aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • bu aralar moda olan, ve oyuna faydadan çok zarar getirdiğine inandığım early access tercihi ile dahil olabildiğimiz 20 dolarlık bir steam oyunu rust. minecraft ve dayz hibriti dersek yalan söylemiş olmayız sanırım. ancak iki oyunun da güzel yanlarından parçalar mix'leyen rust'ı, ne tam olarak dayz gibi atmosfer, ne de tam olarak minecraft gibi build&craft oyunu olmadığı için oynanması gereksiz ilan edenler, fena halde yanılıyorlar. bir özelliğin bir oyunda hiç bulunmayıp başka bir özelliğin oyunda acayip güçlü olması, o oyunu bu özelliklerin ikisinden de yeterli seviyede barındıran bir oyundan daha "oynanası" yapmaz. bir yarış simülasyonunun inanılmaz gerçekçi bir oynanışa ve acayip araçlara sahip olmasının, araçları kazandıgınız paralarla modifiye edebildiğiniz ortalama grafikli open world bir yarış oyunundan daha iyi yapmayacağı gibi. şöyle ki dayz'de atmosfer olabilir, minecraftta craft&build'ın allahı olabilir, ancak rust'ta her ikisinden de "yeterli seviyede" olması, benim için rust'ı iki oyundan da kat be kat daha oynanası yapıyor. ıki oyunda early access alpha olmasına rağmen, rust içerik olarak dayz'nin çok ötesinde. dayz'de en kral silahı, en kral armoru giyip bir saat hiçbirşey yapmadan dolaştığımı biliyorum. rust'ta geçirilen 15 dakikanın ardından mikrofondan "bi rahat bırakın amminiyiium" diye bağırdığımı da biliyorum.

    nasıl bir oyun peki rust? neden steam'ın en çok satanlar listesinde aylarca 1. sırada kaldı?

    rust, etrafta bulunan odun, taş, metal gibi ve git gide derinleşen kaynakları elimizdeki bir takım aletlerle toplayıp bunları içinde yaşayabileceğimiz yapılara çevirdiğimiz bir fps oyunu. alpha olmasına rağmen craft menüsünün oldukça detaylı olduğunu söylemeliyim. odun toplayıp ateş yakabilir, kendi yaptığınız avcı yayıyla demin avladığınız hayvanın etlerini bu ateşte pişirebilir, veya imparatorluğunuzun kalesi olacak ilk yapının temelini, haritanın istediğiniz yerine atabilirsiniz. radyasyonlu hayvanlardan düşen "research kit"'ler ile, craft menünüzde olmayan ürünlerin nasıl craft edilebileceğini öğrenebilirsiniz.

    parti sisteminin olmayışı, oyundaki herkesin kendi başına, ve herkesten damage alabiliyor oluşu hertürlü şerefsizliğe maal verdiğinden heran tetikte olmalısınız. yapılarınıza yerleştirdiğiniz kapılara basit bir pın kodu belirleyerek dostlarınızı içeri alabilir, düşmanlarınızı kapıların dayanıklılığı izin verdiği müddetçe dışarda tutabilirsiniz. base'inizi taktiksel açıdan öyle bir yere koymalısınız ki, hem sağlam bir görüş açınız olmalı, hemde verimli topraklara 1-2 dakikalık yürüme mesafesinde olmalısınız...

    eğer serverınız izin veriyorsa, belirli zaman aralıklarıyla yukarıdan geçen bir kargo uçağının adaya 2 adet paket bırakmasıyla gerçekleşen "air-drop" adı verilen hunger games'den fırlama olaya şahit olabilirsiniz.

    oyuna yeni başlamış oyunculara yardım ederek, kendi base'inizin yanına ev kurmaları için onları ikna edip, kaynak takviyesi yaparak, kendi woodbury'inizi kurup, governor edasıyla düşmanlara dehşet saçabilirsiniz.

    ayrıca, oyunda geçirdiğim o kadar saatten sonra buraya inanılmaz büyük bir laf ediyorum şimdi:
    rust, ultima online'dan sonra oynadığım en keyifli mmo, ve inanın, çok mmo oynadım. dediğim şudur ki bir anlık gazla yazmıyorum. ultima online'dan hasret kaldığımız o "noob"luk hissiyatı, heran herşeyin olabileceği, kimseye güvenmemeniz gerektiği, yardımlaşmanın, kolonileşmenin verdiği inanılmaz haz, bu oyunda fazlasıyla mevcut arkadaşlar. hatta chat ekranına yazdığım bu düşünceme, oyun içersindeki bir çok oyuncu "5 dakika önce aynı şeyi düşünüyordum" gibi ibarelerle katılmaktan kendilerini alamadılar.

    her zaman ki gibi, oyuna girmeden önce yapılması gereken hayati bir kaç adımdan da bahsedeyim:

    öncelikle steamapps klasörümüzün içindeki rust klasörüne cfg adlı bir klasör oluşturuyoruz. bu klasörün içine bir adet client.cfg dosyası yaratıyoruz (uzantısı cfg olacak). dosyamızın içine:

    grass.on false
    grass.forceredraw false
    grass.displacement false
    grass.disp_trail_seconds 10
    grass.shadowcast false
    grass.shadowreceive false
    input.mousespeed 5
    input.flipy false
    input.bind left a none
    input.bind right d none
    input.bind up w none
    input.bind down s none
    input.bind jump space none
    input.bind duck leftcontrol none
    input.bind sprint leftshift none
    input.bind fire mouse0 none
    input.bind altfire mouse1 none
    input.bind reload r none
    input.bind use e none
    input.bind ınventory tab none
    input.bind flashlight f none
    input.bind laser g none
    input.bind voice leftalt none
    input.bind chat return t
    render.level 1
    render.frames -1
    render.vsync false
    sound.music 0.4
    sound.volume 1
    gfx.ssaa true
    gfx.bloom true
    gfx.grain true
    gfx.ssao true
    gfx.tonemap true
    water.level -1
    water.reflection false
    footsteps.quality 2

    satırlarını yerleştiriyoruz. bu satırlardan input ile başlayanlar tuş konfigürasyonumuza karşılık geliyor ve makine değiştirdiğimizde tekrar tekrar girmemek için, ya da olası bir versiyon değişikliğinde sıfırlanmaması için command line satırı olarak girmiş oluyoruz. bunun sonucunda artık oyunun açılıştaki setup menüsünün tuş kombinasyonları üzerinde bir etkisi kalmıyor. yani orjinal menüde voice chat v olsa bile bizim client.cfg dosyamızda alt ise, oyun içerisinde alt'a basarak voice chat yapıyoruz.

    devam edecek olursak en tepede yer alan grass'la başlayan satırlar, olayın hayati kısmi. şöyle ki, oyun içersinde grass'ları kapatarak hem toplamamız gereken kaynakları metrelerce öteden görebilme imkanı sağlıyoruz, hemde performansda gözle görülür bir fps artışı elde ediyoruz.

    artık oyuna girip, çocukluğunuzda günlerce uyumadan oynadığınız o oyunlardan birine merhaba diyebilirsiniz. 25 yaşında işinde gücünde herifim, oyuna girip geyik avlamak istiyorum şu anda.
  • bakın ben 37 yaşında adamım ve bu oyunu yıllardır oynarım hala da oyamaya devam ederim. şunu söylemeden geçemem, solo olarak oynanılması en zor oyundur. varsa bir topluluk ben de geleyim katılayım aranıza da grup olarak oynamanın zevkine varayım. ayırca girdiğim serverlarda bulduğum takım arkadaşları genellikle 13 yaşında olmalarından mütevellit ciddi anlamda jenerasyon farkları yaşamaktayız.

    discorda'da kanala girdik veletle oyun ortasında anasından dayak yedi amına koyayım. küçük kardeşine tekme atmış. sonra ağlaya ağlaya tekrar girdi oyuna. ben bunlarla muhatap oluyorum.
  • steam üzerinden satılmakta olan en popüler klasik hayatta kalma oyunlarından birisi. oyuna çırılçıplak başlayıp yavaş yavaş kendinize kılık kıyafet, silah ev vs yapıp hayatta kalmaya çalışıyorsunuz.

    yamulmuyorsam iki geliştiricisi var ve bu insanlar oldukça keskin güncellemeler yapıp sürekli oyuncularını dumura uğratmalarıyla meşhurlar. oyunun erken erişim döneminde bu geliştiriciler, oyundaki tüm oyuncu modellerinin bir biri ile aynı olmasından rahatsızlık duyup, daha önce başka hiç bir oyunun cesaret etmediği bir yöntem denemişlerdi. oyuna girdiğiniz zaman, size rastgele bir avatar veriliyor ve siz bu avatarın, yani oyunda sizi temsil eden karakterin hiç bir yerini özelleştiremiyordunuz. bu karakter de sizin steam id'nize bağlı kalıyor ve oyunu silip yeniden yüklese dahi değişmiyordu.

    ilk yapılan güncellemede insanların ten renkleri rastgele değiştirildi. daha sonra avatarlar arası benzerlikleri azaltmak için, avatar modellerinin kemik yapısı üzerinde rastgele değişiklikler yapıldı. yani kemikleri uzun olanlar daha uzun boylu, ince olanlar zayıf, kalın olanlar şişman olacak şekilde gene rastgele bir güncelleme geldi.

    yalnız burda minik bir detay var ama öncesinde bu kemik yapısının ne olduğundan kısaca bahsedeyim. üç boyutlu modeller bizim bildiğimiz kuklalar gibidirler. bunların animasyonlarını üretebilmek için modellerin içine hareketleri kontrol eden iskelet dediğimiz sistemler yerleştirilir. bu iskeletler aynı bizimkine benzer şekilde çalışır. nasıl koşacağınızı, nasıl zıplayacağınızı, kısaca modelin hareket eden her yerini bu iskelet/kemik yapısıyla kontrol ederler.

    minik detayımız ise oyunda gerçekçiliği arttırmak adına ya da tamamen muzırlık için modellere penis eklenmiş olması. avatarınızın hareket ederken pipisi de sallandığından onların da birer kemiği var. ve bir üstte bahsettiğim kemik düzenlemesinden penisler de etkilendi. bunun üstüne oyuncuların penisleri rastgele uzun/kısa, kalın ya da ince oldu.

    geliştiriciler bu durumun tamamen tesadüf sonucu oluştuğunu, bunu planlamadıklarını söylemişlerdi.

    gel gelelim insanlar buna isyan ettiler. zenci olmaktan nefret etmiş olanlar mı dersiniz, beyaz olmayı kabul edemeyenler mi, penisim çok küçük diye şikayet edenler mi dersiniz. tam bir curcuna. tabi iş bununla da bitmemişti.

    geliştiriciler daha sonra oyuna kadın modeller de eklediler. böylece oyuncular bir daha rasgele erkek ve kadına dönüşüverdiler. oyuncu kitlesinin büyük bölümü avatarının nasıl göründüğünden şikayetçi. gerçek hayatta erkek olan bazı oyuncular oyunda kadın olmak istemiyor. ya da kısa bir penise sahip olmak istemiyorlar. yorumlarda o koca memelerle ortalıkta dolanmak istemiyorum diyenler bile vardı. tam bir komedi.

    hal bu ki gerçek hayattan pek farkı yok. rastgele beyaz doğan bir insanı düşünün. zenci olmak istemiyor bu insan büyüdüğünde. neden peki bu ırkçılık? tamamen rastgele zenci doğmuş olsa beyaz olmak istemeyecek... ama rasgele bir avatara sahip olduğu oyunda bile ırkına sadık kalmaya çalışıyorlar insanlar. bu bağ nereden geliyor? neden erkeklerin hepsi penis boyundan şikayet ediyor? ne için kadın olmak istemiyorlar? gerçek dünyaya da aynı şekilde geliyoruz. tamamen rastgele.

    rastgele kadın ya da erkek olabilirsin. dev gibi bir penisin olabilir ya da zenci olup üç santimlik penisle de doğabilirsin.

    rastgele edindiği bir özelliği insan neden sahiplenir? neden bunu korumak için içgüdüsel tepkiler gösterir? hatta bunu bilgisayar oyunu gibi sanal bir otamda bile nasıl yapabilir?
  • benim de yeni başladığım oyun. şuan london 3 server'ında tam da tayyip erdoğan'ın betimlediği gibi çıplak ve deri eldivenliyim. gelin beni bulun.*
  • minecraft'ın 3 boyutlu versiyonuna benzeyen oyun.

    http://store.steampowered.com/app/252490/

    edit: şimdi düşününce minecraft zaten üç boyutlu ne demeye böyle yazdıysam. minecraft'ın güzel grafiklisi diyelim.
  • 2016'nın bahar ayları, turkrust diye bir server buldum gireyim dedim ve orada her şey başladı...

    mızrak yaptım, avlandım, karnımı doyurdum. yeni oyuncularla birlik oldum, yapılar yaptık ve her şey yolunda gidiyordu. barışçıldık; kendimize bir ada bulmuştuk ve oraya yerleşmiştik. pek fazla taş, sülfür, metal veya yüksek kaliteli metal kaynağı olmamasına rağmen adamız vardı ve güvendeydik; kendimizi güvende hissediyorduk. yanılıyorduk. rust'ın böyle bir oyun olmadığını ve rahatlık, güven ve dostluk gibi kavramların bu dünyada olmadığını bilmemiz gerekiyordu...

    ne olduğunu kimse anlayamamıştı bir anda ateş etmeye başladılar ve arkadaşlarım ölmeye başladı. kendimizi mızraklarla, okla yayla savunmaya çalıştık. düşman gelişmişti. tüfekleri, roketatarları ve c4leri vardı. barışçıl adamız kan gölüne dönmüştü ve yapılarımız yıkılmıştı. etrafıma baktığımda ölü yoldaşlarımın cesetlerinden bile yararlandıklarını gördüm. vahşiler gibi cesetleri bile rahat bırakmıyor; kesiyor ve etimizi, yağımızı çıkarıyorlardı. o sırada chat ekranından yazılanları gördüm: "heheh nası koyduk len mq" bunu yazan iyi diye bir klandan biriydi. sonradan öğrendim ki türkler arasında en kalabalık klanlarmış. keşke daha önce öğrenseymişim...

    kendime bu elemanlara daha beterini yaşatacağıma dair söz verdim ve her şey orada başladı. daha iyi değil, en iyilerden olmalıydım ve bu zor bir süreç olacaktı, biliyordum. o yüzden hemen başlamak gerekiyordu. yenilgilerden ders alarak öğrendim, kazanmaya çalıştım. zaman geçtikçe kazandığım zafer sayısı artıyor ve kendime daha çok güvenmeye başlıyordum. oynadım ve geliştim.

    yine bir gün, bir arkadaşımla küreden silah çıkartmaya gitmiştim. uzaktan bir dürbünlü tüfek sesi duydum ve mermi yanımdan sıyırdı geçti. şansa bak ki iyilar da kürenin dibine kurulmuş, evlerinin çatısından sıkıyorlar. eskisi gibi çok kişi geldiler. mermiler havada uçuşuyordu ve biz sadece iki kişiydik. ancak hesaba katmadıkları bir fark vardı: bu sefer hazırdık ! hemen kürenin daha güvenli bir tarafına geçtik ve çatışmaya başladık. sürüler halinde geliyorlardı ancak 50 kişi de olsan, yine 2 headshota ölüyorsun. saldırı grubunu böylece dağıttık ve sadece çatıdan sıkan kaldı. cesetlerdeki önemli eşyaları toplayıp evimize gittik. durum eşitlenmişti ama daha bitmemişti.

    iyilara düşman olan unsa ve empire klanlarıyla anlaştık ve raid kararı aldık. iyilar da boş durmuyordu onların da bir sürü klanla anlaşıp, planlar yaptıklarına dair duyumlar aldık. bir an önce harekete geçip onlardan önce davranmalıydık. rust tarihinin en büyük fightlarından biri böyle başladı. sayıca çok çok üstün olan düşmanı açık alanda yendik ve evlerine kaçmalarını sağladık. geleceğimizi bildikleri için her yere kule dikip, turret koymuşlar. kule pencerelerinde m249larıyla keskin nişancılarımıza yem oluyorlardı ve roketçi ekip kale duvarlarını yıkmaya başlamıştı bile !

    ancak rust'ta hiçbir zaman işler yolunda gitmez. savaş seslerinin arasından başka bir ses yükseliyordu: pervane sesi. tam raidimizin ortasında helikopter spawnlanmıştı ve bize doğru geliyordu. önce raid için kurduğumuz eve kaçmaya çalıştık ama içeri herkes giremeyecekti. biz de açık alanda helikoptere ateş açtık. helikopter roket atma pozisyonuna geçti ve yanımdaki 2 kişinin roketlere öldüğünü gördüm. iyilar da helikopteri avantaja çevirip bize rahatça ateş ediyorlardı. o sırada helikopterden alevler çıkmaya başladı, irtifa kaybediyor ve tam üstümüze doğru düşüyordu. büyük bir patlamayla benim ve bir arkadaşımın üstüne düştü ve bizi alevler içinde bıraktı. can seviyemin düştüğünü görüyordum kaçmaya çalıştım ama tam üstümüze düşmüştü ve ateşlerden kurtulmak mümkün değildi...

    kendime geldiğimde raid evinde yataktaydım ve savaş sesleri sürüyordu, kaybetmemiştik ! çıktım ve herkese katılıp fighta devam ettim. o gün iyiları raidledik ve baselerini kökten yıktık. halen türk serverlarında bu fightlardan bahseden insanlar bulabilirsiniz. bizim için bu zafer sadece başlangıçtı ve o günden itibaren her gittikleri serverda iyiları raidledik. artık bizim için bir sorun teşkil edemez hale geldiler.

    en iyi türk oyunculardan oluşacak bir klan kuruluyordu ve ben de bu klana davet edildim. zaferlerimiz ve şanımız artık rustafied ve rustopia gibi en iyilerin oynadığı yabancı serverlarda devam ediyordu ve çok eğleniyorduk. bu bir süre böyle devam etti ancak sonunda yüce garry yapacağını yaptı ve ak'yi değiştirdi.** artık binlerce saattir kullandığımız silah bambaşka bir hale gelmişti ve biz de oyundan soğuduk.

    halen arada sırada girer oynarım ama asla o eski günlerin tadını vermez.

    işte rust böyle bir oyundur.*
  • sırf bug'dan oluşan bir oyun.

    arkadaşlarla her yeri altın olan bir kale yaptık. içini tüm gün uğraşarak ne bileyim 500 bin odun, 400 bin sülfür, bin her türden mermi, her türlü silah ile doldurduk. düşünün 4 kişi 14 saat kadar full yağma yapıp, toplayıp maden kasıyor.
    sırf kimse girmesin diye 2 tane kapı koyduk. üst katlar için de anahtarlar gerekiyordu. yer diye bir şey yoktu. sadece chest'den oluşuyordu.

    ne oldu? foundation bug'ı ile eve girmişler. her şeyi boşaltmışlar.
    her yeri altın olan bir evde donsuz ve 1 tane taş ile kaldık.

    tamam oyun daha alpha'da ama insan 14 saatlik emeği bir bug yüzünden gidince sinirleniyor.
    bu da olsa yine idare edilir. ama çalan adamlar bizim mermilerimizle bizi yaşatmıyor çevrede.
  • üstteki entryi (#152778048) okuyunca uzun uzun yazayım dedim, entry meraklısınadır, sonra vay efendim falan olmasın..

    atmosfer, survival mekanikleri, silah mekanikleri ve vuruş hissiyatı olarak benzerleri ile arasında ciddi fark olan oyun. bu farkı unity 5 oyun motoru sayesinde yakalıyor ama bu oyun motorunun doğal olarak belli sınırları var.

    inşa dolabı güncellemesinden önce bu oyunu oynamış olan kullanıcılar hatırlayacaktır, eskiden alet dolabının içerisine herhangi bir şey konulamazdı. oyuncular tarafından oluşturulan yapıların çürüme sürecine düşmeleri o yapının aktifliği ile alakalıydı. yani siz harita içerisine üs olarak kullanmak için bir yapı oluşturduğunuzda ve sonrasında oyuna girmediğinizde belli bir süre boyunca kullanılmayan yapılar çürümeye başlıyor ve harita kendini otomatik olarak offline yapılardan temizliyordu.

    yapı kullanıcının offline olup olmadığını nasıl anlıyor kısmına gelirsek yapıyı kullanan insanların yapı içerisindeki kapıları kullanması ile bu süreci her online olduklarında öteledikleri, haliyle online kullanıcılarsanız bu sayede herhangi bir şekilde sorun yaşamadığınız hakkında bir şeyler okumuştum ne kadar doğru bilmem ama gerçekten çürümüyordu...

    bu sistem size yapı için belli stability değerlerini sağladığınızda yukarı doğru 16-17 kat çıkabilmenizi, yanlara doğru ise sınırsız temeller oluşturmanıza izin veriyor ve bu sayede oyun içerisindeki grubunuz ile devasa yapılar oluşturabiliyor, raid için gelen grup alet dolabınıza erişemediği sürece sizin yapınıza merdiven dahil herhangi bir yapı kuramıyor (evet eskiden öyleydi), helikopter ve benzeri araçlar o dönemde olmadığı için sizin yapınıza tırmanamıyordu. tam olarak bu sebeple loot odaları baselerin en üst katlarına yakın yapılırdı..

    bu yapılara raid atmak istediğinizde yapılması gereken ya ciddi bir patlayıcı gücü ile gelip yapının ilk katlarının ortasına ulaştıktan sonra alttan yukarı doğru sürekli roketleyerek yapıyı ortadan yarmak veya her 2 kat çıktığında o katta bulunan alet dolaplarına erişerek ağır ağır yapıya tırmanmaktı (alet dolabına erişmesi ile iş bitmiyor yukardan aşağıya doğru atmaya başladığınızda 2 katta bir yeni alet dolabı atabiliyordunuz, alet dolaplarının etki alanı o zamanlar sabit olduğu ve üzerine oturduğu yapı ile genişlemediği için tek yapının içine 40 civarı alet dolabı koyduğumu bilirim.)

    her iki durumda da çok ciddi patlayıcı yakmanız gerekiyordu, 200 civarı roket atılan raidler gayet sıradandı. (yanlış olmasın 2x-5x falan değil official sunucu :p)..

    peki bu durum sonunda ne oluyordu kısmına gelirsek sunucular ilk geceden gebermiyor, wipe geldiğinde klanlarda builder olanlar ilk hafta aralıksız inşaat ile uğraşıyor klanlar haftalarca birbirleri ile çatışıyordu (rust hiçbir zaman casual oyuncu için olmadı!). ama!!!

    ama kısmına gelirsek, bu yapılar yüzünden serverlarda neredeyse ilk hafta sonunda oyun motoru max object sınırına ulaşıyor, haritaların belli bölümlerinde bilgisayarınız ne kadar güçlü olursa olsun donmalar, kasmalar yaşamaya başlıyordunuz. bazı aylar diğer aylara göre güncellemelerle falan biraz daha rahat geçiyorken bazı aylar yeni gelen bir güncelleme yüzünden neredeyse kıpırdayamaz hale geliyordunuz. misal mağara sistemleri ilk geldiğinde, ayılara güncelleme ile kıl-tüy eklendiğinde facepunch şirketinin yediği küfrü dünya üzerinde az firma yemiştir..

