• lisedeyken zorunlu ingilizce dersimiz vardı ancak konusunu isteyen seçerdi. isteyen shakespeare, isteyen sanat tarihi falan alırdı. ben bilim kurgu dersini almıştım. o derste bize okuttukları kitaplardan bir tanesi de philip k. dick'in "do androids dream of electrik sheep" adlı romanıydı.

    romanın ana konusu insan olmak üzerineydi. kıyamet sonrası san francisco'sunda geçen hikayede teknoloji, artık insandan hiçbir şekilde ayırt edilemeyen android üretebilecek seviyeye erişmişti. ancak androidleri insanlardan ayıran özellik empati yapamamalarıydı. karşısındakinin ne hissettiğini hissedemiyor, bu özellik bir makineye kazandırılamıyordu.

    sonra farkettim ki bu gerçek hayatta da geçerli. bizleri insan yapan, diğer canlılardan temel olarak ayıran ve hatta kendi aramızda bile bazılarımızı "insanlaştırıp" bazılarımızı "hayvanlaştıran" ne seviyede empati yapabiliyor oluşumuz. karşıdakinin yerine kendimizi koyabildiğimiz kadar insanız.

    kitaplar bizlere hikayeler anlatır. bizlere farklı hayaları yaşatır, hissettirir, anlatır. sadece kitaplar değil, resimler, şiirler, filmler hep bize empati yaptırır çünkü bizden farklıların duygularını yaşatır. onun için sanatla uğraşan insanlar kavga edemez, kafa kesemez, öldüremez. romanların faydası bizi insan yapmasıdır.
  • evet o yüzden zaten albert einstein bilimle ilgilenen herkesin kesinlikle don kişotu okumasını önermiştir.

    http://favobooks.com/…iters/84-einstein-albert.html
  • kitapların, sadece bilgi sahibi olmak için okunduğunu sanan bir boş tenekenin beyanı.

    ama yine de anlatalım:

    roman okuyarak, başka hikayeler, başka hayatlar, başka insanlar hakkında fikir sahibi olursun.

    roman okuyarak, hayal gücünü geliştirir, başka dünyalara dalarsın.

    roman okuyarak, empati yapmayı öğrenirsin.

    roman okuyarak, mevcut hayatından uzaklaşır, kendine "izin" verirsin.

    ve roman okuyarak en azından ayrı yazılması gereken -de leri -da ları öğrenirsin.
  • uzun zamandır yazmak istediğim bir konu gündem olmuş. öyleyse yazalım bakalım. roman okumanın faydası olmadığını iddaa etmek kolaydır. çünkü kurgu olmayan kitaplar daha net ve pratik bilgiler paylaşır. oysa romanlar bunu alttan alta işler. romanların insanları kişisel gelişim kitaplarına göre daha çok etkilemesi de bu yüzdendir. insanın bir bilgiyi hazmedebilmesi için onunla yaşamayı öğrenmesi ve onunla anı biriktirmesi gerekir. romanlarda olayları yaşarsınız ama kurgu olmayan kitaplarda nasihat alırsınız.

    şimdi bir tane örnek verelim. elon musk mesela, adamın hayat felsefesini otostopçunun galaksi rehberi belirlemiş. tabii bu adam 6-7 yaşından beri günde neredeyse 1 kitap bitiren bir herif. adam erken bir yaşta, 14 yaşında varoluş sıkıntısına girip; bu kitabı okuyup hayatındaki anlamı bulmuş. bir de kitap okumayanlara bak; adam 20 yaşını geçmiş hala varoluş sıkıntısı çekiyor, hayatında ne yapacağını bilmiyor. neden peki? çünkü insanın hayatının anlamını bulabilmesi için olabildiğince tecrübe edinmesi gerek. bunun en kısa yolu da kitap okumaktır. resmen dahi olarak görülen adamların yazdıklarını okuyup, kahramanların yaşamını eleştirip özümseyebiliyorsunuz kitap okurken. yüzlerce seçenekle karşılaşıp "hmm, ben burada böyle davranırdım", "bence bu seçim yanlış, hayal kırıklığına uğrayacak" diye düşünüp hayat felsefenizi oluşturabiliyorsunuz.

    bir roman okumak insanı lap diye değiştirmez. adım adım gelişirsiniz. tıpkı vücut çalışmak gibidir. aylardır uğraşırsınız, "ulan hiçbir değişiklik yok" dersiniz. fakat 6 ay sonra bir bakmışsınız ki vücudunuzda daha önce fark etmediğiniz kaslar var. roman okumak da böyledir, insanı alttan alta bilgeleştirir. insanlar sizle konuşmaktan daha çok zevk almaya başlar; çünkü hikayeleştirerek anılar anlatabilir, bir konu hakkında kimsenin düşünmediği bir bakış açısıyla yorum yapabilirsiniz. en basitinden kitap okumak karmamı 300'lerden 460'lara taşıdı. ki uğraşmadım bile, yazmayı da geliştirdiğini buradan görebiliyoruz.

    ekleme: empati olgusundan bahsetmeyi unutmuşum. roman okumanın en büyük getirisi empati yeteneğidir. eğer belli bir miktarda kitabı geçerseniz otomatikleşiyor bu olay. yani isteseniz de istemeseniz de empati yapıyorsunuz. bu gerçekten faydalı mıdır, bilinmez. ben şahsen bu aralar biraz da olsa empati yeteneğimi köreltmeye çalışıyorum ama olmuyor. o kadar güçlü öğrenmişim ki, farkına bile varmadım.
  • yazık yazık aynı ülkede hem bu arkadaş hem de (bkz: ihsan oktay anar) yaşıyor.
  • katıldığım bir tespit.
    bende okuduğum kitapların bana hiçbir katkısı olmadığını farkettim.

    hatta hayatı zorlaştırıyor.
    hayallerimizdeki dünyayı gerçekle örtüştüremiyoruz.
    adapte olamıyoruz.
    beklentilerimiz yüksek oluyor.

    kısaca; vakit kaybı.
  • kitap okumayan biri tarafından ortaya atılmış saçma iddia.

    bilgi almak için kitap okumak diye birşey yoktur.
    bir roman okursun, fransa'da mahkum olup, kürek mahkumu olarak güney amerika'ya sürgüne giden bir adam, charles de gaulle'e küfür ediyor diye açıp "kimmiş lan bu de gaulle?" diyerek fransa'nın yakın tarihini öğrenebilirsin.
    kitap her zaman mutlak bilgi almak için değil, ufuk açmak için, senin eline bir meşale vermek için de vardır. roman, bence kitapların en güzelidir. çocukluktan itibaren sana kitap okuma alışkanlığı kazandırır. bazen hiç görmediğin yerlere gider, hiç tanımadığın kültürleri tanırsın. hayal gücünü kullanarak tasvir etme yeteneğini geliştirir, anlatabileceğin şeyleri çok daha farklı ve zengin bir dille karşındakine aktarabilirsin. yani hem empatin artar, hem de anlayışın.
  • okumanın zararı yoktur bu gerçek olandır lakin devir cahiliye devridir ne kadar salaksan o kadar itibar gördüğün bir dönemde yaşamaktayız başlıkta döneme uygun salakçadır
  • katılmadığımdır. yıllarca akıl sağlığımı romanlarla korudum. kavga gürültü dayak huzursuzluk içinde yetiştiğim evden romanlarla kaçabildim. mutlu huzurlu hayatların hikayelerini okuyarak..
  • zaten sende okumadığın için böyle bi başlık açabilmişsin can kardeş
hesabın var mı? giriş yap