• teknesiyle dünya turu yapan büyük türk denizcisi.

    22 ağustos 1965te eşi oda boro, kedisi miço ve teknesi kısmetle caddebostan’dan pupa yelken diyerek yola çıkıp, dünyanın etrafını 1 tam tur attıktan sonra 1968de istanbul’a dönmüştür. sevgilim dediği teknesini rahmi koç müzesine bağışladı.

    bugün hayatını denize ve özgürlüğe adayan büyük denizcinin sonsuzluk seyrine çıkışının yıl dönümü.pruvanız neta rüzgarınız kolayına olsun sadun kaptan.
  • 1965-1968 yılları arasında 10,5 metrelik kısmet adlı teknesiyle dünya turu yapması ile tanınan, amatör türk denizciliğinin en ünlü ismi. kendisinden sonra gelen türk denizcilerinin piri.

    1960'ların şartlarında, ne gps, ne gelişmiş navigasyon, ne otopilot, ne o ne bu olmayan şartlarda, küçük bir tekne ile okyanusları aşıp dünya turu atmak her babayiğidin harcı değildi elbette. türkiye'de böylesi bir turu ilk tamamlayan olması bir yana, dünyada da adı anılan, bilinen öncü isimler arasındadır.

    dünyayı gezerken, bir yandan kaleme aldığı anılarının, gezisine sponsor olan hürriyet gazetesinde peyder pey yayınlanması ile dünyanın, hele hele pasifik adalarının bilmem nerelerin hiç bilinmediği o yıllarda çok büyük ilgi görmüş, türkiye'ye dönüşünde milli kahraman gibi karşılanmıştır.

    bir de tabi kendisinden sonra dünya turu yapmış -istisnasız- tüm türk denizcilere ilham kaynağı olmuş olması durumu vardır. gidip onunla konuşmadan, önerilerini ve hatta icazetini almadan bu işlere kalkışan ve onun pupa yelken'ini okumadan dünya turu hayaline kapılan olmamıştır. denizle falan hiç alakası olmasa bile, o kitabı okuyup kendi teknesine sahip olma ve uzaklara açılma hayaline kapılmayan var mıdır? hiç zannetmiyorum.

    2011 yılında, eşi oda ve 70'lerde yaptıkları ve abd'ye gidip geldikleri ikinci atlantik seferleri esnasında ölen kedileri miço'nun da yer aldığı büyük bir heykeli kadıköy belediyesi tarafından kalamış'a dikilmiştir. bu heykelde diğer dünya turunu tamamlamış türk denizcilerin de isimleri ve rölyefleri yer alır. yenileri için de bol bol yer vardır.

    bizde ölmeden değeri bilinen adam azdır malum. sadun boro bu değeri layığıyla yaşamında görmüştür. bunda denizcilerin vefası ve dünyaya, karadakilerden daha farklı bakmalarının etkisi vardır muhakkak.

    sadece denizciler için değil, türkiye için hakikaten çok önemli bir isimdir. hayatını denizlere adamış, bu memleketin yetiştirdiği hakiki değerlerden birisidir sadun boro. böyle isimler hiç ölmez.

    bir de yaşamındaki en büyük isteğini yerine getirebilir, o dünya güzeli koylarımızı betonlaşmadan, saçma sapan inşaatlardan ve bitmek bilmeyen kirlenmelerden koruyabilirsek, işte o zaman neptün'e hakkını verip kadehimizi martılara doğru kaldırırken keyifle diyeceğiz ki "çok yaşa sadun ağabey".
  • "her sabah erken kalkıyorum. ocak ayına kadar da kalkar kalkmaz 10-15 dakika denize girerim. yaz aylarında bu süre daha uzun olur. günde iki kere, sabah ve akşamüstü olmak üzere birer saat ormanda yürürüm. sebze ve deniz mahsulleri ile beslenirim. ölçülü içerim. kış aylarında da kayak yaparım. her fırsatta allah’a şükreder, stresten uzak kalmaya çalışırım. en büyük stres kaynağım, bu güzel kıyılarımız ve ormanlarımızın tahrip edileceği korkusudur."

    demiş...

    http://www.milliyet.com.tr/…010/1316317/default.htm

    tanım: "insan"dır...
  • piril piril ve heyecanli genc bir memleketin, dunyayi gormeye, bilmeye, tanimaya, anlamaya tutkun genc bir bireyi olarak tipki memleket gibi, kisitli imkanlara, turlu zorluklara, "olmaz" diyenlere inat dunyaya yelken acmis, evrensellesmis, varligiyla pek cok seye deger katmis bir koca cinar, usta denizci, dunya insani.

