutsalar da kendilerinden gayrı kimse zarar görmese. konser için bekleşirken gördüğümüz 1.40lık hatunlar ve 12 yaşında gözüken bir çocuk vardı; o karambolden tek parça çıktıklarını ümit ediyorum. bunları bir kenara bırakırsak setlist güzel hazırlanmıştı. yeni grup elemanlarında da dikkatimi çeken bir "şu riffte sıçtı, şu soloyu kaçırdı hede oldu hödö oldu" sorunu olmadı. dave mustaine'in seyirciyle neden bu kadar az iletişim kurduğunu, izleyiciyi fişeklemek için neden pek uğraş vermediğini anlayamadım ve açıkçası bu bağlamda biraz hayalkırıklığına uğradım. megadeth performansı ardından posa kıvamına gelmiştik, dolayısıyla garbage'ı gerilerde izledik.

    garbage'ın setlisti benim açımdan tatmin edici oldu. bunun dışında shirley manson'ın muazzam bir frontman -bilmiyorum frontwoman diye bir şey var mı- olduğunu da görmüş olduk. konser esnasında shirley ablama jennifer lopez posteri gösteren elemanın motivasyonu hakkında manalı bir sonuca varamadım, ne içtiyse ben de aynısından istiyorum. garbage'ın seyirciyle iletişimi de gayet olumluydu; karşılaştırmak malca olsa da megadeth'te bulamadığımız monologları/dialogları onlarda bulabilmiş oluşumuz ilginç.
    garbage konseri üstüne arı'yla birer kaka haline geldik ve kös kös çadırımıza kaçtık.

    ya matımız adiydi ya otobüsteki tekerlik üstü tribini hatırlatan bir "kaya üstü" durumuna maruz kaldım bilemiyorum her halükarda çadırda kalmak benim için salon halısının üstüne uyumaktan daha konforlu geçmedi. bilmiyorum bana özel bir durum muydu bu.

    günümüz deniz+rock fm kombosunun ardından direc-t performansıyla açıldı. ana sahnede saat birde çıktıkları için gölgeli bir yere sığınıp uzaktan izlemekle yetindik ve ben adamları ilk defa dinlemiş biri olarak bestelerinden pek hazzetmedim. (elma/armut olsa da the kills'den iyiler)

    sonra alternatif sahnede bana queensr che'ı andıran bir grup çıktı. besteleri güzel, elemanlar enstrümanlarına hakim gibi falan feşmekan ama bir vip ve görevlilerden kurulu fan kitleleri var ki solistin ifadesinden "sizin gibi kitlenin amına koyyim, utanmasanız klavyeciyi ateşe vereceksiniz itler sürüsü" mesajını aldım. bilmemkaçıncı güzel parçalarından sonra bir soru kafamızı meşgul etmeye başladı. ulan yarım saattir dinliyorum, öyle güzel böyle güzel diyorum da grubun adını bilmiyoruz kardeşim? buz çıkacakmış bu saatte ardından da beşinci renk; suratlarına mı bakıp anlıycaz biz adamların kim olduğunu? ana sahnede kimin çıkacağı yandaki dev ekrandan duyuruluyor, alternatif sahnede üstünde tek satır yazı akabilen 1 pano neden yok ki? osmanağa camiinde bile var ya.
    sonuçta grup beşinci renk çıktı. aa bir saniye; grubu queensryche'e benzetmiştim. solistlerinin süper olduğunu ve bence tate'e 5 basacağını söyleme gereği hissediyorum.

    beşinci renk'in ardından merakla beklediğim northern lights sahneye çıktı. soundcheck sonunda deneme baabında bir rising force cover'ı yaptılar ki "allah allah! gümbür gümbür geliyolar ulan!" diye kendimi gaza getirdim. performans süresince 3-4 kendi besteleri yanısıra 1 cover yaptılar. kendi bestelerini zayıf buldum ben. ya sesteki teknik bir aksaklıktan ya da kulağımdaki bir teknik aksaklıktan dolayı da soloların hiç birinden bir şey anlayamadım. solistleri yetenekli , davulcu da beşinci renk'in başarılı ve gereğinden 11 kat kasıntı elemanı ayrıca da adamların sahne şovları bariz biçimde özenilmiş, çalışılmış. bunun yanında seyirciyle iletişimleri de iyi ama dediğim gibi besteler daha klişe bir power metal formatında olsaydı sanki daha catchy olurdu gibi. stratovarius - hunting high & low cover'ı için burdan teşekkür ediyor, selam ediyorum.

    kuzey ışıklarının arından andromeda ana sahnede yer aldı. adamların performansı benim için sürpriz oldu. 2 albümlerini dinlemiştim ama sahnede bu kadar neşeli, hareketli tipler beklemiyordum. arı'nın deyimiyle geleceğin udo'su -göbek bağlamında- solist süper bir frontman ve seyirciyi coşturmayı/eğlendirmeyi bildi. ayrıca konseri çok sayıda insan izlemediği için sahneyi görme, itiş kakış konser izleme gibi sıkıntılar çekmedik. setlist de tatmin ediciydi. özetle çok güzel bir konser oldu.

    telvin performansı olmadı, kesmeşeker'i üzülerek ıskaladık. the kills'de ciddi boyutlarda acı çektim. dinleyene saygım var, sevene saygım var; mavi nüfus kağıdına sahipseniz askerliğinizi komando yapın zerre sıkıntı çekmezsiniz.

    demirhan baylan güzelceydi ama bitmeden jj72'ye kaçtık. jj72 setlisti iyiydi, seyirciyle az biraz konuştular o yönden de idare ederdi. konser süresince arkamda uluyan gerizekalı umarım acı çekerek ölmüştür. jj72'nin basçıcını "anam gel bana bas", "senden çocuğum olsun istiyorum" gibi sözleri türkçe söyleyerek baştan çıkarmaya çalışıp ortamı zürafa sokak simülasyonuna çeviren bireylere de teşekkür ederim. parçalar esnasında "şşşt", "şşşşşşt" yapıp basçının ilgisini çekmeye çalışan elemanın da 4 gün süresince kimseye tecavüz etmeden hayatını idame ettirebilmiş olmasına şaşırdım açıkçası.

    jj72nin ardından "ingilteredençorapgelseöperbaşınızakorsunuz" albümüyle patlama yapmış mor ve ötesi çıktı ancak kilyos->kadıköy hattında born to be fuckin' wild eşliğinde yol almakta olduğumuz için bu performansı izleyemedik zira ertesi sabah lisanüstü mülakatım vardı ve biliyorum ki bu mesele sizi cidden meraklandırmıştı; açıkladığım için çok rahatladınız.

    organizasyonla ilgili bir şey sıkıcı buldum ben; grupların kaçta çıkacaklarını gösteren bir poster bir şey olmadığı gibi herkese yetecek miktarda program kitapçığı da basılmamış. daha da kötüsü grupları tanıtan herhangi bir bilgi kesinlikle yok. buz'un ne tür çaldığını isminden mi tahmin edeceğim ben?

    buz - viking metal
    beşinci renk - saykedelik rak
    andromeda - space metal
    garbage - black metal
    bağdat avenue - tiki rock
    110 - volt metal

    sizi allaha havale ediyorum.
  • turk dinleycisine "gercek festival deneyimi" yasatacagini iddia edip bu gercek festival deneyimini is gunlerine denk getiren bir garip organizasyonumsu

    ama enteresan ve bir bakima aci olan, bu "deneyimin" is gunlerine gelmesinin aslinda ortadaki yanlisliklarin en kucuklerinden biri olmasi. sahsen bu sene en basindan beri, gayet disardan "acep bu sene ulkede ne gibi organizasyonlar yapilacak" diyerek takip ettigim bir festival rockistanbul ve sanirim bu yuzden ne organizasyonun icinde olanlar gibi koru korune savunma, ne de organizasyondan buyuk beklentileri olan birinin hayal kirikligindan ortaya cikan ofkesiyle organizasyonu yerin dibine batirma istegi var icimde... dolayisiyla bu entry sadece bir gozlemci raporu niteligine sahip

    en buyuk sorunlardan biri olarak sahsen festivalin pazarlanis seklini goruyorum. rockistanbul 2004'te bulunmus biri olarak soyleyebilirimki bu sorun gecen seneden beri mevcut. "kamp kurun, yuzun ,icin, sevisin" ana basliklari altinda sunulan bir gercek festival deneyimi var ortada. bunlar guzel olaylar tabii, ama ortada bir eksiklik var, o da malumunuz festivalin ana temasi olmasi gereken muzik. ilk festivalden sonra da buna benzer bir tablo ortaya cikmisti, zira festivalin iyi/guzel yonleri cogunlukla ortamin guzelligine, denize ve benzeri muziksel olmayan aktivitelere baglanirken, elestirililenler ise sahnelerin birbirine giren muzikleri, zayif ses sistemleri ve geciken/cikmayan yada reklami yapilandan cok farkli sekilde sahneye cikan kisiler (evet neden bahsettigimi biliyorsunuzdur) uzerinde yogunlasiyordu. madalyonun iki yuzu enteresandirki, mesela sahsen hayatimin en onemli konserlerinden biri bu festivalde queensryche tarafindan verilmisken, adamlar sahneye bir 2.5 saat civarinda gecikme ile cikmistir ve ortada organizasyona bagli olan hatalar vardir. "abi adamlar full operation mindcrime caldi aglamak istiyorum" fazi gectikten sonra bu hatalar goze batar. batan hatalarin/eksikliklerin daha sonraki organizasyonlarda onune gecilmesi mecburidir. oysa izledigim kadariyla bu hatalar bu senede yapilmakta...

    nedense tekrarlamak ihtiyaci hissediyorum, rockistanbul bir muzik festivali. bu festivalde oncelik "deniz" ve "plaj sporlari"nda degil "muzik"te olmali, bu acidan rockistanbul "gercek festival deneyimi"nden malesef cok uzakta... eger organizasyondan sorumlu insanlar, yazin yapilacak, 4 gun kamp kurulacak bir muzik festivalinde 3 hafta kala hala "aciklanacak gruplar var, bombalari bekleyin" tarzinda aciklama yapiyorlarsa ortada cok yanlis bir seyler var demektir. bu tip festivallerde cikacak gruplar bir onceki kis doneminde aciklanir. avrupa'da yapilan bu tip festivalleri dikizlerseniz goreceksiniz ki gruplarin cogu ve headlinerlar ocak-subat-mart gibi aciklanmaktadir. daha bariz ornekler vermek gerekirse mesela bu sene agustos basinda yapilacak olan wacken, cikacak gruplarin yuzde 90ini kasim(!)-mart arasinda aciklamistir, rockistanbul'un yapildigi haftanin hafta sonu vuku bulacak olan graspop ise bir cok ismi ocak-mart araliginda aciklamistir. yanlis anlasilmasin bu buyuk, on binlerce insanin gittigi festivalleri rockistanbul ile karsilastirmiyorum, zira bu festivallere cikan gruplardan birini bile adlandirmadim ve "iste avrupa'da bunlar bunlar festivallerde caliyor, siz niye bunlari bunlari getirmediniz" diye bir tavir takinmaktan uzagim. burda dikkat edilmesi gereken festivallerin isimleri degil, kamp kurulan yaz festivallerinde cikacak gruplarin ve bu gruplarin en onemlileri olan headlinerlarin aciklanis tarihleri. bu aciklanis tarihlerinin dogal olarak neden oldugu bir sonucta sudur ki yaz turnesinde olan bir cok grubun hangi tarihlerde nerelerde olacagi cogunlukla daha mart ayindan belirlenmis olur, yani hazirandaki festivaline mayista cikacak grup arayan organizatorun, gruplardan "valla o tarihlerde su festivaldeyiz/surda konserimiz var" diye cevap almasi pekte anormal degildir. rockistanbul'un sinifta kaldigi en onemli nokta budur, zira festivale 3 hafta kala eldeki tablo hic de ic acici degil. organizasyon ise bu muziksel icerik eksikligini festival alaninin sundugu daha farkli aktiviteler ile kapamaya calismakta gibi gorunuyor disardan, bunu yaparken insanlari "daha aciklanacak gruplar var" diyerek oyalamaktalar. su asama da bir aciklamayla yeri yerinden oynatacak 5-6 grup bile aciklansa da (ki goz boyamaya 1 tane bile yeter gibi gozukuyor bazen) onemli olan yegane kavram olmasi gereken olan muzigin, bu seneki festivalde pazarlanis seklini cok hatali buluyorum...

    bu noktada sahsen organizatorlerin turk dinleyicisinin daha az secenegi olmasindan yaralandiklarini dusunuyorum. insanlarin daha ortada 2 gun dolduracak kadar bile grup aciklanmamisken kombine biletlerini almasinin nedeni bu seceneksizlik. umarim ulkede ileriki senelerde "daha gercek" festival deneyimleri yasar dinleyici...
  • bu ne biçim organizasyon dedirten organizasyon. "her sene gidiyoruz, her sene yağmur yağıyor" dedirten organizasyon. "bi sene de yağmur yağdırmayın kardeşim" dedirten organizasyon.

    (eheh. hey allahım ya)
  • geçirilen 12 saat boyunca edinilen izlenime göre solar beache güneşlenmeye yüzmeye piyasa yapmaya karı-kız, herif-oğlan yapmaya gelmiş bir sürü insanın gölge bulmak için koşuşturduğu rock namına müzik namına pek bir zayıf olan hadise

    ha sayesinde metalci abazanlar olarak birazcık bikinili hatun, göt meme falan gördük o yüzden müteşekkiriz.
  • gelmis gecmis en kaba guvenlik ve otopark gorevlilerini bunyesinde barindiran les organizasyon. destekleyelim ki, festivaller yapilabilsin dusuncesi ile gayet iyi niyetle ve onyargisiz gidenleri bile cileden cikarabilmeyi basarabilmesiyle, bu ulkede neden sanat yonetimi ve benzeri bolumlere ihtiyac duyuldugunun en buyuk kaniti olmustur.
hesabın var mı? giriş yap