• dunya komik yer, guvenli bir mesafeden bakildigi surece.

    son israil lubnan "savasinda", israil beyrut'un sivil altyapisini hedef aliyor, dunya kadar sivil oluyor vezarar meydana geliyor. ab ulkelerinin cogu ve rusya, israil'i orantisiz guc kullanimindan dolayi elestirirken, amerikanin soylevi "israil'in bagimsiz bir devlet oldugu, sinirlarina saygi gosterilmesi gerekliligi ve bu dogrultuda kendini koruma hakki bulundugu" tekrarindan oteye gitmiyor... israil'in sinirlari diye birsey resmen olmamasina ragmen.

    simdi ruslar gurcistana girince, amerika "gurcistanin toprak butunlugune saygi gosterin" diyor. rusya da "biz guney osetyanin toprak butunlugune saygi gosterdigimiz icin bunu yapiyoruz" cevabini veriyor.

    oysa israil gibi guney osetyanin da gurcistanin da toprak butunlugu 91'den beri belli degil; bir bagimsiz oluyor, bir ilhak ediliyor, bir otonom oluyor, bir vassal, bir anavatanin bir parcasi.

    ustelik, toprak butunlugunden bahseden bu iki ulkeden biri irak ve afganistani isgal etmis durumda, digeri de bu saygisini konu cecenistana gelince unutuyor

    osetyalilar kosovo paralelligine dikkat cekerek bagimsizlik destegi ariyorlar, kosovo'yu rusyanin tehditlerine aldirmadan saatler icinde taniyan devletler, yillardir tanimadiklari ve rusyanin destekledigi osetyayi simdi de duymamazliktan geliyorlar

    sonra amerikan baskani, durumun absurdlugunun farkina varmasindan midir bilmem, "girmeyin demiyorum ama usturuplu olun" mealinde konuyu orantisiz guc kullanimina getirerek rusyayi elestiriyor. ve asil absurdluk dairesi bir tam devrini tamamlamis oluyor.

    bu arada "batinin ikiyuzlulugu" tamlamasina fazla alismis olan bazi turklere bu durumlar nedense pek tanidik gelmiyor, kaptirip gidiyorlar.

    kac celiski var burada, ben sayamadim
  • savaşın neden çıktığı konusundaki naçizane teorim:

    gürcistan 'ın malum hezimeti ve amerika 'dan yardım istemesi açıkçası beni işkillendirdi.
    hiç kimse dayak yiyeceğini bildiği bir dövüşe girmez değil mi canlar?
    peki neden girer, kim girmesini ister, bunun karşılığında ne verir?

    şimdi dayağı yedin ve amerika 'dan yardım istedin ya, amerika bu yardımı nasıl sağlayacak?
    dikkat kesilelim:
    el cevap: deniz yoluyla tabii ki.

    şimdi flashback yapalım.

    --- spoiler ---

    karadeniz’in güvenliği konusunda abd de devreye girmek istemiş, bulgaristan ve romanya’nın desteğini almasına karşın türkiye ve rusya’nın muhalefetiyle karşılaşmıştı. washington, terörle mücadele kapsamında nato bünyesinde doğu akdeniz’de kurulan aktif çaba operasyonu’nun görev alanının karadeniz’i de kapsayacak şekilde genişletilmesini istiyordu.

    --- spoiler ---
    http://www.stratejikgundem.com/haber.php?id=4829

    evet amerika bunu kılıfına uydurarak diplomatik yolla istedi, ve avam dilindeki karşılığıyla siktiri yiyince kendi bildiği usullerle karadenize inme çabasında anlaşılan.

    gürcülerin bundan karı ne peki?
    gayet açıktır ki, kıyılarında devriye gezen bir usa donanması, rusları kendilerinden uzak tutmaya yetecek ve gürcistan sorunlu bölgelerimi düzeltiyorum ayağına bölgedeki kıyıma devam edecek, aynı zamanda da amerika karadenize girme arzusunu gerçekleştirmiş olacaktır.
    gürcülerin ilk kurşunu sıkarak başlattığı bu savaşın ardında yatan bir diğer sebep budur bence. gürcü amerikan tarafının anlaşması ve çıkarların örtüşmesi.
    demokrasi getirmek bahanesiyle ırak petrolünü hortumlamaya benziyor değil mi?
    gürcüleri koruma bahanesiyle karadenizde rusyanın hegamonyasını kırmak ve enerji koridorunu kontrol altında tutmak. plan bu.
    amerika kendi ordusuna ait donanmasını sokamasa da nato kılıfı altında istediğini yapmak isteyecektir.