    once gunluk tefrikalar halinde kaleme aldigi maceralari ile bir milletin kuresel hayallere dalmasina, bazen hic gormedikleri halde denize asik olmalarina, yoksul bile olsalar genizlerinde tuzlu okyanus kokularini duymalarina vesile olmus, daha sonra da yazdigi rehber kitaplar ile nice hayati degistirmis, nice maceralarin sebebi olmus, uzaklari yakin etmis bir deniz bilginidir sadun boro ustad.

    denize adanmis bir hayat, dunyayi tanimanin getirdigi dinginlik, yılların vakurlugu ile son derece keskin zekasinin harmanlanmasi ile alaninda tam manasiyla ordinaryus profesordur kendisi.

    bir zamanlar "hep ileri, daima ileri" dusturunu benimsemis genc bir memleketin, bilime, sanata, dogaya asik ornek bir bireyi olarak aslinda bir takim geri kafali, dar ve karanlik zihinler olmasaydi memleketin cok baska bir yer olabileceginin canli kanitidir.

    kendisine cok uzun ve saglikli omur dilerim.

    artik kendisi kismetinden vazgecmis, yillarin yorgunlugu ve savasmisligi omuzlarinda sonbaharinda yasiyor, memleket ise uzun zamandir kara kisa yakalanmis eski guzel gunlerinden hizla uzaklasiyor.
  • denizci, seyyah, yazar ve çevreci sadun boro (1928 - 5 haziran 2015) ebediyete yelken açtı.

    eşi oda boro ve kedileri miço ile birlikte, 10.5 metrelik mütevazi yelkenlileri kısmet'le dünya denizlerini karış karış gezen sadun boro, seyahat anılarını cumhuriyet ve hürriyet gazetelerinde günü gününe yayınlamış, ardından da kitaplaştırmıştı.

    1980'den bu yana bodrum'da yaşayan boro, hayatının son 35 yılında ekolojik duyarlılık, deniz sevgisi, seyahat temalarını işleyen çok sayıda makaleye imza atmıştı.

    dünya seyahati devam ederken adına pul basılacak kadar popüler olan, türkiye'ya döndüğünde mahşeri kalabalıklar tarafından karşılanarak büyük sevgi gösterilerine muhatap olan sadun boro; üç tarafı denizlerle çevrili olmasına karşın, bir türlü denizle barışık bir hayat sürmeyi başaramayan türkiye toplumsal formasyonu'nun, barbaros hayrettin ve oruç reis'ten bu yana, yetiştirdiği en önemli denizcisi olarak geçti tarihe.

    denizci osman atasoy'un, sadun boro'nun ölümü üzerine basına yaptığı açıklama boro'nun denizciliğimizdeki yerini veciz bir şekilde özetlemektedir:

    'biz denizciler barbaros hayrettin'i dedemiz biliriz. bu ne kadar doğruysa, sadun boro'nun türk denizcilerinin babası olduğu da o denli gerçektir'.

    denizcilerin, seyyahların ve çevrecilerin başı sağ olsun.
  • vefat etmiştir.

    iki sene önce göcek koylarından birinde kendisine rastlamıştık, sonbahar isimli teknesinde keyif çatıyordu. gayet dinçti, fotoğraf çektirmeyi rica etmiştik, o da bizi kırmamıştı. kanser denen illet hastalık olmasaydı daha nice yıllar ege'nin mavi sularını arşınlayacak enerjisi vardı.

    allah rahmet eylesin.
  • bir insan düşünün, siz otuzlu yaşlarınızda keşfetmişsiniz ama büyüklerinizden kime sorsanız herkesin tanıdığı, ismini duyunca heyecanlandığı birisi. anneniz, babanız, ilkokul öğretmeniniz, hepsinin küçüklüklerinde dünya seyahatini heyecanla takip edip gün gün okudukları bir adam. ama size hiç bahsetme gereği duymamışlar.sanki ağız birliği yapıp saklamışlar varlığını. nasıl böyle bir şey olabilir? sadun boro her türk çocuğunun idolü olabilecek bir süper kahraman olabilecekken nasıl ihmal edilmiş inananamıyorum. 10 metrelik kısmet teknesi, dünyanın en kafadengi eşlerinden birisi olan oda'sıyla ve kedileri miço'yla yaşadıkları maceralara doyum olur mu hiç?
    sadun boro renkli kişiliği ve maceraperestliği ile bu ülkenin en gurur duyulası kişilerinden birisidir. bir çok bilim adamımız, sanatçımız, şairimiz ve düşünürümüz olabilir ama sadun boro gibi gerçek bir kahramanımız acaba kaç tanedir?
  • en uzak sahile gitti.
  • nur içinde yatsın. ailemden birini kaybetmiş gibiyim. ilk kahramanım o benim.

