• bebeklerin yaptığı televizyon aktivitesi. sadece reklamlara konsantre olabilirler bunu fırsat bilen anneleri ise mamayı dayar yemek borularından aşağıya. bu bebeciklerle filmin konusu üzerinde muhabbet de edilmez. sıkarlar insanı.
  • reklam sektöründe çalışmak isteyen biri için oldukca normal sayılabilecek, bir süre sonra alışkanlık yaratan eylem.
  • reklam sektöründe çalışanların bolca yaptıkları eylem. özellikle aynı reklamı üstüste 20 kere seyretmek gibi bazı beyin püskürtücü durumların oluşmasının ardından farklı reklam filmlerinin seyredilmesi halinde cennete düşmüşlük hissi yaratan durum.
  • gag tadinda enstantaneler yakalamak isteyenlerin sikca yaptigi aktivitedir.
  • konsantrasyon zorluğu çeken insanların başvurabileceği yöntem
  • bir süre sonra can sıkan, can sıkıntısı geçirme yöntemi.

    1980lerdeyiz; televizyonda haber saati diğerlerine göre daha özenli, değişik ve dikkat toplayıcı olmaya çalışıyor ve taze beyinler - misal (bkz: bebek)- bu farkı desteklercesine haberlere odaklanıyor(muş): -ıh?! 1980lerin ikinci yarısı; çizgi filmler hem hareketli, hem renkli, hem aynı çerçevede kalıyor, hem de içinde sürekli değişik bir şeyler oluyor... taze beyinler bu sayede sosyalleşiyor... (annelerin sokakta oyundan çağırıp yemeğe getirdiği dönemlerdeyiz elbette) 1990lardayız; çizgi film kuşağı yavaştan yerini üst-insanların herkesi kurtardığı ama kendi söküğünü dikemediği dizilere ve filmlere bırakıyor (gerçi bazısı kendi söküğünü de başkasının kazağından bozma iple dikiyordu); gazetelerin 3 gün gecikmeli gelebildiği diyarlara oyuncak, ev eşyası, yeni ithal ürünler pazarlayan kataloglar ve dergiler rahatça ulaşabiliyor, anne-babalar meraktan aslında ihtiyaç duymadıkları şeyler alabiliyorlar, çocuklar zaten hep ister, daha fazlasını, daha değişik olanı, daha tanıdık olanı, kısaca daha olanı. 1990ların sonuna dair kişisel hafızamda yer eden -maalesef- sadece öss dergileri var -bilmem reklama girer mi-. 2000lerdeyiz; reklam filmleri bol reklam alan bir tv programı olmuş. reklam panolarının üstüne ilan-ı aşk boyaları boyayan -fısssss- mahalle gençleri var... anneanneler çekirdek çitleyip "uyku kaçıran oh ne güzel" diyor, tombala oynamak istiyor, anne hanım kadına izlemek istiyor, baba araya otomobil ve su reklamı alan borsa ve dünyadan ekonomi haberleri dinlemek istiyor, suser televizyonda izlemeye değecek, beyni atıl kapasitesinden kurtaracak bir şeyler bulamıyor ve bari reklam izleyeyim diyor. ama gözünü dünyaya 2000lerde açmış yeğen bunların hiçbirini bilmiyor. o doğrudan reklamların içine doğuyor. sadece reklam seyrediyor. benim "reklamdan başka şeyler de var bu dünyada" mesajımı hiç almayacak belki de...izlediğimiz her şeyin reklam olduğunu bilerek kaçışı sadece reklam seyretmekte bulan 20 yıl önceki model teyzesine "-reklam nedir?" diyecek. -belki-.
hesabın var mı? giriş yap