şaha doğru giden kervan
-
bu türkü, sünni faşizmi'nin yüzyıllar boyunca anadolu'yu aleviler için nasıl bir cehenneme çevirdiğinin en güzel alatımıdır belki.
öyle ki onların yüzünü güldürebilecek tek şey, şaha, erdebil'e giden kervan, yani bu ellerden kaçabilmektir.
o dönemde yüzbinlerle ifade edilen kızılbaş/alevinin anadolu'dan bugünkü kuzey iran ve azerbaycan'a göçünün hikayesidir bu türkü. göçmek isteyenler, osmanlı'nın soykırıkından hayatta kalabilenlerdir, tek çaredir kaçmak.
türkü, aynı zamanda, daha sonrasında yine aynı faşizmin etkisiyle kadim topraklarına ya cansız düşecek ya göçe çıkacak gayrisünni tüm halkların başına geleceklerin de habercisidir. -
alevi türküsüdür.*
-
hacivat karagöz neden öldürüldü filminin müzikleri arasında öne çıkan parçalardan biri. düzenleme ender akay'a ait, anonim bir türkü. klasik anadolu alevi müzik kültürü öğeleri taşımakla birlikte, bağlama ve curanın yanı sıra arada giren keman ve kabak kemani ve baştan sona müziğe hakim olan bendir ile farklılaşıyor. ama asıl farkı türküyü söyleyen ali emektar'ın müthiş vokali.
bir zamanlar tüm enstrümanların insan sesini taklit ettiği tezini okumuştum bir yerlerde. ali emektar'ın sesini duyduğumda aklıma bu tez geldi. emektar'ın sesi bir insan vokalinden öte bir enstrümanı andırıyor. ama bilindik bir enstrümanı da değil, dünyada henüz icat edilmemiş, çalınmamış bir enstrümandan çıkıyor sanki ses.
öyle ki şarkının bazı bölümlerinde takip etmek isteseniz bile türkünün sözleri vokalin enstrümanlığı arkasında kalıyor ve siz enstrümantal bir parça dinlediğinizi düşünüyorsunuz.
ayrıca türkünün sonunda ali emektar'ın etkileyici bir uzun havası da var.
ha bir de bir şekilde aşık veysel'in "mecnun'um leyla'mı gördüm"ünü andırıyor. biraz daha ritmik bir havası var. insan ister istemez ali emektar'dan dinlemek istiyor "mecnun'um leyla'mı gördüm"ü.
türkünün sözlerini de yazalım:
şaha doğru giden kervan
şaha doğru giden kervan
çok ağladım güldür beni
düşmüşüm elden ayaktan
tut elimden kaldır beni
tut elimden ferman eyle
gel bu derde derman eyle
götür yara kurban eyle
öldür derse öldür beni
arıydım baldan ayrıldım
ne şirin dilden ayrıldım
bülbüldüm gülden ayrıldım
gülistana kondur beni -
insanın içinde birilerine bağıra bağıra söyleme isteği uyandıran türkü.
-
"arıydım, baldan ayrıldım
ne şirin dîlden ayrıldım
bülbüldüm, gülden ayrıldım
gülistana kondur beni"
varoluş nedenlerimi, beni ben kılanları terk ettim, ama öyle bir ortada kaldım ki.... ne deveyim ne kuş, devekuşu eyle beni diye bir yakarış. kime? a) allah'a b) sevgili'ye c)... d)... e).... -
"tut elimden ferman eyle
gel bu derde derman eyle
götür yare kurban eyle
öldür derse öldür beni
arıydım baldan ayrıldım
ne şirin dilden ayrıldım
bülbüldüm gülden ayrıldım
gülistana kondur beni"
bu gece orta çağ insanı olduğuma karar kıldım. elimde kalan tek şey tekhne'nin zehirlediği kitlenin hakim olduğu modernite ve onun devamındaki düşüncenin soysuzlaştığı post-modernitenin içinde geçmişi şimdiye taşıyıp nostalji hissetmek. -
yılmaz güney'in at hırsızı banuş filminde geçen türkü. yürek teline dokunur.
-
kara gunes de soyler ve yine cok guzeldir.
-
siya siyabend de soylemistir. guzel soylemistir.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap