• robert de nironun bi kere bile kendine paket almayıp sürekli jean renodan sigara otlandığı film.
  • basrollerinde robert de niro, jean reno, sean bean ve natascha mcelhone adli bir irlandali dilberin oynadigi film..hem nasil bu kadar karman corman hem de nasil bu kadar sade gorunmeyi becerebilmisti bu film hala anlamam..ama su da var ki sanirim tum sinema tarihindeki en basarili ve en riskli on araba kovalamaca sahne sekansindan biri bu filmde (sahne diyemiyorum cunku sanirim 15 dakka suruyodu en az, on koltukta oturan insan kadar geriliyodunuz sonunda)..
  • takip esnasında öndeki m5, polis arabasını aradaki duvara çarptırıp patlattıktan sonra polis arabası ters dönmüş halde sürüklenirken robert de niro'nun peugeot'uyla yavaşlayıp aradan kılpayı geçmesinin bugüne kadar çekilmiş en estetik sahnelerden biri olduğunu düşündüğüm film.
  • otomobillerle bezenmiş bir "sadakat" öyküsü.

    yönetmen john frankhenheimer’in son filmi ve ustalık eseri olan 1998 yapımı bu “başyapıt”, ismini, japon kültüründe ve hafızasında önemli yer tutan bir olaydan alırken, diğer taraftan fransa’da; paris’de, nice’de ve arles’de geçiyor.

    tarihçi peter burke, tarih ve toplumsal kuram isimli kitabında, filme adını veren ve “47 ronin olayı” olarak tarihe geçen hikayeyi şöyle anlatıyor:

    “…bununla beraber, toplumsal normlar arasındaki tutarsızlıkların her zaman bireyin yararına işlemeyebileceğini belirtmek gerekir. bitki kayaların arasında ezilebilir. bu sorunun bir örneği olarak, japon tarihindeki ünlü bir olaya bakılabilir. bu, olduğu vakit sadece birkaç kişiyi ilgilendiren, ama ibretlik ya da sembolik değerinden ötürü o zamandan beri birçok kereler tiyatro oyunlarında ve sinema filmlerinde canlandırılan toplumsal bir dramdır.

    kırk yedi ronin’in öyküsü şöyleydi: 18. yüzyılın başında, şogun’un sarayında iki soylu döğüşmüştü. bunlardan biri olan asano, kendisinin tahkir edildiğini ve küçük düşürüldüğünü düşünerek kılıcını çekip, ötekini, kira’yı yaralamıştı. asano’ya şogun’un huzurunda kılıç çekmenin cezası olarak törensel intihar etme (harakiri) buyruğu verildi. asano ölünce, hizmetindeki samuraylar, efendisiz adamlar, yani ronin, haline geldiler. eski maiyet erkanı, efendilerinin öcünü almaya karar verdiler. kuşkuların yatışması için yeterince (3 yıl !) bekledikten sonra, bir gece kira’nın evine saldırıp onu öldürdüler. bunu yapınca da, hükümete teslim oldular. hükümet ise bir açmazla karşı karşıya kaldı. maiyet samurayları, besbelli yasayı çiğnemişlerdi. öte yandan, samuraylar, aralarındaki gayriresmi şeref kurallarının gereğini yerinme getirmişlerdi; şogun hükümetinin de desteklediği bu şeref kurallarına göre, bir kimsenin efendisine sadakati en yüksek erdemlerden biriydi. bu açmazdan çıkış yolu, onlara da efendileri gibi törensel intiharı emretmek, ama anılarına da saygı göstermek oldu.

    bu öykünün, zamanında ve o vakitten beri japonlara çekici gelmesi, hiç kuşkusuz temel toplumsal kurallar arasındaki gizil çatışmanın (hem de dramatik bir biçimde) ortaya çıkmasıyla ilgiliydi. bir başka deyişle, bu öykü bize tokugava kültürü hakkında önemli bir şeyler söylemektedir…”

    yönetmen john frankhenheimer ‘in, bu olayı, 20. yüzyılın sonunda paris’de geçen bir hikayeye uyarlamasının yanında, filmi harika yapan şey frenkenheimer’in “otomobil aşkı” oldu. yönetmen, bu son filminde (filmin çekiminden 4 yıl sonra ölmüştür), çoğu otomobil 50’den fazla araç kullandı. otomobillerin bazıları kovalamaca sahnelerinde bizi kendilerine hayran bıraktı, bazıları çekim yapılan caddelerde, yol kenarlarında diyalogların arkasında fon olarak karşımıza çıktı ama hepsi de özenle seçilmişti (filmin büyük bölümü kapalı mekanlarda değil, açık alanlarda çekildi.)

    -------- spoiler içerebilir --------

    film boyunca robert de niro ve jean reno, içerisinde ne olduğu asla öğrenilemeyecek olan bir çantanın (macguffin) peşinden koştular. bu “kovalama” ise otomobillerle yapıldı.

    film’deki 2 kovalamaca ise kullanılan otomobiller ile sinema tarihindeki yerini almıştır: bunlardan birincisi, filmin ilk yarısında ponente ligure kırsalında başlayıp nice’de biten ve audi s8 (d2)’nin citroen xm’i kovaladığı ve bu 2 aracı mercedes 450 sel 6.9 (w116)’nın takip ettiği sahne. ikincisi ise filmin finalinde bir postane ofisi önünde başlayıp, otoyol inşaatında sona eren, peugeot 406’nın bmw m5 (e34)’ü paris caddelerinde takip etmeye çalıştığı ("kovaladığı" diyemiyorum) sahne (daha doğrusu 10 dakika süren bir sekans) (natasha mcelhone’nin kullandığı m5 kovalamacanın sonunda takla atacaktı. bu sahne için m5 görünümlü bir bmw 535i hazırlandı)

    filmin başarısı, sadece oyuncu kadrosu, kullanılan otomobillerin seçimi ve kovalamaca sahneleri ile sınırlı değil. ronin, otomobillerin motor seslerinin en gerçekçi haliyle kayda alındığı filmlerden biridir.

    çekimi üzerinden 15 yıldan fazla zaman geçti. hala taze, defalarca izlenmesine rağmen hala heyecan verici...

    sadakat satın alınabilir, ihanet bir yaşam tarzıdır” sloganıyla yayınlanan film için, bu yazıyı, yaralanan sam’i ve vincent’i evinde ağırlayan jean pierre’nin 47 ronin olayını anlattıktan sonra sam’e söyledikleriyle bitirelim: “…savaşmanın onuru. bunu anlıyorsun değil mi? daha fazlası da var: kendin dışında, benliğin dışında hizmet etmen gereken bir şeyin olması gerektiğini de anlıyorsun. bu ihtiyaç gittiğinde, inancın öldüğünde n’olursun: efendisi olmayan bir adam. roninler kendilerine başka bir efendi bulabilirlerdi. ama onlar kendileri için savaşmayı seçtiler. onurlu olmayı seçtiler, efsaneyi seçtiler…”

    ve bu başyapıtta rol alan araçlar:

    alfa romeo 164, alfa romeo 75, audi 100, audi 80, audi s8, bentley eight, bmw m5, bmw 535i, citroen ax, citroen bx 19 gtı, citroen cx, citroen gs, citroen jumper, citroen saxo vts, citroen xantia, citroen xm, citroen zx, daf 2200, ferrari 250 gt, ferrari 456 gt, fiat brava, fiat cinquecento, fiat croma, fiat panda, fiat punto, fiat tipo, fiat uno, ford escort, ford fiesta, ford ka, ford mondeo, ford scorpio, ford sierra, jeep cherokee, lancia delta, range rover, mazda 323, mercedes 190e, mercedes 450 sel 6.9, mercedes o 303, mercedes o 404, mercedes sprinter, mini, nissan 200sx, nissan micra, nissan patrol, opel astra, opel corsa, opel monza, peugeot 106, peugeot 205, peugeot 304, peugeot 305, peugeot 306, peugeot 405, peugeot 406, peugeot 504, peugeot 605, peugeot 806, peugeot boxer, peugeot expert, porsche 928, renault 11, renault 18, renault 19, renault 21, renault 25, renault 5, renault 9, renault ae magnum, renault clio, renault espace, renault express, renault laguna, renault megane, renault safrane, renault trafic, renault twingo, rolls royce corniche, rover 600, rover 800, skoda favorit, skoda forman, volkswagen transporter, volkswagen corrado, volkswagen golf, volkswagen polo, volvo 460, volvo v70
  • belki de, sinema tarihinin en iyi otomobil takibi sahnelerine sahip olan john frankenheimer filmi.
  • adsl falan daha yokken insanların cdcilere gidip vcd/dvd kiraladıkları dönemlerde satıcıların müşterilere önermeleri için çekildiğini düşündüğüm film. "güzel film var mı önerebileceğin?" dedin mi ilk bu filmi çıkarırlardı.
  • adının "case" olması gereken filmdir.

    --- spoiler - çok afedersiniz ---

    film boyunca "hay anasını satim ne var lan o çantanın içinde?" diye kendinizi yiyip bitirdikten sonra rabırt abini "i dont remember" demesiyle bir anda ortalık karıyor ve o ses ekolanarak kulaklarınızda çınlıyor. i dont rememmbeeer.. 'nt rememberrr... rememb..

    ulan bütün filmi çantanın içinde ne olduğunu öğrenmek için izledik. uranyum mu var biyolojik silah mı var, ne var lan içinde?

    amına koyduğumun çantası.

    --- spoiler - çok afedersiniz ---
  • filmin “heyt bee” sahnelerinden biri de sam’in* spence’i* “bir bardak kahve” ile pusuya düşürmesidir. spence, “ben özel kuvvetteydim, 22. özel hava komando timi” gibi tripler atarken sam burada “söyle bakıyım o zaman, hereford'daki kayıkhane ne renkti?” diyerekten muazzam bir ayar verir. (filmin gizem ayağına sağlam manyele yattığı bir sahne de burasıdır, çünkü hereford’daki kayıkhanenin rengi de film sonuna kadar açıklanmaz. gerçi bu o kadar da önemli değildir.) tabi panikleyen elemanımız kahve pususuna düşüp ekipten ayrılmak zorunda kalır.

    detay olarak; roninlerin kendini öldürüp huzura kavuşma yöntemi için (bkz: seppuku)

    çantanın içinde ne olduğu tam belli olmasa da filmin sonuna doğru bbc spikerinin radyoda söyledikleri ile alakalıdır diye düşünüyorum ben*...

    --- spoiler ---

    “burası bbc dünya haberleri
    bugün yapılan bir açıklamaya göre k.irlanda’da yaklaşık 30 sene süren kanlı iç savaş, britanya etkisi altındaki protestan hükümetle irlandalı direnişçiler arasında varılan anlaşma sayesinde barışçıl bir çözüme ulaştırılmıştır.”

    “yapılan bu önemli anlaşmanın sonucunda uzun yılar boyunca süregelen kanlı terör eylemlerinin de son bulacağına inanılıyor.”

    “... cnn’e yaptığı açıklamaya göre irlandalı terörist s. o.’un fransa’da kıstırılması ve öldürülmesi sonucunda meydana geldi. bu önemligelişme henüz adı açıklanmayan kişilerin katkısıyla sağlandı. böylece görüşmeler bugünkü gibi tarihsel öneme sahip bir biçimde sonuçlanmıştır. daha önce sinn fein’in askeri kanadı olan ira tarafından s. o.’nun davadan uzaklaştırıldığı ve başıboş bir şekilde hareket ettiği açıklanmıştı.”

    --- spoiler ---

    yardımlarından dolayı airfree ve turkish camel'e teşekkürlerimi sunarım.
  • kelimenin anlamı, filmde kullanılmaya calısılmıs ve trailerlerinde cokca bahsi gecmistir, ancak filmin kendisinin ronin ile (tamam, samurai degillerdi de yani yine de) hicbir alakasi yoktur.
  • sinemalardan değeri anlaşılmadan çekip giden bir film olduğu haşmet babaoğlu tarafından da tespit edilmiş ,robert de niro'nun her zamanki gibi çok yakışıklı olduğu film.
hesabın var mı? giriş yap