    lakin boğazları elinde tutan ülkemizin tutumu önemli bu konuda.
    bilindiği gibi bir varyag komedisini yaşadık. bir milyon çinli turisti gönderecez, ayrıca bu gemiyi sökecez eritecez konserve kutusu yapacaz diyerek güzel ülkemizin elinden şekerini almışlardı. sonracıma yıllar oldu bir milyon çinli gelmese de çin malları geldi ve piyasayı sikertti aferdersiniz. varyag da çin 'in ilk uçak gemisi oldu bu arada.
    yani güzel ülkem, dış politikada gayet saf ve hatta bön. şimdi abd 'de böyle bir taahhütte bulunur sokarsa gemilerini, kendi elleriyle kendini ateşe atmış olur güzel ülkem. buradan yetkililere seslenmek istiyorum: tongaya gelmeyin.

    http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=27973
    http://www.ntvmsnbc.com/news/363925.asp
  • patlamaya hazır bir çok bölge için fitil ateşleyici olmamasını dilediğim savaş..

    şimdi şöyle bir düşünürsek;

    gürcülerin arkasında abd var ve kendi içerisinde bağımsızlığını ilan eden güney osetya ile çatışıyorlar rusyanın karşı çıkacağını bilerek..

    ruslar bu hamleye karşılık yeni bağımsızlığını ilan etmiş kosovaya sırpları sürse..

    kuzey irakta oluşan özerk yönetim türkiye nin de güneydoğu bölgesini içine alan bir sınır çizerek bağımsızlığını ilan ederse,

    israil beklenen iran saldırısını gerçekleştirirse..

    işte bu ahval ve şerait içinde muhtaç olduğumuz kudret umarım damarlarımızda kalır...
  • onu bunu bilmem de ben şahsen çok sıkıldım türk vatandaşı olarak dünyanın en kanlı coğrafyasında dönen her türlü savaşın etkilerini yaşıyor olmaktan. bu savaşların hiç birinden de soyutlanamıyoruz zira hepsiyle ya tarihten gelen bağlarımız var ya da osmanlı'nın çöküş devresinde oralardan gelip anadolu'ya yerleşenler nedeniyle hepsinde illa taraf olmak zorunda kalıyoruz. her çatışma da biz de kendi içimizde onun dalgalanmalarını yaşıyoruz.

    şimdi açıyorum telefonu benjamin linus'a, götü yiyorsa gelsin de türkiye'nin yerini değiştirsin bir zahmet. değiştirsin de bitsin bu jeopolitik çilemiz, kendi işimize bakıp mutlu olabilelim.

    ayrıca hatırlatmak isterim ki kafkasya'yı biz milli mücadele sürecinde ruslara "verdik". biraz daha gerçekçi bir ifade ile peşkeş çektik. zira o dönemde toprakların batısını kurtarma telaşında ve bolşevik rusya'dan para ve silah alma derdindeydik. o dönemde de gürcistan, ermenistan ve azerbaycan batının (ingiltere) güdümünde truva atı rolündeydi. sovyet bolşevikleri bize silah ve yardım göndermeyi planlıyorlardı fakat anadolu ile rusya arasında müsait bir karayolu kanalı olmadığı için lojistik bir sorun yaşanıyordu. ayrıca biz ermeniler'den kars, ardahan ve civarını, gürcülerden de batum'u talep ediyorduk misak-ı milli sınırlarına ulaşabilmek için. bu nedenle milli mücadele liderleri bolşevik rusya ile gizli bir protokol yapıp azerbaycan, gurcistan ve ermenistan'ın bolşevikleştirilmesi karşılığında ermenilere karşı bir harekat yapma ve silah/para yardımı almak üzerine anlaştık.

    bunun ardından biz kazım karabekir komutanlığındaki doğu ordusu ile ermenistan üzerine yürüyüp batum harici misak-ı milli sınırlarını aldık. bolşevik kızıl ordu da önce azerbaycan'a sonra da gürcistan'a yaptığı seri ataklarla o bölgeleri "bolşevikleştirdi". atatürk o dönemde bolşevik rusya ile birleşip emperyalist batıya karşı komunist-islamik çizgideki doğu hareketini ön plana çıkardı. bu dönemde açık açık da iki yüzlü ve "reel" bir politika izlendi. ruslar 3. enternasyonali genişletmek ve "sözde emperyalizme karşı olan ama aslında sapına kadar baskıcı ve yayılmacı" doktrinlerini bize de empoze etmeye ve ankara hükümetini bolşevik pakta tam anlamı ile katmak için eline geleni yaptı fakat makyavel'i bile cebinden çıkaracak kadar makyavelist bir lider olan atatürk bütün bu hareketlere rağmen rusya'dan silah ve para yardımını almış ama öte yandan da komunizmin türkiye'ye girmemesi için elinden geleni yapmıştır. hatta mükemmel bir siyasi hamle olarak rus güdümünde kurulan istirakiyun (komunizm) partisine rakip olarak -resmi- türkiye komunist partisi'ni kurup (tabii ki yakın çevresine) onu da elinde kukla edip komunist faaliyetleri kontrol altına almış, bağımsızlıktan sonra da komunizmin ülkeye gelmesine engel olmuştur. atatürk bolşevikleri ve komunizmi sevmez (zira kendisi tabandan tepeye devrime de inanmaz, tepeden tabana inen devrimi savunurdu) ama onlarla iş birliği yapardı. zira kendisi politika oluştururken hiç bir zaman duygularını karıştırmadı işin içine. o dönemler de emperyalist batı ile ile uğraşırken bir de yayılmacı bolşeviklerle uğraşmak istemeyip islamik/bolşevik söylemi kullandı, işi bitince de ikisini de bir kenara attı.

    bugün komunist geçinenler atatürk'e karşı gelerek bu ülkede politika yapılamayacağına inandıkları için (atilla ilhan en başta) "kemalist sol" denen bir çizgi oluşturup tarihten habersiz bir biçimde sanki atatürk komunizme yakınlık göstermiş de anadolu devrimi emperyalizme karşı olduğu için otomatik olarak komunist bir hareketmiş gibi göstermeye çalışmaları da komik ve beyhude çabalardır. gene misal bugün aşırı milliyetçilerimizin bir yandan "turan hayalleri" kurup diğer yandan da "atatürkçüyüz sapına kadar" ayaklarına yatmaları da herhalde tarih bilmemekten. atatürk'ün o topraklarda gözü yoktu. zira atatürk türkçülüğü cumhuriyetten sonra keşfetti. ya da diyelim ki yeni kurulan cumhuriyeti ayakta tutmak için kullandı. bugün turan hayali diye peşinden koştuğunuz (enver de az koşmadı peşinden) toprakları da ruslar'a daha acil bir ihtiyaç için "hibe etti".

    türk eğitim sistemi tarih dersleri hiç bahsetmez bunlardan. varsa yoksa yunanistan'la yaptığımız savaşlar ve emperyalist batıya kafa tutmamız falan. hangi bedellerle o savaşı kazandığımızı halka çaktırmayı sevmezler. belki de azerileri ve diğer türkleri ne şekilde sattığımızı "saldırgan ve bilgisiz faşist sürüleri" oluşturmak için kurdukları eğitim sistemine alırlarsa amaçlarını gerçekleştiremeyeceklerini bildiklerindendir. ayrıca atatürk ve milli mücadele önderlerinin o dönem için "pragmatik" bir anlayışla kurdukları bu tarz ittifaklardan ve "biran önce bitsin bu işler" zihniyeti ile verdikleri ödünlerden bahsetmek ve halkın bunları bilmesine izin vermek de "kemalist ideolojiye" uymaz.

    şu anda süren savaşa bakış açınıza katkısı olur belki. gerçi başta dediğim gibi ben artık bunların hepsine bakmaktan da çok sıkıldım. arkamı dönmek ve "ne bok yerseniz yiyin" demek istiyorum da işte şartlar malum.
  • kosova'nın olaylı bağımsızlık ilanıyla ilişkilendirilebilecek uluslararası krizlerin ilki. ama asıl rusya'nın eski haline döndüğünün resmidir bence.

    malum kosova'nın sırbistan'ın itirazına rağmen dünya kamuoyu tarafından bağımsız ilan edilmesi rusya tarafından ikiyüzlülük olarak tanımlanmış, "madem öyle güney osetya'yı ve abazya'yı da tanıyın, hadi bakalım" yorumlarına sebep olmuştu. tabii rusya gibi bir devin kendi bağımsızlıklarını siyaset malzemesi olarak kullanmasından cesaret aldı osetler ve bağımsızlık talepleri iyice şiddetlendi. işlerin bu noktaya gelmesi böyle hızlandı.

    onun dışında abd'nin 15 yıllık tek taraflı jandarmalığına öyle alışmışız ki içinde abd adı geçmeyen önemli bir savaş garip geliyor şimdi. ancak artık abd'den başka, kendi kafasına göre hareket eden, şimdilik sadece bir komşusu ile ilgili olsa da (kaldı ki zaten dünyanın yarısı rusya'nın komşusu) tıpkı abd gibi kendi kendine karar verip müdahalelerde bulunabilen bir başat güç daha var.

    putin'in 2007'de münih güvenlik konferansı'nda dediklerini bir hatırlayalım: "artık tek kutuplu dünya yok. çok kutuplu ve rusya da yüzyıllardır bunun içinde. abd bunun farkında olmalı bence. zaten kendi üstüne vazife olmayan işlerle uğraşıyor" gibi bir şeyler söylemişti. ayrıca münih konferansı'na daha gelmeden rusya'nın gitgide daha iddialı açıklamalarda bulunduğunu, gücüne kavuştukça çekindiği şeylerin azaldığını görmüştük.

    rusya 2004 nato genişlemesi ile batı'dan yiyeceği son yumruğu yedi. o zaman bunu engelleyecek kadar güçlü değildi belki, veya uluslararası bir kriz çıkarmayı göze alamadı. ancak bükreş'teki son nato toplantısında, nato'nun yeni genişleme dalgasının en önemli halkaları olan gürcistan ve ukrayna hakkında somut bir karara varılamadı. bunda hem bu iki ülkedeki rus nüfuzunun yol açtığı siyasi kararsızlığın, hem de 2004'te nato'nun genişlemesini askeri tehdit olarak nitelendiren rusya'nın elinin daha güçlü olmasının etkisi vardı. nato, baltık ülkelerinin aksine "rusya ne derse desin" deyip, rusya'ya rağmen bu iki ülkenin üye statüsüne getirilmesini bu sefer göze alamadı.

    bu sebeplerden dolayı yeni nato/batı - rusya çekişmesinin ilk olarak gürcistan ve ukrayna üzerinde oynanacağı açıktı. rusya önce ukrayna'yı çeşitli enerji ve siyasi politikalarıyla dize getirdi, şimdi de gürcistan'a bir tokat çaktı. ayrıca mesajın açık olmasını istiyor; saakaşvili daha ilk günün sonunda askerlerini çekmeyi kabul edip rusya'ya ateşkes önerirken medvedev bunu duymazdan geldi ve "sorumsuzluğunuzun cezanızı çekeceksiniz" gibisinden şeyler söyledi.

    ve asıl önemli olan rusya'nın askeri bir müdahalede bulunmaktan çekinmemesi, karşısında kendisini caydıracak bir güç görmemesi. ayrıca sanıyorum ki hesaplarında da yanılmamış, zira beyaz saray'dan "lütfen gürcistan'dan çıkın ve ateşkes yapın" dışında bir tepki gelmedi. artık dünyada kendi kararlarını uygulayacak bir başat güç daha var. aynı ipte iki cambaz oynamayacağından sanıyorum 2008 ağustos'undaki rusya-gürcistan savaşı bir dizi olayın somut başlangıcı kabul edilebilir.

    (bkz: soğuk savaş/#13642394)
    (bkz: rusya/#10969948)
    (bkz: vladimir putin/#13642185)
    (bkz: vladimir putin/#11901796)
  • putin-bush kucaklasmalari esnasinda halihazirda cereyan eden bu savas bana fena halde the godfather in vaftiz sahnesini hatirlatiyor.
  • gürcistan'ın iki stratejik bir de taktik hatası sonucu büyük hezimetiyle sonuçlanmış, atlantik - avrasya fay hattının daha da çatırdamasına ve karadeniz havzası'ndaki güç mücadelesinin kızışmasına neden olmuş savaş; kafkasya savaşı olarak da anılabilir.

    hangi hataları yaptı gürcistan?

    stratejik hata 1: kendi gücünü aşırı abarttı. başta abd ve türkiye'nin verdiği askeri eğitimin, ekipmanın etkinliğini olduğundan büyük gördü. oysa ki abd'nin verdiği askeri eğitim desteği oldukça sınırlı bir kadroya verilen anti-terörizm ve meskun mahalde çatışma (bkz: mout)* kapsamı ile sınırlıydı. türkiye ve diğer batılı ülkelerden gerek hibe gerekse ticari satış yoluyla alınan askeri ekipmanın ise nitelik ve nicelik bakımından rusya gibi bir devle boy ölçüşmeye yetmeyeceği, sadece iç güvenlik harekatı türü girişimlerde faydalı olabileceği barizdi. gürcistan nato'ya girmeden nato'daymış gibi gördü kendini.

    stratejik hata 2: rusya'nın gücünü aşırı küçümsedi. her ne kadar askeri güç olarak başta ekonomik nedenler yüzünden oldukça örselenmiş olsa da, rusya halen çok büyük bir askeri güce sahip. dahası, kuzey kafkasya askeri bölgesinden sorumlu olan 58. ordu, rusya'nın en elit, modern teçhizatla donatılmış ve çeçenistan ateşinde pişmiş bir birlik. klasik rus askeri doktrininin çoğu zaman orantısız güç kullanımına dayandığını bilmek için askeri tarih uzmanı olmaya da gerek yok.

    taktik hata: ayrılıkçı güney osetya'ya düzenlenecek bir harekatın, anında rusya'nın bölgeye destek göndermesine neden olacağını görmemek için körlükten fazlası gerekir. hani bir şekilde rusya'nın bilfiil müdahalesi önlenmiş olsun diyelim*, ayrılıçı oset ve abhazlara silah, cephane, yiyecek vb gönderilmesi kaçınılmazdı. güney osetya'ya bu doğrudan ve dolaylı desteğin ise tek bir ana rotası vardı: roki tüneli. kuzey osetya ile güneyi bağlayan ana hat olan roki tüneli'nin, bölgeye düzenlenen harekatın daha başında kapatılmaması ya da tahrip edilmemesi akıl alır gibi değil. muhtemelen stratejik hata 1 ve 2'nin dolaylı bir sonucudur bu taktik hata.

    peki sonuçta ne oldu?

    ne olacak, rusya kitaplarda yazılı olduğu gibi klasik bir strateji uyguladı: yani yoğun bir topçu ve hava bombardımanı safhasından sonra mekanize ve motorize piyade birlikleri ülkeye girdi, stratejik öneme sahip hedefleri**** tahrip etti.

    savaşın orta vadede atlantik - avrasya ayrışması, rusya - nato ilişkileri, kafkaslar ve dolayısıyla orta asya üzerindeki hakimiyet mücadelesi* gibi konulara etkisini tartışmak için ise fazladan bir iki fincan kahve, bolca boş vakit falan gerek.
  • ırak savaşı ile amerika güney komşumuz olmuştu. bu savaş ile de rusya ile kuzey komşusu olmaya doğru gidiyoruz. iki süper gücün arasında kaşar gibi olduk. zaten küresel ısınma ile eriyoruz tam tost olacağız.

    o değil de gazetelerde otobüse bindirilmiş çocukların korku dolu bakışlarını gördüm.
    çıkarlarınızı sikeyim, paranızı sikeyim, dengelerinizi sikeyim, gücünüzü sikeyim.. hiçbiri küçücük bir çocuğun gece ailesinden uzak, huzursuz uyumasına değmez..
  • rus tv kanallarında güney osetya savaşı olarak bildirilen cinayetler dizisi. bir kedi bir kaç tavuk gördüm ortalarda. kedi miyavlıyor evin yıkık bir köşesinde, bir kısım enkazın altlarında bir yerlerde. bir iki tavuk ölmüş yatıyor. ileriden geçen bir sokak köpeğini tarayan bir asker var. kimin kimin askeri olduğu belli değil zaten.

    osetler ayrılıkçı, gürcüler işgalci, ruslar yayılmacı. kedinin suçu ne?

    etrafı yıkarken munzam zararı hiç düşünmüyor insanlar. kendi yıkıcılıklarını kullanan liderlere öyle güzel itaat ediyorlar ki; geçtim tavuğu kediyi, sokaklardaki yaşlılar, çocuklar, akrabalarını kaybetmiş insanlar da kimsenin umrunda değil bu yıkıcılığın arasında. kimin ne çıkarı olduğu umrumda bile değil. suçsuz insanlar, evlerine ekmek götürme derdindeki masumlar öldürülüyorsa bu bir cinayettir, katliamdır. insanlar için sayı haline gelmiş, skor haline gelmiş, güç çatışmalarının sidik yarışı haline gelmiş bu ortamda bazıları orada ölenlerin insan olduğunu düşünmüyor bile.

    hala yorum yaparken o haklı bu haksız yorumları yapılıyor. biz hala daha ırak savaşı olsun, iran'a yöneltilen tehdit olsun, gürcistan'ın işgali için aranan bahaneler olsun; bunları bizzat kendimizin, evlerimizdeki doğalgaz tüketimiyle ve araçlarımızdaki petrol yakıtlarının tüketimiyle desteklediğimizin farkında mıyız ki çocukları öldüren, yaşlıları ağlatan insanların farkındalığından şikayet ediyoruz?
  • vladimir jirinovski: bizde öyle bombalar var, basıyorsun gürcistan yok.
hesabın var mı? giriş yap