saate bakmak
-
-
oldukca basit gorunen bir bilgi edinme hareketi olmasina ragmen belki de en cok anlam yukleyebildigimiz eylemlerden birisidir;
• kimi zamanlarda nezaket gostergesi; hangimizin keyifli bir sohbetin ortasinda, ortamdaki birisinin saatine goz atmasiyla keyfi kacmamistir?
• kimi zamanlarda ruh halinin gostergesi; hangimiz bir zamani paylastigimiz kisinin saati kontroluyle caninin sıkıldıgını, bunaldigini ya da daraldigini dusunmemisizdir?
• kimi zamanlarda bitmelerin gostergesi; hangimiz deger verdigimiz birisiyle ayni ortamdayken saate bakmasiyla gitme vaktinin yaklastigini dusunmemisizdir?
• kimi zamanlarda yalnizliklarin gostergesi; hangimiz beklentiler icindeyken gozunu saatte buldugu anda kendisini yalniz hissetmemistir?
kim bilir daha ne duygular icinde, ne anlamlar yuklemisizdir saate bakmaya?
saat zamanin gostergesidir, saate bakmak ise siz ne anlam yuklemek isterseniz onun gostergesi olur cikar... -
(ne kadar çok severmişiz birbirimizi
sahi ne kadar çok severmişiz
yıllarca, yüzyıllarca öpüştük
sigaralar tuttuk, içkilerin en iyisini sunduk
istersen bu gece burada kal, dedik
sağlığımızı sorduk, bir sürü ilaç adları saydık
sık sık görüşelim, olmaz mı, dedik
iyi bildiğimiz ne varsa yaptık, ayrıldık
ortada
her zamanki gibi bir karanfil kaldı.)** -
bastan sona usenmeden yazılası edip cansever siiri;
" varsın her sey sonraya kalsın
sonraya, en sonraya
sozgelimi iki bin altı yuz kırk bir mil. bir papatya ne kadar uzagı gorebilirse
o kadar yakın kalplerimiz birbirine
olu bir denizi bile bir tartısmaya cevirdik
kayaları tas devrine gore olctuk bictik
kalemlerimizi kesilmis cicek sapları gibi attık
kapıları acarken birbirimize agladık
(ne kadar çok severmişiz birbirimizi
sahi ne kadar çok severmişiz
yıllarca, yüzyıllarca öpüştük
sigaralar tuttuk, içkilerin en iyisini sunduk
istersen bu gece burada kal, dedik
sağlığımızı sorduk, bir sürü ilaç adları saydık
sık sık görüşelim, olmaz mı, dedik
iyi bildiğimiz ne varsa yaptık, ayrıldık
ortada
her zamanki gibi bir karanfil kaldı.)
kosedeki tutuncu silaha cevirdi sigaralarını
odemesi cok guc sigaralara
manav yarı anlamlı guldu biz gecerken
eriklerden, cileklerden, o canım kirazlardan bile utanmadan
hani o cocukluk kupesi olan kirazlardan
hani rengi icimize gore degisen: mor, mavi, pembe, sarı
ilk defa merhaba dedi bir balıkcı
cırparaktan elindeki suyu olgun bizlere
sigarası dudagında: merhaba!
ya peki biz ne dedik, ne dedik
yoldaki bir tası soyle bir kenara koyduk
yakamıza rastgele bir cicek ilistirdik
su satılan dukkanlara baktık, yuzumuz cam cam ısıdı
ve leylak kokuları gibi kendi kokumuza uzandık
koseyi donduk, butun koseleri hızla donduk
su birikintilerinin agaclandıgı eski bir sokagın tarihinde
soyle yazdı:
her sey sonraya kaldı.
ey ayaklarımızın dibindeki yoksul gul
golgesi yureklerimizin
ofkemiz sevgiye benziyor simdi, sevgimiz ofkeye
ve tartısmaya cevirdigimiz deniz oluler bırakıyor
cıplak oluler
birbirine kenetlenmis copler halinde.
bir otobuse biniyoruz, sahiden biniyor muyuz
soyle, nerde ' goge bakma durakları ', nerde
birinin elinde gazete ve sut
gazete mi, evet gazete
butun mansetler tutsaklıgı ve yenilgiyi cagrıstırıyor
paramızı veriyoruz, ustunu alıyoruz, bozuk paralar
cebimizde nikel
cebimizde sarılmıs oluler halinde.
her sey bir hızlı adım olmamaya
ama gun gibi taze bir umut gozlerimizde
saatlerimize bakıyoruz hic yoktan
cok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak
yemyesil bir su takılıyor akrebe, bir cavlan
yuzu akide gibi parlayan bir gun takılıyor yelkovana
anılardan anılardan coktan vazgectik
yasadıgımız bugun nasıl
guzelligimiz hangi guzellik.
biliyor muyuz, hayır, bilmiyoruz da
acılarımızdan bir yaz kurduk onarıyoruz
belki bir hazırlık bu baska yazlara
yakın yazlara, uzak yazlara
cunku her sey eskiye kaldı, anılar bile
her sey, ama her sey eskiye kaldı
vakit yok bir daha yemyesil eylul tramvaylarına. " -
tüketilen zamanı anlatır. amaçsızca, umarsızca, hoyratça..tüketilen. vakit yok bir daha yemyeşil eylül tramvaylarına.
aynı zamanda edip cansever turgut uyar'ı selamlar bu şiirle:
(bkz: göğe bakma durağı) -
gecenin bir yarısı işbu şiirin gazına gelip hüsrana uğrayanları şüphesiz yine kendisi iyi edecektir. öyle de bir ilaç adıdır, sık sık görüşelimdir, birbirimize vitaminler morallerdir.
-
yasadigimiz ani degil harcadigimiz zamani goruruz.
-
edip cansever in yapıtlarından biri, eski baskılardan yerçekimli karanfil -1 de yer alır ama artık 'sonrası kalır1-2' de bulunabilir. der ki
...bir papatya ne kadar uzağı görebilirse
o kadar yakın kalplerimiz birbirine... -
göndermelerle dolu bi edip cansever şiiri. içi acıyor diye okuyamayan oluyor bu şiiri, öyle de bişey işte.
çok fena. -
"..
biliyor muyuz, hayır, bilmiyoruz da
acılarımızdan bir yaz kurduk onarıyoruz
belki bir hazırlık bu baska yazlara
yakın yazlara, uzak yazlara
cunku her sey eskiye kaldı, anılar bile
her sey, ama her sey eskiye kaldı
vakit yok bir daha yemyesil eylul tramvaylarına. "
ortada kalan karanfilden vakit bulur muyuz.
(bkz: #65705255)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap