• bilinçaltının bir köşesinde hala varlığını sürdüren eksi platonik aşkın, çok alakasız bir rüya da olsa gecenin bir körü belirivermesi durumudur. çok kısa bir sürede olsa insana bir heyecan yaşatır. nitekim bu gece başıma gelmiştir. valla gerçekte bile şimdi görsem erir biterim yani. o derece...

    edit: iki oldu a.q, var bi iş bunda. hatta bu daha uzun sürdü.
  • yıllaaaaar önce yine böyle bir bahar mevsiminde (ama göt dondurucu cinsten olmayan) bir gece vakti düşler sokağından geçerken o kişiye rastlamaktır. hatta ona açılma fırsatını yakalayıp tıpkı barış manço'nun domates biber patlıcan şarkısında olduğu gibi annenin "koğuş kalk" anonsuyla uyanıp yarıda kalarak garip bir narkoz sonrası beyin sarsıntıyla uyanmaktır.

    malzemeler:
    1 adet platonik aşık olunacak kişi
    1 adet dilsiz masum öss öğrencisi
    1 adet dersane merdiveni

    malum kişi, öss'ye hazırlanmak için gidilen dershanede görülüp beğenilir. bir türlü duygular açık edilip de karşı tarafa arzuhal bildirilemez. bundan mütevellit freud amca devreye girer ve rüyalarınızda bu kişiyle buluşup ona ilan-ı aşk konuşması yapacağınız ortamı hazırlar. dershanenin merdivenlerinde onunla karşılar masum öss öğrencisi. ve kız aşağı doğru inerken merdivenlerden (aynı merdivenler yukarıya da çıkmaktadır) arkasından seslenilir ve yanına gidilir. tam "ben seni..." şeklindeki (küfür değil lan, için fesat senin) cümle kurulacakken anne bi anda odaya girerek:

    - haftasonu diye uykunun ucunu kaçırdın gene kalk hadi!

    şeklindeki muazzam bi uyarı ile aralık soğuğunda çıplak bedeninize buz gibi soğuk su yemişçesine sizi yataktan kaldırır.

    ha reel hayatta da açıldık, sonuç pek farklı olmadı. annem gene haklı çıktı, demek ki çok açılmamak lazımmış.

    (bkz: those were the days)
  • haftalar sonra kavuşulan doğru dürüst uykuda görülen rüya; ama rüyanın gerçeği yeniden yaşatmaktan başka bir halta yaramaması, yine uzaktan platonik platonik bakmalar, yine aynı bıkmış bakışlar, yine mesafe... "rüyalar bu kadar gerçek olmak zorunda mı, nerde kaldı rüyanın güzelliği?" şeklinde söylene söylene yeni bir güne başlamak...
  • hayallerle büyütülen bir platonizimin gerçeğe en yakın olduğu durumdur.

    eğer sevgili olduğunuzu görürseniz, oturup düşünün. ama şimdi bilinç altında aşırı dozda aşk var. yani yüzde doksan sevgili olursunuz rüyanızda. tabi görünen rüyaların tersi olduğu söylendiği için, sabah uyandığınızda yine size hüsran vardır. hayallerinizde bile sevgili olamıyorsanız, o zaman oturup bir düşünün derim.
  • anlatması çok güç böyle bir duyguyu. yapabileceğim hiç bir betimlemenin, beni o hissin gerçek tarifine bir adım bile yaklaştıracağını sanmıyorum. bildiğim kelimelerle mümkün değil.

    ben duygusal bir adamım. dolayısıyla en deli çağımda, senelerce peşinden koştuğum bir kızı tam olarak hayatımdan, zihnimden çıkarmam mümkün değil. deli gibi aşık olduğum bir kadınla evlensem dahi onun adını duyduğumda mal gibi aynı noktaya bakıp kalacağım bir iki dakika. kopacağım bu dünyadan ve o günleri düşüneceğim.

    yıllardır kendisiyle iki kelam etmişliğimiz yok. büyük ihtimalle kendisi tarafından yalnız bir adamın sevgili bulma çabası olarak algılanan yılda iki üç kere gönderdiğim mesajlarım da cevapsız kalıyor. muhtemelen gözünde iyice değersizleşiyorum. ama isterdim ki yıllardır hiç bir motivasyonu olmamasına rağmen kendisini hatırlayan adama en azından saygı duysun.

    ne yazık ki bilmiyor o mesajları gözlerim dolu dolu ama gülümseyerek yazdığımı. içtenliğimi hiç bilmedi. bilmeyecek te. zaten beni tanıma zahmetine dahi girmedi.

    lakin, gülü seven dikenine katlanır. katlandık. başlarda şikayet ettimse de sonra bunun mertçe olmadığını düşündüm ve sustum.

    bilmem artık bunun bir ödülü müdür, rüyamda gördüm onu dün gece. çok iyi iki arkadaş gibi.. belki flört evresinde iki arkadaş gibi, birbirine seven ama utangaç gözlerle bakan bir çifttik. deniz kenarında güzel bir mekana gidiyorduk oturmaya. o kadar doğal ve mantığa yatkındı ki her şey, şu an düşünüyorum demek ki biz görüşüyor olsak böyle olacaktık. yani bu aslında gerçek olabilecek fakat olmayan, belki de paralel bir evrende yaşanıyor olduğunu umduğum bir rüyaydı.

    cennete şöyle "bi arkadaşa bakıcam" diye girip çıkmak gibi, dondurma dolabını açtığında yüzüne vuran serinlik ve vanilya kokusu gibi, cemrenin toprağa düştüğü ilk gün gibi..

    uyandığım an kafamı yastığa gömüp tekrar uyumaya çalıştım. olmadı, devam etmedi rüya.

    neyse inşallah başka zamana.
  • nişanlandığını duyduğun gün, bir de ateşler içinde hayvan gibi bir griple boğuşuyorsan ve onu rüyanda bembeyaz bir damatlık ve sarıldığı müstakbel eşiyle birbirlerine bakarak gülümser şekilde gördüysen, ölmek bundan daha kötü olamaz diye düşündürür.
  • blue balls olduğunuza işaret edendir.
  • el eleydik ya, sonsuza kadar uyuyabilirdim.
    al sana sanal gerçeklik!
  • dün gece rüyamda öldüğünü öğreniyordum. gazeteden. çok garipti. şaşkınlık daha baskındı. ama üzülmüştüm yine de. umarım iyidir.
  • tam unuttum diye kendimi avuturken, aniden ruyada birlikte oldugunuzu, konustugunuzu, hatta onu kiskanip hesap sordugunuzu gorup, uyaninca bir sure kendinize gelememe durumu! tekrardan asik olma hali ile birlikte bir caresizlik durumudur!

    keske daha cok ilgi gosterip, firsat elde iken ask oyununu iyi oynayabilseydin be! "seni seviyorum'' deyip elden ucmasini saglamasaydin! yavas yavas ona seni heyecanla tanima firsati verseydin! yapamadin! kendini tutamayarak surekli sevdigini soyledin, seni elde var bir diyerek yedekte tuttu, havaya girdi ve ilk firsatta bulduguna gitti!
hesabın var mı? giriş yap