• ikinci adam kitabında şevket süreyya aydemir kendisi hakkında "bir başka büyük adam ve bir başka büyük iş" başlığı altında şu sözleri etmiştir:

    cumhuriyetin eğitim alanında ve inönü'nün yakından izlediği ikinci büyük hamle, teknik öğretim alnında oldu. cumhuriyet, meşrutiyet devrinden bu alanda, kaynağı da mithat paşaya ve onun kurduğu ıslahhanelere kadar giden bu gelenek, fakar istiklâl savaşının sonaerdiği günlerde, özel idarelere bağlı, bitmiş, tükenmiş, sahipsiz 4 sanat mektebi devraldı. bunlarda toplamı 1000 kadar öğrenci, bütçesizlik, vasıtasızlık ve hocasızlık içinde bocalayıp duruyorlardı. fakat 1926'da tonguç gibi, ondan daha sessiz sedasız ve bir bakışta onun gibi bir şey vaat etmeyen başka bir büyük adam, bu davayı ele aldı. bu insan, daha önce de adını verdiğimiz rüştü uzel'di.

    uzel, daha batı görünüşlü bir adamdı. yüksek ve mesleki öğrenim umum müdür olunca, belçika'da charloi darülfünunundan omer boise isminde teşkilâtçı bir uzmanı türkiye'ye getirdi. ondan, teknik eğitim için bütün konularıyla tam bir kurul raporu istedi. bu raporu iyi hazırlattı. devletin hazırlattığı bu gibi raporlardan daha talihli çıktı. rüştü uzel gibi takip fikrine sahip bir çalışma adamının eline geçti. uzey buna kendi enerjisini vve çalışma kudretini kattı. hemen işe girişti (1 (aşağıda dipnot vereceğim)). 1928 haziranında devlet hizmetine, maarif vekâletinde, rüştü uzel'in muavini olarak başladım (başlayan kişi şevket süreyya aydemir). o sırada o avrupa'da seyahatteydi. fransa, belçika gibi ülkelerden kalabalık bir uzmanlar ve ustalar kadrosu angaje etmekle meşguldü. bir taraftan da çarklar zaten harakete getirilmişti. omer boise'in gezginci köy kurslarından, teknikuma ve politekniğe kadar teknik öğretimin bütün şubelerini realist bir düzenleme içinde ele alan raporunu ilk incelediğim zaman, nasıl bir dev iş karşısında olduğumuzu anladım. bu iş ancak, dev bir adamın öncülüğünü ve icraclığını isterdi. rüşte bey hakkında ise bir şey bilmiyordum. o avrupa'dan dönünce, bu bilgisizliğim azalacağı yerde arttı. rüştü bey, ne bir büro adamı ne bir teşkilâtçı gibi görünüyordu. en iyi yapacağı iş, bir lise veya üniversitede fizik-kimya hocalığıdır hissini veriyordu. ama çok çabuk anladım ki, rüştü uzel, bir başka adamdır. bir büyük adamdır. yapacağını bilen ve bu yaapacaklarına inanan nadir adamlardan biridir. uzel davasına, ona yakışan bir kudretle sarıldı. her müşkülü yendi. bir ara ve iyi anlaşamadığı bir vekillere çalışamayacağını düşünerek bir süre maariften ayrıldı. ama bu vekil ayrılınca, gene eski yerine getirildi. ondan sonra türkiye'de teknik öğretim, cumhuriyetin en planlı, en maksatlı ve en verimli bir eğitim kolu olarak bütünü ile kuruldu, gelişti. bu safhada inönü, bu hareketin daima içinde ve peşinde oldu. rüştü uzel, onun bağlandığı, inandığı nadir insanlardan biriydi ve o inönü'nün bu ümit ve itimadını, hiçbir zaman boş çıkarmadı.
    inönü reisi cumhurluktan ayrılırken, maarif alanında ayakta ve günden güne dev adımları ile ilerleyen bir eğitim kolu da, işte bu teknik ğöğretimdi. ama d.p. iktidara gelince ilk darbeyi rüştü uzel yedi ve başlanılan iş de sarsıldı. hatta d.p. iktidarının ilk maarif vekili avni başman, kendi mensup olduğu parti ve hükümetin bu davranışı karşısında derhal istifasını verdi. dp.p. bu hareketi ile en zararlı haraketlerinden birini yapmış oldu. nitekin, nice yıllar sonra ve d.p.'nin en güçlü vekili namık gedik'ten, hem de adnan menderes'in evinde:
    -çok adam kaybetti, çok şey kaybettik, rüştü bey hakkındaki muamele tam bir hatadır. şimdi onu her vesileyle onore ediyoruz, fakat dönmüyor...
    sözlerini ve açıkca pişmanlarını dinlemişimdir.
    dr. gedik haklıydı, çok adamkaybetmişlerdi ama, rüştü uzel bunların en değerlilerinden biriydi.

    (1): rüştü uzel bursa köylüklerindendi. bursa ovasında, kestek yakınındaki bir köyde, bir köy ailesinden gelmişti. kardeş ve akrabaları, orada yaşıyorlardı. rüştü, köy mektebinden sonra orta-lise tahsilini tamamlayarak devlet hesabına fransa'ya gönderildi. grenobl'da fizik-kimya tahsil etti. kastamonu lisesinde ve istanbul darülfunununda hoca oldu. bizde ilk tecrübe radyo yayınını, hem de kendi başardığı bir cihazla yapan odur. sonra maarif vekâletine alındı. yüksek ve meslekî umum müdürü oldu. bir büro adamından ziyade, kendi alanında bir kafa ve teşkilât adamı idi. iddiasız, gösterişsiz bir insan, ama üstün bir değerdi. suyu arayan adam isimli eserimde, övülen tek adam odur. orada yazdığım gibi: "bu toprağın beklediği adamlardan biriydi. ama bu toprağın alıştığı adam değildi."
  • (bkz: m.r. u kimya meslek, teknik ve anadolu teknik lisesi)
  • "türkiye’de meslekî ve teknik öğretimin, gerçek kurucusu" olduğu iddia edilen; eski mesleki ve teknik öğretim müsteşarı, 1891-1965 yılları arasında yaşamıştır. ülkemizde adını taşıyan pek çok meslek okulu vardır.

    (bkz: rustu uzel anadolu meslek lisesi)
  • dönemin olgunlaşma enstitülerini kuran, demokrat parti gelir gelmez emekliye ayrılan, yine o dönemin en önemli önde gelenlerinden biri. ayrıca mehmet ali birand'ın eniştesi..
  • 1891-1965 yılları arasında yaşamış, milli eğitim eski müsteşarlarındandır.
  • chp iktidarı döneminde aktif görevler almış ve türkiye'de teknik liselerin kurulmasında ve de yaygınlaşmasında çok büyük emekleri olan tarihi şahsiyet. dp iktidarı ile birlikte her güzel şey gibi değerini yitirmiş ve bir köşeye çekilerek zamanla siyaset sahnesinden silinmiştir.
  • tükiye'de bugünkü teknik öğretimin kurucusudur.
  • “herkes dağarcığında ne varsa ortaya dökecektir. hem hangi memleket çocuklarına bizim kadar muhtaçtır?”

    sözleriyle beni oldukça etkilemiş müsteşar.

    akıllara bedri rahmi eyüboğlu'nun üç dil şiirini getirmiştir.

    (bkz: üç dil/@nick i sahane)
hesabın var mı? giriş yap