• zamanında feci bir şekilde başıma gelen durum. kuaförlerin dediğin boyun iki katını kesme gibi bir huyları olduğunu bildiğimden adama yaklaşık on kere çok kesme omuzlarımda istiyorum dedim. tamam falan dedi, saçım yıkandı. kuaför geldi, büyük bir tutam saçımı alıp makası attı. attı ama ne omuz hizası kaldı ne bir şey! adam resmen saçımın yarısından çoğunu kesti, kulak hizasına çıktı saçım. bir an nutkum tutuldu resmen, hayır bir de durmuyor, kesmeye devam ediyor. "dur! ne yapıyorsun? omuzlarımda istemiştim." diye çığlık attım. adam da "çok kesmedim, kat veriyorum. bitince güzel olacak." gibi bir şeyler söyledi.
    sonra ne mi oldu? 2 ay boyunca bildiğiniz 5 yaşında oğlan saçlarıyla, besleme gibi gezdim ortalıkta.
  • kuaföre kadir inanır gibi gidip ilyas salman gibi çıkmak yahut bunun alternatifi olarak müjde ar olarak gidip ayşen gruda olarak çıkmak hadiselerinden dolayı sıklıkla başı agrımış bireyin her kuaför dönüşü hissettigi duygu.
    bu pişmanlık her seferinde tövbe dedirtse de aradan geçen aylar sonucu saçlar çalı süpürgesi kıvamına gelince o yeminler bozulur be bilerek ve isteyerek yine girilir lanet olasıca makas altına.
    tabi bunda ucunu bucagını düzelt dedigin kuaför kişisinin kafayı kuşa çevirmesi bu pişmanlıgın baş nedeni.
    o koltuga ilk oturdugunda sanki baştan yaratılacagın hissine kapılır,işlemin bitmesi için sabırsızlanırsın.yeni imajınla artık nereye gidiyorsan okula mı işe mi her ne ise mekanına gidip dikkat çekme beklentisindesin.
    gerçi kesimin ortalarına dogru ıslak sıçan yavrusu görüntün gelecekten haber veriyordur ama bunu saçın ıslak olmasına baglayarak bir su serpme işlemine başvurur kendini rahatlatırsın.
    ohooo adam daha kurutucak falan böyle ahenkle dans edicem,manyak olcam manyak.
    niyahet bitmiştir,kuaför kişi kurutmaya başlar,saç daha da kısalmış çocuk çükü kadar kalmıştır.hafiften bir sıcak basar insanı..hafiften küfür basar dili.mınakoyim.
    bir de memnuniyetsizligini de dile getiremezsin,hoş getirsen de geri dönüşü olmayan bir adımdır bu.çırak senin kıl topaklarını süpürüp atar bi kenara.
    utanmaz arlanmaz bi şekilde bi de ayna tutar,nasıl?
    hehe hmm degişik olmuş.

    şöyle de bi karikatürü varıdı: #3880286

    kuzu kuzu paranı da öder,saya söve evine gelirsin.evde de bir müddet ugraşırsın acaba bi boka benzetebilir miyim bunu diye, çeşitli aksesuarlar kullanaraktan.fekat hepsi nafile, boş beleştir.

    saçı çok kısa olup üzülenler gülriz sururi topuzu yapsın,öyle bi hava katıyor.

    kulübü de varmış sözlükte;
    (bkz: sacini kestirip pisman olan kadinlar kulubu)
    (bkz: sacini kestirip pisman olan erkekler kulubu)
  • yaklaşık bir sene önce bu zamanlar yaşadığım durum. gittim kestirdim bok var sanki. belime kadar gelen saçlarımı kısacık, amelie'nin saçından az hallice bi boya getirdim. amelie senin neyine. sonra gittim bi posta daha kestirdim. iyice kısaldılar. bi süre öyle güzel göründüğüm konusunda kendimi ikna etme çabamla geçti lakin gerçekleri görmem çok zamanımı almadı. resmen berbattı saçlarım, yüzüme de hiç gitmemişti. dost acı söylerdi ya lan hani, herkes de 'ay cnm çk gsl olmşş' diyip diyip beni kandırdı uzunca bi zaman. aylarca saçlarım hep toplu gezdim, tabi toplanacak boya gelmesi de işkenceydi. allahtan uzadılar şimdi ahenkle dans ettiriyorum. özellikle hatun milletine sözüm, gaza gelip bu ölümcül hatayı yapmayın. kuaföre giderken iki kez düşünün. kuaför 'sana kısa çok yakışır tatlım' diyince yörü lan diyip kalkın o sandalyeden. ben yandım siz yanmayın.
  • eylemin sonucunda oturup bir köşede ağlamaya kadar gidilebilir.
  • cogu zaman, kesim oncesi berberin saci cok guzel taramasindan kaynaklanir
  • saç üzerine dönen bir sohbette her 10 kızdan 9'unun yaşamış oldugu durumdur.hatun kişi kuaföre gider ve kuaförden yalnızca saçının uçlarından almasını defalarca tembih eder.zaten muhabbet delisi görünen kuaför arkadaş "aaa tamam vala bak şu kadarcık alcam"diyerek işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdıgı saçınızı aynadan size gösterir.gösterdiği miktar makul gelir tamam dersiniz.saçın kesilme süreci başlar.kuaför arkadaş muhabbetin dibine vurur.farkındaysanız sadece onun muhabbetin dibine vurdugundan söz ediyorum çünkü hatun kişi "hmm,evet,di mi" şeklinde yalnızca onaylar.o sırada aklında kesilen saçları vardır.unutmadan bir de bu kuaför arkadaş illa ki şunu da söyler "saçını daha önce nerde boyattın,dipler gelmiş bi daha ki sefere boyayı ben yapcam bak".neyse,sıra fön kısmına gelir.her gelen teyzeye bülbül yuvası kıvamında düğün saçı yapmaya alışmış olan kuaför arkadaş saça oraya buraya dönen kapak kızı fönü çekme niyetindedir,hatun ne kadar "hayır dümdüz olsun abartısız olsun" diye kendini parçalasa da.en son meşhur aynayla saçın arka kısmını gösterme aşamasına gelinir.ve işte film de orda kopar.kuaförün cm den anladığı desimetre imiş dersiniz.eve gider saatlerce aynada "aslında iyi oldu be" diye kendinizi kandırırsınız.ama ilk duştan sonra saça şekil veremediğinizi görünce saç eski uzunluğuna ulaşana kadar kuaföre küfredersiniz.

    (bkz: based on a true story)
  • anlamsız şekilde dakikalar boyunca aynaya bakmaya ve de "ne yaptım lan ben?" düşüncesine sebebiyet vermek ile eşdeğer olan hadise.
  • neyse ki kökü bende, yine uzar deyip savunma mekanizması ile kendini iyi hissettirmeye çalışmakla devam eder.
  • pişman olmak farkında olmak demektir, aslında gelecekte yapılacak hatalar için çıkarılmış bir ders gibi düşünmek lazım.

    şimdi sizlere salaklığımın derecesini anlayabileceğiniz birtakım şeyler anlatacağım...

    ben kızımı doğurduktan sonra, hayatımda yeterince değişiklik olmamış gibi bir değişiklik arayarak gittim saçlarımı kısacık kestirdim... ve allah sizi inandırsın, bir gram pişman olmadım... neden? çünkü lohusalığın, bakımlı kadının geçici ölümü olduğunun kanıtı olan topuza; lohusa topuzu denir. gri haşortmanı da giyersin, sahtın şahbaz olursun... o saçlar kırık fönü, maşayı bakalım bi daha ne zaman görecek? hamileyken saçlar fönlü, lohusayken karışık topuz! bu işin özeti işte bu... mesela ben üç günlük bebeğiyle sapsarı fönlü saçları, şıkır şıkır kıyafeti ve full makyajı ile gezebilen yeni annelere hayret ediyorum, muhtemelen bu kadınların ya gözlerinden alev çıkarmak gibi süper güçleri ya da hizmetçileri var... ama normal anneler öyle değil işte! yaaaaa canım, süslenip geziyordun ne oldu? ana oldun ana! kolay değil öyle o işler! kız hayırdır, kaynanangiller lohusa geceliği almadı mı sana? kafana takacağın pembik kurdelen yok muydu? bir foto paylaşmamışsın çocuğun suratına emoji koyup gibi bir ton muhabbete maruz kalmak da cabası...

    sütün geliyor mu? kaç cc geliyor, aaa anne sütü çok önemli, gelmiyorsa sağ bak mutlaka, sağıyor musun gibi, durumun detaylı analizini yapıp, yeni anneyi depresyona sokmaya meyilli dış mihraklar yüzünden, kendinizden vazgeçersiniz. sanki biz bilmiyoruz anne sütünün kıymetini, tarkan' a dönüşüp şarkı söyleyesim geliyor; vermeee verme akıl verme, vereceksen huzur ver! ben de o dönem dedim ki yok anam yok gideyim saçlarımdan kurtulayım, bari onunla uğraşmam rahat olur. oldu da, rahat oldu... ama o zaman hiç farkına varmadığım ancak belli bir zaman sonra yavaş yavaş fotoğraflarda gördüğüm tipsizliğim, geç gelen bir pişmanlığı da beraberinde getirdi... normal insanlar hemen pişman olurken, ben salak olduğum için geç pişman olmuştum... ama cahillik gerçekten de mutlulukmuş dostlarım, ben pişman olana kadar zaten saçlarım da uzamıştı.

    buradan lohusa kadınların tepesine çöken dış mihraklara ve süt lobisine sesleniyorum; rahat bırakın insanları! bana gelince; size o zaman kek börek getirin diye dış ilişkilerimi iyi tutmak için verdiğim politik cevapları bi kenara bırakıp veremediğim asıl cevabımı şimdi veriyorum; var sütüm, 3665 cc, ama vermiyorum, amaaan ne vereceğim eşşoğlu eşşeğe be, gitsin mutfak orada, kalksın yesin! sanki ben mi doğurdum da tasası bana düştü anasını satayım!! sen de tepemin tasını attırma zaten sinirlerim bozuk, bi de senle uğraşamam, get out here!

    süt lobisi: -_-

    kesilen saçlara gelince; dünyanın en klişe tesellisini vererek bu entryi sonlandırıyorum; aman canım sen de üzüldüğün şeye bak, uzar uzar kökü sende...
hesabın var mı? giriş yap