sabah 8 akşam 6 çalışmak
-
bir öğrenci olarak iş hayatını düşündüğümde beni en çok düşündürten olay. şöyle ki saat 8 de işyerinde olabilmek için işyerinin mekanına göre 6.30-7.00 arası uyanırsınız. akşam işten çıktığınızda en iyimser tahmine göre 7'de evde olursunuz. yemek faslının bitmesi 8.00. daha sonra ruhen ve bedenen yorgun olduğunuz için en az bir saat tv önünde takılma etti saat 9 buçuk. sabah erken kalkacağınız için en geç 11.30 da uykunuz geliyor. yani size kendinizle ilgilenebilmeniz için 2 saat kalıyor! hele bi de evli olduğunuzu düşününün. ne zaman kocanızla çocuğunuzla ilgileniceksiniz, temizlik yemek yapacaksınız? 15 sene boyunca robot olmak için okuduğunu anlamak ise kocaman bir hayalkırıklıgı..
-
sabah 8 akşam 6 çalışan bir beyaz yaka bu evrendeki ve diğer bütün paralel evrenlerdeki en acınası insanlardan biridir.köledir.hani bilirsiniz bi pavlov vardı.bu pavlov'un bi de deneyi vardı köpekle .işte o köpek gibidir.( teşbihte hata olmaz bebişim .) sadece buradaki koşullandırma aracı zil değildir.neden böyledir ?
ister istemez sabahları erken uyanmaya başlar.işe geldikten sonra ister istemez saat 12 gibi acıkmaya başlar. akşam işi bittikten sonra direk gidip servisteki yerine oturur.
ömürünün en güzel zamanlarının burda değmeyecek insanlar için değmeyecek işlerle harcandığını bilir. sıkılır.akşam iş bitse de gitsek der hep.istediği gibi giyinemez.kuralları vardır çalıştığı yerin.saçını istediği renge boyayamaz.istediği zaman izin alamaz.izin alırken bu değmecek insanın tribini çeker.sabah geç kaldığında hissettiği şey tarif edilemez .bunu sadece sabah geç kaldığında aynı hissi yaşayan sabah 8 akşam 6 çalışanları bilir.
her sene enflasyon oranında zam için performans değerlendirmesine tabi tutulur. hep bir diken üstündedir.çünkü her zaman bir kovulma riski vardır.nedense devlet memurlarına özenir.hep o datça'ya gidip kendi yerini açma hayalleri var ya işte onlardan kurar. limitlerini zorladığı bir kredi kartı vardır kesin.genelinde maaşının ay sonuna kalmadan bitmesi problemi vardır.
öğrenciyken bunların hayalini kurmamıştır tabi.ama bir defa takmiştır o zinciri ayağına.kurtulmak zor mu değil.sadece biraz cesaret istiyor.ama şu da bir gerçek ki :
bu şekilde çalıştığı her gün cesaretini de kaybeder.en sonunda çalıştığı iş yerini veli nimet olarak görmeye başlar.hiç bir şeyinden şikayet etmez.o değmeyen insana yalakalık yapmaya başlar bunu da isteyerek yapar.
yazık ya bize böyle bi şey haline gelmek için uğraşıyoruz, okuyoruz, didiniyoruz.mülakatlara giriyoruz , umut ediyoruz, bekliyoruz....ama mutlu olamıyoruz. -
bu şekilde işe başlayacak arkadaşlar için spoiler vereyim. trafiğin çokta yoğun olmadığı bir şehirdeyim. sabah 6.30 da kalkıyorum, servis 7.25 gibi beni alıyor. akşam 6 da çıkıyorum, eve saat 7 de giriyorum. duş,yemek faslı 1 -1.30 saat sürüyor. saat oldu 8.30 , birazcık dizi yada film saat oldu 10.30 , kitap oku ve 11 de yat. olum ben yaşamıyormuşum lan yazınca farkettim
-
tanrım, her şeyden vazgeçekken bana geceyi veriyorsun. bütün günümü nedenini bilmeden mahvederken ve tam da isyan edecekken bana geceyi veriyorsun. ve ben ilk serbest kalmanın şokuyla kendimi bırakıyor, dünyamı yaşıyorum. tam mutluyken sabah oluyor ve sen yine beni esir alıyorsun. tam isyan edeceğim derken geceyi yine kucağıma atıyorsun. her şeyi öyle güzel planlamışsın ki beni rahatlığın kollarına bırakıyor arkasından kölenmişim gibi çalışmaya zorluyorsun. ne için? sadece kendi keyfin için! benliğimden çalıyor ve her günün senin köleliğin olan bir zaman dilimi olduğunu hatırlatıyorsun.
bir gün karşına çıkıp seninle rus ruleti oynayacağım, sırf keyfine. ve sen filmlerdeki gibi son anda kurtulamayacak; öleceksin. ben seni yıktığımda bunu sadece benden esirgediğin huzur için yapacağım, senin gibi güç gösterisi için değil.
edit: bu entryi yazalı tam 1 yıl olmuş, neyse ki artık bu kısır döngüden çıkmış bir insanım. çalışma hayatı döngüsünden tamamen çıkıp bir tekne alıp denize açıldığımda bu entryi yine editlerim. -
en pislik çalışma rutinidir.
büyük şehirde bu tür bir çalışma rutini, günün yarısından çoğunu götürür. sabah mesai başlangıcı ve akşam mesai çıkışı arası 10 saattir, işe gidiş ve geliş de 1,5'ar saatten 3 saattir. toplam 13 saati götürdü. kaldı ki, bu tür bir iş asla tam 6'da bitmez, devamlı fazla mesaisi vardır ve bu toplam zamanı 14, 15 saate çıkarır. ülkemizde insanların niçin cumaları bu kadar iple çeker ve pazar akşamları ulusal matemi yaşar duruma geldiğini şimdi daha iyi anlarsınız.
en iyisi her zaman sabah 9, akşam 5'tir. bu rutinin insana işini sevdirme potansiyeli şüpheli de olsa işe saydırma potansiyelini baya düşürür.
insan, yaşamak için çalışır, çalışmak için yaşamaz. -
çoğu firma tarafından doğruymuşcasına uygulanan ve çalışanların itiraz etmediği periyod. 5 buçuk yıl sabah 8 buçuk, akşam 6 buçuk çalıştım. (akşam altı buçuk dedi mi çıkarsan da arkandan şuna bak memur gibi mesai saatinin bitimini beklemiş hemen gidiyor derlerdi. ama sabah trafik falan olmaz da 8de gelirsen kimse madalya takmazdı. yada aa ben bugün 8'e kadar çalışcam çok işim var dediğinde kimse oralı olmazdı.)
öğle yemeğinde dışarı çıkmak falan da yoktu, catering şirketi ile anlaşmalıydık. yemeğimizi olabildiğince çabuk yer, işimize dönerdik. 1 saat öğle yemeği iznine çıkmak isteyen birkaç kişi oldu ve bu durum pek hoş karşılanmadı.
cumartesileri de lütufmuş gibi yarım saat geç, 9'da gider 12'de çıkardık güya, ama saat 11 buçukta patron gelir, kimler kalıyor, yemek söyleyelim derdi. sıkıysa ben gidiyorum de, orda iş bitmezdi ki.. kalırdık saat 5'e 6'ya kadar. çıkınca kafan kazan olur zaten. o saate kadar herkes arar şurdayız burdayız, ne zaman geliyosun derler, çıkış saatin belli değil ki, sinirden onlara atarlanırsın. yaşıtlarıma göre 3-4 kat fazla kazanır, kazandığım parayı harcayacak zaman bulamazdım. tek iyiliği tecrübe ile birlikte sanırım para biriktirmek oldu o şirketin.
bunları yaşamamda tabi ki benim ve arkadaşlarımın da aptallığı var. ama arkamızda uygulamaları denetleyen bir devlet yoktu ki. kimse işini kaybetmek istemez. patron ne dese he he peki evet. -
çok iğrenç bir şey. insanın moralini bozuyor.
denildiği gibi evde geçirecek vaktiniz kalmıyor, e hadi biraz günü yaşayayım, bi film biraz muhabbet vs yapayım diyorsunuz, saat gece 2 oluyor, sonra sabah kalk kalkabilirsen...
gelir gelmez yatıp 8-10 saat uyuduğum 1-2 kaçamak dışında ben böyle 1.5 ay dayandım, sonra bıraktım.
saçma. meemur olasın geliyor. kafan raat**
hele bir de cumartesi izin yoksa durumun boktanlığı ikiye katlanır. -
(bkz: neden sosyalizm)
-
makinalaşmış bir hayyat yaşamaktır
-
lan oğlum bu nedir böyle hayat mı geçer? okuldan sonra ilk iş deneyimim henüz 3 hafta oldu şimdiden pişmanlık bıkkınlık gelmeye başladı. pazar gününün biteceğini düşündükçe daralıyorum pazartesiye bakıyorum cumaya daha çok var. tanrı alışma yetkinliği versin yoksa işim zor, günler düşüne düşüne geçmez.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap