• olmenin en uzun yolu. kimsenin canli kurtulamadigi bir hastalik.
  • bozulduğunda kendi dışında her şeyi manasızlaştıran , nimet.
  • hem bedenen, hem de ruhen sağlıklı olmanın sırrı, geçmişte yaşanmış acıların yasını tutmamak; gelecek için endişe etmemek ve içinde bulunulan günün hakkını vermektir.

    tevhidin idrakı ve tevekkül şuuru olmadan bunlar başarılamaz.

    başıboş olmadığımızı; varoluşta tesadüfe yer olmadığını; hem bizim, hem sevdiklerimizin bir kaderi olduğunu ve bu kaderin sonsuz ilim, hikmet ve merhamet sahibi bir zat tarafından belirlendiğini gerçek manada anlamak, otomatikman bizi o noktaya götürecektir.
  • sagligin sadece yeme icmeyle alakasi olmadigi cok acikmis. ben bu gercegi hollandalilarin hayatlarina girmeye baslamamla ogrendim.

    biz turkler sagligimiza pek duskunuz. ertelenmis hayatlarimizin, baski ve kaygilarla orta yasa gelene kadar tadini cikaramadigimiz omrumuzun elimizden aslinda yavas yavas cikmakta oldugunu fark ediyoruz otuzlarimizdan sonra. bu farkindalik- “bir gun olecegim!!”- oyle acitici ve moral bozucu ki, beraberinde cesit cesit saplantilari da ortaya cikariyor; insanlari bambaska karakterlere buruyor. orta yas bunalimi diyorlar mesela adina; ama sanki orta yasin kaderi, kimligiymis gibi, oylesine normal ve siradan, kacisin yok sen de yasayacaksin. halbuki oyle degil. ben bu kavrami hollanda’da hic gormedim mesela. yada yaslilik hircinligi denilen diger popular ruh haline de burda pek rastlanilmiyor. pek tonton, pek sekerler yaslilar genelde. turkiye’de her ailede mutlaka en az bir tane bulunan, evlatlarina yaka silktiren, olumu “allah ele ayaga dusurmesin” temennileriyle bir an evvel istenen 80lik nine/dedelerin yolu buraya dusmemis hic.

    demem odur ki, saglikli olmanin sadece iyi beslenmeyle olacagini saniyoruz. vitaminler, minareller, organik besinler; "cesitleri arttir, dogal seyler ye" vs vs. saglik sirf bunla olsa biz turkler hic olmezdik herhalde, degil mi?

    hollandalilarin hayatlarina iceriden tanik oldugum 4.5. sene suresince, onlarin ne kadar sagliksiz seyler yediklerine tekrar tekrar sahit oluyorum sik sik. ve her seferinde yine yeniden sok oluyorum. asiri yagli seyler (basta patat, pancake, frikandel ve bilumum tanimlamasi zor kizartmaliklar), cok fazla kirmizi et, sebze cok cok az (patates, patates, patates ve bazen bruksel lahanasi, brokoli ve bezelye), asiri derecede yapay seker tuketimi (her yemek sonrasi sekerli-meyveli yogurt yada pudding; gun boyu cikolata, biskuvi) asiri derecede yapay icecek tuketimi (koladan tut yapay meyve sularindan cik)…yine de bana misin demiyorlar valla; hem fiziksel hem de psikolojik sagliklari tam takir. kadin kismisi biraz kilolu gerci; ama bunu kendilerine sorun etmiyorlar. kendine guven zirvelerde, o koca gotlere, tirtil gibi bogum bogum gobeklere, etli butlu gidiklara, kollara ragmen.

    o zaman demek ki yeme-icme tek etken degil; stres, stres, stres!

    kendine guven, huzur, hayatindan ve oldugundan mutlu olma, istedigi hayati yasama sansi..parasal acidan asiri derecede gelecek odakli olmamak, harcarken paranin kolesi olmadigin gibi biriktirirken de olmamak. limitlerini bilmek ve gerceklestirebilecegin hayatin en guzel hayat oldugunu kabullenis…en zengin, en basarili, en unlu hayatin degil, kendin oldugun ve istedigin seyleri yaptigin hayatin senin icin en iyi hayat olmasi. ve fiziksel aktivite, spor; sik sik tatil.

    iste bunlar da en az organik domates, iyi kalite zeytinyagi gibi onemli seyler saglik icin. hatta belki daha onemli.
  • sağlıktan benim anladığım şu: ruh bir şekilde bedeni ele geçiriyor, her şeyi yapabilme kudretini hissettiriyor, bedenin farkına varamadan aklın ve duyguların arzularını yerine getirme gücünü veriyor. kendi bedeninden bîhaber yaşama durumu yani.

    hasta olunca beden hakimiyeti ele alıyor, nerede arıza çıkarmışsa oraya yönlendiriyor ruhu. "bak, diyor: ne kadar acizsin. gece-gündüz sana kendimi hatırlatacağım, beni unutana kadar mutsuz olacaksın. ya da benim dirençsizliğim kazanacak ve hep birlikte unutulacağız..."
  • vehbi koc'un kiymetini cok guzel betimledigi..

    "evin varsa, bir sıfır koymalısın varlıklar hanene,
    işin varsa, bir sıfır daha koymalısın,
    iş seninse, üç sıfır daha koymalısın,
    işin iyi gidiyorsa, üç sıfır daha,
    araban varsa, bir sıfır,
    yazlığın varsa, bir sıfır daha,
    daha sıralanabilir sıfırlar hanesi...
    ancak, sağlığın varsa, bir koyarsın başına,
    o zaman, bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.
    yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere..."
  • kıymeti kaybedilince anlaşılan olgu.

    iki gündür yoğun karın ağrısıyla uğraştıktan, iki gün hastanede kalıp onbin test yapıldıktan sonra sağlık denen şeyin ne denli kıymetli olduğunu anladım.
    siz siz olun saçma sapan şeylere üzülmeyin sağlığınızın kıymetini bilin.
  • e kadar şiirsel aptal bi cümle olsa da bu tüm yaşamın boyunca elinde sımsıkı tutman gereken şey..

    haber vermeden gitme özelliğine sahip olması kendi içinde çok bencil bi hareket olsa da senin sana yaptığın bişey olduğu için affedilebilir yanları var sanırım..
    gittiğinde durup düşündürüyo insanı..
    bi hastane yatağında kolunda serumla yatmak daha da bi yaklaştırıyo insanı kendine
    ya da baska bi kendine.

    birden fazla kendin olabilir mi.
    olamaz dimi..
    sağlık işte.
    napıcan.
    oturcan beklicen.
    su ısınsa da demlesem şu çayı.
  • bozulunca bir daha düzelmeyen. bundan sonra tek gayem bunu düzeltmeye çalışmak olacak.
  • ruh ile bedenin ahenk içinde yol almasının sonucudur.
hesabın var mı? giriş yap