    facepunch bu sorunu inşa dolabı güncellemesi ile çözdü, bu güncelleme sayesinde artık yapınız çürümesin istiyorsanız alet dolabınızın içine yapınızın büyüklüğü ve yapı malzemenizin cinsi ile orantılı miktarda materyal koymanız gerekiyor dediler. yapınız büyüdükçe alet dolabınızın günlük istediği materyal ciddi boyutlara ulaşıyor hatta bi kat daha çıkayım bi kat daha döneyim dediğiniz anda artık ağzına kadar dolu alet dolabınız çürüme için saatler saymaya başlıyordu, dolayısıyla o devasa yapılar mazide kaldı, eskiden yapılan yapıların çeyreği boyutlar için insanlar her gün 6-7 saatlik süreçlerde alet dolapları için tekrar tekrar farm yapmak ve gün içinde tekrar tekrar alet dolabı doldurmak zorunda kaldılar..

    peki insanları daha ufak baseler yapmaya zorladıktan sonra patlayıcılara dengeleme geldi mi? hayır, sadece eskiden taş ve metal duvarlar aynı patlayıcı miktarına patlatılırken metal duvarları x2 olarak buffladılar ama şu an bu haliyle bile en baba base'e 40-50 rokete girebiliyorsunuz.

    tam olarak bu sebeple insanlar wipe geceleri teknolojiye saldırarak kolayca daha ilk günden full set ve patlayıcılara sahip oluyor. oyunun early game ve end game arası biraz tecrübeliyseniz ve az buçuk iyi bir grubunuz varsa 8-10 saat falan sürüyor ve tam olarak bu sebepten 2-3 gün içerisinde raidler, çatışmalar başlayıp bitiyor, server'ı kimin domine edeceği belli oluyor ve server 3. günün şafağında 200-300 kişiler ile başladığı yolculuğuna 15 kişi ile devam ediyor.

    bu olmasın istiyorsanız ve 2-3 kişilik bir arkadaş grubuysanız official sunucular community sunuculara göre online oyuncuyu biraz daha uzun elinde tutabiliyor ama orda hayatta kalmanız casual oyuncuysanız tamamen şansa dayalı çünkü yapacağınız maksimum yapının yıkılması için gereken patlayıcı o ay o serverda ilk 1-2 günde ayakta kalmış klanlar için gerçekten çerez parası gibi bişey olacaktır. raid yememek için yapabileceğiniz tek şey dua etmek.

    bence facepunch serverlar eskisi gibi daha uzun yaşasın istiyorsa, oyunun raid mekaniklerini, en azından patlayıcı için gereken materyal miktarını arttırabilir ve bu sayede daha ilk günden saatlerce uğraştığınız eviniz siz onu oraya koyduktan dakikalar sonra raid yemekten kurtulur. oyunu bu haliyle yani ''hemen girelim 2 günde raidlerimizi atalım çarpışalım sonra next yeni server'' şeklinde seven bir tayfa olduğunu biliyorum ama zaten 2x - 5x - 10x falan gibi modlu serverlar bu yüzden var, hızlı oyun seviyorsan gidip buralarda adrenalinini yaşayabilirsin ama benim başka seçeneğim yok.

    rust en başta dediğim gibi muhteşem atmosferi olan bir oyun, muhtemelen uzun yıllar daha oyuncu sıkıntısı falan çekmez, oyunu yıllar önce bırakmış olmamıza rağmen hala 3-5 ayda bir girer, sağa sola 1-2 ateş edip çıkarız ama rust'ın o eski hardcore mekaniklerini seven oyuncular bu sebeple oyundan uzaklaştılar, sayısız klan bu yüzden kapandı ve işte bu sebeple o iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler.

    [sosyete] cataf...

    edit: bütün gerçekliği etrafında yaşayan insanların tecrübeleriyle sınırlı olan sığ arkadaşların fikirleri genellikle gerçeği yansıtmaz, * övünmemekle birlikte ne yazık ki o saatin neredeyse tamamı playing time. :p
  • bolt action rifle bulmak için götümü yırttığım oyun. bulabildiğim tek tüfek ise pompalı. evimde üşüyorum sözlük, yağmacılar geliyor. evden çıkamaz oldum. yemek bitince ne yapacam hiç bilmiyorum.
  • sahibinden de base ilanı açılmış oyun. adamlar ne uğraşmış arkadaş... ilgili link
hesabın var mı? giriş yap