• askerliğini $afak saymak, $afak çizelgesine çizik atmak, hazırladığı excel dosyasında kalan günleri karalamak, türkiye haritasındaki plakaları ezberleyip "bugün samsun'dayım yarın ebemin amındayım" diyen, olabildiği kadar i$ten kaytarıp, ne yapıp ederim de bir an önce $u askerlik denen sıkıntıdan kurtulurum diye dü$ünen bünyelerin bahane'si..

    evet belli bir süre sonra insan daralıyor ve sanki ezelden beridir askermi$ ve bu askerlik hiç bitmeyecekmi$ gibi geliyor. içtimada bir buçuk saat komutanın gelip, "tamam saydık dağılabilirsiniz" demesini beklerken, doktor randevusunda fazladan 10 dakika bekleyince sinirlendiği aklına geliyor. verimliliğin diplerde olmasın bozuluyor tamam..

    ama arkada$ım, sabah ak$am $afağını dü$ünürsen, dur $u i$in bir ucundan da ben tutayım zaman çabuk geçer o zaman diye dü$ünmek yerine, "topraam nerde benim $afak kartı, bi $afak söyliyim de ta$aklarınız serinlesin" triplerine girersen senin askerliğin bitmez.

    özgür olacaksın diye, yatarken, kahvaltı ederken kimse seni kazan içi gayrı olarak yazmayacak veya gerzek bir herifin sesiyle sabahları uyanmayacaksın diye heyecanlanmak normal tabi. ama bunu tek hedef haline getirince o sıkı$tırma, siki$tirme oluyor.

    not: i$bu entry $afak sıkı$tırırken girilmi$tir.
  • askerligin bitmesine yakın isten gucten elini ayagını ceken tertibin can sıkıntısından ona buna saldırması abuk sabuk hareketler yapması, bunalım takılması olayı
  • -şafak kaç abi.
    +3.başka yok.
    -bitmiş ya.süper.
    +dalga mı geçiyosun lan. niye gitmiyorum o zaman bitti de.mal piyade.
    -mıntıkam kalmıştı abi sabahtan, oraya gideyim ben.
  • şu sıralar yaşadığım sendrom. sağa sola saldırmak istiyorum şafak 14 demek istiyorum ama olmuyor. bize yakışmaz.
  • gunlerin aniden 36~48 saate cikmasi durumu. bir gecis evresi yok ama safak kisaldikca hissedilen baski artiyor. safak 12 dedigim dakikadan itibaren gecen son 5gunu omrumun 1 ayina degistim. hissedilen tam olarak bu. gunde tam 3 defa uyuyarak safak attirmaya calistim. yattim kalktim x3 hoop ayni yerdeyim!

    daha da onemlisi cok mantikli bi aciklamasi da yok. nisanliniz, sevgiliniz, esiniz sizi anlamakta zorlanir. sizse “disarda mevsim baharmis, gezip dolasanlar varmis, gunler su gibi akarmis, gecmiyooorr gunler gecmiyor.“ gecenin bu saatinde yatakta debeleniyorum.

    ne kola ne fanta atarsa yedigun!

    biter mi?
  • şafak sıkıştırmasına maruz kalmış bir asker asla rahat duramaz. gece uyuyamaz, gündüz yemek yiyemez. oraya buraya "şafak kaç ulan" diye saldırır. asteğmenlere bile şafak kaç komutanım diye sorarlar.
    ancak şafak sıkıştırması bir tek askerlik içinde yoktur. hayatın pekçok alanında sözkonusudur ama adını şafak sıkıştırması koymayız.
  • özellikle son 40 gün hissedilmeye başlayan, 10 dan düşünce insanı çıldırtan, sabırsızlandıran feci durum. farzedin ki yapmanız gereken bir ödev için sabahlıyorsunuz artık son bölüme gelmişsiniz. güneş doğmaya başlıyor. gözleriniz kapandı kapanacak ama uyuyamazsınız ödevi bitirmeden. işte o tatlı tatlı uyuyamamanın verdiği rahatsızlık.
  • rütbe yükselmesi öncesi -çünkü şafak sıkıştıran kişi yakın bir zamanda hür general olacaktır- görülen ve psikolojik olarak incelenmesi gereken bir olgu. askerliğin başlaması ile başlayan şafağın geriye doğru sayılması işlemi sırasında terhis gününe yaklaştıkça günleri bırakın saatlerin geçmediğini sanma hissi. hal böyle olunca uğraşacak bişeyler arayan şafak sıkıştırmış kişi başkalarını sıkıştırır (?) ya da iyice bunalıma girer. aslında işin özü kişinin kendi kendini şartlandırmasından başka bişey değildir. yani ha pavlov'un köpeği ha şafak sıkıştırmış kişi.
  • belki de dertlerin en güzelidir. ama uluorta söylememek gerekir.

    - (sırıtarak gelen asker) şafak sıkıştırıyor komutanım.
    - (komutan)seni şimdi bir sıkıştırırım, görürsün ebenin şafağını! gel lan buraya, al eline şu paspası, sil buraları!
    - komutanım bu şafaktan sonra ben mi yapacağım?
    - (isteğe bağlı küfür, bağırma, azar)
    - emredersiniz komtanım!
  • şafak basması da denir.
hesabın var mı? giriş yap