• hayatında bugüne kadar seni en etkileyen film karakteri kimdir derseniz size gözümü bile kırpmadan "rocky balboa" cevabını veririm.

    yaş itibarıyla bu filmi ilk defa seneler önce minnacık bir çocukken seyretmiş ve çok etkilenmiştim.

    yıllar sonra yakın zamanda bir kere daha izlediğimde çok daha fazla etkilendiğimi hatta bazı sahnelerde neredeyse ağlamamak için kendimi zor tuttuğumu (açıkçası tutamadım ve ağladım yalan değil) söyleyebilirim.

    iyi de yıllar önce çekilmiş bir film üstelik daha önce seyrettiğim halde ve yaşımda kocaman olmuşken neden beni bu kadar etkiledi sorusunu ciddi ciddi düşündüm.

    sonunda bir cevap buldum ve sizlerin de bana katılacağını düşünüyorum.

    rocky filmini ilk seyrettiğim zaman geleceğe umutla bakan ve dünyadan pek haberi olmayan bir çocuktum. bu sebeple filmin mesajını tam olarak kalbimde hissetmiyordum.

    bugün izlediğim zaman artık geleceğe fazla parlak umutlarla bakamayan ve yediği kazıkların sayısını unutmuş bir "yetişkin" kalbine sahiptim ve o hasarlı yapıya rocky filmi çok derin hançerler gönderdi.

    peki ne oluyor ?

    rocky filminin ana hikayesi aslında binlerce yıldan beri tüm insanların ilgisini çeken ve bugün dahi bir çok eserin ana konusu olan kadim bir hikayedir. zayıfın güçlüyü yenmesi hikayesi.

    bir tarafta yaşamın sillesini yemiş ve büyük hayallerini çoktan gömerek başarısızlık yaftası vurulmuş eski bir boksör var.

    aslında büyük yeteneği olmasına rağmen bir türlü istediği imkanları bulamamış.

    fakir bir mahallede kendisi gibi fakir insanlarla yaşıyor.

    elinde avucunda neredeyse hiç bir şeyi yok.

    diğer insanlar ona zaman zaman acıyarak zaman zaman da alay ederek bakıyorlar.

    bu şekilde yaşarken bir anda tüm hayatı boyunca beklediği şans hiç ummadığı bir anda kucağına düşüyor.

    dünya boks şampiyonu apollo creed ile maç yapması isteniyor.

    apollo ve onun para babası sponsorları için bu maçın hiç bir değeri yok. tamamen bir halkla ilişkiler oyunu ve bir çeşit gösteri maçı olarak düşünüyorlar.

    şampiyon apollo, rocky'i adamdan bile saymıyor. ilk roundda işini bitirebileceği bir zavallı olarak görüyor. maça doğru dürüst hazırlanmıyor bile.

    rocky içinse bu hayatında tek bir defa eline geçecek tek bir fırsat. tek bir mermisi olan ve hedefi vurmak zorunda olan bir silah gibi.

    varını yoğunu ortaya koyarak antreman yapıyor.

    şampiyon apollo'nun ise her şeyi var.

    en iyi antrenörlere,en lüks spor salonlarına, medyanın ilgisine ve yüz binlerce hayrana sahip.

    rocky yaşlı ve hasta bir antrenör eşliğinde kasaptaki etleri yumruklayarak çalışıyor. doğru dürüst beslenecek parası bile yok.

    apollo tam bir kibir abidesi. rocky'nin antreman görüntüleriyle alay ediyor. etrafındaki aklı başında ekip üyelerinin uyarılarını dinlemeden ve rakibini hiç ciddiye almadan keyif sürüyor.

    rocky'nin belki parası yok ama oturduğu semtin insanları yani halk ona sempati besliyor. çünkü onu kendilerinden biri olarak görüyorlar. sokaklarda koşarken mahallenin manavı bile ona yesin diye elma atıyor.

    apollo'da geçmişte aynı halkın içinden gelmiş birisi olmasına rağmen, geçmişini tamamen unutmuş ve halktan kopmuş. lüks yalısında ipek bornozlara sarılarak yaşıyor.

    en sonunda maç günü geliyor.

    apollo maça müzikli özel gösteriler ve rakibini aşağılayan komedilerle dans ederek çıkıyor. bütün medya onu övüyor ve maçı kazanacağına kesin gözüyle bakıyorlar.

    kimsenin dikkat etmediği rocky ise ölümü göze almış bir şekilde sakince ringe adımını atıyor.

    filmin sonunda zaferinden çok emin o mağrur apollonun hayatının dayağını yemesine ve müthiş bir ders almasına şahit oluyoruz.

    peki aslında bu kadar basit bir konuya sahip bir film neden çekilmesi üzerinden yıllar geçse bile insanları etkilemeye devam ediyor ?

    cevabı basit.

    biz o filme baktığımız zaman rocky balboa karakterinde kendimizi görüyoruz.

    apollo karakterindeyse bizi mutsuzluğa kimler mahkum etmişse onları görüyoruz.

    filmi izlerken var gücümüzle rocky'i destekliyoruz. onun apolloya attığı her yumruğu kendi yumruğumuz sayıyoruz.

    özellikle bu filmin ilk çıktığı dönemin çocukları olan 1970'li ve 1980'li yılların çocukları olan bizler içinse rocky bambaşka şeyler ifade ediyor.

    bizler eğitimli,dürüst,dünyaya açık ve medeni insanların istedikleri her şeyi başarabilecekleri felsefesiyle yetiştirildik.

    bizlerin öğretmenleri gerçek anlamda idealist eski bir kuşağın temsilcileriydiler.

    bizde onlara inandık.

    var gücümüzle okuduk,eğitim gördük,çalıştık.

    erkeklerimiz kaçmayı bir kere bile düşünmeden davullarla zurnalarla askere gitti. bir çoğu ismi bile bilinmeyen dağ başlarında bu vatan için şehit oldu.

    bize öğretildiği gibi dürüst olmaya,medeni olmaya ve insan olmaya çalıştık.

    dinimizi,ülkemizi ve milletimizi hep dokunulmaz ve istismar edilemez büyük kutsallarımız olarak gördük. onları kullanarak mal ve mevki kazanmak aklımızdan bile geçmedi.

    atatürk ve silah arkadaşlarının yaptığı büyük fedakarlıkları hiç unutmadık.

    onlara minnet içinde olduk. onlara küfür etmek veya hakaret etmek aklımızın ucundan bile geçmedi.

    nasıl yapabilirdik k ? çoğumuzun dedesi bizzat o kurtuluş savaşı denilen ateşten çemberin içinden geçmişti. onların anlattıklarını kulaklarımızla dinlemiştik.

    peki sonuçta ne oldu ?

    şu anda bu neslin çok az bir kısmı gerçekte olmaları gereken yerlere gelebildi. bir kısmımız hayal kırıklığı içinde ülkesini terk etti. bir kısmımız köşesine çekildi.

    neden böyle oldu ?

    çünkü hayallerimizde kurmak istediğimiz girişimler bizim sebep olmadığımız çeşitli siyasi ve ekonomik krizler sayesinde hayallerimizde kaldı. mecburen hedeflerimizi ufalttık.

    hayallerimizde gelmek istediğimiz makam ve mevkiler hep torpilli ve çıkarcı yeteneksizlerin hak etmeyen ellerine verildi.

    hayallerimizde parçası olmak istediğimiz dünyanın kapıları ve sınırları tek tek yüzümüze kapandı.

    o yüzden özellikle bizim kuşak insanlar için rocky sadece bir film değildir.

    o inancın,cesaretin,dürüstlüğün ve çalışmanın kibirli apolloları ve ıvan dragoları yendiği bir semboldür.

    sizden ricam bu aralar işiniz yoksa oturun rocky filmlerini özellikle birincisini yeniden izleyin.

    kendinizden ve yaşadıklarımızdan çok şeyler bulacağınıza eminim.
  • basindan sonuna beni umarsizca aglatmis, dimagimdaki sandigi, yuksek hizla carpan bir express gibi parcalamis, 29 yillik hayatimda icine attigim attigim, unutugum ne kadar eski hissiyat, hatira varsa ortaliga dokmus, ruhumu allak bullak etmis, 80 lerde cocuk olmanin ne demek oldugunu derin bir cizikle tekrar hatirlatmis "film" demeye, yuregimin varmadigi bir nevi sihirli kure...

