• recep tayyip erdoğan'ın kasım 2013'ün ilk günlerinde öğrenci evleri konusunda [sanki] damdan düşer [miş gibi] gibi pattadanak başlattığı tantananın gerçek sebebini, perde arkasını açıklıyorum, kulağını aç iyi dinle.

    iki gündür hiç kimse değinmiyor. ne basından, ne sosyal medyadan ne de sair mecralardan hiç kimse öğrenci evlerine yönelik niçin bir müdahale fırtınası kopardığını adam gibi sorgulamıyor, analiz etmiyor. galiba şok dalgasını henüz atlatamadık. zaten 31 ekim günü tbmm genel kurulundaki başörtülü milletvekillerinin artçı sarsıntıları bile henüz sönümlenmiş sayılmaz.

    tabii ki bu müdahalenin tam da ak parti'den beklenecek, şeytana pabucu ters giydirecek bir gerekçesi var. zaten olmasaydı darılırdım. malumunuz, ak partililer eğer işin içinde ceplerini dolduracak, siyasi rant getirecek bir çıkarları yoksa, istersen kanlar içinde ölmek üzere yolun ortasında yatsan su vermezler. çünkü neden? çünkü konjenital omurga yoksunluğu gibi bir hastalığın pençesinde kıvranmaktadırlar da ondan. hıhı, ondan.

    peşrevi geçelim, pırasanın faydalarına gelelim:

    üniversitede okuyan kızlara ve oğlanlara niye müdahale ediyor? evet, neden?

    sırtlanlık işte tam da burada: erdoğan, üniversitede okuyan bütün kızlara, bütün oğlanlara müdahale etmiyor.

    kendi ağılındaki koyunların alameti farikası, yani ayrıştırıcı emarelere belli. diğer yanda, akkoyun olmayanların da emareleri belli. bir bakalım:

    a) oğlanlar badem formatında nur evlerinde veya başka cemaat evlerinde kalıyorlar. mahallelerinde ve okudukları okullarda kimlikleri biliniyor. erdoğan'ın hedefindeki oğlanlar bademgillerin dışında kalan kümenin elemanları.

    b) ve öğrenci kızlar... onları toplum içinde tefrik etmek, ayırt etmek, fark etmek çok kolay. evet, başörtüsü! başörtüsü bir kız öğrenci için, bilhassa ailesinden ayrı başka şehirde okuyan kız öğrenci için, bir kimlik kartı, bir paso, bir otomatik geçiş kartı. onların formatı belli; onlar başörtülü bacılarımız. erdoğan'ın hedefindeki kızlar, başörtülülerin dışında kalan kümenin elemanları. yani kotlu botlu heybeli konversli bildiğin normal kız öğrenci profili.

    bir parantez açayım: bilhassa bir kız öğrenci orta ölçekli anadolu şehirlerinde okuyorsa, sokakta yürürken ampul gibi belli eder kendini. orada herkes herkesi bilir tanır. o şehrin ailelerinden birinin kızı olmadığı bellidir, dışarlıklıdır, bazılarının gözünde atış serbest avdır çünkü korumasızdır, kollayanı, kanat gereni, elinden tutanı yoktur. kafa yapısı olarak serengeti düzlüklerindeki vahşi hayvanlardan zerre kadar farkı olmayan güzide insanımız korumasız kalan kızları, dul kadınları, sakat kalmış erkekleri, öksüzü, yetimi yani zaafı olan her kim varsa hepsini ezer geçer, parça pinçik eder. önce ufak ufak taciz atışlarıyla inceden bir yoklama yapar, acaba tepki gelecek mi diye bakar. aynı esnada kahvede, sokakta, esnaf ziyaretinde, dost meclisinde lobi faaliyeti yapar, "bu kız yollu" diye dedikodu çıkarır, ondan sonra gözünüzün önünde halide edip'in vurun kahpeye romanı bütün gaddarlığıyla sahneye konur. kapa parantez.

    erdoğan, öğrenci evlerine müdahale etme hamlesini başlatırken, öncelikle kendi ağılındaki koyunları bir kenara ayırdı, sizin başınıza bir şey gelmeyecek dedi. bademboylar ile bademgirller şu sıralarda alçak profil sergilemeleri gerektiğine dair mesajı aldılar. ortalık kızışırken ayak altında dolaşmayın tembihini verdi abileri, ablaları.

    ve ondan sonra, bir anda, kendi ağılının dışında kalanları tamamının üzerine hepimizin gözü önünde çullandı. şimdi ak partili olmadığı dış görüntüsünden besbelli olan bütün öğrenciler açık hedef. ya terörist ya fahişe ya uyuşturucu kullanıcısı veya satıcısı.

    süper manevra! süüüüpeeeerrrrrşşş!

    _____ . _____

    insert: erdoğan finlandiya'dayken, içişleri bakanı muammer güler çıktı konuştu; terör dedi, bomba imalatı dedi, öğrenci evlerinde silah eğitimi veriliyor dedi, yasadışı örgütler kızlı erkekli evlerde barınır dedi, propaganda, ajitasyon, bilinç aşılaması dedi, fuhuş eylemleri dedi, yaygın olarak yapılıyor dedi, uyuşturucu kullanımı ve imalatı dedi, yani türk ceza kanunu'ndaki bütün suçları saydı neredeyse. (galiba bir tek "kumar oynanıyor" demeyi unuttu ama kumarı da yarın ya onun ağzından ya da bir başkasından duyacağımızdan emin olun.) öcü yaratabilmek için dağarcığındaki bütün kelimeleri saçtı ortalığa. seçmenine yüksek sesle mesajını verdi, çağrısını yaptı: "bizim partiden olmayan öğrenciler için av mevsimini açıyorum, atış serbest!"

    onun eksik bıraktığını bekir bozdağ tamamladı, gençlerimiz korumamız altındadır dedi. onun eksik bıraktığını sağlık bakanlığı müşaviri ahmet özdinç tamamladı, kız öğrencilerde kürtaj patlaması var dedi. ve eş zamanlı olarak badem medyanın baraj kapakları açıldı, her kafadan erdoğan'a destek mesajları yağdı.

    erdoğan'ınki bir ad hoc, yani plansız [mış gibi gösterilmek istenen] bir çıkış bile olsa, yandaş medya ve ak parti'nin iletişim aparatçiklerinin artık hızlı hücuma çıkabilme yeteneğini kazandığını görüyoruz. tek bir işareti, tek bir sözü yetiyor. başçavuşun yat komutunu işitmiş gibi, derhal tam siper vaziyet alabiliyorlar.

    _____ . _____

    bu kadar köpürtmenin peşi sıra neler olabileceğini tahmin edebiliyorsunuzdur ama ben yine de tekrarlayayım:

    bundan sonra olacak olan şudur: kesif taassup bulutunun içinde yaşayan anadolu şehirlerinde ve büyük şehirlerde öğrencilerin gücünün yettiği mütevazı semtlerde öğrencilerle iç içe yaşayan ak parti seçmenleri seçimlere kadar sürekli ajite halde tutulacak, sürekli kışkırtılacaklar. misal afyon, uşak, kütahya, malatya, kayseri, ısparta, antep, adapazarı, samsun, trabzon, kısaca üniversite tabelasına sahip bütün şehirler.

    kurban olayım, şu kurguya hele bir bakın: polis, par prensip, en ufak ihbara abartılı müdahalede bulunacak. açılışı adana valisi yaptı bile. mesela, bademgillerden bir komşu, üst katında oturan ve eğitim almaktan başka hiçbir derdi olmayan kendi halinde öğrencileri polise ihbar edecek. veya gündüzden emniyet müdürlüğüne uğrayıp öğrencileri şikayet edecek. veya akşam sohbetlerinde yahut camide hoca soracak; çevrenizde zındık öğrenci evi var mı? bu soruya alınan cevaplarda bir veri tabanı, bir liste, bir menü oluşacak. [zaten şimdiye kadar oluşmadıysa şaşarım ama neyse...] ve bundan da bir eylem planı oluşacak.

    hacıhüsrev baskını, yani nam-ı diğer okuyom ben yaa videosundaki sahnenin bir benzeri, hatta çok daha beteri yaşanacak mahallenin orta yerinde. beş tane polis arabası, içi robokop dolu bir polis otobüsü, bir itfaiye aracı, bir ambulans, iki akrep, bir toma hepsi sirenlerini çala çala, kırmızı mavi ışıklarını döndüre döndüra apartmanın önünde bir şov sahneleyecekler. bütün mahalleli toplanıp temaşayı seyredecek. çocukcağızları apar topar kelepçeleyip cezaevlerinin mahkum nakil arabası tipli penceresiz bir aracın içine tıkıştıracaklar. mahalleli, mahallemizde ilk kez böyle görüntülere şahit olduk, istemiyoruz terörist, sapık, uyuşturucu müptelası öğrencileri burada diyecekler.

    ve bütün bunlar, evet bildiniz, samanyolu haber'in, a haber'in ve belki yandaş kontenjanından ntv'nin sanki maç yayını yaparcasına dokuz farklı noktaya konuşlanmış kameraları ve uydu link arabalarıyla yakından izlenecek ve bu kanalların yayın akışı kesilerek olay mahallinden canlı yayınlanacak. [gezi direnişi sırasında taksim'de polise molotof atanlar tiyatrosunu ve bu komedinin nasıl da saatlerce canlı yayınlandığını bir hatırlayın.]

    öğrenci kardeşlerimize ilk sorgularında seçenekler sunulacak: "kendin seç! fuhuş mu, terör mü, uyuşturucu mu?"

    [son not. misal boğaziçi'nde okuyan, koç üniversitesi'nde, bahçeşehir'de, özyeğin'de, izmir ekonomi'de, yaşar'da, bilkent'te okuyan, kırıntı'da valeye anahtar teslim eden parlak gençler, merve'ler, batuhan'lar bu sahnelere hiçbir zaman şahit olmayacaklar. onların ait olmadığı bir evrende çekilecek ve gösterime sokulacak bu film.]

    süper, süper, süper! işte bir ülke ortadan ikiye aynen böyle bölünür. süper!

    .
  • üniversitede zamanında millet çatur çutur sevişirken, abilerin arasında çorap kokusu çekmenin getirdiği eziklik kompleksidir.
  • rte'nin aslinda üniversite okumamis olmasi da olabilir. şahsen ben hiç porno filmde oynamadigimdan oynayan lavuklari kiskaniyorum. :/
  • (bkz: hücre evi vs öğrenci evi)

    iki gün önce gırgır olarak açılan başlık, içişleri bakanı muammer güler'in bugün yaptığı konuşma ile gerçeğe dönüştü, öğrenci evleri artık resmi ağızdan hücre ev olarak ilan edildi.
  • perde arkasında olmayan, gözümüzün önünde durandır aslında. adam söylüyor, ben muhafazakarım, partim de öyle, dinciyim ben, sakal bırakıcam vakti gelince, karımın başı örtülü, gençliğim hocaların ayağının dibinde geçti, islam ülkesi burası, ne atatürk'ü ? ne modernliği ?, yavaş.. yavaş hepsi olacak inşallah. %90'ı müslüman bi ülkede atılan her muhafazakar adım istatistiki olarak, en az %60'ı memnun eder. olay bu kadar basit.
  • rte'nin milletin eline verdiği son oyuncak. iki gündür saçma sapan haberlerle, sokaktaki alakasız amca ve evde kalan öğrencilerle yapılan röportajlarla, denyo muhalefetin aptal karşı argümanlarıyla, yandaş medyanın ve gazetecilerin!!?? birbirini gazlamasıyla millette bir kızlı erkekli muhabbeti dönüyor. ve adım gibi eminim rte bıyıklarının altından bu olup bitenlere kıs kıs gülüyordur. hatta dış basında bu olayın yankı bulması, finlandiyada yabancı gazetecilerin bu konudaki sorularından zevk bile alıyordur ("dünya lideriyim, dünyada gündem yaratırım hafız" kafasıyla).

    seçimlere kadar bu mevzu gider. arada onursuz, haysiyetini en son 2002 de bi yerlerde unutmuş kamu yöneticisi de ortaya çıkar kendi çapında şovunu yapar. aptal muhalefetin aptal milletvekilleri de arada atatürkçülük laiklik söylemleriyle artık milletin çoğunun sikinde olmayan değerlerle kendince savunma yapar.

    bu sırada rte amca ne yapar? tabiki kimseyi uyandırmadan millete istediği kazığı (kıdem tazminatının kaldırılması, sgk'nın sağlık giderlerindeki geniş kapsamlı kısıtlamalar vb.) atar. bir yandan da yerel seçimlerde rabia, suriye, eset, israil, eyy nobel (bu tam fantastik, tebrik ediyorum kendisini), camiye ayakkabı, türbanlının üzerine sidik, öğrenci evlerinde kızlı erkekli orgy sıralamasıyla oy toplar. bizim akgezen kıl torbaları da götlerini parmaklayarak bir yandan gözyaşı, bir yandan zevk naralarıyla bunu dinler.

    bizde burda neden aqparti aylarını hala yükseltebiliyor konulu küfürlü münanzaralar düzenleriz, arada fener galatasaray kavgasına geçeriz. hak aq bize bu yaşadıklarımız..
  • (bkz: öpüşen öğrencilere tahammül gösterilmeyecek) bunun ayak sesleri yıllar öncesinden geldiydi.
  • başbakanın kendi oy kitlesi üzerine yaptığı tantanadır. fakat gizli bir özne içermektedir. o gizli özne ise "baba ben hayrunisagillere gidiyorum" diyip, kızlı-erkekli gülhane parkında sakso çeken türbanlı, taytlı, badem bıyıklı mızıkacılardır. bu işi yapacaksanız evlerde değil, gülhane parkında bizimkiler gibi yapın demek istenmiştir.
  • mesela adana'da yakalanan bir tırın içinden 1200 tane roket başlığı çıkması

    http://t.co/hk5jspmzou
  • yazmayacaktım , ama bu başbakan bir harika dostum !!!! adam çıkıyor diyor ki :

    - ‘kız erkek karışık kalanlara müdahale edilecek, anaların babaların şikayetlerini göz ardı edemeyiz’.
    - sağlık bakanlığı müsteşarı : “başbakan haklı, üniversite öğrencilerindeki kürtaj oranını biliyor musunuz ? “ (daha sonra bakanlık böyle bir çalışmamız yok deyip yalanladı)
    - adana valisi : “başbakanın açıklamaları talimattır, gereğini yapacağız”.

    şu duyarlılığa bakar mısınız ? insan gerçekten hayret ediyor. hepsi , kendi makamınca, “ben de burdayım” dercesine kendilerini gösterme çabasında.
    bu açıklamalar, dicle üniversitesindeki öğrencilere, kampüste tacizden sonra yapılmadı, çünkü “kızların da kampüste tek başlarına dolaşmamaları” gerekiyordu, aranıyorlardı.
    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24861667.asp

    bu açıklamalar, ankara’ya 80 km uzaklıktaki bir yurtta erkek öğrencilerin taciz edilmesinden sonra da yapılmadı :
    http://www.haberturk.com/…ek-ogrenciye-cirkin-taciz

    bu açıklamalar, yurt müdürü ve aynı zamanda ilmihal hocası olan bir adamın, 14 yaşındaki bir erkek çocuğa tecavüz edip, “nitelikli istismar” suçlamasından daha ağır hapis cezası almamak için belgelerle yurdun kalorifercisi olarak gösterilmesinden sonra da yapılmadı:
    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23594793.asp

    bütün bu tartışmaların gerçekten gençler ve çocuklar için yapıldığını mı düşünüyorsunuz ? bu arada aile ve sosyal politikalar bakanımız fatma şahin’den haberi olan var mı ? başbakan hangi konuda konuşsa, o konunun ilgilisi kayboluyor ortalıktan, merak ediyoruz.

    amacının ne olduğunu ben de sizler gibi tam olarak anlamış değilim. ama her zaman olduğu gibi, ilk günkü açıklamalardan sonra, “başbakan öyle demek istemedi bakanlığı” gerekli toparlamaları yapmaya çalışmasına rağmen, tekrar ve ısrarla aynı söylemleri daha sert bir şekilde dile getirmese, bunun rutin bir orta yaş krizi olduğunu söyleyebilirdik.

    ama bütün bunların kimlerin işe yarayacağını görebilirsek, amacın da ne olduğu konusunda fikir sahibi olabiliriz. şimdi bundan sonra ne olacak ? hukukçuların söylediğine göre bununla ilgili yasal düzenleme yapılması anayasaya aykırı, bunu başbakan da herkes gibi biliyor. peki ne olacak ?

    komşular, artık daha tetikte, daha hoşgörüsüz olacak, öğrencileri en ufak seste polisle tehdit edecek, öğrenciler de sadece biraz gürültü yaptığı için polisle yüzleşip, hem çevreye hem de aileye mahcup olmamak için baskı altında kalacak. her an iffetsiz olarak damgalanmanın baskısı. hani şu şiddet gören kadınların kocasından ayrılmasını, iffetsiz ilan edilmek adına işkencelere boyun eğdiği baskı, bilirsiniz.

    anne babalar şehir dışına gitmek isteyen çocuklarını terör örgütü, kandırılma, istismar edilme,taciz ve tecavüz vs gibi korkularla özel, bağımsız, vs yurtlar yerine, cemaat, tarikat, dernek yurtlarına vermek isteyecek. hele bir de tv de 1-2 tane ev baskını gördü mü, en uzak duranı bile çocuğum çile çekmesin, olaylara karışmadan okusun gelsin diyecek. cemaat gibi oluşumlar da dershanelerin kapanması ile kaybedecekleri gelirlerini artırmış olacak.

    yaşanan tartışmalardan, bu söylemlere karşı çıkan insanlar itibarsızlaştırılmaya çalışılacak. yerel seçim öncesi başbakan için bulunmaz fırsat. aynısını çamlıca tepesi için, taksim için vs için yapmış, bunun kendisine oy kazandıracağını düşünmüştü.
    sadece gezi parkında ters tepen bu taktiği, geziyi bastırdığını düşündüğü için tekrar uygulamaya koydu, bulabildiği en sağlam damar olan “muhafazakarlıkla - özel yaşama müdahale arasındaki ince çizgi” de tekrar oynamaya başladı.

    bu şekilde taksim’in ortasına cami fikrini bir ortaya atayım bakalım, hani orda öyle bir camiye gerek olmasa, yapacak yer olmasa bile, en azından karşı çıkanlara karşı tabanım bilensin, muhafazakarlar safları sıklaştırsın demenin peşinde.
    başörtüsünün meclise girmesi meselesine de bu şekilde yaklaştığını hepimiz biliyoruz, ancak orada istediği reaksiyonu alamadığı için devam ediyor, devam edecektir. yoksa ne bu konu, bir başbakanın üzerine konuşmalar yapacağı kadar yaygın ve öncelikli bir konu, ne de konuşan kimsenin öğrencilerin sorunları ve güvenliği gibi bir derdi var.
hesabın var mı? giriş yap