• defalarca denediğim fakat bir türlü çizgiyi, havayı yakalayamadığım olaydır. evet belki, elimde çok derinlemesine karakterler, kurgu ve düzen yok lakin, yazmaya her başladığımda yazdığım on sayfalık yazı bana çok ilgi çekici geliyor. ertesi gün yazdıklarımı okuduğumda ise üzerine koyabilecek bir gelişme bulamıyorum. sanırım ben daha çok kısa hikayelere yönelmeliyim.
  • günümüzde önüne gelen tarafından gerçekleştirilen yazma eylemi.

    uzun yıllardır araştırma inceleme kitapları okudum. sonra tabii ki içime fenalık geldi ve kitap okumayı tamamen bıraktım. üniversite lise döneminde de roman okurdum. araştırma vs kitaplardan sonra roman okumak zaman kaybı gibi geldiği için onu da bırakmıştım. şimdi bir gazla, nereden geldiği belli olmayan, günümüz yazarlarından 3 tane roman okudum son 3 haftada.

    ya bu türk edebiyatına ne olmuş ya! önüne gelen yazar olmuş! 3 kelimeden oluşan cümleler, "ama" dışında bağlaç yok, cümleler hep "ve" ile "evet" ile başlıyor... "aynaya doğru yaklaştı. kendine baktı. krem sürdü." birebir alıntı bu! ne yapıyorsunuz ey yayınevleri! amacın ne! türkçeyi unuttum bir ayda amk!

    edit: hazır gaza gelmişken okumaktan tamamen vazgeçmeden bu gazı devam ettirebileceğim, zengin türkçe kullanmış, anlaşılmamak için kasaraktan kendini fransız filminde zannetmeyenlerce yazılmış, ağdalı değil net ancak zengin bağlaç v.b. yapılarda cümle kurma yeteneğine sahip yazar aranıyor. sevgili okur yazar ekşi yazarı, tavsiyen için yeşillendirirsen sevinirim...
  • nasil yazacagimi kisa zamanda ogrenmek istedigim olusum. hep icimde oldu ama tembel tenekeyim ben. film gibi ruya görmek hele onlari yaziya dokersem full orjinal olacak.
    (bkz: #54580737)
  • herkesin yeltendiği bir durumdur. yetenek istediği kesin ama bilgi ve tecrübe de istediği su götürmez bir gerçek. yazmaya çalışmak değil de gerçekten bir roman yazmış olmak inanılmaz bir duygu olsa gerek
  • zor zanaat. ünlü yazarlar bazı teknikler ve kurallar geliştirmişler yazmak için.

    misal john steinbeck her gün bir sayfa yazmanın sonuçta şaşırtıcı bir eser ortaya çıkaracağını iddia ediyor. hızlıca ve hatalara takılmadan yazmak gerekiyor ona göre, çünkü düzeltme yapmak yazarken yakalanan ritmi bozar diye düşünüyor.

    george orwell da iyi bir çalışma için yazarın kendine bazı soruları sık sık sorması gerektiği görüşünde. şöyle sorular mesela:
    -ne anlatmaya çalışıyorum?
    -nasıl bir söz, imge veya deyim yazılan şeyi en iyi ifade eder?
    -daha kısa ve öz nasıl anlatılır?

    orwell mecazlı anlatımlara da iyi gözle bakmıyor. benzer şekilde, yazmak için metafor kullanmamak veya teşbih yapmamak gerektiğini söylüyor. ona göre daha kısa anlatılabilecek olan bir durum uzun uzun anlatılmamalı, yazar gizli özne kullanmaktan kaçınmalı ve yazılan dilde sade bir şekilde ifade edilecek bir durumda bilimsel bir jargona veya yabancı dillerden alınacak sözcüklere yer verilmemeli.
  • daha önce yazamama sebeplerini burada irdelemiştik şimdi roman yazma eylemine yazabilme üzerinden bakacağız.

    roman, herhangi bir film senaryosu ya da tiyatro oyunu gibi teknik öğrenilerek üretilmesi kolay olmayan, daha "sanatlı" bir yazın biçimiyle ve daha ruhsal bir deneyimle içinden çıkılabilecek bir tür. her şeyden önce roman yazmayı kafasına koymuş biri kurgu nedir, dramatik mantık nedir öğrenmiş olmalı.

    karakter oluşturmak için gerekli bilgiye sahip olmak gerekiyor ama bu yetersiz, beraberinde içgörü sahibi olunmalı. bu yazılan şeyi gerçeğe yakınsamanın yolu.
    duyguların nedenlerini ve esas olan arzumuzu bulmak, roman karakterinin öfkesinin, hırsının, yaşama sevincinin nedenlerini de iyi tahlil edebiliyor olmak, bunları sağlam temellerle inandırıcı biçimde inşa edebilmek için elzem.

    roman okumak, roman yazma gayreti içinde bulunan birinin vazgeçilmez eylemidir. beraberinde, karakterin olay örgüsü içinde tanık olduğu, müdahil olduğu, doğrudan etkiye maruz kaldığı her şeyle ilgili donanım elde etmek, bütünlüklü bir dünya algısı oluşturmak gerekir.

    çoğu insanın kurgu yapmak konusunda ne denli zorlandığını biliyorum. bizim hikayelerimiz birçok insanın hikayesinin içinden geçiyor ve bir hikayeyi merkezde tutarak diğerleriyle birleştirmek, bunu mantıklı bir zeminde yapabilmek hayli zor.
    kurguyu tekdüze biçimde öğrenir insanlar. basit bir zaman çizgisi ve lineer bir akışı bozuma uğratan dış etmenler. bu etmenler doğrusal yapıyı bozmalıdır ve bu bozuk yerler hikayelerin birbirine kenetlendiği noktalardır. basit, gündelik durumlar ve duygusal çıkmazlar bu kilidi sapasağlam yapar. böylece ikincil hikaye ilkinin yürümesini engellemez.

    yazarlık kitapları bir hikayenin nasıl dirileceğini anlatır ancak onu nasıl göreceğimizi anlatan bir eser yoktur. bunun nedeni, onu (hikayeyi) göremeyen birinin yazma cüretini desteklememek konusundaki haklı tutumdur.

    aklınızda bir şey var biliyorum ve ünlü yazarların konuyla ilgili ne dediğini çok merak ediyorsunuz. bu iş, kafanızı o bulutun içine sokmuşken orada gördüklerinizi kafanız hala o bulutun içindeyken aşağıdaki kağıda geçirmekten fazlası değil. o bulut, sizin düş evreniniz.

    ronald tobias'ın roman yazma sanatı adlı kitabını edinin. hikayenin nasıl bir şey olduğunu anlatan ve dramatik yapıyı size öğreten birkaç kitap bulun okuyun. sonrasında okuduğunuz her kurgu eseri bu gözle okumaya başlayın. bir süre sonra zihninizde açılan o yeni kurgu odasını belli modellerle doldurmaya başlayacaksınız. odayı kilitledikten sonra da özgür kalıp yazacaksınız.

    bunu hep söylüyorum. eskiden, insanlar okudukça bilgiyle dolup taşarlar ve bir gün yazar olurlar sanıyordum, sonra anladım ki insanlar yazmaya karar veriyorlar ve ne okumaları gerektiği konusunda yazı (üzerinde çalıştıkları dosya) onları yönlendiriyor.

    turgut özakman "k.çını her gün aynı saatte sandalyeye koymayan yazar olamaz" diyordu. yazarlık bilgiyi sistemli işleme işidir.

    aklınızda bir şey olması yetmez. sebat etmeniz ve onu o bulutun içinden çekebilmeniz gerekiyor.
    nasıl yaparım sorusunun tek yanıtı var. sadece yapın. her gün yapınca, sayfalar birikiyor ve bir kitap oluyor.
  • yazmak bir tedavidir. ama roman yazmak korkudur.