    pupa yelken'i, tam künyesiyle "pupa yelken kısmet'in dünya seyahati" adlı kitabı ilk kez ilkokul yıllarımda okudum ve sadun boro benim gözümde superman gibi bir süper kahraman oldu. hem pupa yelken'de hem de sonraki kitaplarında çok zarif ve titiz bir kalemi vardı sadun boro'nun. o öncelikle bir beyefendiydi. eğitimiyle, kariyeriyle, başarılarıyla çocuğunuzun örnek almasını isteyeceğiniz bir rol modeliydi. onunla beraber okyanusları aştığımı, asude koylara demir attığımı hayal ettim okul sıralarımda, derslerde camdan dışarı dalıp gittiğim anlarda ki asude gibi bir kelimeyle beni tanıştıran da yine o oldu.

    öncelikle bir beyefendiydi. kalender, sakin mizaçlı, olumlu, olgun bir insandı. cildi tuzla ovulmuş bir denizciydi ama kaptan haddock meşrebinden kolayca karikatürleştirilebilecek türden denizciler gibi değildi. cahil cesaretiyle kendini deryalara atan bir maceraperest hiç değildi. genç yaşından itibaren hedefini ve ona ulaşmak için ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. bir bilge seyyahtı. veya içinde yoğrulduğu denizler onu bilge mertebesine taşıdı.

    pupa yelken'in ilk sayfasında bir ithaf var:

    "mezartaşı martılar olmuş denizcilerin aziz ruhlarına"

    ve şöyle başlar kitap:

    "denizler beni çağırıyor

    1968 yılının 16 haziran pazar sabahı... kayışdağı üzerinden yükselen güneş, etrafı daha yeni yeni aydınlatıyor...

    üstü çiçek buketleriyle kaplı kamaranın kenarına ilişmiş kahvemi yudumlarken girdabına kapıldığım rüya aleminden sıyrılmaya çalışıyorum. hakikaten caddebostan'da mıyız? hakikaten kısmet, yedi denizleri aşıp, yine o eski demir yerinde mi böyle sakin yatıyor?.. yoksa, o uçsuz bucaksız ummanları aşarken gece dümen başında kurduğum hayal aleminde mi yaşıyorum?.."

    ve 304 sayfa sonra, şöyle biter:

    "tam iki yıl, dokuz ay, üç hafta evvel ayrıldığımız aynı yerde, attığımız demirin kaloması aynı berrak suda akarken, daha şimdiden, açık denizlerin çağırışını, engin okyanusların özlemini, gönlümüzde hissetmeye başladık. inşallah caddebostan, son liman değil, bir ara liman olur. bir gün kısmet'e, gene meçhul ufuklara doğru yelken basmak kısmet olur..."

    ama pupa yelken benim için bitmedi, bitmeyecek. daha sonra dönüp dönüp defalarca okuduğun bu kitap, denizciliğe yeni merak salmaya başlayan arkadaşlarıma, şayet okuma fırsatı bulmamışlar ise, standart hediyem olageldi. elimde iki baskısı var. ilk baskının herhangi bir yerinde yayın tarihi yok ama sadun boro'nun benim için çok değerli imzası var. sanırım 1969 gibi bir tarihte basılmış olmalı. mushaf iyi durumda. babam ciltletmeseymiş epeyce yıpranırmış. ilk nüshayı sahaflarda bulursanız hemen alın. ikinci baskısı ise 2010 yılına ait, halen bu mizampaj kitapçılarda mevcut. ama vefatıyla birlikte tükenebilir. bulun, alın ve anısını yaşatın lütfen. okuyunca zenginleşeceksiniz.

    dediğim gibi, ilk kahramanım o benim. hem de joseph campbell'ın kutsadığı anlamıyla örtüşen türden bir kahramandı. yani ömrünü bir arayış, bir seyahatler manzumesi içinde geçiren ve nihayet evine hayatın anlamını bulmuş bir zenginlikle döndüğünde bu başarısı sebebiyle taçlandırılan türden bir mitolojik kahraman.

    hayatımdaki idollerimden birini kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim.

    .
  • az önce vefat haberini aldığımız ünlü denizcimiz. allah'tan rahmet diliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap