• istanbul'da doğup büyüyüp yaşamama rağmen bunca sene gitmemiş olmayı bir hıyarlık olarak kabul ediyorum. kendimi ege'de bir sahil kasabasında gibi hissettim gerçekten. atmosferi bambaşkaymış. o balıkçıya gidin, berikine gitmeyin diyecek kıvamda biri değilim ama yolunuzu bir şekilde düşürüp gidin. huzur pompalıyor bünyeye. fiyatlar da gittiğimiz yerde gayet makuldü.
  • benim bildiğim kadarıyla istanbulun en güzel manzaralı tepelerinden biri, belki de birincisi. telli babanın yakınlarda olmasından mı, yoksa mavinin ve yeşilin göz bebeğime kundak olmasından mı bilemiyorum, eşsiz bir huzur doluyor içerime..
    pek çok kişi rakı-balık tavsiye etmiş, benim naçizane tavsiyem oraya kahvaltıya gidin, tellibaba'nın tam oralarda bi çay bahçesi var, enfes paşa kahvaltısı; bal ve zeytinyağı harika... (bkz: kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı) diyoruz ya, o caanım manzarada kaça katlanacak o mutluluk göreceksiniz.
    bir tavsiyem de; uzaklardan görünen 3.köprü inşaatına sırtınızı dönerek oturmanızdır.
  • antik yunan mitolojisine gore zamaninin en guclu erkeklerini gurcistan'a goturmekte olan argo gemisinin lideri jason ve argaonotlar, dalgali, firtinali ve akintisi yuksek karadeniz girisinin nasil asilacagini, rumelikavagindaki balikci koyunde yasayan bir yaslidan ogrenmisler.
  • balığı, manzarası, rakısı, dinginliği güzel olmasına rağmen, yerli halkın yobaz olduğu sahil kasabası.
  • istanbul'da avrupa yakasında sahil yolunda karadeniz yönünde sarıyerden sonra yolun sonuna kadar gittiğinizde karşınıza çıkan bir köy gibi şirin olan, bi sürü balık lokantasının bulunduğu, eşsiz bir deniz manzarasına sahip olan semt. ordan karşı tarafa baktıınızda sadece ağaç görüyorsunuz. insanın içine huzur katar orası.
  • her restoranın önünde otopark görevlisi tadında bir iki kişi vardır ve araba ile önlerinden geçtiğinizde ısrarla sizi oraya davet ederler..hatta bazıları direkt boş parkı gösterip "böyle gel abi" diye önerilerde bulunur..
  • yıllar önce gittiğim (97-98 yıllarında) sessiz ve sakin ege kasabalarına benzediğini hatırladığım mekan, şimdi istanbul'un hengamesinden nasibini almış. bir de eskiden şu balık yiyebileceğin tekneleri hatırlıyorum. oysa günümüzde turist kerten restoranlar la dolmuş her yer. deniz çuprasının kilosunu 100 tl den satıyorlar, 5-6 halka kamar 30 tl, 70 lik rakı 160 tl. güveç karides fiyatı hatırlamıyorum ama onlarda taze değildi. fiyatlara rağmen gitmek isteyenlere tavsiye ederim. nuhnebiden kalma şarkılar çalan bir de grup var. gecenin sonunda kerttikleri misafirlerin halay çekerek rahatlamasına da yardımcı oluyorlar.
  • doğal ortam mı dersiniz, gelişememişlik mi dersiniz bilemem ama,
    yüzyıllardır hiçbir yeni şeyin yapılmadığını tahmin ettiğim,
    plajları, balık restoranları değil balıkçıları, bayramlarda yol kesip topluca hücum etmek suretiyle mahalleliden bayram harçlığı talep eden çocuklarıyla bilinen,

    ekmek teknesi dizisi bir kez daha çekilecek olursa, şahsi kanaatimce burada çekilmesi lazım gelen sarıyer'e bağlı güzide olmayan bir istanbul semti.
  • istanbul boğaz manzarasını izlerken rakı balık yapabileceğiniz en güzel yer. kayıkların çokluğu sanki istanbul'da değil de nezih bir sahil kasabasında olduğunuzu hissettiriyor. istanbul'dan şikayet edenler, bence, bir kez gidip anadolu kavağına karşı martılarları izleyip rakılarını yudumlarken, keyiften kafayı bulacaklardır. terapi gibi.
  • üçüncü köprü adım adım sona yaklaşırken son demlerini yaşayan güzel boğaz kasabası.

    sıcak bir günde ve hafta içi tenhalığında giderek efil efil esen karadeniz rüzgarında serinlemek için ideal yer.

    yemyeşil kıyılara bakıp yakında ağaçların yerinde yükselecek siteleri düşününce insanlar için hiç üzülmüyorum. müstahak bize. ama o ağaçlarda yuvasını yapan kuşlara, ormanda tayyip ve onun inşaat tayfasından bihaber yaşayan mutlu hayvancağızları düşündükçe içim acıyor.
hesabın var mı? giriş yap