• mantar gibi çoğalmakta olduğunu düşündüğüm programlardır. çoğu radyonun format tuttuğu için zorlama bir şekilde bunu yaptığı ise çok belli. adamın aslında siyasetle işi gücü yok, geyik insanı ama formata uysun diye bilip bilmeden konuşuyor.
    özellikle her sabah serviste maruz kaldığım bir dj var ki bugün kendisine kafa atmak istedim ciddi ciddi. mikrofon tutmuşlar sokakta bir adama, türkiye'de bir olimpiyat var şu anda biliyor musunuz demişler. adam da "fiyatlar iyi, başbakan çok güzel çalışıyor" gibi bir cevap vermiş. bizim çok akıllı dj arkadaş da, bu adamın da bir oy hakkı var bu memlekette minvalinden cümleler kuruyor. sonra hepimizin bildiği artiz ne arar la bazarda hikayesini ardarda 25 kez tekrar ederek anlattı. ona da çok görmüş bir oy hakkını. sen kimsin ki kimin ne oy vereceğine karar veriyorsun, insanları beğenmiyorsun? bu insanlar cahil tamam, olimpiyat nedir bilmiyor, bilmeye de ihtiyaç duymuyor, ama cehalet nerede engelmiş oy kullanmaya? hangi memleket söküp atabilmiş cehaleti kökünden? ineğinden tarlasından başka şeyi düşünmeyip olimpiyatlar umurunda olamayan adam yok mu avrupa'da amerika'da? köylüsünden şehirlisine herkes süper kültürlü olacak, hani nerede bu ütopik memleket? demokrasiden senin anladığın bu mu? sen kendini çok kültürlü sanıyorsun belki ama o iki gıdım yalan yanlış bilginle sen de benim gözümde hiçbir halt değilsin. yarın öbür gün, astrofizik profesörleri de kalksın "biz herkesten bilgiliyiz bize duble oy kullanma hakkı verilsin" desin, ne güzel olur değil mi?
    bu kafadaki insanların çıkıp radyoda yayın yapmasına neden izin verirler bilmem, ağzı olan konuşuyor memlekette.
  • 90'lı yıllarda daha zor olanı yapıp ilgi çekici ve eğlenceli konularla 2 saati doldurabilirken, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla yerini twit, whatsapp, instagram mesajları okumaya, siyaset gündemi üzerinden ona buna saldırıp her fırsatta halkı aşağılama kolaycılığına düşen programlar. programı bitince de toplaşıp hadi "köy kahvaltısı"na gidelim derler. nihat sırdar ile cem aslan başını çeker bu grubun.

    "sabah sabah siyaset mi olur, daha gözlerimizi yeni açtık hayata, az neşeli başlayalım güne" diye son yıllarda doğancan'a sarılmış idik, o da bir kaç yıldır inceden inceden girdi aynı yollara, onu da bıraktım.

    son dönemde polat labar siyasetsiz programlarıyla iyi gidiyor. ayrıca tunein üzerinden aragaz (pascal ve kadir çöpdemir) ve geveze show programları da tavsiye edilir.
  • pasifizm pompalayıcılarının, etrafında olan biten herşeyi eleştirme meraklılarının, ne sağcıyım ne solcu en güzeli orta yolcu diyenlerin, aman oğlum sakin olaylara karisma gençliğinin, memleketin kurtulabilmesi! ihtimalini düşük gördüğü için çoğunluktan tarafa dümen kırıcıların, en vurucu popülizm cümlelerini kurabilenlerin rahatsızlık duyduğu programlardır.
    benzin fiyatlarının yüksekliğine karşı kafayı kaldırana laf çakmayı marifet bilirler. "otursak ya oturduğumuz yerde" diye düşünürler, anlaşılmazlardır. kendilerine kızmamak gerekir sonuçta 80'lerde dna'sı ile çokca oynanmış bir milletin evlatlarıdır.
  • efendim türlü çeşit varyasyonları vardır bunların.. popüler bir dj'imiz alır eline sazı.. hazır kimsecikler uyanmamışken..

    -ki nihat sırdar bu akımın öncüsüdür..

    konuşur da konuşur.. siz daha göz kapağınızı açmakla açmamak arasında tereddüttesiniz adam size saydırıyor vay benzin şöyle zamlandı, böyle kazız biz, şöyle milletvekilleri var, böyle siyaset var..

    dur dersiniz ya hele bi otur soluklan yeğenim..

    neyin peşindesin sabah sabah?

    senin o her sabah arkadan cıptıs cıptıs efektiyle okuduğun haberler, halkın komik sms mesajları ve kendince akıl oyunları içeren laf sokmaların inan o benzinin fiyatını kuruş etkilemiyor..

    ya da falanca milletvekilinin skandalı, sırf sen orda üstüne geyik çevirdin diye gündeme bomba gibi düşmüyor..

    sadece sabah sabah taksilerde bir fon vızıltısı oluveriyorsun.. arada bir taksiciler müşterisine dönüp "doğru söylüyo adam, di mi abi?" diyor hepsi bu..
  • (bkz: modern sabahlar)
    ya ne olacaıdı?
hesabın var mı? giriş yap