• gidip en sacma, koyu kahverengi saca en bulastirilmayacak rengini sectigim, ve kendi basima (bkz: all by myself) sacimin sagina soluna surttugum pis kokulu bir sey.

    oyyle bir salaklik yaptim, oyle bir salaklik yaptim ki aglamamak icin kendimi zor tutuyorum.
    daha once kendi kendime sac boyamisligim yok degil, elin ulkesinde kuaforlere para sacmak istemeyip kismen koyu bir takim renkler denemis ve adeta sacimi kuaforde boyatmiscasina basarili olmuslugum oldu.
    ne var ki uzerime inme gibi bisiy mi indi, patrick gibi beynimi yolda mi dusurdum ne olduysa gidip aciiiik, neredeyse sari bir kizil sectim. kaldi ki sari derken abartmiyorum, icinde blonding powder gibisinden toz bisiyler de vardi.

    boyayi actim, tupu aktivasyon sivisi midir ne haltsa, onun icine bosalttim. gri minik bir pakette de blonde activator diye toz bir sey cikti. dedim herhalde bunu da icine bosaltiyoruz. cunku ona dair bir bilgi yoktu, yalnizca tup icindeki boya ve icine bosaltilan renksiz sividan bahsedilmisti. gri paketi acip onu da karisimin icine boca ettim. soyle 30 saniye kadar calkaladim. megersem yetmemis. bu mina kodumun blonding tozu hem iyice karismamis, hem de calkalamanin etkisiyle calkaladigim kabin kapagini acinca en uste cikmis.

    diplerden basladim. ki koyu boyalarin aksine, acik renklerde dipten baslanmazmis. zira dipler boyayi en cok ve en hizli emen yerlermis.
    he fark ettim onu ben de he.
    diplere iyicene bir yedirdim, seneler onceki head and shoulders kadinina inat yaparcasina masaj yapa yapa. sonra uclara dogru yedirdim boyayi iyice.

    2 saat once yikadim ve kuruttum. bok turuncusu. bu gece uyuyamayacagimi bildigim icin sabahlayip, kuafore kosmak istiyorum. oyle bir yakismamak.
    en dibi sari olacak kadar turuncu. asagilara dogru koyulasiyor. sacin en asagisi orta renkli kizil. asagi aralar da tek tuk kahverengi.
    bir kutu boyayla bunca rengi nasil elde ettim, kendime inanamiyorum.
    a benim hayatta kiyamayip boya lafi bile ettirmedigim guzelim saclarim. tinerci gibi siktim attim lan her bir telinizi...
  • bir de bunların renk kodları için verilmiş ilginç isimler vardır: istanbul viyolet, kestane kızıl çikolata, türk kahvesi gibi. bende özellikle sarı tonda olanları için yeni renk kodları önermek istiyorum. örneğin: sarı gacı, mütaahit kapatması, pavyon sarısı, çakma iskandinav gibi..
  • imedia 6 52, imedia 6 52, imedia 6 52, ime....
    çocukken annem beni markete gönderdiğinde yolda unutmamak için ezberlediğim, dönünce de pasta fırçasıyla saçına sürdüğüm, iğrenç kokan boya türü. saçlara kaşlara sürülüyor anneden uzaklaşılıyor.
    (bkz: imedia)
  • yastıkta* iz bıraktığına şahit olduğum şey.*
  • isin aslinda tam bir bilimsel olayini bilmiyorum ama; icinde bulunan madde, aslinda sacimizin beyazlamasina neden olan seyle ayni. bunu tam olarak guzel bir dille aciklayamiyorum lakin, sacini boyayanlardan, beyazlamanin arttigini duymuslugum da var. bilemiyorum.
  • ne zaman duysam koyu kestane seçeneğini aklıma getiren boya. annemin tercihiydi koyu kestane. kolleston markaydı. evdeki eski bulaşık eldivenlerini kullanarak boyardı saçını. sobalı ev olunca ailenin çoğu eylemi aynı odada gerçekleştiğinden boyama işi de aklımda. boya kaba boşaltılır, hidrojen peroksit tabletleri de. ezilir boya ile birlikte, sonra sulandırılır ve saça tatbik edilir.

    hidrojen peroksit sonraları hayatıma tekrar girdi, sanat okulunda bakır baskı devre kartlarını eritmek için. bakırı eriten hidrojen peroksit saça neler yapmazdı ki? yapmadı, burada bir büyü var belli, annemin saçları hâlâ gür.

    bir gün saç boyamadan evvel dur dedim anneme, ver bakayım şu fırçayı. tüm saçlarını bir yandan diğer yana atıp tutam tutam boyadım. onun yaptığından en az üç kat daha uzun vakit aldı. ama sonuç iyi olmuş ki arkadaşları kuaförünü sormuş ısrarla. unutmadan dedem sivrihisar'da 1915 ile 1950 arası kadın kuaförüymüş. tekrar ediyorum sivrihisar'da.
  • saçı olmayanların da kullanabilecekleri modelleri olsa daha çok satar diye düşünüyorum. "o ayrı bir pazar" derseniz haklısınız ama, tutarlı değilsiniz kusura bakmayın.
  • saçı yıpratman -ya da nispeten az yıpratan diyeyim-, çabuk akmayan, ve gerçekten yoğun bakır renginde olanını aradığım ama bir türlü bulamadığım şey.
  • kuaförlerin de kullandığı profesyonel saç boyaları ile market boyası olarak adlandırılanlar arasında gerçekten büyük fark var kızlar. yıllardır saçımı kendim boyarım, geçen seneye kadar hep market boyası kullandım. profesyonel boyaya geçmem de istediğim rengi sadece orada bulunca oldu, geçen seneden beri profesyonel boya kullanıyorum.

    market boyasının uygulama kolaylığını inkar edemem, her şey kutunun içinde set olarak hazır zaten ama cilde zamk gibi yapışması, saçı baş edilemez şekilde sertleştirmesi derken bir daha kolay kolay kullanmam diyorum. profesyonel boya, market boyasının hemen hemen iki katı fiyatına denk geliyor, her yerde hemen bulunamıyor (internetten alıyorum ben, gelmesi zaman alıyor dolayısıyla), hazır set halinde değil de sadece tüpte geldiği için uygulaması daha zahmetli (oksidasyon sıvısını ayrıca temin etmek gerekli, ayrıca onu ölçecek kap da gerekli, evimde mezür var deyince inanmıyorlar sonra) ama ciltten sadece suyla bile temizlenebiliyor, saçta en ufak bir sertleşme yaratmıyor, yumuşacık kalıyor saçlar. dolayısıyla profesyonel boya alıp almamakta tereddüt eden varsa kesinlikle tavsiye ederim. market boyası zulümdür.
  • boya kabına döküldüğünde mor, yıkama aşamasında akarken bordo, sonuç olarak ise saçları turuncu yapabilen ilginç bir kimyasal.
hesabın var mı? giriş yap