• milliyet'in haberine göre cenazede dayısı demiş ki;

    “hukuk fakültesi’nde okuyan bir çocuktu. bu çocukların bu hale gelme nedenleri nelerdir ? bu çocuklar da bizim canımızdır. biz insan değilmiyiz. bunu terörist diye yazacaklar. bu ülkenin asıl teröristi kimse ona lanet olsun. terörist bu ülkeyi soyanlardır. 30 bin kişinin katiline terörist diyemeyenler bu hukuk fakültesinde okuyan çocuğa terörist diyorlar. buradan ilan ediyorum şafak yayla terörist değildir“

    kafayı yiyeceğim bu gidişle, şehit edilen savcıya üzülüyorum, öldürülen solcu çocuklara içim ayrı yanıyor, ülkücü çocuklara ayrı... allah sonumuzu hayır etsin, umarım sağduyu çağrıları artar ve daha fazla insan ölmez, çok şey mi istiyorum ya rab!

    ağla sevgili yurdum ağla
  • hümanist romantik aşırı solcular sadece kendi görüşlerindekilere hümanist oldukları için rahmetli savcının o başına silah dayalı, gözleri ölüm korkusuyla dolu son görüntüsünün ailesine hissettireceklerini düşünmüyorlar, zira o faşist diye aşağıladıkları insanların binde biri kadar düşünebilme ve zeka kapasitesine sahip değiller.

    ölen devrimciymiş de vay efendim berkin elvan'ın katillerini istediği için öldürülmüş. adalet istiyormuş.

    oldu, her adalet isteyen yüzüne maskeyi taksın, eline silahı alsın, adliyeyi basıp davasının hakimini-savcısını rehin alsın. mantığa bir bakın ya, adalet istiyorum diyen adamlar adaleti sunan adamların kafasına silah dayıyor. kimin adaletini istiyorsun bu durumda, kendinin mi yoksa temsil ettiğini sandığın siyasi görüşünün mü? sanki adamlar adliyenin çatısından aşağı gül yaprakları dökerken helikopterlerden açılan ateşle öldürüldüler.

    açın arşivlerden eski haberlere bakın, öldürülen savcının o gezi olaylarında da berkin elvan dosyasında da neler yaptığını, ne kadar ilerleme kaydettiğini görün. polisin vermek istemediği görüntüleri jandarmayla aldırıp nasıl adalet için çalıştığına bakın.

    kendi görüşünüzden birisi ölünce "ama o da candı, gencecik fidandı" ayakları, ama karşıt görüşünüzden biri, söz gelimi rahmetli fırat çakıroğlu öldüğünde "ama elinde silah vardı"; adalet anlayışı bu olanlar adaleti sağlamak için böyle adliye basıp elinde silah olmayan adamın ölümüne sebep olurlar işte.

    savunduğu davası için ölüme gitmiş de, bunu göze alabilmek büyük cesaretmiş.

    o savcının oralara gelebilmek için okuduğu okulları, okuduğu binlerce sayfa hukuk kitabını, girdiği düzinelerce sınavı ve verdiği emekleri bir düşünün. yaşadığı hayatın belki de yarısını kendisi ve ailesi için böyle bir hayatı kurmak için feda eden adamla, yıkık rockbarlarda iki bira içip ideoloji kasmaya çalışmaktan başka bir şey yapmayanları aynı kefeye koyamazsınız.

    şimdi gidin bu iki teröristin arkasından romantik şiirler yazıp iki üç kız daha düşürmeye çalışın. beğeni-retweet almaya filan uğraşın. izbe yerlerde sabahlara kadar ideoloji kasın, benim gibi düşünenlere ana avrat sövün, aşağılayın, faşist deyin, damgalayın.

    ama allah aşkına siz adalet aramayın.
  • tane tane.

    evet, şafak yayla kendine, gençliğine yazık etmiştir.
    evet, başarısızlıkla sonuçlanacağı başından belli bir eylem girişimi, hiç yere üç kişinin canına mal olmuştur.

    ancak, şafak yayla'nın bu eylemle temiz bir şeyleri kirlettiği yok, orada anlaşalım. çünkü ortada temiz bir şey yok.

    gezi'yi kitap okuyarak, karanfil atarak, pasif direnişle temiz tuttuk da ne oldu? dayak yedik, sakat kaldık, katledildik.

    artık gezi'nin meşruiyetini savunamazmışız. önceden savunabiliyor muyduk? gezi önceden meşru muydu ki? geçelim...

    neyse, yine de savcı öldürmek ahmakça, üstelik teorik olarak suçsuz bir savcıyı öldürüyorsunuz.

    ancak eylemin amacı zaten savcıyı öldürmek değil, atlamayalım. berkin elvan'ı öldüren polislerin ifşa edilmesi ve yargılanması talebiyle davanın savcısı, yalnızca rehin alınmıştı. müzakereler yapılmış. anlaşmaya varıldığı açıklanmış. üzerinden yarım saat bile geçmemişti ki olan oldu. bu şartlar altında, isteklerine olumlu geri dönüş almış eylemcilerin savcıyı öldürmesi size ne kadar mantıklı geliyor?

    6. katta çekilmiş bir amatör video kaydında, patlama ve silah sesleri duyuluyor. başı da sonu da şiddetli patlama ve silah sesleri bunlar. eylemin gidişatı ve kamera kayıtlarına bakınca, infazın eylemcilerin namlusunda çıkan mermilerle başladığına inanmak güç. savcıya otopsi yapılmamış olması, görgü tanıklarının eylemcilerin odaya üç kişi olarak girdiğini söylemesine rağmen, üçüncü kişinin buhar olmasının kafalarda bıraktığı soru işaretleri işgaliyesini sürdürüyor.

    bu arada: sabancı suikasti dahil, dhkp-c'nin burnunu soktuğu her eylemin muğlak, tuhaf ve cephe tarafından da tam olarak aydınlığa kavuşturulmayan detaylara sahip olduğunu düşünüyorum. yanlış mı düşünüyorum sözlük, de bana.
  • #50103798'de yazdığım gibi; terörün, teröristin sağcısı, solcusu, benim, senin olanı, iyisi, masumu olmaz.

    katil, katildir.
  • şimdi bu adamın ışidin kafa kesen salaklarından ne farkı var ya. aynı kafa. renk farklı. bu gerizekalılar bitmedikçe rahat edemeyeceğiz. göte göt diyemeyen bir milletiz. kızıl olunca devrimci, ışıd olunca vahşi. lan ikisi de vahşi diyemiyorsunuz ya. ama bu devrimciydi felan filan. götümün devrimcileri.
  • devrimci değil teröristtir.
  • komplo teorilerini bir köşeye kaldırıp olayı gerçek olarak ele aldığımızda tüylerimi diken diken eden ve şu diyaloğu aklıma getiren er kişidir.

    --- spoiler ---

    vedat : onlar devrim şehidi oldu arkadaşlar.
    mehmet : onlara sorma şansımız olsaydı devrim şehidi olmayı değil, eminim aramızda muhabbet etmeyi tercih ederlerdi.
    vedat : mehmet yanlış konuşuyorsun çocukların arkasından.
    mehmet : ne yanlışı vedat ölüm yerine hayatı seçmek yanlış mı?
    vedat : hayallerimiz ideallerimiz var mehmet bu uğurda ölmekte var devrim şehidi olmakta.
    mehmet : devrim yaşamaktır, yaşatmaktır. ölümü kutsayarak devrim yapamazsın.
    vedat : ölümü göze almadan da devrim yapamazsın mehmet.
    mehmet : ölüm bir gün bir yerden bir şekilde gelir bulur bizi, ne zaman nerede olduğu hiç mühim değil. mühim olan, ölümü hayatın birinci sırasına yerleştirmemektir, onun üzerinden politika yapmamaktır, propaganda yapmamaktır, bana ölüme özgü övgüler anlatma vedat! bana insanları nasıl yaşatacağını anlat. nasıl mutlu, adil ve özgür yaşatacağını…

    --- spoiler ---
  • devletin işlediği/işlettiği cinayetler ve faili meçhullerin yanında yaptığı eylem devede kulaktır.

    ulan sen devlet olarak uğur mumcu'yu, kemal türkler'i, hrant dink'i, bahriye üçok'u, abdi ipekçi'yi, eşref bitlis'i ve aklıma burda gelmeyen daha yüzlerce insanı katlederken terörist olmuyorsun da, 2 tane gencecik insanı cumhuriyetin gelmiş geçmiş en büyük teröristi haline getiriyorsun. bu devletin birilerini teröristlikle suçlamaya hakkı var mı? halkını beyaz toros'larla kaybedip, asit kuyularında eriten bir devlet bana terörizmden bahsetmesin. binlerce insanı işkenceden geçiren, göz altlarında kaybeden yine bu devlet, köyleri yakan, insanlara dışkılarını yedirip köpekleri üstlerine salan yine bu devlet. gladio'nun 50 yıl boyunca taşeronluğunu ve köpekliğini yapan devlet bana kimin terörist olduğunu söylemeye hakkı yoktur.

    bu saydığım insanların hangisinin gerçek faillerini bulabildin? bulamazsın, çünkü faili devlet olarak kendisidir. adaletten, hukuktan bahsediyorsun ya hani, bu gençler senin o kokuşmuş adaletini suratına fırlattığında yine her zaman yaptığın gibi milliyetçiliğe, vatanseverliğe sığınacaksın, halkın nezdinde kendini 'mağdur' ilan edeceksin öyle mi? teröristler ölünce adalet sağlanıyor bu ülkede çünkü, berkin'in katilleri bulununca değil. ne olacak ki iki terörizm-sol edebiyatı, araya da biraz hamaset ve türk'e türk propagandası işi halleder nasılsa. olmadı mı? halk yemedi mi? hemen dış mihrak senaryosunu at ortaya gitsin. yeter ki devletten çıksın iş. devlette işler böyle yürür değil mi?

    bu iki genci günah keçisi ilan edenlerin ogün samast'ın türk bayrağı önünde kahraman ilan edilişinin fotoğraflarını ağızlarına vurmak istiyorum.

    eşini öldürmesine rağmen sözüm ona adaletli mahkemece (!) serbest bırakılan kadın katillerinin, tecavüzcülerin, devleti soyup soğana çeviren hırsızların dosyalarını kafalarına fırlatmak istiyorum.

    iki genç bugün terörist ilan ediliyor, birileri ayakkabı kutularını tıka basa para doldururken. ethem sarısülük'ün katili bugün korunduğu yerden sizin adaletinize hareket çekiyor, haberiniz yok.
  • bu ülkenin evladıdır.

    en az hala kimler tarafından öldürüldüğü belli olmayan savcı kadar bu ülkenin evladıdır. farklı yerde doğmuştur, farklı bir kültürde yetişmiştir, farklı pencerelerden bakmıştır, farklı doğruları benimsemiştir ve bu noktada legal ile illegali her gün kanımızı içen devlet belirliyorsa bu genç adama terörist, berkin'in katillerine devletin polisi demek doğru değil.

    hoş, siz devlet düşkünü az düşünen yığınların terör ve terörist algısı zaten belli ve kime neden terörist dediğinizi çok da umursamıyor bu insanlar. sizler salyalar saçarak küfürler ederken bu insanlar ama doğru, ama yanlış; daha iyi bir türkiye için bedel ödüyorlar, an geliyor can veriyorlar.

    burada kimseyi güzellemiyorum, sadece sormayan sorgulamayan ve ancak devlet düşkünlüğü ile tu kaka eden kafaya bir iki bir şey söylüyorum. burada şafak'ı da savcıyı da öldüren devlettir, onun kirli ve leş sistemidir.

    "terör"ü yaratan da, ondan olmayanı terörist ilan eden de bu sistem ve ona sırtını dayayanlardır.

    ailesine ve sevenlerine sabırlar dilerim. aynı dileklerim hayatını kaybeden bahtiyar ve savcı için de geçerlidir. bu bombok toplum ve de ülke için ölmeyi, öldürmeyi seçen herkese üzülüyorum. böyle bir ülkeye uyanmak zorunda olan hepimize üzülüyorum.

    şafak, bahtiyar, savcı; sistemin mağdurlarıdır, siz diğer sistem mağdurları bunun bile farkında olmadan bu çocuklara belalar okurken sistemin kendisi ve ondan nemalanan alçaklar bunu yalnızca bir propaganda malzemesi olarak görecekler.
hesabın var mı? giriş yap