• kadim anadolu halkları ile ilgili inanılmaz bir buluşa ev sahipliği yapan roma kentidir.

    burada yaklaşık 3bin yıllık romalı iskeletler bulunur. bir bebek ve bir anne kemikleri. beraber gömülmüşler. bunların genetik akrabalığı var mı diye dna testi yaptırılır. ancak bölgede yürütülen kazılarda iş gücü olarak çalışan ağlasunlu köylülerin de dna'sı belki karışmıştır diye olası karmaşanın önüne geçmek için onların da saç teli örnekleri alınır.

    yapılan dna testinin hiç beklenmedik sonucuna göre burdur ağlasunlu köylüler ile 3 bin yıl önce gömülen antik romalılar annelik testine göre yüzde 100 akraba çıkarlar. mezardaki anne çocuk test edilmek istenirken mezardaki anne ile 21.yüzılda bölgede çalışan köylünün genetik akrabalığı tespit edilir. bu muazzam buluş kadim anadolu halklarına harika bir ışık tutmuştur.

    köylüler ne yani biz yunan mıyız, biz roma mıyız, biz ecnebi miyiz, hani ceddimiz, hani ümmetimiz, hani osmanlı torunluğu diye içerlemiş olsalar da antropoloji inkâra kapalı bir bilim dalıdır.

    bu topraklarda luwi'sinden, pers'ine, roma'sından, yunan'ından, lidyalısına, likyalısından, karyalısına, selçuklusundan osmanlısına her kim yaşamış olursa olsun onlar kadim birer anadolu uygarlığıydılar.

    yönetimler değişir ancak halklar sabit kalır. elbette göçler yaşanır ancak yerliler hep vardır. kim bilir belki sen de eskiden romalıydın, lidyalıydın. 2ooo yıl sonra anadolu'da hangi politika ve hangi ülke yaşayacak bilmiyoruz ancak muhtemelen bu topraklarda yaşayacak olan torunlarımız da ileride şaşıracaklar "işe bak benim atalarım türkmüş" diyecekler.

    edit:
    kaynak soranlar oldu. spesifik olarak bu konuyu anlatan kaynağı bulamadım. bu olay arkeoloji camiasında yıllardır anlatılagelen "sagalassos örneği" olarak değinilen bir durumdur.

    ama bu olay olmasa da sagalassos ile günümüz ağlasunluları arasındaki genetik bağın hiç bozulmadan binlerce yıl geldiğini inceleyen başka bir çalışmanın kaynağını ekliyorum.
    https://www.researchgate.net/…n_in_southwest_turkey
  • arkeolojik çalışmalarına aygaz sponsor olmuş. 10 puan, 10 puan, 10 puan, 40 puanla şampiyon aygaz.
  • türkiye'deki en etkileyici antik kentlerden biridir. güvenlik amacıyla ağlasun (akdağ) dağının eteklerine kurulmuş olan kentin muhteşem bir manzarası vardır.

    ayrıca dünyanın en yüksek antik tiyatrosu da buradadır. restorasyon tamamlanabilirse, muhteşem bir ören yeri haline gelebilecektir.
  • kazı yürütücüsü marc bey tarafından mistik bir şekilde kendisi orada olmadığı zaman da gözetlenen bu kazı insanı ilginç bir şekilde etkisi altına alır. daha önceden sahip olunmayan alışkanlıklar kazandırır insana. 10:30'da simit ve çay molası vermek gibi, tezek kokusunu sevmek gibi (eyvahanadoluedebiyatıçıktıgene), ve mutlaka sagalassosa geri dönmeyi istemek gibi. ayrıca sagalassosun her geleni evermek gibi bir özelliği de vardır, ya da bize öyle söylediler. ayrıca verilen yemekler süperdir, evinizi o açıdan hiç özlemezsiniz. lakin bazı günler kazı evinde yemek yiyemediğiniz zaman tost cafe veyahut sagalassos restoranda yersiniz ki bazı bazı bu durum daha da eğlenceli olabilir. yolda karşınıza köpek yerine buzağılar çıkar. etrafta size haşhaş ikram eden köylüler vardır. buradaki köylülerin hepsi inanılmaz iyidir, sevecendir ve gerçekten vay anasını sayın seyirciler demenize sebebiyet verebilirler. ayrıca haftasonları ayarlanıp yakın tatil yörelerine yapılan geziler de cabasıdır. ayrıca bir köy düğününe de katılınmalıdır burda muhakkak. sonuç olarak sagalassos hem gidilesi görülesi bir yerdir, hem de mümkünse gidilesi ve çalışılınası bir yerdir.
  • ne kadar antik ve uhrevi bir yer olsa da annemin içindeki gelin arzusunu söndüremeyen antik kent. kazı işlemlerinde calışan ve anneme bölgeyi anlatan* mimar kızı annem pek beğenmiş, yaşı benden az büyük olsa da gelin almayı düşünüyoruz onu. olursa düğün yeri olarak antalya müzesi ile irtibat halindeyiz.
  • şehirde oldukça iyi korunmuş bir antik tiyatro* ve iki tane görülesi nymphaeum vardır. şehrin karşısındaki büyük iskender* in sagalassosluları yenilgiye uğrattığı yer olduğu söylenen tepe iskender tepesi olarak anılır.

    şehir kazılarının ilginç bir hikayesi de vardır: kazı ekibinde çalışan yerli işçiler bir gün bir iskelet bulurlar ve "la bak dedenin iskeletini bulduk, ehe ehe" şeklinde şakalaşmaya başlarlar. buluntuyu ve işçilerin şakalaşmalarını öğrenen belçikalı bayan arkeolog işçilerden saç örneği toplayıp dna testine gönderir ve sonuçta işçilerle iskelet akraba çıkar*. bunun üzerine işçiler "olmaz öyle şey, biz yunan mıyız?" diye tepki gösterir. arkeolog kişi bulunan iskeletin sahibinin yunan* olamadığını, pisidialı olduğunu anlatana kadar akla karayı seçer*.
  • burdur ili, ağlasun ilçesinde yer alan ve antik psidia bölgesi sınırları içinde toros dağlarının eteklerine kurulmuş olan, hellenistik-roma-bizans dönemlerine ait mimari kalintilar iceren antik kent. bilimsel kazi calismalari belçika-leuven universitesi arkeologlari tarafindan yurutulmekte, mimari restorasyon projelerinin basarisi ile dikkatleri uzerine cekmektedir. sagalassos antik kentinde ele gecen heykeltraslik eserleri ve kucuk buluntular ise burdur müzesi'nde korunarak sergilenmektedir.
  • burada devam eden arkeolojik kazıda, roma imparatorlarından marcus aurelius'un dev bir mermer heykeli bulundu.
  • nüfusunun 5000 olduğu dönemde 9000 kişi kapasiteli tiyatro inşaa etmeleri bile yeterlidir bu medeniyetin yaşadığı toprakları gezme adına.

    uzun zamandan beri merak ettiğim bu kenti keşfetme fırsatını bugün yakaladım ve çok mutluyum çünkü bu uygarlıkla şu an aynı topraklar üzerinde yaşıyor, aynı havayı soluyorum. bizlere muazzam bir şehirleşme örneğini göstermiş aslında yüzyıllar öncesinde bu medeniyet. sanata verilen önemden su içtikleri çeşmelerine kadar.
    bugüne kadar su içmemişim aslında ya da sadece ihtiyaçtan içmişim ta ki bu insanların "su" ya yükledikleri anlamı görene kadar. suyun insanlık için ne kadar değerli olduğunu bugün gördüm sagalassos'ta bu uygar topluluk sayesinde. çeşmelere verdikleri önemi görme fırsatı bulursanız anlayacaksınız bu dediklerimi.
    tiyatro ile ilgili en başta yazdığım o müthiş özelliği öğrendikten sonra daha bir aşık oldum diyebilirim.
    görülmesi, gezilmesi mutlak yerlerden bir tanesi.

    beni çileden çıkaran şey bu mirasa yaptığımız ihanet. çok bakımsız çok yalnız sagalassos. toprak altından gün yüzüne çıkmak için adeta çığlık atıyor. halbuki daha öğrenmemiz gereken o kadar çok şey var ki bu mirastan.
  • aşık olunası antik kent.2010'un mayıs ayında ziyaret etmiştik. ağlasundan sagalassos'a ulaşım bir hayli enteresan, yakın gibi görünsede yolun bir yılan gibi s çizmesi nedeniyle baya vakit alıyor ama bizim gibi çift katlı otobüsle gitmiş iseniz inanılmaz bir keyif ve adrenaline neden oluyor.rehberimizle birlikte bol bol inceleme fırsatı bulduğumuz kentin konuşlanmış olduğu yamaç dönem şartları göz önüne alındığında insanda hayranlık uyandırıyor zira şehri almak öyle çok kolay olmamış.dediğim gibi mayıs ayında burayı ziyaret etmiş olmamızdan dolayı bir bahar havası hakimdi şehre, her yer yeşil ve çiçeklerle bezenmiş ve tabiki antoninler çeşmesinden su içmenin keyfine varmıştık.antik tiyatroda dinlediğimiz gladyatör müsabakaları ve şehrin tam karşısında iskenderin sagalassosu ele geçirdiği iskender tepesi diye anılan yerde hemen o anları canlandırdık.velhasıl sagalassos muhteşem bir tat bıraktı bizlerde tekrar gelmek umuduyla sözleştik belki birgün bir mayıs ayında yine gideriz.
hesabın var mı? giriş yap