    zihninizde gelişen olaylar, parmaklarınızla kağıda döküldüğünde çıkan anlamlar, sizinle yolculuğa çıkacak okurların zaman ve emeğinin sorumluluğunu üstlenebilme kaygısıdır roman yazmak. mantıklı bir insan, şunu bilir. "okuyucu romandaki her şeyin dört dörtlük olmasını ister, çünkü hayatında böyle değildir." çünkü herkes ilk önce okuyucudur.

    tabi böylesi bir sorumluluk bir hazırlık evresi gerektirir. eğer daha önce yaşamadığı bir çevreyi anlatacak ise yazar kişisi araştırma ve inceleme yapar. okuyucuya karşı sorumluluklarını bilen yazar karakterlerine de aynı endişe ile yaklaşır. çünkü orijinal bir roman kesinlikle özgün karakterlerle oluşur.

    bunlar yapılması gerekenler ise mutlaka yazarda bulunması gereken bir takım özellikler olmalıdır. okuyucuyu doyuracak bir roman için safi çok okumuş olmanın yeterli olacağına inanmak ahmaklıktır. yeterince hayatın içine girememiş, duyguları sivrilmemiş ve yaşadığı toplumu özümsememiş bir kişinin girişeceği bu eylem karalamadan öteye geçemeyecektir.

    bunlar üstesinden gelinebilecek zorluklardır. asıl zor olan ise yaşamdan, sevdiklerinden, arkadaşlarından ayrı geçirebileceğin zamanının olup olmadığıdır. kişi, bir sandalye üzerinde hiç bir yakınının dahi bilmediği cümlelerle kurduğu yeni yaşamı nedeniyle sadece kendi sesini dinlemeye, stresle saatlerce baş etmeye, öfkeyle duvarlara bağırmaya ve bu duygular eşliğinde oradan oraya savrulmayı göze alamayacaksa, insanların yaratmaya çalıştığı esere anlam vermemesini dert edecekse, bazen saatlerce beyaz bir sayfaya bakıp sonra kalkıp uyumak zor gelecekse, tüm bunlar olurken uykuya daldığında gündüz yazdıklarının rüyalarına girmesine alışamayacaksa, her soru işaretinden sonra bir cevap vermek ruh sağlığını tehdit edecekse roman yazmaya başlamamalı kesinlikle.

    tüm bunların bende var ve her zorluğun üstesinden gelirim dedikten sonra insan durmamalı, kesinlikle içinde olgunlaşan yeni hayatları okura ulaştırmalıdır. yani en azından ben öyle yapıyorum.

    not: tüm bunlarla beraber kesinlikle edinilmesi gereken: (bkz: yazma disiplini)
  • istek + kendine güven + kararlılık + yetenek + çalışkanlık.

    roman yazabilmek için bu 5 özelliğe sahip olmak lazım. eğer herhangi biri eksikse roman yazılamaz. gerçi bu gercekleştirilmek istenilen her amaç için de aynıdır. başarının anahtarı bunlar.

    istek muhakkak olmalı. bu isteğin devamlılık göstermesi motivasyonu artırır. motivasyon, kararlılığı tetikler. kararlılık, yeteneğinizi harekete geçirir. yeteneğinizin farkına varmak kendinize olan güveni artırır. kendinize olan güven düzenli çalışmayı sağlar.
  • ben anlatsam da biriside yazsa çünkü ben anlatınca hep devrik cümlelerle doluyor sayfalar.
  • şu sorunun cevabının bulunması ile başlanması gereken uzun bir yolculuktur.

    neden yazmak istiyorum?

    para kazanmak istiyorum
    takdir edilmek istiyorum
    ölümsüzlük istiyorum
    topluma/aileme/kendime faydalı olmak istiyorum

    vereceğiniz muhtemel cevaplar yukarıdakilerden herhangi biri veya birileriyse şöyle anlatmayı sürdüreyim.

    bir kere para kazanmak için roman yazmak isteyenler çok ciddi bir yanılgı içindeler. elbette ilk eserleriyle mucizeler yaratan örnekler yok değil. ancak roman yazarları dünya genelinde örnekleri daha fazla olmakla beraber ülkemizde çok ender olarak ilk eserleriyle para kazanıyorlar. bu nedenle daha en başta bu beklentiyle yola çıkmak ciddi hayal kırıklıkları yaratabilir.

    cevabınız ikinci şık olan takdir edilmek istiyorum diyorsanız, hayatınız boyunca farklı binlerce değişik şey yaparak bu tatmine ulaşabilirsiniz. elbette bir eser ortaya çıkarmak ve bu eserle insanlar tarafından takdir edilmek inanılmaz büyük bir haz kaynağı olacaktır. ancak unutulmamalıdır ki ortaya çıkaracağınız ilk eser nedeniyle insanlar tarafından aşağılanabilir, eseriniz veya siz düşük kaliteli olarak addedilebilirsiniz. harcayacağınız emek, zaman vb değerler ele alındığında bu riski göze almayı en baştan kabul etmelisiniz.

    cevabınız üçüncü şık olan ölümsüz olmak istiyorum diyorsanız, bunun için geç bir zamanda dünyaya geldiğiniz söylenebilir. inanılmaz hızla ilerleyen bilişim/iletişim teknolojisi, bilgiye ulaşımın saniyelerin altına düşmesi, eserlerin basılı halden elektronik dokümana çevrilmesi, bu teknolojik gelişmelerle beraber çok kişinin "eser"ini her geçen gün daha rahat yayımlayacak olması gibi unsurlar düşünüldüğünde sadece roman yazarı olarak ölümsüz olmak çok da mümkün görünmüyor. yazar olmak yerine bir kayaya adınızı yazmanız dünya üzerinde daha uzun süre anılmanızı sağlayabilir. tabi adınızın yazılı olduğu kayadan uzun süre silinmeyeceğini öngörürsek.

    cevabınız dördüncü şık ise roman yazarı olmadan da bir çok kimseye faydalı olabilecek şeyler ortaya çıkarabilirsiniz. muhtemeldir ki zaten hali hazırda topluma, ailenize ve kendinize bir çok fayda sağlamışsınızdır. ancak roman yazarı olmak için geçireceğiniz zaman, harcayacağınız emek vb değerleri düşünüldüğü aynı emek, zaman ve diğer değerler toplamında çok daha faydalı işler ortaya çıkarabilirsiniz.

    yok cevabınız bu şıklar içerisinde olmayan; fark yaratmak istiyorum, edebi eserler ortaya koymak istiyorum, hatun/herif düşürmek istiyorum gibi örnekleri çoğaltılabilecek bir cevap ise roman yazar olmaktan çok daha farklı şeylere ihtiyacınız var demektir. bir çok yazar adayı harika edebi eserler ortaya çıkarıp inanılmaz farklar yaratırken bir çok hatun/herif düşürmüş ama en sonunda o çok edebi gördükleri eserlerinin kimse tarafından iplenmediğini, yarattığı farkın sadece kağıt kalınlığı kadar olduğunu, düşürdüğü hatun/herif lerin içi boş insan artıklarından oluştuğunu üzülerek öğrenmiştir.

    tüm bu nedenlerle roman yazarı; birden çok hedefi olan, bu hedeflere ulaşmanın oldukça güç olduğunu bilen, emek, zaman, vb birçok değeri bu uğurda harcayabilecek kişilerin kazanabildiği inanılmaz anlamlı bir sıfattır.

    elbette bu sıfatı kişiye kazandıracak eserinde kendi özellikleri olmalıdır. her sanatsal faaliyette olduğu gibi yazım dünyasında da kaliteli bir eser ortaya çıkarabilmek için kişinin yazma işinin kurallarını bilmesi gerekmektedir. bu kurallarının öğrenilebilmesi içinse kullandığı dilin temel özelliklerinden kişi haberdar olmalı ve dil bilgisi öğrenmelidir. tüm bunları gerçekleştirmenin en temel yolu ise okumaktır. türü ne olursa olsun, edebi bir eser ortaya çıkarmak isteyen kişinin mutlaka zengin bir okuma geçmişine sahip olması gerekmektedir.

    insanlık tarihine iz bırakmış hiç bir insan gökten zembille inmemiştir. iyi bir mühendis, kaliteli bir kimyager, işinin ehli bir doktor olmak için nasıl yüksek öğrenim görülüyorsa, iyi bir müzisyen, kaliteli bir ressam, işinin ehli bir heykeltıraş olmak için de yüksek öğrenim görülebilir. ancak roman yazarı olmanın tanımlanmış bir okulu veya eğitimi yoktur. temel eğitim okumak, okumak, okumaktır.

    "o zaman iyi bir roman nasıl yazılır?" sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim.

    öncelikle iyi bir roman büyüleyici, dokunaklı, etkileyici ve kendine has bir tarza sahip olmalıdır.

    her şeyden önce ne tür bir roman yazacağınıza karar vermelisiniz. fantastik, bilim kurgu, tarihi, korku, polisiye, gerilim vb. elbette her kişi kendine yakın hissettiği türü, geçmişte okuduğu kitaplardan, etkilendiği yazarlardan, hayalini kurduğu dünyadan esinlenecektir.

    türü belirledikten sonra hikaye teması seçilmelidir. tema; romanın anlatmak istediği temel duygu ve düşünce olarak özetlenebilir. konu ve ana fikire benzer gibi görünse de bunlarla kesinlikle karıştırılmaması gerekir. örneğin mücadele'nin konu edildiği bir romanın "mücadele esnasında hissedilen haz" teması olarak belirlenebilir. tema, eserin beyni gibidir. romanda anlatılacak her şeyde, karakterlerde, mekanlarda temanın etkisi olacaktır. romanda birden fazla tema da seçilebilir. ancak her koşulda temalardan biri ana yapıyı üstlenmeli ve diğer temalar bu ana temayı beslemelidir.

    temamız hazır olduğuna göre romanımızın bir planını hazırlamamız her zaman yararımızadır. çünkü plansız yapılan her şeyde olduğu gibi romanda plansız başlanır ise sonuca ulaşamaz. önce bir cümleyle romanın neyi anlatacağını yazmalı, sonra bu cümleyi bir paragraf haline getirmeliyiz. bunu tamamen sizin yazmak istediğiniz dünyaya göre şekillendirebilir, yazmaya başladıktan sonra temeli bozmamak kaydıyla türlü değişiklikler yapabilirsiniz.

    tür, tema ve plan gövdemiz hazır olduğuna göre bu aşamada romanın karakterlerini belirlemeliyiz.

    roman her zaman bir ana karaktere sahiptir ve bu ana karakter bir sorun/ikilem/muamma (ben bundan sonra sim diyeceğim) ile karşı karşıyadır. bu sim'in çözümü ana karakteri ciddi anlamda zorlamalı, tabiri caizse iki ucu boklu değnek gibi çözümsüz ve içinden çıkılmaz olmalıdır. bu içinden çıkılamaz halde olan sim her sayfada daha da karmaşık bir hale dönüşmeli ve zirve yaptığında bu sim yazar kişisi tarafından ustalıkla ve geride hiçbir şüpheye yer bırakmayacak berraklıkta çözülmelidir.

    bu nedenle yazar kişisinin yaratmak zorunda olduğu ilk şey karakterlerdir. eğer yazmak fiiliyle uğraşmak isteyen kişi karakter yaratamıyor ise bu işe hiç başlamamalıdır. çünkü okur romanın yer, zaman, sim vb ögelerinden önce ilk görmek isteyeceği şey romandaki figürlerdir. nasıl ki maya yoğurdun, çimento betonun, kıyma köftenin ana malzemesi ise karakterde romanın temel yapı taşıdır. her karaktere roman içerisinde bir görevi olmalı, kimisi sim'in çözümünü zorlaştırırken kimisi de ana karaktere yardımcı olarak sim'in çözümüne katkı sunmalıdır.

    karakterlerin tümü mutlaka üç ana özellikten oluşmalıdır.
    bir boyu, posu, saçı, sakalı, gözü, elleri, ayakları yani fizyolojisi olmalı,
    bir soyu, sopu, eğitimi, ailesi, memleketi, sosyal sınıfı yani sosyolojisi olmalı,
    bir fobisi, hobisi, zekası, kompleksi, sıkıntısı, fantezisi yani psikolojisi olmalıdır.

    romanda bulunacak her bir karakteri tanımladıktan sonra romanın geçeceği zamanın bulunması gerekir. eğer bir dönem romanı yazılacaksa o döneme ait sosyal yaşam, insanların belli başlı alışkanlıkları, olaylara karşı tavırları, siyasal görüşleri vb gibi özellikleri karakterlerin özellikleriyle benzerlik göstermelidir.

    karakterler ve zaman bulunduktan sonra romanın nerede geçeceği sorusuna cevap aranmalıdır. yine mekanlar romanın geçtiği zaman olgusuyla paralel özellikler göstermelidir. sokak ve caddelerin özellikleri, yapıların mimarisinden sokak lambalarına kadar tüm çevre ve mekan özellikleri belirlenmelidir.

    sim, karakterler, zaman ve mekan tamamlandıktan sonra roman yazımına geçmeden önce teknik bir kaç şey daha düşünülmelidir.

    yazar kişisi önce hangi anlatımı seçeceğinize kara vermelidir. çünkü diyalog roman yazımının en önemli parçalarından biridir. romanın kimin ağzından anlatılacağı belirlenmeli, birinci tekil kişi mi, üçüncü tekil kişi mi karar verilmelidir. birinci tekil kişi ağzından yazmak bazı zaman sınırlamaları getireceği için diyalog yazımında önceden kazanılmış bir yeteneğinizin yok ise ilk romanı üçünçü tekil kişi ağzından yazmak her bir durumu ana karakterden bağımsız olarak kurmaya el verişli olması bakımından daha iyi sonuçlar doğuracağından her zaman yerinde bir seçim olacaktır.

    artık romanımızı yazmaya başlamak için her şeyimiz olduğuna göre kağıdı kalemi elimize alıp yazmaya başlayabiliriz. evet bunu yapmak içinde zamana ihtiyacımız vardır. ortalama bir roman 60.000 kelime ile 150.000 kelime aralığında bir boyuta sahiptir. bu denli yüksek rakamlarda bir eser ortaya çıkarmak için çok ciddi zaman gerekir. aylar, hatta yıllar alabilir ve ciddi bir zaman planlaması ister. roman yazmaya başlamadan önce çalışma planları yapmak her zaman kişiye avantaj sağlar.

    artık neredeyse her şeyimiz hazırdır. roman yazmak için son gerekli şey ise yazma disiplinidir. roman yazmak isteyen kişi her gün (veya zaman planlamasında belirttiği zaman aralıklarında) ne olursa olsun romanıyla ilgilenmelidir. hiçbir şey yazamıyor olsa bile karakterleri hakkında, konu hakkında, tema hakkında düşünmeli, kalem oynatmalıdır. roman yazmak sizi her an terk edebilecek bir sevgiliye benzer. onunla ilgilenmeli, onu sevdiğinizi hissettirmelisiniz. bunun da en iyi yolu onunla zaman geçirmektir.

    bu entry kısmen kendi bilgi ve deneyimlerimden kısmen de yazma sürecinde almış olduğum notlar ve internet araştırmalarından çıkardığım notlardan oluşan alıntılardan oluşmaktadır.

    konuyla ilgili her türlü fikre açık olduğum gibi çekinmeden lambayı yakabilirsiniz.

    şuradan goodreads profilime ulaşabilirsiniz.
    buradan kitaplarıma ulaşabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap