• bazen aşktan arta kalanı temizleme girişimidir. affetmek mi? belki.. ama en çok da vazgeçmektir.
  • ara ara yapılması gereken, genellikle can sıkıntısıyla kitaplığı vs düzeltirken girişilen bir eylemdir. eski mektuplar, notlar, ıvırlar zıvırlar bulunur... amaaaaan ne gerek var yahu bunlara nidalarıyla bir parça suzan avcı gülüşü eşliğinde çöpe atılır. iyi de yapılır. zira ruh, eskimiş ne varsa onların yarattığı kekre tattan kurtulmuş, biraz hafiflemiştir.
  • "süpürgelerden süpürge beğen şimdi" diye hışırdadı çalı.
    fasulye kıyamadı ayşe'sine,
    kükredi ama yine de:
    ben sırık olalı böyle ufuk görmedim!
    ruh; terbiyesi dahilinde
    dahili bir numarayı çevirdi:
    "istifa ettim" dedi ben,
    saflığını kıramadı.

    (bkz: kayip ruhlar rehberi)
  • geçenlerde bisikletime bakım yaptım. alalı iki yıl olmuştu. aldığım ilk yıl onur ile beraber bakımını yapmıştık. zaman zaman ulaşım için kullanıyorum diye bakımını pek önemsememiştim. tabii, ön frenden ses gelmeye başlayınca daha da fazla ertelemeden kendisine el atmam gerektiğini düşündüm.

    video izleyip, arkadaşlarıma danışıp abimin iki yıl evvelinde aldığı genel temizleme spreyi ile bisikletin ön rotorunu, arka rotorunu, zincirini falan temizledim. öyle çok yağlı ve koyu renkli sıvı aktı ki. ben spreyden sıktıkça ve bisikletin bahsi geçen kısımlarını fırçaladıkça daha çok kirli yağ akıyordu. bu işlem biraz uzun sürdü. beni de düşünmeye sevk etti haliyle. yaşadığı, denk geldiği hemen her şeyden bir anlam çıkaran bünyem bisiklete bakım yaparken de boş durmadı tabii. "kendimize de balata temizleyicisi gibi bir malzeme sıkıp ruhumuzda birikmiş tortuları, kirleri akıtmak mümkün olsa keşke." diye düşündüm. modern insanın hemen her gün aldığı duş böyle bir temizliğe imkân yaratmıyordu. kişinin, çalışma mekanizmasına zarar verecek bütün o kirlerin aktığını görebilmesi gerekiyordu. ruhun temizlenmesi için belki bu tarz bir temizleyici belki mazot gibi bir malzeme gerekiyordu. ruhta birikmiş bütün o zararlılardan ruhu arındırmak gerekiyordu. tabii, zincirin her bir baklasını tek tek fırçalayıp sonra da baklaların üzerine teker teker yağ damlatır gibi ruhun baklalarını da teker teker yağlamak, bir yandan da pedalı arkaya doğru çevirmek gerekiyordu.

    rotorlar gıcır gıcır oldu. ön frendeki ses yok oldu. zincir, ilk sahibinden aldığım zamanlardaki gibi klink klink ses etmeye başladı. (adeta, "ben yeniyim!" der gibi.) belki bir ara balataların değişmesi gerekecek; ama henüz bitmemişler, beni bir süre daha idare ederler. peki ya ruhum? ruhumun da temizliğe, bakıma ihtiyacı var. ama nasıl? wd-40 sıksam paslanmış kısımlarını çözer mi dersin? peki ya benim balatalarımı temizleyecek bir malzeme tasarlanmış mıdır? öyle bir malzemeyi bulup da ruhuma sıksam bisikleti temizlerken gördüğümden de çok kirli suyun akacağını düşünüyorum. bütün o tortu, kir ve pislikten kurtulduğum vakit ilk günkü gibi çalışır mıyım? zincirim klink klink ses eder mi? ruhum coşar mı vaktin birinde olduğu gibi? ben hangi ara bu kadar kötü oldum diye düşünüyorum bazen. o tortulardan bir türlü kurtulamadığım için mi? geçenlerde de marcus aurelius'un bir sözüne takıldım: "içini kaz; çünkü iyilik kaynağı içindedir, sen kazmayı sürdürdükçe fışkırır."* içimdeki kaynak fışkırsa bütün o tortular, kirler akıp gider mi?
  • (bkz: tuz ruhu)
  • sanki mevsimler ile bir çekişmesi var. (bkz: her baharda)
  • asık oldugun kisiyle kucaklastıgın an ruhun temizlenir ya iste boyle bisey
  • ruhumuzda daha az çürükle yaşayabilmek için; her gece yatmadan evvel en az iki dakika yapılması ve altı ayda bir güvenilir bi' hekime danışılması uzmanlarca şiddetle tavsiye edilen aktivite.

    ancak kimi insanoğlu biraz üşengeç olur. biriktirir, erteler, çoktan yatağa girdim bile uykum var zaten der, çoktan sürdüm kıpkırmızı rujumu der.. sonrasında gün gelir ağrılar dayanılmaz bir hal alır, vicdan sizi bir koltuğa oturtur, "kalbinizi açın 'aaaa' deyin bakalım" der. ardından aslında küçük çapta bir matkap olan aletin sesi duyulur. ruha bir dolgu yapılır, uyuşturmadan, .

    bu acıklı bi hikaye.

    ama bir de tonton temizlikçinizin elinde toz beziyle, ağzında bir türküyle sallana sallana ruhunuzun şöyle bi' tozunu aldığı anlar vardır. unutması kolay gündelik hatalar için.

    aslında anneler haklıdır. en basitinden aldığını aldığın yere koyarsan ortalık dağılmaz.
    lakin, söz konusu ruh olduğunda etrafta fazlasıyla katlanmadan yere fırlatılmış kıyafet, devrilmiş şişeler, karalanmış kağıtlar ve toplanmamış yataklar olacaktır.

    of, kim toplayacak şimdi buraları ya..

    (bkz: suç ve ceza)
  • islamda abdestle, hristiyanlıkta günah çıkarma ile yapılan arınma.
  • islami literatürde nefs temizliği olarak da açıklanmaktadır. seyri sülük'te kamil insan olmanın ilk aşamasıdır. çile tamamlayarak bu yola girilir genellikle.
hesabın var mı? giriş yap