    60 yasinda sevgiyi, saygiyi arayan, icindeki atesin hala yandigini gostermeye calisan, altin kalpli bir adamin 30 yillik oykusunu gormedim o beyaz, sihirli kurede... sadece rocky ile degil, stallone olarak da eski gunlerini hatirlamak isteyen, hic kimseyken bir anda rocky olan, yillar gectikce bebelerin espri malzemesi olup, sadece makara amacli adi anilan, unutulmus, derinlere gomulmus ve gercekten hak edilmis bir saygiyi tekrar arayan, dirilten adami da gormedim... keske sadece bunlari gorebilseydim...

    apolloya yenildiginde, almanyadan gelmis 2 parmakli kirmizi kar eldivenlerini eline gecirip, ranzaya yumruk ustune yumruk atip, aglayan 6 yasindaki bir cocugu gordum... mahallede kendinden buyuklerce itilip kakilan ufakliklari gordugunde, "rocky olsa ne yapardi" diyip, azmanlarin karsisina dikilen bi cocuk gordum... yense de yenilse de, basarida basarisizlikta baskalarinda kabahat aramayip, kendisiyle hesaplasan bir delikanli gordum... simdi aynaya baktiginda veya bebegini kucagina aldiginda, " basima gelen her seyde hep kalkip kalkip devam ettim kizim, hic korkmadim, o cocuk hala yasiyor, bunu ogrenmelisin" diyen bir adam gordum...

    belki hayatin anlamini bulmadim, ama iyi bir insan olmanin, yilmamamanin, yarisirken insanliktan cikmamanin nasil bir sey oldugunu, ilk bu surati egri ama yuregi buyuk adamda gordum...

    iyiki vardin... cok yasa sly...
  • boğazımda ayrı ayrı yerlerde iki büyük düğüm bırakmış gercek bir rocky filmidir.
    diğer bes film gibi...

    düğümlerin ilki gözlerimizin önünde bitti diye... evet önceden de bitmişti rocky. beş ayrı sonla... ama biz rocky'ye aşık oldugumuzda rocky zaten bitmişti ki. aradan gecen senelerde rocky serisi anlamını daha da kazırken, biz onun bitmiş oldugunu çoktan unutmuştuk. o hep vardı. 1, 2, 3, 4, 5... aşkla tanıştık, "seni seviyorum" diyerek ringe koşan adrian'a "kırmızı şapkan nerdee" diye soran rocky'nin aşkının filmi oldugunu anladık, hayatla tanıştık, hayatla ilgili söylediklerini gördük, mücadele ederken kaybettiklerimizin yoklugu ile, bu film bir de böyle kaybedenlerin filmi dedik, yıkıldıktan sonra ayaga kalkarken her defasında mickey'nin azarını işittik, en yakın arkadaşım kavramını tartarken zihnimiz kim bilir hangi rocky filminin hangi sahnesi bir yerlerde oynuyordu... şortuna bakmadık, markalarına bakmadık, biz onu ilk gördüğümüzde bir deri ceketi, şapkası ve ugruna inandığı yırtık eşofmanları vardı üzerinde... aldırmadık, sadece çok sevdik...

    ama bittiğini, bir sonu oldugunu hiç düşünmedik rocky'nin. bunu unuttuk, aklımıza bile getirmedik. yoktu da zaten, bitmiyordu. biz bilmiyorduk bir son, bir bitiş, ne varsa oydu...
    ama rocky balboa... 6. film ile rocky sona erdi gözlerimizin önünde. ne izleyeceğim, ne ile karşılaşacağım diyerek oturdum başına. bittiğinde anladım ki ben hayatımda ilk defa bir rocky filminin sonunu izliyordum. hiç beklemediğim bir yumruk da ben yedim, öyle bir yumruk yedim ki düğüm oldu kaldı boğazımda..
    filmi izlerken gördüklerimin oluşturduğu diğer düğümün yanına yerleşti, kaldı.

    konuşmak istedim izlerken, ama ne diyecektim ki...
    yaşlanmışsın... sessizleşmişsin azıcık da... gözlük mü takıyordun o meyvelerin sebzelerin fiyatını görmeye çalışırken. daha mı duygusal artık, kaplumbağalar daha büyük bu sefer. adrian nerde? paulie'ye bak hala aynı, bir insan neden hiç değişmez ki... peder nerde? mickey'in salonu değil mi orası.... duke, ne kadar da sessizsin... hala... adrian nerdesin? nerdeler rocky? kimse yoktu ki zaten, öyle başlamadı mı hikaye zaten rocky... yumurtaların sayısını mı azalttın sen? dikkat et o ağırlıkları kaldırma, endişelendirme bizi... yumrugunu sakın indirme... en son merdiven seni bekliyor. neden beklemesin ki, senin sayende dünyada herkes tanıyor onu, deri ceketin hala yakışıyor, şapkan da... kızın avucundan para mı çıkartmaya çalıştın, bilmem belki bana öyle gelmiştir... eldivenlerin nerde senin? yakışmadığını kim söyledi... oğlun geldi bak... sarıl hadi.. yumrugunu sakın indirme... sakın... ne dedi adrian sana... hatırlasana.. apollo 2. maçı teklif ettiğinde, hastanede... "win" win rocky win...
    mi diyecektim... diyemedim... sadece izledim.

    ama sonra bitti işte... 10 üzerinden 10'la, fazladan da 2 düğümle bitti ama ne güzel düğümlerle...
    ne güzel bir düğüm attın sylvester stallone... teşekkürler, gercekten teşekkürler...
  • babamın akciğer kanserini yenmesinde çok çok büyük etkisi olan, terapi etkisi göstermiş filmdir.
  • ilk beş filmi daha anlamlı hale getiren filmdir.

    sly'ın yalnız rocky serisine değil, kendi kariyerine de bir selam duruştur aslında. o da tıpkı rocky balboa gibi hiçlikten gelmiştir, yükselmiş ve hollywood gibi bir kazanda kendisine sağlam bir yer edinmiştir, tamamen kendi başarısıyla. ve bu filmin de sonunda olduğu gibi, son noktada, kazanmak ya da kaybetmek önemini yitirmiştir tamamen. o yolu yürümüştür bunca yıl. oğlunun dediği gibi, "kanıtlayacak bir şeyi yoktur" artık. o zaten kendisini bilir.

    bizim gibilerin, yani 80 sonrası kuşağın da bir vedasıdır rocky balboa. artık çocukluk, gençlik bitmiştir. 80'li yılların blockbusterları birer birer kült, hatta klasik filme dönüşmüş, o beyazperdedeki kahramanlarımız ise yaşlı abiler haline gelmiştir. ne back to the future, ne indiana jones, ne mad max, ne e.t., ne top gun, ne karate kid, ne de başka efsaneler; aynı tadı vermez. verdikleri tat artık biraz hüzün katkılı bir zevktir.

    işte sırf da o yüzden, rocky filmi izleyen bir 30 yaş civarı erkeğin ağlaması, gayet normaldir..
  • hiç kimse hayat kadar sert vuramaz derdi rocky balboa. haklıymış lan..
  • zamanla dövüş filmi kategorisi altında anılmanın sebep olduğu küçümsenmeye yenik düşen filmlerin esasoğlanı.

    bu küçümsenme olayının tüm suçu kategorizasyonun sırtında da değildir hani. stallone, en zından forrest gump kadar temiz kalpli bu adamın hikayesini ilk iki filmden sonra çok fazla sulandırmıştır. o kadar sulandırmıştır ki ilk film kadar mükemmel olan 6. film hak ettğinin yarısı kadar bile itibar görmemiştir.
    stallone'un açgözlülüğü yüzünden bütün seri dövüş filmi kategorisine sıkıştığı için rocky'nin altın kalbini sadece dövüş filmi seven insanlar bilebilmiştir.

    rocky'i forrest gump'a benzeterek forrest'a haksızlık yaptığımı düşünebilirsiniz ama bence tam tersi. hayatlarındaki kadınlara baktığımız zaman bunu görebiliyoruz.

    --- spoiler ---

    forrest, dış güzelliğinden başka özelliği olmayan, herkesin aşık olabileceği tipteki jenny'e aşık olurken
    rocky, 30'una merdiven dayamış, üst üste üç tane hırka giyen, dev gözlükleri ve sönük saçları olan adrian'a aşık olmuştur.

    jenny bomboş bir insandır. forrest'la acıdığı için bir kez birlikte olmuş, sonra "gencim güzelim" tribine girerek amının doğrultusunda bir hayat sürmüştür. eninde sonunda aids'e yakalanıp forrest'a muhtaç olana kadar güzelliğinin ekmeğini yemiştir. sonra da kimden olduğu belli olmayan çocuğunu forrest'a kitlemiştir.
    adrian ise hem cefakar hem vefakardır. rocky'e aşık olduğunda petshop'ta hayvan boku temizleyen, 30'una merdiven dayamış bir bakiredir. hayatını işe yaramaz abisi paulie'nin arkasını toplamakla harcamış bir cefakardır. parada, pulda da gözü yoktur. rocky'e aşık olduğunda rock'nin de parası ve ünü yoktur zaten. rocky paraya kavuştuktan sonra adrian'ın dünyasını altın rengine boyamaya çalışırken adrian onu frenlemeye uğraşmıştır. ekonomik zorluk çekmeye başladıklarında, hamile olmasına rağmen rocky tekrar dövüşmesin diye petshop'taki işine geri dönmüştür.

    --- spoiler ---
  • film bittikten sonra bende bir ünvan maçına çıkayım dedim. şöyle eski günlerin anısına film bittiğinde kardeşimi dövecektim ama yazık lan kıza dedim. hem koca adam olduk öğrendik kadına el kalkmayacağını. çocuklukta kaldı o deli hareketler, şımarıklıklar.
  • an itibariyle kaçıncı tekrarı bilmem ama yine yeni yeniden izlediğim ve sonunda gözlerimin bir kez daha dolduğu müthiş film, efsanenin vedası.

    philadelphia sanat müzesi'nin o merdivenlerini son hızla koşup, en tepede nefes nefese şekilde iki kolumu havaya kaldırarak rocky balboa pozu vermeden bu dünyadan göçüp gitmeyeceğim arkadaş!
  • harika bir motivasyon filmi. ozellikle rocky balboa'nin ogluyla girdigi diyaloglar filmin can alici kisimlaridir.

    --- spoiler ---

    rocky balboa'nin oglu babasini elestirdikten sonra, rocky balboa su motive edici sozleri soyler:

    rocky balboa: islerin yolunda gitmediginde buyuk bir golge gibi suclayacak yerler aradin. dunya her zaman gulluk gulistanlik degildir. acimasiz ve kotu bir yerdir. ne kadar guclu oldugun onemli degil. eger dunyaya izin verirsen, seni dizlerinin uzerine cokertir ve sonsuza kadar oyle kalmana sebep olur.

    sen, ben, hic kimse hayat kadar guclu darbe vuramayiz. ama onemli olan ne kadar guclu vurabildigin degil. onemli olan o darbeyi yedikten sonra ileriye dogru devam edip etmedigindir. kac darbe alip hayatta yoluna devam edebiliyorsun. iste kazanmak boyle bir sey. ( bu kisim filmin sonlarina dogru tekrar vurgulanmistir. )

    simdi ne hak ettigini biliyorsan hak ettigin seyi al. ama o darbeleri almaya hazir olmalisin ve birilerini suclayip istedigim yere gelemedim. sebebi oydu veya buydu ya da her hangi bir seydi diyemezsin. bunu korkaklar yapar ve bu sen degilsin. sen bundan daha iyisin.

    kendine inanmaya baslayana kadar kendine ait bir hayatin olmayacak.

    http://www.youtube.com/…d_vg4uyywek&feature=related

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap